Satış deyince aklımıza genellikle tüketicilere (firmadan
bireylere veya hanelere) yapılan satış gelir. Oysaki dünyada pek çok ürün ve
hizmetin satışı tüketicilere değil, kurumlara (firmadan firmaya) yapılmaktadır.
Firmadan firmaya yapılan her türlü tekil veya toptan ürün/hizmet satışı B2B (Business
to Business) satış olarak adlandırılır. Tüketicilere
yapılan satış ise B2C (Business to Consumer) satış olarak adlandırılır.
B2B satış ürünleri, bireysel tüketicilere değil işletmelere
hitap eden ürün ve hizmetlerdir. Yani firmaların üretim süreçlerinde,
operasyonlarında, ticari faaliyetlerinde veya çalışan ihtiyaçlarında
kullandıkları şeylerdir. Genellikle daha teknik, büyük hacimli ve uzun vadeli
alım-satımlar söz konusudur.
Not: Firmadan firmaya satılan ürün ve hizmetlere
örnekler; Hammaddeler, yarı mamüller, kimyasallar, makinalar, ekipmanlar, yedek
parçalar, forklift, vinç, tır gibi araçlar, ofis mobilyası, depo rafları gibi
eşyalar, elektronik donanımlar, yazılımlar, teknik servis hizmetleri,
eğitimler, dijital alt yapılar, projeler…vb.
Dünyadaki satış gelirinin %65’i B2B satışlardan, %35’i B2C
satışlardan gelmektedir. İnternet üzerinden yapılan satışlarda ise B2B
ticaretinin hacmi B2C ticaretinin hacminin yaklaşık 5-6 katı büyüklüğündedir.
Nihai tüketicilere yönelik ürünler üreten hemen her firma ürünlerini
tüketicilere ulaştırmak için önce alt satıcılarına toptan satış yapar. Yani B2B
satış yapar. Ana toptancı veya distribütör niteliğindeki bu alt satıcılar da
kendi alt satıcılarına (yerel toptancılara) satış yaparlar. Onlar da
perakendecilere satış yaparlar. Bu satış işlemlerinin hepsi firmadan firmaya
olduğu için B2B niteliğindedir. En nihayetinde perakendeciler de tüketicilere
satış yaparak B2C satışı gerçekleştirmiş olurlar. Nihai tüketicilere yönelik
ürünün tüketicilere ulaşması aşamalarında hem B2B satış hacimleri, hem de B2C
satış hacmi oluşmuş olur.
Örneğin; bir palete sığan 500 paket makarna 500 tüketiciye
satılmadan önce ilk olarak üreticiden distribütöre satılmıştır. Distribütör de
makarna dolu bu paleti alt toptancısına satmıştır. O da bu paleti bir bakkala
satmıştır. Bakkal da bu paletteki makarnaları tek tek tüketicilere satmıştır.
Bir palet makarnayı firma 500 TL’ye distribütöre satarken, distribütör 550
TL’ye alt toptancısına satmıştır, alt toptancı da 700 TL’ye bakkala
(perakendeciye) satmıştır. Bakkal da paketi 2 TL’den olmak üzere bir palet (500
paket) makarnayı toplamda 1000 TL’ye tüketicilere satmıştır. Dolayısıyla bu bir
palet makarna için 1750 TL’lik B2B ticareti doğarken, 1000 TL’lik B2C ticareti
doğmuştur.
B2C ile B2B satış arasında önemli farklar vardır.
·
B2C’de müşteri son kullanıcıdır (birey veya
hane), kararlar daha kişiseldir (zevk, moda, duygular işin içine girer). B2B’de
müşteri şirketlerdir, kararlar daha rasyoneldir ve genelde ekiplerce alınır
(satın alma, teknik, kullanıcı, yönetim).
·
B2C satışların çoğunda bir satıcı yokken B2B
satışlarında çoğunlukla bir satıcıya ihtiyaç duyulur. Örneğin tüketiciler
marketlerden veya mağazalardan alışveriş yaparken bir satıcının yardımına
(ürünü anlatmasına) ihtiyaç duymazlar ama bir firma hammadde veya makine
alacağı zaman mutlaka bir satıcı ile görüşürler, ondan ürünün özelliklerini
öğrenirler, teklif alırlar, pazarlık yaparlar ve alımı gerçekleştirirler.
·
B2C’de genellikle değeri küçük olan ürün ve
hizmetler satılırken, B2B’de genellikle değeri büyük ürün ve hizmetler satılır.
·
B2C’de ihtiyaçlar genellikle hızla açığa çıkar
ve alışverişe hızla karar verilirken, B2B’de ihtiyaçlar genellikle uzun sürede
açığa çıkar ve alışverişe uzun sürede karar verilir.
·
B2C’de satış süreci hızlıdır. Müşteri anlık
duygularla bile karar verebilir ve hızla alım aşamasına geçer (öder, alır ve
gider). B2B’de satış süreci uzundur. Karar alma süreci haftalar hatta aylar
sürebilir. Üstelik randevu, sunum/toplantı, istihbarat, demo/test, teklif,
pazarlık, onay, sözleşme gibi süreçleri geçmek gerekir.
·
B2C satışta müşteriden geri bildirim almanız ve
müşterinin memnuniyetini ölçmeniz kolay kolay mümkün olmaz. B2B satışta ise
müşteriye tekrar tekrar satış yapabilmeniz için geri bildirim almanız, müşteri
memnuniyetini ölçmeniz ve müşteriyi sürekli takip etmeniz şarttır.
·
B2C’de müşterinin satın alma gerekçesi kişisel
ihtiyaç, istek, estetik, prestij, duygusal tatmin olabilirken, B2B’de
müşterilerin satın alma gerekçesi verimlilik, maliyet avantajı, kalite, uzun
vadeli fayda ve benzeri rasyoneller olabilmektedir.
·
B2C ürünleri genelde standarttır ve
fiyatlandırması da basittir. Öncelikle tavsiye edilen perakende satış fiyatını
belirlersiniz. (Bu fiyata brüt fiyat veya liste fiyatı da denir.) Genelde
ürününüz nihai tüketiciye hep bu liste fiyatından satılır. Perakende satış
fiyatını belirledikten sonra kanalda bulunan satıcıların (perakendeci, alt
toptancı, üst toptancı, distribütör…vb) hangi şartlar altında ne kadar iskonto
alacağını belirler ve B2B satışlarınızı yaparsınız.
·
B2B’ye özel ürün ve hizmetlerde ise standart bir
liste fiyatınızın olması zordur. Ürünün/hizmetin özelleştirilmesine, alım
miktarına, ödeme şartlarına, piyasanın rekabet durumuna, mevsime, kendi
hedeflerinize ve daha pek çok kritere bakarak her teklifte farklı fiyatlama
yapabilirsiniz.
·
B2C’de müşteriyi ikna etmek için ambalajı
albenili yaparsınız, reklamla ikna etmeye çalışırsınız, duygulara oynarsınız,
fırsat kampanyaları sunarsınız. B2B’de müşteriyi ikna etmek için veriler
sunarsınız, referanslar verirsiniz, örnekler gösterirsiniz, demo yaparsınız,
sertifikalar sunarsınız, yatırımın geri dönüşünü (ROI) anlatırsınız.
Örnekteki makarna üreticisi, ürünlerinin bakkal ve
marketlerdeki raflardan tüketiciler tarafından alınması için reklam çalışmaları
yaparken, distribütör ve toptancı niteliğindeki bayilerine satmak için de satış
departmanındaki satıcılara güvenmektedir. Bu satıcılar B2B satışı yapan
satıcılardır. Bu B2B satıcıları perakende satış yapan B2C satıcılarından daha
farklı satış meziyetleri ve satış teknikleri olan satıcılardır.
Deneyimlerime göre B2B satışı, B2C satışına göre daha
komplike ve zor bir iştir. Dolayısıyla B2B satıcısı B2C satıcısına göre daha
fazla meziyetlere sahip olması gerekir. Daha doğrusu ek meziyetlere sahip
olması gerekir. Bu yüzden B2C satış deneyimi olan, yani tüketicilere satış
yapma tecrübesi olan satıcıların B2B’de daha başarılı olacağını söyleyebilirim
ve bunu gözlemlemişimdir de.
Öncelikle her iki satıcı türünün de sahip olması gereken
temel özelliklere bir göz atalım. İster nihai tüketiciye ister kurumlara satış
yapıyor olsun, “iyi bir satıcı” sadece ürün satabilen, ikna kabiliyeti
yüksek kişi değildir, iyi bir satıcı, hem müşteriyi hem de ürünü doğru anlayan,
müşteriyle güven ilişkisi kurabilen kişidir.
·
İyi satıcı; açık, anlaşılır ve etkili
konuşur. Karşısındakini dinler, sadece konuşmaz. Müşterinin ihtiyaçlarını
sorularla ortaya çıkarır.
·
İyi satıcı; güler yüzlüdür,
yardımseverdir, naziktir. Hal ve tavırlarıyla ortama kalite, barış ve neşe
katar.
·
İyi satıcı; kendini müşterinin yerine
koyar. Müşterinin gerçek ihtiyacını anlar, ona uygun öneri sunar. “Satış”
değil, “yardım” odaklı yaklaşır.
·
İyi satıcı; ürünün tüm özelliklerini ve
rakip ürünlerden farkını bilir. Sektördeki trendleri ve fiyat dengelerini takip
eder. Müşteriye uzman danışman gibi davranır.
·
İyi satıcı; müşterinin kafasındaki
şüpheleri giderir. Ürünü “zorla satmaya” değil, “çözüm sunmaya” odaklanır.
Söylediklerini güvenilir verilerle destekler.
·
İyi satıcı; kendisine karşı güven ve
sempati uyandırmaya çalışır. Çünkü özgüvenlidir ve morali hep yerindedir.
·
İyi satıcı; abartılı vaatlerde bulunmaz.
Müşterinin güvenini sarsmaz, verdiği sözleri tutar. Kısa vadeli kazanç için
uzun vadeli itibarı zedelemez.
·
İyi satıcı; zor şartlarda bile enerjisini
korur. Müşteriye güven ve pozitif enerji verir. Satış işini sadece “para
kazanma” değil, “insan ilişkisi kurma” olarak görür.
·
İyi satıcı; tembel değildir, üşengeç
değildir. Çalışmayı da, hizmet etmeyi de, yardım etmeyi de sever.
·
İyi satıcı; sadece sürece değil, sonuç
almaya da odaklanır. Satış sonrası hizmetleri takip eder. Müşteriyi memnun edip
sadakat yaratmaya çalışır.
·
İyi satıcı; ilk hayır cevabında pes
etmez. Reddedilmekten yılmaz, daha iyi yaklaşım yolları arar.
Kısacası iyi bir satıcı, “ürün satmaz; çözüm satar, güven
satar, ilişki satar.”
Yukarıdakilere ek olarak; iyi satıcılar firmasının
kendisinden ne beklediğini bilir. Hedeflerini tutturmaya çalışır. Haftalık,
aylık, çeyreklik ve yıllık hedeflerine hakimdir. Geride bıraktığı dönemlerde
hedeflerini ne kadar tutturabildiğini bilir ve ulaşmak, hatta aşmak için
stratejiler belirler, planlar yapar. Hedefini tuttururken bol keseden
iskonto/indirim yapmaz, böylece şirketin brüt karlılık hedeflerine balta vurmaz.
İşine konsantredir. İç motivasyonu vardır. Müşterilerle görüşmeye can
atıyordur. Satış gerçekleştirmek onun için bir tutkudur. Mesleğini seviyordur.
B2B satıcıları B2C satıcılarından farklı olarak; daha uzun
vadeli ve karmaşık süreçler yönetir, daha çok karar vericiyle iletişim kurar,
ürünün rasyonel ve teknik faydalarını öne çıkarır, satış sonrasında ilişkiyi
sürdürmeye devam eder ve satıcı değil danışman rolü üstlenir.
·
B2B satıcısının karşısında bireysel tüketici
değil, profesyonellerden oluşan satın alma ekipleri, mühendisler, teknik
müdürler veya üst düzey yöneticiler vardır. Oysaki B2C satıcısı doğrudan son
kullanıcı ile yüz yüzedir.
·
B2B’de satış süreci uzun vadeli, aşamalı ve
stratejiktir. Teklif hazırlama, demo, pilot uygulama, fiyat pazarlığı, onay
süreçleri ve benzeri aşamalar aylar sürebilir. B2C’de ise satış süreci daha
hızlıdır. Alım kararı duygulara ve anlık ihtiyaçlara dayalıdır. Bu yüzden B2B
satıcısı sabırlı, planlı ve ilişki yönetiminde güçlü olmalıdır.
·
B2C satıcısı ürünün kişisel faydasını, statü,
prestij, rahatlık veya eğlence değerini ön plana çıkarırken, B2B satıcısı ürünün
yatırım getirisi (ROI), maliyet avantajı, verimlilik katkısı gibi rasyonel
faydalarını ön plana çıkarır. B2B satıcısı teknik, analitik ve mantıksal
argümanlarla konuşur.
·
B2C satıcısının müşterilerle ilişkisi genelde
kısa vadelidir, müşteri satın aldıktan sonra çoğunlukla bağ kopar. Bunun tam
aksine B2B satıcısı müşterileriyle uzun soluklu, güvene dayalı iş ilişkileri
kurar. Sadece bir kere ürün satmak değil, sürekli ürün satmak (sipariş
devamlılığı) esastır. B2B satıcısı “müşteri değil, partner” yaklaşımıyla
çalışır.
·
B2C satıcısı için ürünün temel özelliklerini
bilmesi yeterlidir, çünkü tüketiciler teknik detayları çoğu zaman sormaz. Ama B2B
satıcısı ürün hakkında derin teknik bilgiye sahip olmalı, müşterinin
süreçlerini anlamalı, adeta bir danışman gibi davranmalıdır. Çünkü B2B satıcısı
sadece “satıcı” değil, aynı zamanda çözüm ortağı rolündedir.
