spor pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
spor pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Temmuz 2003 Salı

Spor spesifik tanıtım



Bebeklere mama yedirmenin ne kadar zor olduğunu bilirsiniz. İlgileri hep başka taraftadır ve kafalarını da sürekli oynatırlar. Üstelik, ya ağızlarını açmazlar ya da dilleriyle mamayı iteklerler. Daha da kötüsü yedirdiğinizi düşündüğünüz mamayı ansızın geri çıkarırlar.

Bugün, hedef kitlenize mesajınızı geçirmek, bebeklere mama yedirmekten daha beterdir. Hedef kitleleri yakalamak, algı eşiklerinden mesajımızı boşaltmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Çünkü, insanlar, algı çokluğuna (mesaj bombardımanına) karşı savunma mekanizmaları geliştirmişlerdir. Algılarını kapalı tutarlar, zapping yaparlar...vs...vs...

Bir bebeğin ilgisini yakalarsanız, kendinize odaklayabilirseniz mamayı yedirme şansınız artar. Hedef kitle için de aynı durum söz konusudur. Peki hedef kitlenin ilgisini nasıl yakalayacaksınız? (Daha yaratıcı mesajlarla ve mecralarla mı?) Onlar sizin türlü türlü oyunlarınıza, şirinliklerinize, maymunluklarınıza kanmayacaklardır. Çünkü artık bebek değiller. Reklamlarınızda şapkadan tavşan çıkarsanız bile, size olan ilgileri artmayacaktır. Ama ilgilerini yoğunlaştırdıkları bir alan var. Algılarını sonuna kadar açtıkları bir yer; Spor.

Farkettiniz mi? Hedef kitlemiz tribünde ya da ekran başında pür dikkat maç seyrediyor. Kendilerini taraftar veya sporsever olarak tanımlıyorlar. Markanızı ve mesajınızı sporun içine yedirirdek, onlara daha kolay ulaşabilirsiniz. Böylece sizi daha kolay ve içten kabullenebilirler.

Spor, markalara çok çeşitli ve etkili iletişim fırsatları sunuyor. Hedef kitleyi yakalamayı sağlıyor. Bugün spor platformunda yer alarak, klasik mecra yatırımından daha fazla geri dönüş alan bir çok marka var. Sporu bir iletişim platformu olarak kullanmak Türkiye için belki yeni, ama dünya markaları için yeni bir strateji değil.Özellikle Coca Cola ve Nike’ın spor spesifik tanıtıma yoğun yatırım yapmasıyla, spor, diğer markalar için de iletişim platformu olmaya başladı. Olimpiyatlara, atletlere, takımlara sponsor olan markalar, marka değerlerinin ve satışlarının beklentilerin de ötesinde arttığını gördüler. İleride markalar spora, sporcuya ve takımlara daha çok destek olacaklar. Çünkü insanlar sporu seviyor.

Futbol, basketbol, amerikan futbolu, beyzbol, atletizm, tenis, Formula 1, olimpiyatlar ve daha bir çok sportif müsabaka milyarlarca insanı hem tribünlere hem de ekran başına çekiyor. Medya, her geçen gün spor haberlerine daha çok sayfa ve süre ayırıyor.

Sporseverler, özellikle de taraftarlar takımları ile ilgili haberleri yakından takip ediyor. Sevdikleri ve model aldıkları sporcular hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorlar.  Peki, kim bu sporseverler ve taraftarlar? Hedef kitlemizin ta kendisi olabilirler mi? Nasıl davranışlar sergilerler? Ortak yanları nelerdir? Spora, sporcuya nasıl bakarlar? Bu soruların cevapları pazarlama iletişimcilerini yakından ilgilendiriyor.

Taraftarlık
Taraftar yanlıdır. Tuttuğu klübü bırakmaz. İnsanoğlu, doğasındaki rekabeti, çekişmeyi ve çatışmayı taraftar olarak yaşıyor ve tatmin ediyor. Aidiyet hissi, ona psikolojik güven ve güç sağlıyor. Doğal olarak kendisine mutluluk ve hüzün hormonları aşılatan, heyecanlatan, coşturan takımına tutkuyla bağlanıyor. Bu tutkulu taraftarların gönlünü almak için markalar reklamları ile sahaya iniyor, sponsorlukları ile takımları ve sporcuları destekliyorlar. Dolayısıyla taraftarlar takımlarının yanında yer alan markaları da seviyorlar.

Sporseverlik
Bir de sporcuları “roll model” seçen, hatta idolleştiren sporseverler var. Performansının yanında kişiliği (bazen de seksapeli) ile de öne çıkan sporcuların takipçisi olmaya bayılıyorlar. Dolayısıyla onların sponsorlarına da sempati ile yaklaşıyorlar.

İnsanların markanıza daha çabuk ilgi göstermesini istiyorsanız, onları sporla yakalayın. Tutkuyla izledikleri (Capture Audience = yakalanmış seyirci) sportif olaylara markanızı, ürününüzü veya mesajınızı yerleştirerek onların hem bilinçaltlarına yerleşin hem de kalplerinin derinliklerine.

Yatırım yapmanız gereken branş illa futbol olması da gerekmiyor. Vestel, Süreyya Ayhan’a yatırım yaparak atletizme bir heyecan getirdi. İnsanlar da, bu heyecanı kazandırdığı için Vestel’e sempati duydu. Onu vizyoner gördü. Vestel alarak teşekkür etti.

Sporun markalara sunduğu fırsat iletişimle de bitmiyor. Bir de işin Spor Spesifik Ticaret boyutu var: Taraftar, aynı zamanda sadık müşteridir. Tabii ki takımının müşterisi. Onlar, sadece bilet alıp maça gelmez. takımın renklerini ve amblemini taşıyan bir çok şey satın alır. Öyleyse şu anda ürettiğiniz ürünü de bu tip taraftarlara satabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kulüpten lisans almak ve ürününüzü takımların kimliğine büründürmek.

Zeynep Bebe, Zeyland markası ile bebek giysileri satıyordu. Satışlarını artırmak için Beşiktaş ve Galatasaray’dan lisans aldı. Klasik üretimlerinin yanında, bu klüplerin renklerinde bebek giysileri de ürettiler. Yepyeni, tutkulu ve sadık müşteriler edindiler. Şimdi sektöründe liderliğe oynuyorlar.

Sporun her branşı, her yıl daha fazla insanın ilgisini çekiyor. Sporseverlerin ve taraftarların sayısı sürekli artıyor. Spor, markalara müthiş fırsatlar sunuyor. Spor platformunu hem iletişim hem de ticari amaçlı kullanmanın yollarını arayın. Geç kalmayın.

Not: Erken kalkan, çok yol alır.


Web sitem: www.muratsaylan.com