(Gennaration
dergisinin Ocak 2011 sayısında yayınlanan röportajımı aşağıda okuyabilirsiniz.)
Marka
isminin önemi nedir?
“Alabileceğiniz en önemli pazarlama kararı,
bir ürüne ne ad vereceğinizdir” der Jack Trout. Buna ben de katılıyorum.
Yalnız bu tezin yeterli şekilde pazarlama camiasında ve literatüründe
tartışılıp desteklenmediğini de söylemeliyim.
İsim
markanın ve markalaşmanın önemli bir öğesidir. Markanın tanımına bakarsak ismin
önemini daha iyi anlarız. Marka, teori ve iş dünyasında iki farklı anlamda
kullanılmaktadır; işaret ve değer olarak.
Markanın
işaret anlamı nedir?
Marka, ürünlerini satışa sunan kişilerin, söz konusu bu ürünleri tanımlamak ve
piyasadaki diğer emsallerinden ayırabilmek için kullandıkları isim, kavram,
sembol, tasarım veya bunların çeşitli kombinasyonlarıdır.
Markanın
değer anlamı nedir? Marka, insanın sahip olmak (tüketmek) için,
benzerlerinden (rakiplerinden, ikamelerinden) daha çok arzuladığı (para, efor,
zaman harcadığı), sahip olduğu anda da tatmin duygusunu zirvede yaşadığı
üründür. Ürüne, marjinal faydasından daha fazla değer vermemizi sağlayan
duyguların toplamıdır.
Her
marka hayatına bir isim (işaret) olarak başlar ama zamanla markalaşma ihtiyacı
duyar. Çünkü her sıradan markanın penetrasyonu (bulunurluk yaygınlığı)
arttıkça, üzerindeki fiyat baskısı artar ve karlılığı düşer. Markalaşma
karlılığı artırmak için uygulanan bir stratejidir. Rakiplerinize kıyasla ve
ürününüzün marjinal ederine göre daha yüksek fiyattan satmak istiyorsanız markalaşmalısınız.
Başka
bir deyişle büyüdükçe karlılığınız azalır, karlılığınızdaki düşüşü azaltmak
veya karlılığınızı artırmak için markalaşmanız gerekir. Bu da bilinirliği ve
itibarı artmış markanıza daha fazla kar marjı koyabilmeniz demektir.
Bir
çok firma/marka markalaşmak için yatırımlar yapıyor. Bazı markalar daha az
yatırımla markalaşırken, bazıları gani gani para harcamasına rağmen sittin sene
istediği düzeyde markalaşamıyor.
Az
bütçelerle kısa sürede markalaşabilenlerin bir sırrı da iyi bir marka ismine
sahip olmalarıdır. Doğru marka ismi sizi rakipleriniz karşısında maça 1-0 önde
başlamanızı sağlar. Daha az markalaşma yatırımıyla daha fazla geri dönüş
almanızı sağlar. İyi marka ismi akılda kalıcı olmanızı, dolayısıyla tercih
edilirliğinizi artırır.
Al
Ries, “uzun vadede bir marka, bir isimden başka bir şey değildir” diyor. Siz ne
düşünüyorsunuz?
Her firma kar üretmek için çalışır. Bazı firmalar
kar üretmek için birçok silahın yanı sıra markalaşma silahını da kullanmaya
çalışır. Bazı firmalar ise marka ismine ve markalaşmaya önem vermeden dahi
karlı çalışabilirler. Marka ismine ve markalaşmaya önem veren bazı firmalar ise
batmıştır. Zaten tarih olmuş ve satılığa çıkmış birçok bilinir marka vardır.
Yani iyi marka ismi koymazsan ve markalaşmazsan kar
edemezsin veya batarsın gibi bir iddia olamaz. Ama reklamcılık dünyasında böyle
bir hava estiriliyor. Birçok tezinden bildiğiniz gibi Al Ries da reklamcıların
hurafelerine savaş açmış bir guru.