·
B2C ürünlerinde fiyatlar sabittir veya küçük
indirimler uygulanır. B2B ürünlerde ise fiyatlar genellikle özelleştirilmiş,
hacim bazlı veya uzun vadeli sözleşmelere bağlıdır. Ağır pazarlıklara açıktır.
Müşteriye fiyatı kabul ettirmesi özel çaba ister. Bu yüzden B2B satıcısı
pazarlık, teklif hazırlama ve finansal analiz konusunda ustalaşmalıdır.
·
B2C satıcısı mağaza içi promosyonlar, reklamlar,
influencer işbirlikleri ve kampanyalar üzerinden desteklenirken, B2B satıcısı pazarlama
ekibinin hazırladığı teknik dokümanlar, vaka analizleri, sunumlar ve fuarlar
gibi profesyonel kanallarla desteklenir.
B2B’de satışı gerçekleştirmek için satıcının geçmesi gereken
5 aşama vardır. Bu aşamalardan ilki doğru müşteriyi bulma, randevu alma ve
araştırma gibi eylemlerin yapıldığı birkaç günlük ön hazırlık safhasıdır.
Sonraki üç aşama müşteriyle ilk görüşmede yaşanan ve ortalama bir saat süren
safhalardır. Son aşama ise teklif ve pazarlık süreçlerini içeren bir gün ve
daha fazla süren (çoğunlukla haftalarca ve aylarca süren) aşamadır. Bu
aşamaları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
|
Bulma |
Müşteri adayını tespit, internet
ve çevre araştırması, randevu alma |
|
Tanışma |
Buluşma, uyumlanma, sempati ve
güven yaratma, sinerji oluşturma |
|
Sorgulama |
Sorular sorma, konuşturma,
dinleme, sorunu anlama, ihtiyacı netleştirme |
|
Sunum |
Firmanın tanıtımı, ürünlere dair
özelliklerin, yeniliklerin, faydaların ve farkların anlatılması,
numune/demo/referans paylaşımı, kalite belgeleri ve başarı hikayeleri
paylaşımı, uygun çözümün önerilmesi, yeterliliğin ispatlanması |
|
Bağlama |
Fiyat/teklif bildirimi, takip,
müzakereler/revizyonlar, endişeleri giderme, itirazları karşılama, satış
kapama çabaları, pazarlık, ödeme planı, siparişi alma (sözleşme, avans…vb) |
Bu 5 aşamada da B2B satıcısı ustalaşmalıdır. Bu 5 aşamada
ustalaşmak için dikkat edilecek hususlara dair görüşlerim aşağıdaki gibidir. (Aşağıdaki
görüşlerim firmalara endüstriyel ürün satan B2B satıcılarına yöneliktir,
perakendecilere tüketim ürünlerini toptan satış yapmaya çalışan B2B
satıcılarına yönelik değildir, ama onların da vakıf olması gereken bilgileri de
içermektedir.)
…………………………………………………………………..
B2B satıcılarından kendi müşterilerini bulmaları,
kendi satış randevularını oluşturmaları beklenir. Bazen alıcılar firmayı bulur
ve kendisine bir satıcı gönderilmesini talep eder. Ama pek çok alıcı sizin
firmanıza ulaşıp satıcı talep etmemiş olabilir. Öyleyse satıcı kendi
araştırmasını yaparak yakın zamanda alım yapacak müşteri adaylarını bulması
gerekir.
B2B satıcıları öncelikle pasif müşterilere (yani bir
zamanlar firmasından alım yapmış ama uzun zamandır alım yapmayan müşterilere) yönelmelidir.
Onlardan e-posta veya telefonla randevu koparmalıdır. Aralarındaki ticareti
yeniden canlandırmaya çalışmalıdır. Elbette düzenli olarak alım yapan mevcut
müşterileri de ziyaret edip bağları kuvvetlendirmeye çalışmalı, rakiplerin
sızıp sızmadığını kontrol etmeli ve daha çok sipariş almaya çalışmalıdır.
B2B satıcısından asıl beklenen firmaya yeni müşteriler
kazandırmasıdır. Yeni müşteriler kazanmak için satıcı öncelikle internette
araştırma yapmalıdır. Kendi ürünlerini alan firmaların sektörlerine dair internette
sorgulama yaparak (örneğin “konserve imalatı yapan firmalar” yazarak) yeni
firmalar tespit edebilir. Pek çok sektörün derneği vardır, bu derneklerin web
sitesinde de üyeleri listelenir. (Örneğin “konserve ürün imalatçıları derneği”
yazarak dernek sayfasına ulaşılabilir.) İnternet araştırmasına ek olarak sahada
dolaşırken ürün satabileceği firmaları tespit etmeli ve not defterine kaydetmelidir.
Fuarları ziyaret ederek potansiyel müşterileri listesine kaydedebilir. Sosyal
çevresine müşteri arayışını belirtmesi ve potansiyel müşteri önermelerini
istemesi de faydalı olacaktır.
Gerek internet taraması, gerek saha taraması, gerekse çevre
taraması ile tespit ettiği bu firmaların internet sayfalarını incelemeli, kendi
hedef kitle tanımına uygun müşterileri gruplamalıdır. Bu gruptaki firmaları
daha derinlemesine araştırmalı, varsa tanıdıklar üzerinden firmalar hakkında
istihbarat bilgileri edinmelidir. Uygun gördüğü firmaların satın alma kararını
veren yöneticileri veya patronlarının adres, mail ve telefon gibi erişim
bilgilerini toplama başlamalıdır.
Elinde 10-15 tane potansiyel müşteri listesi oluştuktan
sonra mail gönderimlerine veya aramalarına başlamalı, firmalardan randevu
koparmaya çalışmalıdır.
B2B satıcısının sosyal çevresi ve iş bağlantıları geniş
olmalıdır. İlkokul arkadaşlarınızla dahi teması kesmeyin. Daha önce satış
yaptığınız müşterilerle de irtibatınızı kesmeyin. Girdiğiniz her toplulukta
potansiyel müşteri adayı arayışınız olsun. Her fırsatta yeni insanlarla
tanışmaya ve insanları birbirleriyle tanıştırmaya gayret edin. Linkedin
üzerinden potansiyel müşterilere ulaşmaya çalışın. Herkes sizin ne iş
yaptığınızı bilsin, bilsin ki kendileri veya yakınları sizin sattığınız ürüne
ihtiyaç duyduklarında hemen akıllarına gelin. Hatta zaman zaman
tanıdıklarınızdan size müşteri adayı önermelerini isteyin. Bir B2B satıcısının müşteri
adayı bulma başarısının %25’i mesai saati dışında gerçekleştirdiği sosyal
aktivitelerden kaynaklanır.
Mesajlaşmalarınız ve telefonlaşmalarınız sayesinde randevu
kopardıysanız hazırlık yapmanız gerekir. Satış görüşmelerinizin stratejik bir
plana bağlı olması gerekir. Stratejinizi belirlemek ve planınızı oluşturmak
için öncelikle ilk görüşmeye hazırlıklı gitmeniz gerekir. Satış yapmak
istediğiniz firmayı derinlemesine inceleyin. Web sitesine girin, Google’a
firmanın adını yazın, hakkında çıkan haberlere bakın. Sektörünü, rakiplerini,
büyüklüğünü, hedeflerini, yatırımlarını ve yöneticilerini öğrenin. Karar verici
kim, satın alma süreçleri nasıl işliyor, öğrenmeye çalışın. Sizin sunduğunuz
ürün veya hizmetin muadilini daha önce kimlerden almışlar ve hangilerini hali
hazırda kullanmaktalar öğrenin.
Görüşmeye gideceğiniz firmanın web sitesini enine boyuna
inceleyin. Her sayfasına tıklayın ve okuyun. Web sitesinden edineceğiniz
bilgiler görüşme aşamalarında (tanışma, sorgulama, sunum) çok işinize
yarayabilir.
Görüşeceğiniz kişileri internette ve sosyal medyada
(örneğin; Linkedin, Instagram) araştırın. Görüşeceğiniz kişilerle aranızda
ortak tanıdık var mı araştırın. Sizi refere edecek, ürünlerinizi ve firmanızı
övecek ortak tanıdıklar varsa onlarla görüşün. İnternet araştırmasıyla,
tanıdıklara sormayla, tecrübeli ekip arkadaşlarınıza danışmayla bu ön hazırlığı
kolayca yapabilirsiniz. Hazırlıklı giderseniz “tanışma” faslında ve sonraki
aşamalarda daha başarılı olursunuz. İlk izlenimde güvenlerini kazanmak için hazırlıklı
gidin.
Başarılı bir tanışma faslı için görüşmeye zamanından
10-15 dakika önce gidin. Asla geç kalmayın. Erken giderseniz mümkünse müşterinin
üretim alanını ve veya şovrumunu gezin, broşürlerini inceleyin, firmayı
hissetmeye çalışın. Prezantabıl olun. Bakımlı olun. Şık olun. Zinde olun. Fit
olun. Güzel kokun. Görüşme başlamadan önce lavaboya giderek aynada kılık
kıyafetinize, ayakkabınıza ve yüzünüze bakın ve son rötuşları yapın. Tanıtım
materyallerinizin yanınızda olduğundan emin olun (belki aracınızda
unutmuşsunuzdur).
·
Görüşme odasına girdiğinizde direkt karşınızdakilerin
gözüne bakın. Güler yüzlü olun, gergin veya çekingen olmayın. İlk el uzatan siz
olun. El sıkışmanız güven ve kapsayıcılık hissi versin. İlk merhaba diyen siz
olun.
·
Tam karşısına oturmayın, müşterinin sağına
oturun veya hafif sağ çaprazında olacak şekilde oturun. Müşterinin dibine
girmeyin, uzağında da durmayın, sosyal mesafeyi (1-2 metre) koruyun.
·
Dostane ve samimi bir iletişim kurun. Türkçeyi
doğru kullanın. Karmaşık jargon kullanmayın. Yalın anlatım yapın. Beden
dilinizi konuşturmayı unutmayın.
·
Özgüvenli olun. Firmanıza, ürününüze,
referanslarınıza, yeteneklerinize inandığınızı hissettirin. Unutmayın kendimize
güvenmezsek, karşımızdakine de güven veremeyiz. Bir saatlik görüşmede şovunuzu
yapacağınıza ve siparişi alacağınıza kendinizi inandırın.
·
Yaklaşımınızla, konuşmanızla, beden dilinizle,
efendiliğinizle ve enerjinizle müşterinin size sempati duymasını sağlayın.
Doğrudan satış görüşmesine başlamayın çünkü şimdi sıra tanışma
faslında. Müşteriyle uyumlanmak için, güncel bir konudan veya ortak bir konudan
mevzu açın, gelişinizle ilgili bir hikaye anlatın, varsa ortak tanıdığınızın
selamını söyleyin, odada gördüğünüz nesneler (fotoğraf, plaket, broşür…vb)
üzerinden konular açın, iş dünyası gündeminden bahsedin, müşterinin ürünlerini,
tesis yatırımını veya üretim süreçlerini övün, kendilerini anlatmasını
sağlayarak bağ kurmaya, frekanslarınızı eşitlemeye çalışın. İşini anlattırın. Nasıl
kurduklarını anlattırın. Rakiplerinden farklarını anlattırın. Firmasını övme
fırsatı tanıyın. Tanışma faslında kendinizi sevdirmeye çalışın. Sinerji
yakalamaya çalışın. Güven kazanmaya çalışın.
Not: Yeni tanıştığınız müşteri size karşı
mesafeliyse, samimiyetinize karşılık vermiyorsa, size dikkatini veremiyorsa,
modu düşükse veya defans yapıyorsa tanışma faslında başarılı olamamışsınız
demektir. Bunun sebeplerinden biri yeterince araştırma/hazırlık yapmadan
görüşmeye gelmiş olmanız ya da tanışma faslının ilk saniyelerini iyi
yönetememiş olmanız olabilir. Tanışma aşamasındaki performansınızı her satış
görüşmesinde geliştirmeye çalışın.
Tanışma faslında müşteriyle uyum yakaladığınıza
inanıyorsanız sorgulama faslına geçebilirsiniz. Tanışma faslında uyum yakalamak
5 dakika da sürebilir, 25 dakika da. Hangi dakikada müşteriyle uyum
yakaladığınızı hissederseniz o zaman sorgulama faslına geçin. Uyum yakaladıktan
sonra sorgulama faslına geçmemek müşteri için sıkıcı olabilir. Kazandığınız
artı puanları eksilerle yok edebilirsiniz. Tüm kazanımlarınızı
kaybedebilirsiniz.
Not: Bazı müşteriler zaman darlığından dolayı tanışma
faslını kısa tutup, bir an önce ihtiyacını anlatmak veya ürünlerinizi öğrenmek
isteyebilir. Böyle sinyaller alıyorsanız müşteriyi oyalamadan “sorgulama”
aşamasına geçin. Müşteriyle uyumlanmayı bu aşamada da sağlayabilirsiniz.
Sorgulama aşamasına geçmeniz gerektiğini
hissettiğinizde çantanızdan şık kaleminizi ve şık not defterinizi çıkarın. Müşteri,
ihtiyacına yönelik aktarımlarda bulunurken not tutun. Görüşmede not tutmak
işinizi hatasız ve eksiksiz yapmaya yarayacaktır. Not tutan satıcı müşteride
saygınlık ve güven uyandırır. Not almak size kontrolü elinde tutan bir kişi
havası verir.
B2B satıcısının öncelikli amacı bilgiyi aktarmak değil,
müşterinin ihtiyaçlarını anlamaktır. Anlatmak istediklerinizi anlatmaya
çalışmak yerine, müşterinin anlamak istediği şeyleri anlamaya çalışın ve
ilk önce müşterinin istediğini anlatın. Anlatmak istediklerinize zaman
gelecektir, acele etmeyin, müşterinin odağındaki sorulara, konulara cevap
verin.
Müşterinin ihtiyacını iyi anlamak için sorular sorun. Müşterinin
kendinden söz etmesini, dolayısıyla kendini rahat hissedeceği basit sorularla
başlayın. “Sizin işletmenize en uygun çözümü önermek için birkaç soru sormak
isterim” diyerek başlayabilirsiniz. Sonra şirketin ihtiyacı olan ürünü
temin etmek için önceliklerinin (maliyet, kalite, hız, verimlilik, tasarruf,
güvenlik…vb) ne olduğunu öğrenebilirsiniz. "Şu anda süreçlerinizi
yönetirken en çok nerede zorlanıyorsunuz?", "Bu sorunları
çözememenin işinize ne gibi etkileri oluyor?", "Hedeflerinize
ulaşmak için öncelikleriniz nelerdir?" gibi sorularla müşterinin
gerçek ihtiyaçlarını anlamaya çalışın. Müşterinin mevcut durumunu,
zorluklarını, hedeflerini ve problem çözmeye yönelik motivasyonlarını anlamaya yarayacak
“açık uçlu” sorular sorun.
Müşterinizi bol bol konuşturun. Müşteri konuşuyorsa
dinleyin, sözünü kesmeyin, bir an önce pazarlama yapıp, sonuca varmaya ve diğer
müşteriye yetişmek için çıkmaya çalışmayın. Bırakın müşteri konuşsun. İyi
dinleyici olun. Görüşmenin %60'ını dinleyerek, %40'ını konuşarak geçirmeye
çalışın. Görüşme boyunca dikkatinizin dağılmasına izin vermeyin. Aktif dinleme
yapın. Müşterinin bir ürünü veya hizmeti nasıl değerlendirdiğini ve hangi
bilgileri önemsediğini anlamaya çalışın.
En iyi sorgulama metodu bence SPIN Satış Tekniğinin soru
sorma metodolojisidir. Bu satış tekniği, satış dünyasında karmaşık ve büyük
ölçekli satışlarda sorgulama aşamasında kullanılan, müşteri ihtiyaçlarını
derinlemesine anlamaya yönelik bir satış tekniğidir. SPIN, “müşteriye ürün
satmak” yerine, “müşteriye kendi ihtiyacını fark ettirip çözüm sunmak”
felsefesine dayanır. 1988’de Neil Rackham tarafından geliştirilmiş ve kitabıyla
(SPIN Selling) dünyada çok popüler olmuştur.
“SPIN” kelimesi, satış görüşmesinde sorulması gereken dört
tür sorunun baş harflerinden oluşur:
·
S – Situation (Durumu Tespit Soruları):
Müşterinin mevcut durumunu, işleyişini, süreçlerini öğrenmek için sorulan
sorulardır. Örneğin: “Şu anda satış süreçlerinizi nasıl takip ediyorsunuz?”
·
P – Problem (Sorunları Tespit Soruları):
Müşterinin yaşadığı zorlukları, sıkıntıları ortaya çıkarmayı amaçlar. Örneğin:
“Müşteri verilerini manuel tutarken sorun yaşıyor musunuz?”
·
I – Implication (Derinleşme Soruları):
Belirlenen problemin büyüklüğünü, maliyetini ve olası sonuçlarını göz önüne
sermeyi sağlar. Örneğin: “Veri kayıpları müşteri memnuniyetinizi nasıl
etkiliyor?”
·
N – Need-Payoff (Çözüm-Fayda Soruları):
Çözümün müşteriye sağlayacağı faydayı düşündürmeye yöneliktir. Örneğin: “Müşteri
verilerini tek bir sistemde toplamak size zaman kazandırsa nasıl olurdu?”
SPIN satış tekniğini daha iyi kavramanız için bir örnek daha
vermek istiyorum. İşyerleri için zemin kaplamaları (karo halı, PVC parke, yer
karoları… vb) satan bir firmanın B2B satıcısının müşterisine soracağı SPIN
tekniği soruları aşağıdaki gibi olabilir.
·
S – Situation (Durum Tespit Soruları) Müşterinin
mevcut durumunu öğrenmek için:
o İşyerinizde
şu anda hangi tür zemin kaplaması kullanıyorsunuz?
o Bu
zemin kaplamalarını ne sıklıkla yenilemek durumunda kalıyorsunuz?
o Kullanım
yoğunluğu en fazla olan alanlar nereler (ofis, koridor, toplantı salonu, giriş
vb.)?
o Zemin
kaplaması yaptıracağınız alanlarda kaç çalışanınız bulunuyor?
o Zemin
kaplamalarınızın temizliği ve bakımı nasıl yapılıyor?
o Çalışan
sayınız ve günlük ziyaretçi yoğunluğunuz nedir?
o Zemin
kaplamalarını seçerken genelde kimlerle (mimar, iç mimar, tesis yöneticisi,
satın almacı) birlikte karar veriyorsunuz?
o Önümüzdeki
1-2 yıl içinde ofis/işyeri büyüme veya yenileme planlarınız var mı?
o Mevcut
zeminlerinizin tedarikçileri kimlerdi, onların işçiliğinden ve hizmetinden memnun
kaldınız mı? Teslimat veya teknik destek konusunda sıkıntılar yaşattılar mı
size?
o Mevcut
zemin kaplamalarınızın sizin için artı ve eksi yönleri nelerdi? Hangi tür zemin
kaplamasını beğeniyorsunuz veya avantajlı buluyorsunuz?
o Zemin
kaplamanızın ofis mobilyalarınız ve duvar renklerinizle uyumu nasıl olmalı
sizce?
o Zemin
kaplaması seçiminde öncelikli kriterleriniz neler (dayanıklılık, sessizlik,
kolay temizlenebilirlik, yürüyüş konforu, fiyat, estetik, iş güvenliği, yangına
dayanıklık… vb.)?
·
P – Problem (Sorunları Tespit Soruları) Müşterinin
sorunlarını ortaya çıkarmak için:
o Mevcut
zeminde leke, yıpranma veya renk solması gibi sorunlar yaşıyor musunuz?
o Ses
yalıtımı konusunda işyerinizde sıkıntı var mı (örneğin; yankı, gürültü)?
o Çalışanlarınız
yürüyenlerin çıkardığı ayak sesi gürültüsünden şikayetçi mi?
o Çalışanlarınız
ya da ziyaretçilerden zeminle ilgili şikayet alıyor musunuz?
o Zemin
kaplamalarının sökülüp değiştirilmesi sırasında iş süreçlerinizin aksaması
sorun oluyor mu?
o Mevcut
zeminlerinizin bakım/temizlik maliyetleri yüksek mi?
o Zemin
kaplamasında kayma riski veya iş güvenliği sorunları yaşadınız mı?
o Montaj
süresinin uzunluğu sizi zorluyor mu?
o Farklı
alanlarda (örneğin giriş, toplantı odası, depo) aynı zemin kaplamasını
kullanmakta zorluk yaşıyor musunuz?
·
I – Implication (Derinleşme Soruları) Sorunların
işletmeye etkisini düşündürmek için:
o Çalışma
alanında kötü görünen veya lekeli zeminler, müşteri izlenimini nasıl etkiliyor
olabilir? Zemindeki kalıcı lekelerin şirketinizin itibarını lekelediğini
düşünüyor musunuz?
o Gürültülü
bir ofis ortamı, çalışan verimliliğini sizce ne kadar düşürüyor?
o Zeminde
sık sık bakım ihtiyacı doğması, iş gücü ve bütçenize nasıl yansıyor?
o Mevcut
tedarikçinizin teslimat ya da destek konusundaki sorunları, sizin hizmet
kalitenizi dolaylı olarak etkiliyor olabilir mi?
o İş
güvenliği sorunları olası iş kazalarıyla birleşirse, şirketinizin risklerini
nasıl artırır?
o Yenileme
süreçlerinde işin aksaması, size ne kadar zaman ve maliyet kaybettiriyor?
o Zemin
kaplamasında yangına dayanıklılık sizin için ne kadar önemli?
o Karo
halı kaplamalarınızın bakterilerin yuvası olduğunu düşünüyor musunuz?
o Zeminlerin
sık yenilenmesi, uzun vadede yatırım bütçenizde ne kadar yük oluşturuyor
olabilir?
o Yetersiz
ses yalıtımı toplantı verimliliğini düşürürse, müşteri görüşmelerinizde nasıl
bir izlenim bırakabilir?
o Mevcut
tedarikçinizin yaşattığı sorunlar, müşterilerinize sunduğunuz hizmet kalitesini
dolaylı olarak etkiliyor olabilir mi?
o İş
güvenliği kaynaklı küçük bir kaza, çalışan motivasyonunu ve şirket itibarını
nasıl sarsabilir?
·
N – Need-Payoff (Çözüm-Fayda Soruları) Çözümün
faydasını müşteriye hissettirmek için:
o Zemindeki
sorunlu alanları sadece kolayca yenileyebilmek size nasıl bir avantaj sağlar?
o Daha
kolay temizlenen, leke tutmayan zemin kaplama ürünleri bakım maliyetlerinizi
nasıl etkiler?
o Gürültüyü
azaltan akustik karo halılar, çalışanların verimliliğini nasıl artırır?
o Modern
tasarımlı zemin kaplama ürünleriyle ofisinizin kurumsal kimliğini daha iyi
yansıtmak müşterilerinizde nasıl bir etki bırakır?
o Çevre
dostu/geri dönüştürülebilir ürünler kullanmanız kurum imajınıza ne kazandırır?
o Tek
tedarikçiden tüm zemin ihtiyaçlarınızı karşılamak, satın alma sürecinizi nasıl
kolaylaştırır?
o Uzun
ömürlü ve dayanıklı bir zemin kaplama çözümü, bütçe planlamanızı nasıl
kolaylaştırır?
o Zemin
kaplama ürününde kaç yıllık bir değişim (yenileme) döngüsü sizce fizibıldır. Uzun
ömürlü ve dayanıklı bir zemin kaplama çözümü, bütçe planlamanızı nasıl
kolaylaştırır?
o Modüler
karo halıların sadece hasar gören parçalarının değiştirilebilmesi, operasyonel
süreçlerinize nasıl katkı sağlar?
o Daha
sessiz ve estetik bir ofis ortamı, çalışan bağlılığınızı nasıl etkileyebilir?
SPIN satış tekniği özellikle B2B satışlarda (kurumsal, uzun
döngülü, yüksek bütçeli satışlarda) çok etkilidir. Müşteriyle güven ilişkisi
kurmaya yardımcı olur. Bol soru içeren SPIN satış tekniğinde müşteri kendi
verdiği cevaplarla ihtiyacını kendisi fark eder ve çözümün önemini daha iyi
kavrar. Satıcıyı sadece “ürün anlatan kişi” olmaktan çıkarır, danışman
rolüne taşır. Sorgulama aşamasında SPIN satış tekniğinden yararlanmanızı şiddetle
öneririm. (Elbette soru sayısını müşterinin sıkılma düzeyine göre ayarlamanız
gerekir. Daha öce cevabını verdiği konularda soru sorma gafletine düşmeyin.
Müşterinin cevaplamaktan yorulduğunu erken fark edin.)
Görüştüğünüz kişi firmasının ihtiyacını ve sorununu
yeterince anlatamıyorsa, ürününüzü kullanacak kişileri görüşmeye çağırmalarını
istemekten çekinmeyin. “Dilerseniz ne tür bir zemin kaplaması istediklerini,
zemin kaplamasından beklentilerini bir de çalışanlarınıza soralım. 3-4
çalışanınızı çağırmaya ne dersiniz” diye sorun.
·
Başka örnek soru: “Dilerseniz ürünümüzü
kullanacak usta veya işçileri çağırıp ihtiyaçlarını ve beklentilerini
öğrenebiliriz, ne dersiniz?”
Müşterinin ihtiyacını ve sorununu anladıysanız artık sunum
faslına geçebilirsiniz.
Başarılı bir sunum safhası için öncelikle tanıtım ve sunum
materyalleriniz eksiksiz ve hazır olmalıdır. Sunum aşamasında karşı tarafın
dikkatini yüksek tutmak, anlaşılır ve akılda kalıcı olmak için görsellikten
yararlanmak önemlidir. Sadece sözlerle yapılan bir sunum sıkıcı ve akıl
karıştırıcı olabilir. Bu sebeple sunumunuzu görsel materyaller eşliğinde yapmanız
gerekir. Bu görsel materyaller öncelikle PowerPoint veya benzeri programlarda
hazırlanmış dijital sunumlar olmalıdır.
Sunumunuzda broşür, slayt kartları, yazı tahtası, web
sitesi, video, fotoğraf, numune, demo ürün ve benzeri görsel materyallerden
yararlanmanız da görsel anlatımı artıracaktır.
Ne kadar iyi konuşmacı olursanız olun, sadece konuşarak asla
sunum yapmayın. Görsel materyallerle sunum yaparsanız daha ciddi, daha
güvenilir ve daha saygılı bir firma olarak algılanırsınız.
Sunum slaytlarınızı ya televizyona ya da projektör
yardımıyla duvara yansıtarak anlatmanız sunumun etkisini artırır. Öteki türlü
sizin bilgisayarınızın ekranından yapacağınız sunum yeterli etkiyi yaratmaz. (Bilgisayar
ekranından sunum yapmak pek çok zorluğu beraberinde getirir. Müşteriye sosyal
mesafenin ötesinde yaklaşmanız, ekranda yazılanların okunamaması gibi zorluklar
sunumun etkisini yok eder.) Satış
görüşmesine giderken görüşme odasında yansıtma yapılabilecek televizyon veya
projektörü olup olmadığını öğrenin. Yoksa kendi portatif projektörünüzü
götürün.