Kötü yönetilen her şirket gibi markalaşmış markanın
sahipleri firmalar da kötü yönetimden batabilir. İyi bir marka isminizin olması
ve markalaşmış olmanız (itibarı, bilinirliği ve yaygın bulunurluğu olan)
başarılı ve karlı bir firma olmanızı garantilemez. Sanırım Al Ries buna vurgu
yapmak istiyor.
Bir
marka, sadece ismiyle rakiplerine karşı bir fark yaratabilir mi?
Tabii
ki hayır? Al Ries da bunu söylemeye çalışıyor. Rakipleri geçmekten öte başarılı
ve karlı bir firma olmak için yüzlerce parametre var. İyi, doğru, avantajlı
marka ismi bu parametrelerden sadece biridir.
İyi
bir marka ismi nasıl olmalıdır?
İyi
bir marka isminin öncelikle telaffuzu kolay olmalıdır. Kulağa hoş gelmeli,
kolay anlaşılır olmalı, yazılması kolay olmalıdır. Mümkünse sesli ve sessiz
harflerin yan yana gelmesinden oluşmalıdır. Tüketiciler telaffuz edemeyecekleri
markalardan uzak dururlar. Buna hak da vermek lazım; adını söylemekte ve
yazmakta zorlanacağın bir markadan bahsetmek istemezsin, bahsedip düzeltilmek
istemezsin. Firma/marka sahipleri telaffuzu zor marka ismi koymaktan kaçınmalıdır.
Fast food zinciri Schlotzsky’s Deli daha kolay telaffuz edilsin diye önce
isminden “Deli” kelimesini kaldırmıştır. İsmini tamamen değiştirmeyi gözüne
kestiremediği için de “komik isim, ciddi sandviç” sloganı ile en baştaki isim
seçimi hatasını telafi etmeye çalışmıştır. Lezzetli gıdalar sunmasına rağmen bu
zincirin yaygınlaşamamasında isminin handikaplı olduğu iddia edilir ki, ben de
buna katılırım.
Telaffuzu
kolay marka ismi ilk şarttır ama yeter şart değildir;
Marka
ismi bellekte kolaylıkla yer edinebilecek ilginçlikte olmalı, çarpıcı ve dikkat
çekici olmalıdır. Aviva, Bonus, Google, Yahoo…gibi
Marka
isminizin ürün kategoriniz ile ilgili olması, ürünün içeriğini ve/veya
yararlarını çağrıştıran anlama sahip olması avantajlı olacaktır. Bu tüketicinin
markanızı daha hızlı hatırlamasını sağlayabilir. Speedy Car Service, DieHard
Akü, Energizer pilleri gibi.
Marka
isminizin negatif çağrışımları olmamalıdır. Hiçbir dilde kötü ve ters anlam
içermemelidir. İsim koymadan önce yabancı dillerdeki anlamlarını araştırmakta
fayda var. Ford'un Pinto modeli Brezilya'da istenilen satış rakamlarına
ulaşmamıştı. Çünkü Brezilya'da “pinto” kelimesi argo olarak "küçük erkek
organı" anlamına geliyordu.
Marka
isminiz nadir olmalıdır. Ne rakiplerin adlarına benzememelidir, ne de başka
sektörden adlara… Versace-Nursece, Sony-Sunny,
Armani-Armine… komiklikleri yaşanmamalıdır.
Türkçe
karakterler içermemesinde de fayda var. Yurtdışında kolay telaffuz için bu
önemlidir. Çarşı’nın Boyner’e dönmesi, Arçelik’in Beko’yu yaratmasının altında
bu neden vardır.
Ben
şahsen az heceli markaların ve tek kelimeden oluşan markaların daha iyi
tutunduklarına inanıyorum. Ama bunun tersi örnekleri de sayabilirim.
Tabii
ki en son olarak marka tescili ve alan adı müsait olmalıdır. İsim
alternatifleri ürettiğinizde en güzel isimler marka tescili ve alan adı
taramasında takılıp düştüğünü göreceksiniz.