Şirketinizin master sunumu olabilir ama siz müşterinize bu
master sunumla gitmemelisiniz. Şirketinizin master sunumunu müşterinize göre
revize etmelisiniz. Çünkü master sunumların slaytları güncellenmeye ve/veya
elenmeye muhtaçtır. Ayrıca müşteriye göre yapılandırılmaları daha etkili olur.
(B2B satıcıları PowerPoint programında sunum hazırlamayı bilmelidir.
Bilmeyenler Youtube’dan öğrenebilirler.)
Sunum slaytlarınızın içeriği aşağıdaki sırayla olabilir.
·
Firmanızın tanıtımı: iştigal alanı,
tarihçe, üretim kapasiteniz, çalışma biçiminiz, müşteri memnuniyeti
anlayışınız…vb.
·
Ürün tanıtımı: Ürün portföyünüz,
ürünlerinizin özellikleri, ürünlerinizin faydaları, ürünlerinizin farklılıkları,
ürünlerinizin normlara uygunluğu…vb
·
Hizmet tanıtımı: Teslimat,
montaj/kurulum, bakım-onarım, müşteri ilişkileri anlayışınız…vb
·
Referanslarınız: Ürünlerinizi tercih eden
firmalar, başarılı vaka örnekleri…vb
Sunumlarınızda slaytları basit tutun; her slaytta az metin,
kaliteli görseller ve veri grafikleri olsun. 10-15 slaytta sunumunuzu
yapabilmelisiniz. Konuşmanızı slaytlara bağımlı kılmayın; slaytlar destekleyici
olsun, asıl hikaye sizden gelsin.
Müşterinize özel slaytlarınız olsun. Örneğin; onların
binasından görüntüler, onların logoları, onların üretim alanı fotoğrafları,
onların ürünleri, onların web sitesi…vb. Böylece sunumunuza daha fazla dikkat
kesileceklerdir. Özellikle almak veya değiştirmek istedikleri ürünle ilgili
fotoğraflama yapmanız iyi olur. Çünkü «öncesi ve sonrası» fotoğraf arşivi
yapmanızda fayda vardır.
Not: Eğer sunum göndermeniz gerekiyorsa PowerPoint
olarak değil PDF olarak gönderin. Yani müdahale edilemez olsun.
Bazı durumlarda sorgulama ile sunum arasında “hazırlık”
aşaması vardır. Bu tip sunumlarda müşteriye çözüm önerilir. Sorgulama aşamasında
müşterinin ihtiyacı ve beklentisi anlaşılır, çözüm içeren sunumda tekrar bir
araya gelmek üzere görüşme sonlanır. Satıcı şirketine döner ve ilgili ekiple
çözüm üretmeye başlar. Eğer satıcı müşterinin ihtiyaç ve beklentilerini iyi
anladıysa ekibine iyi brifing verir ve ekibi de doğru çözümler üretir. Müşteriye
alternatifli çözümler sunmakta fayda vardır ama alternatif sayısının da 3’ü
geçmemesi iyi olur. Bu çözümlerin farklı içeriklere ve farklı bütçelere sahip olması
sunumu zenginleştirir. Alternatiflerin anlatım sıralamasını satış/sunum stratejinize
göre belirlemeniz gerekir. Çözümlerin her birini nedenleri ve etkileri ışığında
iyi anlatmanız gerekir. Çözüm sunumları beyin fırtınası şeklinde geçmelidir ve
müşterinin çözümün bir parçası olması sağlanmalıdır.
Örneğin reklam ajanslarının satıcısı olan müşteri
temsilcileri müşteri adayının (reklamverenin) reklam ihtiyacını anladıktan (brif
aldıktan) sonra ajansa gelip strateji ekibi ve kreatif ekiple brifi paylaşır ve
uygun çözüm alternatiflerini üretirler. Sonra reklamverene sunarlar. Çözümlerine
dair rasyonellerini açıklayıp, fikir ve tasarımlarını sunarlar. Ardından bu
çözüm önerilerinin etkilerini (satışa ve bilinirliğe nasıl yansıyacağını) açıklarlar.
Reklamveren ajansın önerilerini ve yeterliliğini beğenirse teklif almak ister.
Bazı ajanslar tekliflerini sunum sırasında, bazıları da sunum sonrasında
iletmeyi tercih ederler.
Sunumda söyleyecekleriniz ve gösterecekleriniz kadar beden
diliniz de önemlidir. Beden dilinizi iyi kullanırsanız müşteriyi etkileme ve
ikna düzeyiniz artar. Beden dili, sözlü iletişim dışında kalan ve kişinin
duygularını, niyetlerini, tutumlarını ve düşüncelerini yansıtan tüm fiziksel
sinyalleri ve davranışları kapsar. Duruşunuz, hareketleriniz, davranışlarınız,
mimikleriniz, bakışlarınız, sesiniz ve tutumunuz beden dilinizi yansıtır. Sözsüz
iletişimin en önemli bileşenidir ve iletişimin yaklaşık %60 ila %90'ını
oluşturduğu kabul edilir.
Beden dili hakkında aşağıdaki öğütlerimi yeniden düzenler
misin? Gerekirse eklemeler yap lütfen.
·
Sunumunuzu ayakta yapın. Oturarak yapılan
sunumlar enerjiyi düşürür ve özgüveni zayıf gösterebilir. Ayakta dururken
omuzlarınızı geriye çekin, ayaklarınızı omuz genişliğinde açın. Bu duruş, hem
kararlılığınızı hem de kendinize olan güveninizi yansıtır. Eğer oturmanız
gerekiyorsa, sırtınızı dik tutun ve sandalyeye gömülmemeye dikkat edin.
·
Duruşunuza özen gösterin. Duruş;
özgüveninizin, ruh hâlinizin ve karşınızdaki kişilere olan açıklığınızın sessiz
bir göstergesidir. Kambur, dengesiz veya içine kapanık bir duruş; anlatmak
istediklerinizi gölgede bırakabilir.
·
Enerjinizi yüksek tutun. Dinamik ve canlı
bir beden dili dikkat çeker. Odanın içinde hafifçe dolaşmak enerjik bir izlenim
verir, ancak aşırı hareketlilik dikkati dağıtabilir. Müşterinizin veya
dinleyicinizin ritminden her zaman biraz daha yüksek bir enerji seviyesinde
olun.
·
Ses tonunuzu bilinçli kullanın. Monoton
bir ses, en güçlü mesajı bile etkisiz hale getirir. Konuşma temponuzu ne çok
hızlı ne de çok yavaş tutun. Orta bir hızla, anlaşılır şekilde konuşun. Ana
fikirleri vurgulamak için ses tonunuzu değiştirin, önemli yerlerde kısa
duraklamalar yapın. Tok, kararlı ve güven veren bir ton profesyonelliğinizi
artırır; zayıf veya fısıltı gibi seslerse kararsız bir izlenim yaratır. Odanın
büyüklüğüne göre duyulabilir olun, fakat bağırmaktan kaçının. Mikrofon
kullanıyorsanız, nefes kontrolüyle doğal bir tonda kalın.
·
Jestlerin gücünden yararlanın. Elleriniz,
kelimelerinizin sessiz destekçileridir. Doğal, anlamlı ve ölçülü el-kol
hareketleriyle anlatımınızı destekleyin. Jestler vurguyu artırır, enerjiyi
yansıtır ve dinleyicinin dikkatini canlı tutar. Kollarınızı açık tutun,
dinleyiciye doğru hafifçe eğilin; bu, iletişiminizi daha sıcak ve samimi kılar.
·
Göz teması kurun. Karşınızdakilere kısa
ama düzenli aralıklarla samimi bir şekilde bakın. Bu, hem güven oluşturur hem
de dinleyicinin dikkati üzerinizde kalır. Aşırı göz teması baskı yaratabilir;
dolayısıyla denge önemlidir.
·
Yüz ifadenizle anlatımınızı destekleyin.
Gülümsemek samimiyetin en güçlü beden dili aracıdır. Gergin veya nötr bir yüz
ifadesi ilgisizlik olarak algılanabilir. Kaş çatmak yerine sıcak, açık ve
dostça bir ifade takının. Yüz ifadenizle söyledikleriniz arasında uyum olmasına
dikkat edin — aksi halde güven duygusu zedelenir.
·
Bütünlüğe dikkat edin. Ses tonunuz,
duruşunuz, jestleriniz ve mimikleriniz birbirini tamamlamalıdır. Bedeninizin
söylediğiyle ağzınızdan çıkan söz aynı mesajı vermelidir; aksi hâlde
karşınızdakiler neye inanacaklarını bilemezler.
Kişisel görünümünüz ve bakımınız da beden dilinizin bir
parçasıdır. Giyim tarzı, saç şekli, makyaj ve takılan aksesuarlar, doğrudan
beden dili olmasa da, kişinin kimliğini, sosyal statüsünü ve ruh halini dışa
vuran sözsüz sinyallerdir. Her zaman kurumsal şıklıkta giyinin, renk ve kumaş
uyumuna özen gösterin. Görsel kirliliğe sebep olmayın.
Sunumunuzda anlattığınız her şeyi müşterinin ihtiyacıyla
ilişkilendirin. Unutmayın kurumlar “çözüm” arar, ürün değil. Özellik
değil fayda konuşun. Maliyet tasarrufu, verimlilik artışı, risksiz geçiş gibi
somut kazanımların sayısal temellendirmesini yapın. Örneğin: “ERP
sistemimizde şu modül var” yerine “Bu modül sayesinde stok maliyetinizi
%15 azaltabilirsiniz” deyin. Maliyet-Fayda analizini net ve anlaşılır
şekilde sunun. Kurumsal müşteriler için sayılar, örnekler, başarı hikâyeleri
çok etkilidir. Referanslarınızı, başarı hikâyelerinizi, rakamlarınızı paylaşın.
Satış sonrası destek, garanti, eğitim gibi ek hizmetlerinizi vurgulayın.
Ürünü, özellikleri, farkınızı kuru kuruya anlatmayın. Hikayeleştirme
(storytelling) tekniğinden yararlanın. Hikayeler, sayılara ve verilere göre
insanların kafasında daha kalıcı ve etkileyicidir. Hikayeleştirme karmaşık
bilgiyi basitleştirir. Teknik özellikler yerine yaşanmış bir senaryo anlatmak
daha anlaşılır olur. Ürününüzün özelliklerini sıralamak yerine, bu özelliklerin
hedef şirketin spesifik problemlerini nasıl çözeceğini ve onlara nasıl bir
değer katacağını anlatan bir hikaye oluşturun. Örneğin, "Ürünümüz X
özelliğine sahiptir" demek yerine, "X özelliği sayesinde,
ekibinizin A sorununu çözerek yılda B TL tasarruf etmesini sağlayabiliriz"
gibi konuşun.
Duygulara hitap eden, müşterinin kendini içinde görebileceği
hikâyelerle anlatım yapın. İnsanlar “hikâyelere inanır”, bu da satın alma
kararını hızlandırır. Müşterinize yüklemeniz gereken veri ve bilgileri
hikayeleştirirseniz; Müşteri kendini o hikâyede görür. Müşteri toplantıdan
çıktıktan sonra ürünü hatırlamasa bile hikâyenizi hatırlar. İşte birkaç
hikayeleştirme örneği;
·
"Bizim çözümümüzü kullanan X firması, 6
ayda üretim maliyetini %20 azalttı."
·
"Sizin fabrikanızda bu sistemi
uyguladığımızda, 3 ay sonra bakım ekibinizin yükü %40 azalacak."
·
“Yeni geliştirdiğimiz bu kimyasal sayesinde
boyalarınızın örtücülüğü %15 daha iyi olacak. Bu demektir ki boyacılar %15 daha
az yorulacağı için sizin markanızı tercih etmeye başlayacaklar.”
·
“Geçen ay çalıştığımız bir otel zinciri,
misafirlerinden halıların kısa sürede deforme olduğu şikayetini alıyordu. Yeni
karo halı sistemimizi uyguladıktan sonra, sadece görüntü yenilendi değil,
misafir memnuniyet puanları da yükseldi. Şimdi her oda daha konforlu
görünüyor.”
·
“Siz şovrumunuza gelen müşterilerin yere
baktığında ilk izleniminin güçlü olmasını istemez misiniz? Düşünün; içeri giren
biri daha ilk adımda, kaliteli ve modern bir zeminde yürüdüğünü hissediyor. Bu,
markanıza güven duygusunu artırıyor.”
·
“Geçmişte çoğu mağaza zeminini 5-6 yılda bir
komple yenilemek zorunda kalıyordu. Bugün, bizim modüler karo sistemimiz
sayesinde sadece yıpranan parçaları değiştirerek hem masraflar düşüyor hem de
mekân hep yeni görünüyor. Böylece gelecekte sürekli maliyet çıkarmayan bir
yatırım yapmış oluyorsunuz.”
·
"Şirketimiz aslında sizin yaşadığınız
problemi çözmek için kuruldu. İlk müşterimiz de sizin gibi üretim hattında
verimlilik sıkıntısı yaşıyordu."
·
"Bu ürün, mühendislerimizin yıllarca
sahada karşılaştığı sorunlardan ilham alarak geliştirildi."
Müşterinize, benzer sorunları olan başka şirketlere nasıl
yardımcı olduğunuzu somut örneklerle anlatın. Başarılı bir şekilde çözdüğünüz
bir sorunu detaylandırarak, potansiyel müşterinin kendi durumunu sizin
çözümünüzle ilişkilendirmesini sağlayın. Referans vermekten çekinmeyin. Eğer
varsa müşterinizin rakibine sattığınız ürünleri de referans olarak gösterin.
Sunumunuzu baştan sona prova edin, kaydedin ve izleyin. Bunu
en az 2-3 defa tekrarlayın. Zaman zaman yanınıza deneyimli satıcıları,
danışmanları ve koçları alıp satış görüşmenize gidin. Onlardan sunumunuzu
değerlendirmelerini ve geliştirme önerileri isteyin. Bunları yaparsanız
sunumunuz gittikçe mükemmelleşir.
Siz sunum yaparken müşteri de öğrenme aşamasındadır.
Öğrendiklerinin onda etki bırakması ve kalıcı olması için müşterinin öğrenme
stilinin ne olduğunu tespit etmeli ve buna göre sunumunuzu
şekillendirmelisiniz. Eğitim uzmanlarına göre bireylerin bilgiyi işleme ve
öğrenme modeli üç türdür: Görsel, İşitsel, Deneyimsel. Örneğin, bir kişi bir
televizyonun kullanım kılavuzunu okuyarak ve basamakları takip ederek daha iyi
anlıyorsa, o kişinin görsel bir yaklaşıma sahip olduğu söylenebilir. Aynı
kılavuzu bir başkasından okumasını isteyerek anlayan bir birey ise işitsel bir
yaklaşıma sahiptir. Hiçbir şeyi okumadan, televizyona dokunarak ve kurcalayarak
çalıştıran bir bireyin ise deneyimsel eğilimi olduğu açıktır. B2B satıcısı
olarak her görüşmenizde bu üç farklı öğrenim stilinden birine sahip insanla
görüşeceksiniz. Bu öğrenme sitillerinin her birine özel satış tekniği
uygulamanız akıllıca olacaktır. Bu üç türe dair özelleştirebileceğiniz satış
teknikleri için önerim aşağıdadır.
·
Görsel öğrenenler, bilgiyi görerek ve
okuyarak daha iyi anlarlar ve grafik, tablo, harita gibi materyalleri tercih
ederler. Kendi kendilerine okuyarak öğrenirler ve gördüklerini daha güçlü bir
şekilde hatırlarlar. Estetik, tasarım, renkler, görseller, grafikler, şovrumlar
(vitrinler) ve yazılı metinler onlar için dikkat çekicidir. Gördükleri,
okudukları ve gözlemledikleri üzerinden karar verirler. Görsel kalitesi düşük,
karmaşık veya estetikten yoksun bir sunum, ürün ne kadar kaliteli olursa olsun,
görsel müşterinin ilgisini hızla kaybetmesine neden olacaktır.
·
İşitsel öğrenenler ise bilgiyi işiterek,
dinleyerek ve tartışarak edinmeyi seçerler. Duyduklarını uzun süre akıllarında
tutar ve öğrendikleri hakkında konuşma fırsatı bulduklarında bilgiyi
pekiştirirler. Müzik, ses tonu, diyalog, sözlü iletişim, telaffuz, ritim ve
cingıllar (jingle) onlar için dikkat çekicidir. Duydukları, dinledikleri ve
konuşmaları üzerinden karar verirler. Bu durum, satış sürecinde aceleci
olmayan, diyalog odaklı bir yaklaşım benimsemenin hayati olduğunu gösterir. Bu
müşteriler, sadece bilgi almak için değil, aynı zamanda güvendikleri bir
satıcıyla anlamlı bir ilişki kurmak için de konuşurlar. Müşterinin sözünü
kesmeden, empatik bir şekilde dinlemek ve onların kullandığı dil kalıplarına
dikkat etmek, sadece saygı göstermek değil, aynı zamanda onlara kendilerinin
anlaşıldığını hissettiren ve güven oluşturan bir stratejidir.
·
Deneyimsel öğrenenler bir işi yaparak,
fiziksel temas kurarak ve deneyimleyerek öğrenirler. Görmek veya işitmek yerine
tecrübe etmeyi tercih ederler. Duygusal bağ, fiziksel temas, deneyim, rahatlık,
koku, tat ve his onlar için dikkat çekicidir. Hissettikleri, dokundukları ve
deneyimleri yoluyla karar verirler. Referans işlerinizi (ürünlerinizi) sahada
veya şovrumda göstermek ve kullanmalarını sağlamak satın almaya yaklaştırmak
için etkili olacaktır. Yanınızda numune götürüp inceletmek de etkilidir.
B2B satışlarda müşterinin mizacına uygun şekilde sunum
yapmak satışta başarıya ulaşmanız için önemlidir. İnsanları kişiliklerine göre
kategorileştiren pek çok psikolojik yaklaşım vardır. Bunları internette
araştırıp incelerseniz müşterinizin mizacını kolayca anlayabilirsiniz. Örneğin David
Keirsey’nin “Mizaç Teorisi” insan davranışlarını özellikle karar alma,
iletişim ve motivasyon biçimlerine göre açıklayan çok güçlü bir modeldir. Bu
modelde insanlar 4 tip mizaca ayrıştırılır.
·
İdealist Mizaca Sahipler (Güçlü-Duyarlı):
Lider özellikleri vardır. Vizyonerdirler. Empatiktirler, başkalarına
duyarlıdırlar. Anlam ararlar. Soyut düşünme yetenekleri yüksektir. İşbirliğine
kolay girerler. Çevrelerine mentorluk yaparlar. İnsan ilişkilerinde değerlere
önem verirler. Öğretmen/danışman ruhludurlar. Sezgiseldirler; mantıktan çok
“içine sinme” hissiyle karar verirler. Ürün değil, duygu satın alırlar. Sosyal
sorumluluk, etik üretim, çevre dostu mesajlar onu etkiler. Satıcıyla duygusal
bağ kurarsa alışveriş hızla sonuçlanır. Hikâyeler, müşteri deneyimleri ve
insani yön öne çıkarılmalıdır. Onunla kalpten konuşun. “Bu ürün birçok
firmanın/çalışanın hayatını kolaylaştırdı” gibi insani örnekler kullanın.
Bu mizaçtaki müşterilerinize ilham verin, baskı yapmayın. Hikayeleştirerek
anlatın. Bir yazılım firmasının satıcısıysanız, idealist bir CEO'ya "Bu
araç, ekiplerin iş-yaşam dengesini koruyarak inovasyonu artırdı. bkz. X
şirketinin çalışan mutluluğu artışı" diyebilir.
·
Akılcı Mizaca Sahipler (Güçlü-Duyarsız): Analitik
zekaya sahiptirler. Duygulardan ziyade mantığa dayanırlar. Her şeyin mantıklı,
veriye dayalı ve optimize olmasını isterler. Performans odaklıdırlar. Soyut
düşünme yetenekleri yüksektir. Pragmatik düşünürler. Mühendis/stratejist
ruhludurlar. Planlıdırlar. Hızlı ama sistematik karar verirler.
Soğukkanlıdırlar. Otoriter özellikleri vardır. Sert, bazen kırıcı
konuşabilirler. Duygusal değil; stratejik satın alıcıdır. “Bu bana uzun
vadede nasıl katkı sağlar?” diye düşünür. Teknik özellikleri, kalite
farkını, verimlilik oranlarını görmek ister. Satıcıdan profesyonellik bekler;
“hikâye” değil “kanıt” ister. Bilgi odaklıdırlar. Fiyat değil, değer önemlidir.
“Kendisi için akıllı bir yatırım yapıyor” hissi almak ister. Bu mizaçtaki
müşterilerinize duygusal değil, rasyonel argümanlarla yaklaşın. Veriye dayalı
konuşun. Yatırımın geri dönüşü ve verimlilik gibi konulardan yakalamaya
çalışın. “Bu model önceki versiyona göre %30 daha verimli” gibi
ölçülebilir farklar gösterin. Gereksiz sıcaklık değil, profesyonel güven verin.
·
Koruyucu Mizaca Sahipler (Zayıf-Duyarlı):
Düzen, istikrar ve güven ararlar. Riskten kaçınırlar. Sorumluluk sahibidirler. Fedakardırlar.
Kırılgandırlar. Duygusal ama çekingendirler. Geleneklere ve kurallara
bağlıdırlar. Sadakate önem verirler. Somut verilerle karar almayı tercih
ederler. İşbirliğine kolay girerler. Memur ruhludurlar. Yeni şeyleri ilk
deneyen olmak istemezler. İtibarlı firmalardan, bilinen markalardan, başarısı
kanıtlanmış ürünlerden alırlar. Referans, garanti, servis desteği gibi güven
unsurları ararlar. Tavsiye ve tanıdık önerisi onlar için etkilidir. Ticaret
yaptıkları firmalara sadıktırlar. Satıcıya güvenmezlerse asla karar vermezler.
Bu mizaçtaki müşterilerinize güven verirseniz, süreçlerinizi anlatırsanız, her
sorunda “yanınızda olacağız” hissi yaratırsanız satın alırlar. "Garanti
süremiz 5 yıl, servis ağımız ülke çapında, işte referans müşterilerimiz."
·
Sanatkâr Mizaca Sahipler
(Zayıf-Duyarsız): Keyif odaklıdırlar. Anı yaşarlar. Deneyim düşkünüdürler. Bazen
umursamazdırlar. Bazen de odaklanamazlar. Detaylara fazla ilgi duymazlar. Pratiktirler.
Somut verilerle karar almayı tercih ederler. Pragmatiktirler. Bağımsız olmayı
severler. Maceracı ruhludurlar. Hızlı karar verir, anlık tatmin ararlar.
Detaylara değil deneyime odaklanırlar. Spontane kararlar alabilirler. “Bu bana
nasıl hissettirecek?” sorusu esastır. Bu mizaçtaki müşterilerinize karşı
baskıcı ve sıkıcı olmayın, enerjilerini yakalayın, hızlı cevaplar verin. Duyularına
hitap edin, güzel giyinerek, iyi kokarak gidin. Hatta görüşme ortamında çok
hafif duyulan müzik bile olabilir. Hızlı, enerjik ve keyifli sunum yapın.
Satış görüşmesi yaptığınız karar vericilerin (özellikle de
patronların) mizacını doğru tespit o mizaca uygun satış ve sunum teknikleri
uygularsanız satışta başarı yakalarsınız. (Genelde şirket patronları idealist
veya akılcı mizaca sahiptirler. Koruyucu ve Sanatkar mizaca sahip patronlar az
olup, bazı iş kollarında görülürler.)
Sunumunuz interaktif olsun. Müşteri dilediği yerde, sözünüzü
keserek sorularını sorabilsin. Soru almaktan çekinmeyin, rahatsız olmayın. Soruların
cevaplarını ertelemeyin, sıcağı sıcağına cevaplayın. Sorulara doyurucu cevap
verecek kadar firmanızı, ürünlerinizi ve süreçlerinizi tanıyın. Müşterilerin
sorularına zayıf cevaplar verirseniz güven kaybedersiniz. Eğer cevabını
bilmediğiniz bir soru gelirse, evelemeyin gevelemeyin ve sakın uydurmayın, “bu
sorunuzun cevabını bilmiyorum (eksik biliyorum), sizin için araştırıp
öğreneceğim ve en kısa sürede cevabı size ileteceğim” diye cevaplayın. Unutmayın
soru soran müşteri satın almaya yaklaşıyor demektir.
İyi bir sunum sadece anlatarak 10 dakikayı geçmemelidir. Ama
iyi bir sunum interaktif olacağı, yani müşteriler soru soracağı için 15-20
dakika sürecektir.
Müşterinin söylediklerine sadece yanıt vermekle kalmayın,
onların duygularını ve endişelerini anladığınızı gösterin. Onlara “sizi
anlıyorum” hissi verirseniz güven kazanırsınız. Müşterinin güvenini
kazandığınızda, size gerçek ihtiyaçlarını daha rahat açıklayacaklardır. “Ben
size yardım etmek için buradayım” hissini verirseniz size ihtiyaçlarını
daha ayrıntılı anlatırlar.
Profesyonel bir “danışman” gibi davranın, bir satışçı
gibi değil. Firmanızı tedarikçi değil, “iş ortağı” gibi konumlandırın.
Müşteriye alternatifler sunun, avantaj/dezavantajları objektif anlatın. Esnek
olun, pratik zekanızı konuşturun, gerekiyorsa daha önce düşünülmemiş çözümler
üretin. B2B satışta müşteri adayını ikna etmenin yolu; iyi bir hazırlık, ihtiyaç
analizi, çözüm odaklılık, güven inşası ve uzun vadeli ilişki kurmaktır. Burada
satıcı, “ürün satan” değil “değer sunan danışman” rolüne bürünmelidir.
Görüşme boyunca gerçek karar vericilerin kimler olduğunu,
hangi departmanlarda çalıştıklarını ve karar alma sürecindeki rollerini
anlamaya çalışın. B2B satışta tek bir kişiyle görüşseniz dahi, bir komiteye
satış yaptığınızı unutmayın. İlgili tüm paydaşları (son kullanıcı, teknik ekip,
finans, üst yönetim) öğrenmeye çalışın.
B2B satışçıları bazen bizzat kullanıcıya, bazen ekip
başlarına, bazen genel müdüre, bazen satın almacıya, bazen de patrona sunum
yapar. Bazen de bunların hepsine sırayla veya topluca sunum yaparlar. Bunların
her birinin önceliği ve bakış açısı farklıdır.
·
Kullanıcı; tipik olarak bir mühendis,
analist veya saha çalışanı olabilir. Temel motivasyonu, işini daha kolay, daha
verimli ve daha eğlenceli hale getirmektir. Sıkıntı noktaları genellikle
operasyonel süreçlerdeki aksaklıklar ve verimsizliklerdir. Kullanıcıya yapılan
sunumda ürünün somut ve günlük faydalarına odaklanılmalıdır. Pazarlama içeriği;
"nasıl yapılır" kılavuzları, eğitici videolar ve ücretsiz deneme
sürümleri gibi formatları içermelidir. İçeriklerin okunması kolay, değerli ve
doğrudan amaca hizmet etmesi önemlidir. Satış görüşmeleri sırasında ise,
çözümün onların günlük problemlerini nasıl çözdüğünü ve görevlerini nasıl
kolaylaştırdığını gösterin. Sadece teknik özelliklerden değil, kullanıcı
deneyiminden ve somut sonuçlardan bahsedin.