Günümüzde
bir numaralı sorun, ticari varlığınız için kullanabileceğiniz bir adın var olup
olmadığıdır. Yeryüzündeki şirket sayısı 200 milyon, tescilli marka sayısı 50
milyonun üzerindedir. Ve bu markaların alan adları da alınmış durumda. Sizin
aklınıza gelen bir isimin başka bir girişimci tarafından kullanılıyor olması
ihtimali çok yüksektir.
Standart
bir sözlüğün sözcük sayısı yaklaşık 100 bindir. Türkçe, İngilizce, Fransızca,
İtalyanca, İspanyolca, Latince, Mitoloji sözlüklerini üst üste koysanız size 1
milyon kelime ancak sunar. Ki bu sözlüklere sizden önce bakıp bu 1 milyon
kelimeyi kullanan epey bir girişimci olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Firmalara,
mağazalara, ürünlere sahibinin adının veya soyadının konduğunu görüyoruz. Bunda
bir sakınca var mı?
Bu
karmaşık bir konu. Ben tasarım markalarına ve bazı hizmet markalarına
yaratıcısının isim ve soyadının koyulabileceğini düşünür ve sakınca görmem. Ama
öte yandan hangi iş kolunda olduğuna bakılmaksızın, gelecekte markanızın hangi
konumlara yükseleceğini öngörmeksizin (ki buna “vizyon” deniyor) marka
sahipleri kendi adlarını veya soyadlarını verdiler mi, olmuyor.
Çarşı
mağazaları, “ç ve ş” harfleri nedeniyle Boyner oldu. Çarşı çok güzel bir
isimdi. Boyner de çok güzel bir isim. Yalnız Boyner ailesi şöyle bir hata
yaptı; ileride markayı satmaya kalkarlarsa ne olacak? Başkası Boyner adını
almak isteyebilir mi? Sonuç olarak mağazalarını satacak belki ama markasını
satamayacak. Daha az paraya devir işlemi gerçekleşecek. Keşke başka bir isim
koysalardı. (Bugün Coca Cola’nın yeryüzündeki mal varlığının 24 milyar dolar
olduğu söyleniyor ama markasının değeri 70 milyar dolar. Yani bu marka
tesislerini ve diğer görünür varlıklarını değil de sadece isim+logosunu 70
milyar dolara satabilir)
Komili
ailesi sabun ve zeytinyağı işine girdiklerinde her ikisine de aile soyadlarını
verdiler. Komili güzel bir isim, buna itirazım yok. Ama Komili ailesi sabun ve
zeytinyağı markalarını ayrı ayrı şirketlere sattılar. Şimdi ortada iki Komili
markası var ve ikisi de ayrı firmalara ait.
Örneğin,
yerel marketler; Anadolu’da bir sürü yerel market var ve herkes soyadını
kullanıyor. Soy ismin şıksa ve okunması kolaysa buna bir şey demem ama
Tellioğulları, Güdükoğulları, Bebişgiller gibi yazılması da okunması da zor ve
komik bir soy ismin varsa bunu koyma kardeşim. İleride sayısı yüzleri geçen bir
market zincirine dönüşebilecekleri, hatta daha da ileride bu market zincirini
yurt dışına yayabilecekleri akıllarına bile gelmiyor. Vizyonsuzluk.
Başka
hangi isimlendirme yöntemlerinde sakınca var?
Yine
vizyon eksikliğinden hatalı konulan isimler var; Örneğin hayatına yatak
üretmekle başlayan Yataş, ileride mobilya alanına girebileceğini görseydi,
belki de adını Yataş koymazdı. Şimdi ne yapıyor mobilya ürünlerini Enzo
markasıyla pazarlamaya başladı. Bu geç alınmış ama doğru bir karar. Yataş
mobilyaya girmeye karar verdiği zaman Enzo’yu yaratmalıydı. Onları bekleyen
başka bir hata da Yataş markasını öldürüp, yatak koleksiyonunu Enzo’nun içine
katmak olacaktır. Yatak önemli ve uzmanlık gerektiren bir alan. Yataş ismi de
“ş”’ye rağmen iyi. Yataklarını Yataş markasıyla pazarlamaya devam etmelidirler.