·
Ekip Lideri; bir ekibin, takımın, bölümün
başıdır. Temel motivasyonu, ekibinin verimliliğini, performansını ve başarısını
artırmaktır. Ekibinin işini kolaylaştıracak çözümler ararken, aynı zamanda risk
almak istemez ve çözümün kanıtlanmış sonuçlarını görmek ister. Ekip liderine
yapılan sunumda ürünün ekip performansı üzerindeki etkisine odaklanılmalıdır.
Pazarlama içeriği olarak; vaka çalışmaları, müşteri referansları, başarı
hikayeleri ve detaylı ürün demoları idealdir. Bu içerikler, çözümünüzün benzer
şirketlerde nasıl başarılı olduğunu somut verilerle göstermelidir. Satış
görüşmelerinde, ürünün ekibin zamanını nasıl optimize ettiğini, hataları nasıl
azalttığını ve genel verimliliği nasıl artırdığını gösteren verilere yer verin.
Müşterinin benzersiz ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş çözümler sunma
yeteneğinizi vurgulayın.
·
Genel Müdür: üst düzey yönetimde yer alır
ve bütçe, strateji ve riskten sorumludur. Temel motivasyonu, şirketin
geleceğini güvence altına almak, rekabet avantajı elde etmek ve kârı maksimize
etmektir. Kısa vadeli operasyonel detaylardan ziyade, uzun vadeli stratejik faydalara
odaklanır. GM’ye yapılan sunumda yüksek seviyeli stratejik faydalara ve yatırım
getirisine (ROI) odaklanılmalıdır. Satış görüşmesinde ayrıntılara takılmaktan
kaçının. Çözümünüzün şirketin genel hedefleriyle nasıl hizalandığını, yeni
gelir fırsatları yaratıp yaratmadığını veya operasyonel maliyetleri nasıl
düşürdüğünü gösterin. Profesyonel ve güvenilir bir uzmanlık imajı yaratmak
esastır.
·
Satın Almacı: şirketin ihtiyaçlarını
satın almaya odaklanmış uzmandır. Satın
alma tecrübeleri yüksektir ve satın alma eğitimleriyle profesyonelleşmişlerdir.
Nasıl bir ürün almaları gerektiğini anlamak için ihtiyaç analiz yaparlar, doğru
tedarikçilerden almak için pazar araştırması yaparlar. Alacakları ürünün
şirkete, çevreye ve çalışanlara zarar vermemesini isterler. Teklifleri
değerlendirirken Toplam Sahip Olma Maliyetine bakarlar. Ürünün
sertifikalarına bakarlar. Referanslar isteyip kontrol ederler. Zamanında teslim
edip edemeyeceğinizi anlamaya çalışırlar. Satış sonrasında kurulum, bakım ve
onarım için kısa sürede gelip gelmeyeceğinizi anlamaya çalışırlar. Aynı ürünü
aynı kalitede sürekli temin edip edemeyeceğinizi anlamaya çalışırlar. Etik bir
şirket olup olmadığınızı kontrol ederler. Çok güçlü pazarlık taktikleri vardır.
Satın almada profesyonel olan bu insanları ikna etmeniz için satış
tekniklerinde ustalaşmanız gerekir. (Satın almacıların düşünme yapısını anlamak
için “satın alma eğitimi” almanızda fayda var.) Kötü haber: Satıalmacılar da
satış eğitimi alıyorlar ve satış taktiklerinizden haberdarlar. Hızlı koşan
avlar veya avlanmaktan kurtulur.
·
Patron; şirketin ortağı veya sahibidir.
Bir yandan şirketini büyütmek isterken diğer yandan maliyetleri kısarak kar
payını maksimuma çıkarmak ister. Şirketinden gelen satın alma ihtiyaçları
canını sıkarken, işe yarayan alımların satışları ve karlılığı artıracak
olmasını duymak hoşuna gider. Kendi müşterilerini etkileyebileceğini, rekabette
öne geçebileceğini, liderliğe ulaşabileceğini anlarsa satın alımı onaylar. Ama
en karlı satın almayı gerçekleştirmek ister. Satın alırken kazanmak ister.
Tedarikçi adayının güvenilir olmasını ister. Alırken kazıklanmak istemez.
Yatırımın Geri Dönüşü ve Toplam Sahip Olma Maliyeti patronlar için de
önemlidir.
Sunumunuzda firmanızı ve ürünlerinizi övmekten çekinmeyin.
SSH ve teknik servisinizle daima müşterinizin ve ürünlerinizin yanında olduğunuzu
belirtin. Diğer müşterilerinizin memnuniyetinden ve övgülerinden bahsetmekten
çekinmeyin. Kararınca övünün. İddialı görünmekten çekinmeyin. Mütevazı
olursanız öyle zannederler.
Müşterinin firmanızın yeterliliğine kanaat getirdiğini
hissederseniz sunumunuzu uzatmayın, hangi ürünleri önereceğinizi belirtin ve
onayını alın. Sonra da teklif edeceğiniz ürünlerin özelliklerini kısaca
tekrarlayın, bu ürünlere dair broşürlerinizi verin. Sonra da teklifinizi en
kısa zamanda göndereceğinizi belirtin. Randevu verdikleri için teşekkür edip
ayrılmak için izin isteyin. İhtiyacınız varsa ürünlerinizin kullanılacağı yeri
görüp ayrılmak istediğinizi belirtin.
Ertesi gün randevu için teşekkürlerinizi bildiren ve
görüşmenin özetini içeren bir mail gönderin. Müşterinin özellikle istediği
spektleri tekrarlayın. Teklifinizde yer alacak ürünlerin temel özelliklerini içeren
dokümanlar da gönderin. Her hangi bir detay hakkında müşteri sizden geri dönüş
bekliyorsa, fazla bekletmeyin. Cevabınızı da, teklifinizi de hızlı hazırlayın
ve gönderin. Sonrasında müşteriden gelen mesajlara ve maillere hızlı geri dönüş
yapın. Müşteriyi bekletirseniz hem güvenini, hem dikkatini kaybedersiniz, hem
de rakibinize kaptırırsınız.
Görüşmenin tutanağını içeren maili göndermenizle birlikte sunum
aşamasını kapamış olursunuz. Bundan sonrası uzun sürecek “bağlama” aşamasıdır.
Bağlama safhası teklif hazırlayıp göndermekle başlar.
B2B’de teklif çoğunlukla sıcağı sıcağına verilmez. Sunum görüşmesinden iki-üç
gün sonra e-postayla veya yeni bir görüşme ile verilir. (Sakın bir haftayı
geciktirmeyin, müşteriyi kaybedersiniz.)
Teklifin gönderiminden onayın alımına kadar geçen sürede
takip ziyaretleri, ek sunumlar, endişeleri giderme ve itirazları karşılama
cevapları, içerik revizyonları, pazarlıklar, fiyat/iskonto revizyonları olur.
Tüm bu süreçler 1 saat de sürebilir, 1 hafta da, 1 ay da, 1 yıl da. Bağlama
aşaması sabır isteyen, takip isteyen, ısrar gerektiren, strateji gerektiren çok
önemli bir aşamadır.
B2B satışlarda ve projeli işlerde teklif verdikten sonra
satış onayı almanız zaman alır. Çünkü projeli işlerde satın alan taraf en doğru
tedarikçiden satın alma yapmak ister. Bunu yapabilmesi için de ihtiyacını iyi
tespit etmeli, satın almanın getirilerini (ROI) iyi hesaplamalı, yeterli
seçeneği değerlendirdiğinden emin olmalı, nakit akışını bozmayacak alım kararı
vermeli, tam zamanında alım yapmalıdır, yani kılı kırk yarmalıdır. Bu da zaman
alır.
Hayır cevabından korkan pek çok satıcı tekliften sonra
sessizliğe bürünür. Sadece müşterinin geri dönüşünü “umutla” bekler. Adeta
teklifi için “saldım çayıra Mevla’m kayıra” anlayışındadır. Teklif veren taraf
olarak pasif bir bekleme değil, aktif bir bekleme süreci yaşamalıyız. Yani
sessiz kalmamalı, kendinizi hatırlatacak şekilde bekleme süresini değerlendirmelisiniz.
Kendimizi hatırlatmanın pek çok yöntemi olabileceği gibi, bu hatırlatmaların
her iki taraf için de pek çok faydası da olacaktır.
Teklifinizi mutlaka karşı tarafın resmi mail adresine
gönderin, şahsi e-postasına değil. Mümkünse CC’de müşteriden bir kişi daha
olsun. Eğer teklifinizi e-posta ile gönderdiyseniz mutlaka müşterinin. Mailden
1 dakika sonra teklifinizi ilettiğinizi Whatsapp’tan yazın ve PDF’ini de
gönderin. Böylece eline ulaştığından emin olursunuz.
Teklifinizin ellerine ulaştığını söyleyen mesaj gelse de
gelmese da 1 gün sonra müşteriyi arayın. Teklifi inceleme fırsatları olup
olmadığını, teklifte eksik veya anlaşılmayan bir nokta görüp görmediklerini
sorun. Eğer incelemişlerse, teklifiniz hakkında bilgi vermek ve müzakere yapmak
için ikinci randevuyu talep edin. Başka karar vericiler de olduğu bilgisine
sahipseniz, onlara da sunum yapmak ve teklifi anlatmak istediğinizi söyleyin.
Teklifiniz karşı tarafın ellerine ulaştığını öğrendikten
sonra ikinci bir görüşme koparmak için düzenli aralıklarla (örneğin birer hafta
arayla) neler yapabilirsiniz?
·
Mail ile işinize dair bir başarıyı müşteriyle
paylaşın. Örneğin; «Sektöründe lider olan ….… firması bizi seçti» veya «zemin
kaplamalarında bizi tercih eden havaalanının bugün açılışı yapıldı”. Mail
ile sizin sektörünüze veya müşterinin sektörüne dair endüstri raporlarını veya
haberlerini paylaşabilirsiniz. Bu paylaşımlar e-bülten şeklinde olabilir, afiş
şeklinde olabilir, Youtube videosu şeklinde olabilir, haber şeklinde olabilir.
·
Müşterinin projesini, fabrikasını, şantiyesini
ziyaret edin. Etrafı dikkatlice inceleyin. Oradan müşteriyi arayın. «Geçerken
mekanınıza uğradım, her şey yolunda ilerliyor maşallah. Teklifimizi
değerlendirebildiniz mi?» diye sorun. Mekan hakkında değerli bir bilgi
(uyarı, öneri) verebilirseniz, müşterinin taktirini ve güvenini kazanırsınız. “Zemin
kaplamalarının sağlıklı olabilmesi için şap ile zeminin düz olması gerekir. Din
mekanınızdayken ölçüm yaptım zeminde kot farkları var. Zemini bu şekilde teslim
almayın, mutlaka düzelttirin” derseniz onları ek işten ve masraftan
kurtarmış olursunuz. Böylece size borçlanırlar.
·
Ortak tanıdıklar var mı araştırın, onlara
ulaşın, konuyu açın. Ardından o tanıdığın selamını iletmek üzere müşteriyi
arayın (veya müşteriye yazın). «Selim bey selam, Mars Lojistik’ten Caner
Beyin selamı var. Dün kendisiyle toplantıdaydık. Sizin firmanızın adı geçince
size selamlarını iletti. Selam bende kalmasın diye yazdım. Kolay gelsin»
·
Müşteriyi sosyal medya hesaplarından takip edin.
Özellikle Linkedin’deki mesajlarından uygun olanların altına birkaç yorum
yazmanız kendinizi hatırlatmak için iyi olacaktır.
·
Müşterinize iş fırsatı sunabileceğiniz bir bilgi
varsa bunu yazın. Örneğin; “Yazıcıoğlu firması vinç alacakmış, ben de sizden
bahsettim. Bir satıcınız Yazıcıoğlu’ndan Selim bey ile iletişime geçerse iyi
olur” veya “jeneratör üretiminde tecrübeli bir mühendis aradığınızı
söylemiştiniz, ekteki CV uygun olabilir” gibi karşı tarafa faydası
dokunacak yardımlarda bulunursanız siz mutlaka döneceklerdir.
·
Whatsapp’tan sizin sektörünüzdeki başarısız
uygulamaların hangi kazalara ve komik durumlara yol açtığını gösteren resimler,
videolar, haberler paylaşın. Örneğin vinçler için bağlantı elemanları (örneğin
cıvata) üretiyorsanız, civatası kırıldığı için devrilen vinçler videosu
gönderin ve “her vinç an zayıf civatası kadar sağlamdır” yazın. Bu
onları ucuz civata yerine pahalı cıvataya yönlendirecektir. Bu bilgiden dolayı
da sizin civatalarınıza güvendiğinizi anlayacaklardır.
·
SMS ile satın alma sürecinin neresinde
olduklarını, ihtiyaçlarında bir revizyon varsa teklifinizi de revize
edebileceğinizi söyleyin.
·
Müşterinizi şovrumunuza veya ürünlerinizi
kullanan bir müşterinin mekanına davet edin. Kendiniz gelip alabileceğinizi
söyleyin. Alacakları ürünleri yakından görmek, elle incelemek, deneyimlemek,
kullanmak satış onayı almak için son derece etkilidir. Ziyaret
sonrasında/öncesinde köftesiyle/kebabıyla/döneriyle meşhur bir yere de yemeğe
götüreceğinizi söylemeyi de unutmayın.
Teklif sonrasında yukarıdakileri yaptığınızda aşağıdaki
olasılıklar mümkündür.
·
Müşteri her seferinde size cevap verebilir ve
yakın zamanda çağıracağını söyleyebilir ama sonra sessizliğe bürünebilir.
·
Mesajların hiçbirine dönmeyebilir, hatta
telefonlarınıza dahi çıkmayabilir.
Bunların sebebi sizi, firmanızı veya ürünlerinizi
beğenmemesi, bir başka firmadan alım kararı vermeleri olmayabilir. Olumsuz
düşünüp pes etmeyin.
Neler olmuş olabilir?