Vizyonsuzluktan
kaynaklanan bir başka isimlendirme hatası da otobüs firmalarında yaşanıyor. İl
ismini alan hiçbir otobüs seyahat firması fazla büyüyemez. Sadece ili ile üç
büyük il arasında yolcu taşımaya mahkumdur. Adı Denizli Seyahat veya Erzurum
Seyahat olan bir firma Anakara- İstanbul veya Trabzon-Diyarbakır seferi
organize edemez. Ama adınız Ulusoy ise, Varan ise, Metro ise Türkiye’nin her
yerinden her yerine yolcu taşırsınız.
Bir
de yer ismi koymak meşhur. Sarıyer Marketleri, Mardin Marketleri vb. İsimden
vizyon anlaşılıyor. Bu marketler kurulurken bulundukları bölgenin dışına
çıkmayı akıllarından bile geçirmemiş. Doğal olarak da dar bir bölgenin marketi
olarak kalıyorlar.
Marka
ismi tasarlanırken öncelikle neleri göz önünde bulundurmak gerekir?
Her
marka mevcut veya sanal bir marka mimarisinin parçası olmalıdır. Yani bulmaya
çalıştığınız yeni marka ismini diğer markalarınızın isimlerinden, firmanızın
isminden, holdinginizin isminden veya gelecekteki markalarınızdan bağımsız
düşünmemelisiniz.
Markaya isim vermeden önce gelecekteki marka
mimarinizin şemasını çıkarın. İleride hangi ürünleri üretebilirsiniz, hangi
firmaları kurabilirsiniz? Onlara başka bir ad mı vereceksiniz? Alt
ürünleriniz/modelleriniz olacak mı? Başka segmentler için de marka yaratacak
mısınız? Gelecekte kuracağınız şirketlerin adları ne olabilir? Holdinginize ne
ad verirdiniz? Tüm bu ve benzeri sorulara cevaplar üretmeden isim bulmaya
kalkışmayın.
Marka
mimarinize karar verdikten sonra yeni markanıza isim vermek için öncelikle
yaratacağınız markanın konumlandırmasını belirlemiş olmalısınız.
Konumlandırma; markanızı hangi kesimlerin nasıl algılamasını
istediğinize verdiğiniz cevaptır. Tabiî ki etkili bir konumlandırma için
ürününüzün fiziksel ve duygusal özelliklerinden yola çıkmalısınız.
İsim
de konumlandırmanın bir parçasıdır. İsim çalışmalarına başlayasıya kadar
yapmanız gereken konumlandırma çalışmalarını sıralamak gerekirse;
- Ürününüzün
fiziksel ve duygusal özelliklerini ve faydalarını net bir şekilde ortaya
koymalısınız,
- Rakip
markaların konumlandırmalarını belirlemelisiniz.
- Ürününüzün
tüketicilerini incelemeli, onları segmente etmeli ve hangi segmente satış
yapmak istediğinizi belirlemelisiniz.
- Seçtiğiniz
segmentin demografik ve psikografik analizini yapmalısınız.
- Konumlandırmanız
ışığında ürünü geliştirmelisiniz.
- Konumlandırmanız
ışığında fiyatınızı belirlemelisiniz.
- Konumlandırmanız
ışığında isim belirlemelisiniz.
Marka
ismini kim tasarlamalı?
Doğru ismi bulmak için, bilinçli firmalar şirket
içinde çalışma grupları oluşturmaktadır. Reklam ve halkla ilişkiler ajanslarını
çalıştırmaktadırlar. Interbrand, Landor gibi Branding (marka kimlik) ajanslarını
tutmaktadırlar. Marka tescil firmalarından öneriler istemektedirler. Marka
danışmanlarının görüşlerini almaktadırlar.
Bazı firmalar isim önerileri bulmak için
çalışanların veya müşterilerin veya halkın katıldığı yarışmalar
düzenlemektedir.
İsim önerileri getiren yazılımlar bile
mevcuttur. Söz konusu yazılımlara gerekli bilgileri girdiğinizde bir tuşa
basarak binlerce isim önerisi alabilmektesiniz. Bu tip yazılımlar marka tescil
şirketlerinde mevcuttur.
Doğru marka ismi binlerce öneri sayesinde veya
ilhamla değil, çok aşamalı ve yaratıcı çalışma süreci sonunda bulunabilir.
Kendisi isim bulmaya çalışan işadamlarına ve küçük girişimcilere isim
bulma çalışmasının süreçlerini anlatır mısınız?
İlk
önce isim alternatifleri yaratma süreci yaşamalısınız. İsim alternatifleri
üretirken sözlüklerden, internetten ve beyin fırtınalarından yararlanmalısınız.
Yüzlerce öneri toplamalısınız. İsim türetmekten de kaçınmayın. Örneğin, Sony ve
Kodak sözlüksel anlamları olmayan, türetilmiş isimlerdir ve gayet de şıktırlar.
Bulduğunuz
isimleri alfabetik olarak sıralayın. İsimleri elemeden listeye başka hangi
isimleri ekleyebileceğinizi son kez düşünün. Son eklemeler sonrasında artık isim
önerilerini süzgeçlerden geçirebilirsiniz. Süzgeçler nelerdi? Telaffuz, anlam,
globallik, vizyon, konumlandırma, marka mimarisi…
Bazen
iyi ve farklı olan isimler bu süzgeçlere gereksiz yere takılır. İnovatif
isimlerin bu süzgeçlerden geçmesini sağlamak da sizin yaratıcılığınıza
kalmıştır.
Bu
süzgeçlerden geçen isimleri de alan adları ve marka tescili süzgecine
sokmalısınız.
Bine
yakın isim üretmiş olsanız da tüm süzgeçler sonrasında elinizde bir veya iki
isim kaldığını göreceksiniz. Elde kalan isimden memnun kalmaz iseniz, ki %99
ihtimalle kalmayacaksınız, tekrar isim alternatifleri üretmeye başlamalısınız.
Bazılarına
göre, ürün marka isminden, diğerlerine göre ise marka ismi üründen daha
önemlidir. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
Pazarlama
ve marka alanında yüksek lisans yapmış çok bilgili ve çalışkan bir arkadaşım iş
bulmakta zorlanıyordu. CV gönderdiği yerlerden randevu koparamıyordu. Benden
tavsiye istediğinde “Şaban” olan adı yerine “Emre Ş.” yazıp CV’sini
göndermesini söyledim. Bir hafta içerisinde Pazarlama Müdürü olarak işe
başladı.
Bu
örneğe bakarak marka isminin ürünü denetme açısından önemli olduğunu
söyleyebiliriz. Zaten bolluk çağının problemi de bu budur. Denenmek. Bir marka
kendisini bir defa denettikten sora tekrar aldıramıyorsa problem üründe
demektir. Ürün iyi ama az kişi tarafından deneniyorsa marka ismi, ambalajı,
bulunurluğu ve bilinirliği gibi alanlarda hata yapıyor demektir.
Bir
marka, ismini uzmanlaştığı alandan farklı bir alanda faaliyet göstermek için
kullanabilir mi? Bunu yapması, markaya kazandırır mı yoksa kayıp mı ettirir?
Bir
markanın kaldırabileceği ürün gamı sınırlıdır. Hatta hitap edeceği segment bile
sınırlıdır. Markanız orta sınıfa hitap ediyor ve artık zenginleri de
hedefliyorsanız, zenginler için yeni bir marka yaratın derim. Çikolata alanında
bilinirlik ve itibar edinmiş markanız var ve bisküvi alanına girmek
istiyorsanız, bisküvi için ayrı marka yaratın derim.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Çok teşekkürler akılda olan tüm soruların cevapları anlaşılır kelimelerle anlatmışsınız
YanıtlaSil