·
Sizin görüştüğünüz kişi işten ayrılmış olabilir
veya kaza/hastalık geçirdiği için uzun süredir işe gelmiyor olabilir.
·
Teklifiniz mailler arasında veya masaüstünde
veya dosyalar arasında kaybolmuş olabilir. Bu yüzden sizi değerlemeye dahi
almamış olabilirler.
·
Biri sizin teklifinizi sümen altı yapmış
olabilir. Dolayısıyla karar vericiler teklifinizi görmemiş olabilir.
·
Sizden çok erken teklif almış olabilirler. Henüz
satın alma aşamasına ve teklifleri değerlendirme aşamasına yaklaşmadıkları için
size geri dönme ihtiyacı duymamış olabilirler.
·
Teklifinizi beğendiler ama çok yoğun oldukları
için size bir türlü randevu veremiyor olabilirler.
·
Rakiplerinizden teklif bekliyor olabilirler. Tüm
teklifler geldikten sonra değerlendirme yapıp size döneceklerdir.
·
Teklifinizi beğendiler ve üst yönetime onay için
sundular ve hala cevap bekliyor olabilirler.
·
Teklifinizi aldılar, değerlendirdiler ve revize
etmenizi isteyecekler. Ama size geri dönmeyi unutmuş olabilirler.
·
Teklifinizi aldılar, ama sizden sözleşme örneği
bekliyorlar. Karşılıklı bekleşiyor olabilirsiniz.
·
Sizin teklifiniz onaylandı ama yanlışlıkla
rakibinizi aramış olabilirler.
·
Tüm teklifler birbirinden ayrı içeriklere sahip,
yeniden teklif alma aşamasına geçecekler. Brif hazırlıyorlar.
·
Teklifiniz içerik olarak (kapsam, ölçü,
malzeme…vb) olması gerekenin (şartnamenin) dışında olduğu için değerlendirme
dışı kalmış olabilirsiniz.
·
Tüm teklifleri değerlendirdiler, karar verdiler,
rakibinizden alacaklar ama size haber vermeyi unuttular (veya haber vermeye
çekindiler).
·
Sizden aldıkları teklif dolgu teklif olabilir.
Yani işi zaten bir başkasına vermiş olabilirler ama kurumsallaşma gereği ek
tekliflere ihtiyaç duydukları için sizden öylesine teklif almış olabilirler.
·
Sizin görüştüğünüz satın almacı zaten işini
savsaklayan, kötü bir çalışan olabilir. Hatta görevini kötüye kullanan, yani
rüşvetle tedarikçileri seçen biri dahi olabilir.
Yukarıdaki olasılıkların çoğunda müşteriyi ararsanız işi
alabileceğinizi görüyorsunuz değil mi? Bu yüzden pes etmeden, uygun bir nedenle
ve dille müşteriyi aramaya devam edin.
Müşteri telefonlarınıza çıkmıyorsa hemen olumsuz düşüncelere
kapılmayın. Öncelikle, bu kasti olmayabilir. Aramalarınızdan birinde telefonun
sesi kısık olabilir, birinde telefonu yanında olmayabilir, birinde toplantıda
olabilir. Dolayısıyla 3 aramanızda da telefonunuza çıkmamış olur. Yoğun birsiyse
geri aramayı veya mesaj yazmayı da atlamış olabilir. Telefonlarınıza çıkmıyor
diye moralinizi bozup aramayı bırakmayın. Unutmayın bu işe emek verdiniz, uzun hazırlıklar
yaptınız, detaylı görüşmeler yaptınız ve teklif hazırlayıp gönderdiniz.
Müşterinin size en az bir «görüşme» borcu var. Telefonunuza çıkmıyorsa
Whatsap’tan ulaşın, olmadı mail ile ulaşın, olmadı Linkedin’den ulaşın, olmadı
SMS atın. Telefonla rahatsız etmek istemediğinizi, sadece teklifin masada
kalmaması için kısa bir teyit almak istediğinizi belirten profesyonel bir mesaj
gönderin. (İsteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü.) Baktınız olmuyor,
firmadaki bir başka kişiye ulaşın. Bu sekreter de olabilir, genel müdür de
olabilir, patron da olabilir.
·
“Merhaba Gökhan Bey. Zemin kaplamaları
ihtiyacınız için ayrıntılı keşif ve uzun görüşmeler sonucunda satınalma
yöneticiniz Mehmet beye ekteki teklifi sunduk. Sonrasında ise Mehmet Bey’e hiç
ulaşamadık. Bu durum bizi endişelendirdi. Mehmet Bey hastalık iznine çıkmış
olabilir veya işten ayrılmış olabilir diye bu maili size gönderiyoruz.
Ürünlerimiz Mehmet Bey tarafından çok beğenilmişti ve şirketinize değer
katacağı söylenmişti. Bir kopukluk varsa gelip sizlere ürünlerimizi ve
faydalarını anlatmak isteriz.»
Görüştüğünü kişiyi atlamak istemiyorsanız, telefonlarınıza
çıkmamasının teklifinizi olumsuz etkilediğini bildiren aşağıdaki gibi bir mesaj
da gönderebilirsiniz.
·
“Mehmet Bey, size son birkaç haftadır
projemizle ilgili ulaşmaya çalışıyorum. Anlıyorum ki şu an şirketiniz için
doğru zaman olmayabilir veya teklifimiz öncelikleriniz arasında yer almıyor. Bu
nedenle, sizi rahatsız etmemek adına, şimdilik bu projeyi takip listemizden
çıkardığımızı teklifimizin geçerliliğinin bittiğini bildirmek isterim. Tekrar
alım sürecini başlatacak olursanız yeni bir teklif üzerinden ilerleyeceğimizi
bilmenizi isteriz. İyi çalışmalar”
Yukarıdaki mesajı alan satın almacı, eğer alım niyetleri
varsa ve teklifiniz içeride ilerlediyse, mutlaka size dönüp, sizi cevapsız
bıraktığı için özür dileyecek ve teklifini geçerliliğini yitirmemesini talep
edecektir. Eğer alım niyetleri yoksa değişen hiçbir şey olmayacak, yani size
geri dönmeyecektir. Bu yüzden bu tip bir mail ile sınamakta fayda vardır.
Önerdiğim çabaları gösterdiniz ve görüşme kopardınız
diyelim. Teklif üzerine görüşmeye çağrıldığınızda kimlerin katılacağını
öğrenin. İş kapmak için karar vericilerin de görüşmede olması gerektiğini
düşünüyorsanız, bunu münasip bir şekilde isteyin. Görüşmeye katılacak kişileri
sosyal medyadan ve internetten araştırın. Başarı için gerekiyorsa yanınıza
firmanızdan katkısı olacak kişileri de alın. Böyle bir durumda müşteri tarafı
da görüşmeye karar vericileri sokmayı düşünebilir.
Görüşmeye gitmeden önce müşterinin olası indirim talebine
karşılık indirim marjınızın ne olabileceğini firmanızdan öğrenin. Ama asla
karşı taraf talep etmedikçe indirim vermeyin. Hatta indirim yerine ek garanti
süresi, uygun ödeme koşulları, ücretsiz montaj/bakım/eğitim, erken teslimat gibi
avantajlar verin. Onlar da yetersiz kalırsa indirim yaparsınız.
Teklif üzerine görüşmek için tekrar müşteriye gittiğinizde
üç beş hoş sohbet ettikten sonra neden orada bulunduğunuzu özetleyin, firmanızı
ve yetkinliklerinizi kısaca anlatın, sonra da teklifinizi özetleyin. Özellikle
yeni katılımcılar varsa mini bir tanışma safhası yaşamanızda fayda vardır.
Unutmayın sıcak başlangıçlar olumlu sonuçlar doğurur.
Müşterinin karar verme sürecini kolaylaştırmak için hedefe
yönelik içerikler, görseller, çizimler, vaka çalışmaları veya açıklayıcı
videolar kullanmak faydalı olacaktır. Bu yüzden görüşmeye mutlaka
bilgisayarınızla gidin, televizyona veya projektöre bağlanarak sunum formatında
anlatım yapın. Numuneler götürmeniz de faydalı olacaktır. Numuneleri incelemek,
dokunmak insanı satın almaya yaklaştırır.
Teklifi müzakere etmeye başlamadan önce teklif içeriğinin
müşterinin ihtiyaçlarını (şartnameyi) karşıladığını vurgulayın. Teklifinizde
yanlış anlaşılan kısımlar olup olmadığını anlamaya çalışın. Teklifinizin
karşılaştırıldığı diğer tekliflerin içeriğinin sizinkiyle aynı olup olmadığını
öğrenmeye çalışın.
Sizinle ve diğer rakiplerinizle görüştüğü için müşteri,
ihtiyaçlarında revizyon yapmış olabilir, dolayısıyla sizden teklifinizi revize
etmenizi isteyebilir. Veya siz diğer rakiplerin teklif içeriklerine göre ya da
müşterinin yeni ortaya çıkmış beklentilerine göre teklifinizi revize etmek
isteyebilirsiniz. Yani tekrar ofisinize dönmek, tekrar teklif hazırlayıp
göndermek, tekrar randevu almak ve tekrar ziyaret etmek durumunda
kalabilirsiniz. Bu canınızı sıkmamalı, memnuniyetle bu durumu karşıladığınızı
hissettirmelisiniz. Bu teklif revizyonları ve gelgitler B2B satışının
cilvesidir.
Bağlama safhasının en kritik anlarından biri, müşterinin
itirazlarını ele almaktır. Müşterinin sorularını cevaplamak ve endişelerini
gidermek için oradasınız. Müşterinin itirazları onları ikna etmek için size
altın tepside sunulan fırsattır. İtirazlar karşısında savunmacı davranmayın,
kendine, firmasına ve ürününe güvenen ve her şeye cevap verebilen
profesyonellikte olun.
En sık karşılaşılan itirazlar; fiyat, termin, risk, uygulama
zorlukları, konfigürasyon uyumsuzluğu, fayda beklentisi ve benzeri
uyuşmazlıklar üzerine olacaktır. Bu itirazlara önceden hazırlıklı olun. Aslında
(4. aşamadaki) sunumunuzun içinde bu itirazların bazılarına yanıtlar vererek,
daha ortaya çıkmadan onları gidermeye çalışmış olmalısınız. Hala itiraz varsa
güçlü argümanlarla, yaratıcı çözümlerle bu itirazları göğüslemelisiniz.
Fiyat itirazında, hemen savunmaya geçmeyin. Önce sorularla “fiyat
yüksekliği” algısının nereden kaynaklandığını anlamaya çalışın. “Anladım,
fiyat sizin beklentinizin üzerinde geldi. Peki, hangi noktalarda maliyetin daha
düşük olmasını bekliyordunuz?” veya “Sizin için fiyatın yüksek olması bu
ürüne/hizmete ayırdığınız bütçeyle mi ilgili, yoksa başka tekliflerle
kıyasladığınızda mı böyle görünüyor?” gibi sorularla itirazın kök nedenini
ortaya çıkarın.
·
Eğer sebep bütçe ise; ihtiyacı
karşılayacak, daha az özelliğe ve kaliteye sahip alternatif ürünü sunun, vade/taksit
sunun, nakliyeyi veya kurulumu veya ilk bakımı veya garanti uzatmayı üstlenin.
·
Eğer sebep rakip markalarla fiyat kıyaslama
ise; fiyatınızı savunmayın, “bizimki daha kaliteli” demekle
yetinmeyin, ürünün kazandırdıklarını görünür kılmaya çalışın. Fiyata değil,
ürününüzün getireceği değere, ROI'ye (Yatırımın Geri Dönüşü) ve uzun vadede
sağlayacağı kazançlara odaklanın. Unutmayın aslında müşteriler almak
istedikleri bir ürün/hizmet için tedarikçilerden birine daha fazla ödemeyi
saçma/gereksiz bulmazlar, sadece aradaki fiyat farkını neden ödemeleri
gerektiğine dair açıklama ve ikna olmak isterler. İşte ikna edici örnek
cümleler;
o
“Bu makine yılda yaklaşık %18 enerji
tasarrufu sağlıyor. Yani kendini 2 yıl içinde amorti ediyor.”
o
“Daha ucuz makina 6 yılda yenilenmek zorunda
kalıyor. Bizim makinamız 10 yıl dayanıyor. Yani aslında toplam maliyetiniz daha
düşük.”
o
“Bizim makinamız en yakın rakibimizin
makinasından %30 daha hızlı çalışıyor. Bu da günde %30 daha fazla üretim
demek.”
o
“Bizim makinamızın bakım süreleri rakiplerin
makinalarına göre 2 kat daha uzun. Dolayısıyla yarı yarıya duruş gerektirir.
Duruşlarınız az olacağı için üretiminiz artar.”
o
“Fiyatı tek seferlik maliyet olarak görmek
yerine, önümüzdeki 5 yılda sağlayacağı tasarrufu da hesaba kattığınızda aslında
daha ekonomik olduğunu göreceksiniz.”
o
“Bizim farkımız, sadece makina satmıyoruz;
aynı zamanda garanti, servis ve uzun ömürlü kullanım sunuyoruz. Bu da ek
maliyetleri ortadan kaldırıyor.”
o
“Haklısınız, ilk bakışta fiyatımız daha
yüksek görünebilir. Ancak bizim çözüm 5 yıl garantiyle geliyor ve enerji
tasarrufuyla kendini 2 yılda amorti ediyor. Yani aslında toplam maliyetiniz
daha düşük olacak.”
o
“Talep ettiğiniz ürün stoklarımızda var ve
sizin talep ettiğiniz tarihte teslim edebiliriz. Ayrıca bizim kurulum ekibimiz
rakipsizdir, hızla kurulumu yapar ve sizde hemen kullanabilirsiniz. Böylece siz
de müşterilerinize verdiğiniz teslimat tarihlerine uyabilirsiniz.”
o
“%25 avans verirseniz 3 taksitle, %50 avans
verirseniz 6 taksitle ödeme yapabilirsiniz. Bu bütçenizi rahatlatır sanırım. Ne
dersiniz?”
o
“Bir konteyner değil de iki konteyner sipariş
verirseniz, 6 tane sıralı çekle ödeme yapabilirsiniz. Bu bütçenizi rahatlatır
sanırım. Ne dersiniz?”
o
“Yıllık 100 bin Euro’luk alım garantisi veren
müşterilerimize %10 iskonto veriyoruz. Bu alım garantisini verirseniz bu
satıştan itibaren %10 iskonto uygulamaya başlayabiliriz.”
Fiyat, bazen de daha çok iskonto koparmak için müşteri
tarafından gündeme getirilir. Hatta satın alma kararını vermiş olsa bile
müşteri, bunu satıcıya hissettirmeden fiyatta pazarlık yapmak ister. Onlar için
ne koparabilse kardır. Ama siz satış kaçırma endişesine kapılıp, sürekli
indirim yaparsanız, karsız satışlara imza atarsınız. İndirim isteklerine karşı
atakla cevap verin. Örneğin; “avansı %30’dan %50’ye çıkarabilirseniz ve
bakiyeyi 90 gün vadeli çekle değil de, 30 gün vadeli çekle ödeyebilirseniz %5
ek iskonto daha yapabiliyoruz” diyebilirsiniz. Ya da “siparişinizi iki
katınıza çıkarırsanız %5 ek iskonto verebiliyoruz” diyebilirsiniz.
Müşterinin satın alma kararında zaman (termin) öncelikliyse,
işi nasıl yetiştireceğinizi daha detaylı anlatın ve tam zamanında
yetiştireceğinize dair güvence verin.
“Düşünmem lazım, ortağıma sormam lazım” diyorsa; ya
daha fazla teklif almak, ya daha fazla araştırma yapmak istiyordur ya da karar
verme yetkisi yoktur. Bu itirazın kök sebebini bulacak sorular yöneltin ve
bağlama safhasına ona göre yön verin.
·
“Elbette başkalarından da teklif
alabilirsiniz, teklifleri kıyaslama sürecinizden sonra tekrar bir araya gelmek
isteriz.”
·
“Elbette sizi aceleye getirmek istemem. Daha
fazla bilgi sahibi olmanız için size dokümanlar göndereceğim. O dokümanları
inceledikten sonra tekrar bir araya gelmek isteriz.”
·
“Elbette ortağınızla hem fikir olduğunuz bir
satın alma yapmak en doğal hakkınız. Dilerseniz ona da sunum yapabilirim. Bana
ortağınızın erişim bilgilerini verir misiniz, yada ortağınızla bir buluşma
ayarlayabilir misiniz?”
İtirazların bir nedeni de daha fazla bilgilenmek amaçlı
olabilir. Özellikle satın almacılar sizin teklifinizi patronlarına en ince
ayrıntısına kadar anlatabilmek ve patronlarından gelebilecek kontra sorulara cevap
verebilmek için itirazlarıyla sizden daha derinlemesine bilgi almaya
çalışırlar. (Özellikle ürün iyiyse ama satıcı iyi sunum yapamadıysa satın
almacı bol bol itiraz soruları sorar.)
Unutmayın müşteriniz de en doğru ürünü almak istiyor. Hem
işini görecek hem de kendisine en az maliyeti olacak ürünü almaya çalışıyor.
Yanlış ürünü (markayı, firmayı) tercih ederse zarar edeceğini, rekabette geri
kalacağını, eleştirileceğini, tekrar satın alma yapmak zorunda kalacağını
biliyor. Bunun için ürkek davranıyor, bunun için kılı kırk yarmaya çalışıyor.
Endişelerini giderebilirseniz satışı kaparsınız.
Müşteride ne kadar güven uyandırabilirseniz o kadar satışa
yaklaşırsınız. Müşteri adayının hem kendinize hem de firmanıza güvenmelerini
sağlayın. Çünkü müşteriler tedarikçilerine, iş ortaklarına güvenmek isterler.
İhtiyaçlarını (siparişlerini); zamanında, hep aynı kalitede alabileceklerine,
sorun çıktığında hızla çözüleceğine inanmak ve güvenmek isterler.
Referanslar verin. Sizin ürünlerinizi kullanmaktan memnun
olan tanınınmış müşterilerden bahsedin.
·
“Bu OSB’de 5 firma daha (veya en büyük
rakibiniz de) bizim ürünlerimizi kullanıyor. Dilerseniz içlerinden birkaç
tanesini görmeye gidebiliriz”
Teklifinizin karşılaştırıldığı diğer tekliflerin içeriğinin
sizinkiyle aynı olup olmadığını öğrenmeye çalışın. İyi satıcılar rakiplerini de
takip eden satıcılardır. Rakiplerin ürünlerinin iyi ve kötü yönlerini bilen,
onların müşterilerine yaşattıkları sorunları bilen satıcılar, kendi ürünlerini
daha iyi pazarlar. Kendi teklifinizin hangi alanlarda rakiplerden üstün
olduğunu vurgulayın. Eğer finale kaldıysanız, yani tek bir rakiple
kıyaslanıyorsanız, o rakibinizin ürünlerinin artı ve eksi yönlerini iyi öğrenin.
Rakip ürünü seçerlerse ne tür sorunlar yaşayabileceklerini “dürüstçe”
açıklayın. Yalan söylemeden, aşağılamadan, abartmadan rakibin ürününü eleştirin
ve sizin ürünün rakipten iyi olan taraflarını vurgulu bir şekilde açıklayın.
Teklifinizin diğer tekliflerden daha iyi olduğuna dair iddia
taşıyın.
·
"Bu alanda sadece üretim yapmıyoruz;
sektör standartlarını belirliyoruz. Türkiye'deki en büyük 10 lojistik
firmasından 7'si bizi tercih etti.”
·
"Kapılarımız, rakiplerimizin kullandığı
standart malzemelerin %30 üzerinde dayanıklılık sunan özel alaşımlarla
üretilmiştir. Bu, size minimum bakım maliyeti garantisidir. "
·
"Teklifimizde gördüğünüz garanti süresi,
aslında piyasadaki en kapsamlı garanti paketidir. Rakiplerimiz garanti
kapsamına almadığı arızaları biz ücretsiz onarıyoruz."
·
"Sizin işinizde güvenlik ödün
verilmeyecek bir alandır. Bizim sistemimiz, sektörde en yüksek uluslararası
güvenlik sertifikasına (örneğin CE, ISO) sahiptir. Uluslararası
müşterilerinizin sizde arayacağı güvenlik sertifikalarıdır bunlar. Teklif
aldığınız firmalar bu güvenlik sertifikalarına sahip değil bildiğim
kadarıyla."
·
"Rakiplerimizin tekliflerini incelemeniz
doğal, ancak şunu netleştirmek isterim: Bizim sunduğumuz performans,
dayanıklılık ve satış sonrası destek paketini bu fiyata başka bir yerde
bulamazsınız. Bu teklif, verdiğiniz yatırım kararını güvence altına
almaktır."
·
"Sektörde bizim ürünlerimizden daha ucuz
teklifler mutlaka olacaktır. Ancak unutmayın, bu tip bir makinanın
arızalanması, saatte binlerce liralık operasyonel kayıp demektir. Bizim
çözümümüz, en yüksek yatırım maliyeti değil, en düşük operasyonel risk
çözümdür."
·
“Rakibimizin ürünü, montajı ve teknik servisi
hakkında daha fazla istihbarat toplamanızı öneririm. En azından internete düşen
şikayetlere bakmanızda fayda var. Yanlış bir ürün seçmenizi istemem. Biz
sorunsuz ürün, sorunsuz montaj ve sorunsuz teknik servis ilkesiyle
çalışıyoruz.”
·
"Biz bu projeye %100 hazırız. Tek
ihtiyacımız olan sizin onayınız. Onayı alır almaz, kurulum için planlama
ekibimiz hemen devreye girecektir."
Not: Satışın önceki aşamalarında rakiplerinizin
ürünleri hakkında görüşlerinizi bildirmeyin. Hatta rakiplerin adını dahi
ağzınıza almayın. Sadece sorulursa görüşünüzü bildirirsiniz. Rakiplerin
ürünlerini eleştireceğiniz aşama “bağlama” aşaması olmalıdır. Bu da elbette
müşteri tarafından rakip ürünler gündeme getirilirse yapın. Elbette bir
bilginiz varsa yapın. Aksi taktirde “karalayan” pozisyonuna düşersiniz.
Teklifinizdeki ürünlerin özelliklerini, farklarını, toplam
sahip olma maliyetini anlattınız, detay soruları cevapladınız, endişeleri
giderdiniz, itirazları karşıladınız ama müşteri hala satın alma kararını
vermediyse aşağıdakine benzer satış kapama sorularıyla sonuca varmayı
deneyebilirsiniz.
·
“Sizin ödeme politikanız nedir?”
·
“Hangi ödeme seçeneğimiz sizin için uygun?”
·
“Sipariş verdikten kaç gün sonra elinizde
olmasını istiyorsunuz?”
·
“Sevkiyata önümüzdeki hafta başlamak sizin
için uygun mudur?”
·
“Sevkiyatı Cuma günü mü yapalım, Pazartesi
mi?
·
“15’inde teslim edileceğini garantilersem teklifimizi
hemen onaylar mısınız?”
·
“Satın aldığınız ürünleri hangi adrese teslim
etmemizi istersiniz?”
·
“Ürünü kullanacaklara eğitim vermemizi ister
misiniz?”
·
“Bizim tarafta size özel atadığımız bir
müşteri temsilcisi size hizmet edecek. İşbirliğine başladıktan sonra biz
firmanızdan kimle irtibatta olmalıyız?”
·
“Prosedürleri halletmek için yarın gelsem
nasıl olur?”
·
“Bizimle çalışarak hem maliyetlerinizi
düşürecek hem de kalitenizi artıracaksınız. Göreceksiniz rekabette öne
geçeceksiniz. Şimdi alırsanız en az 3 ay rakiplerinize pazarlama yapmama
garantisi verebilirim.”
·
“Rakiplerinizle çalışmama garantisi verirsek,
yıllım alım garantisi verebilir misiniz?”
·
“Ürünümüz rafta çok beklemeyecek, hemen
satılacak, göreceksiniz. Ben sizin yerinizde olsam 2 koli değil 5 koli sipariş
verirdim.”
·
“Tam zamanında sipariş veriyorsunuz,
girdilerimizdeki fiyat artışından dolayı önümüzdeki hafta fiyatlarımız artacak.”
·
“Kredi kartına 5 taksit kampanyamız bitmek
üzere, bence hemen siparişi yazalım.”
Satış kapama sorularına ve cümlelerine olumlu yönde cevap
veriyorsa müşteri almaya karar vermiş demektir. (Hayırlı olsun.) Elbette “henüz
alma kararı vermedim” de diyebilir. Bu ihtimali düşünerek sakın satış
kapama hamlesi yapmaktan geri durmayın. Bir çok satıcı «müşteriyi sık boğaz
etmeme» bahanesiyle kararı müşteriye bırakarak görüşmeden ayrılır. «Hayır» cevabından korkan satıcılar için
«alma ihtimali olan müşteriler» biriktirmek daha rahatlatıcıdır. Bu yüzden bir
çok satıcı müşteri adayını «satış kapamayı bilen rakibine» kaptırır. Siz gidişata uygun satış kapama cümlenizi
mutlaka sarf edin. Yalnız ikiden fazla da satış kapama girişiminiz olmasın. Azı
karar, çoğu zarardır çünkü.
Not: Satış kapama soruları (cümleleri) meblağı düşük
ve karar alması çok araştırma, inceleme gerektirmeyen ürünlerde daha etkilidir.
Meblağ arttıkça, karar alması pek çok detaya bağlı olan ürünlerde satış kapama
soruları ters tepebilir.
Satış kapama yaklaşımınıza rağmen müşteri hala kararsızsa
son koz olarak demo satışı yapmaya çalışın. “Dilerseniz sadece bir
odayı kaplayalım. Verimini, kalitesini ve tepkileri gördükten sonra kalan 49
odayı konuşuruz. Ne dersiniz? O ilk odayı da %40 indirimli kaplarız”
diyerek ilk siparişi almaya çalışın. %50 ihtimalle sonrasın da gelecektir.
Satışı gerçekleştirmek için acele etmeyin, baskı
oluşturmayın, mutsuzluk ifade etmeyin. İlk görüşmede, ilk teklifte satış
beklemeyin. B2B’de süreç zaman alır. Önemli olan müşterinin aklına girmektir.
İyi bir partner olacağımıza inandırmaktır. Teklif sonrasında süreci düzenli
takip edin ama karşı tarafı bunaltmayın. Süreci takip ettiğinizi
hissettirirseniz müşterinin taktirini kazanırsınız.
Bağlama aşamasında ilerleme sağlamaya çalışın. Diğer karar
vericilerle veya kararı etkileyecek olanlarla sizi görüştürüyorlarsa ilerleme
kaydetmişsiniz demektir. Sizin ofisinize veya şovrumunuza veya başka bir
müşterinizdeki uygulamayı görmeye geliyorlarsa ilerleme kaydetmişsiniz
demektir. Demo isteniyorsa, numune isteniyorsa ilerleme kaydetmişsiniz
demektir. Ödeme koşullarınız, garanti sözleşmeniz, kullanım kılavuzunuz, ürün
spektleriniz soruluyorsa ilerleme kaydetmişsiniz demektir. Tekrar sunum
yapmanız isteniyorsa ilerleme kaydetmişsiniz demektir.
Karar verilse de verilmese de ilişkiyi sürdürün;
yarın başka bir fırsat çıkabilir. Müşteri ile aranızdaki iletişimi canlı tutun.
Onların ilgisini çekebilecek sektör raporları, makaleler ve ilgili vaka
çalışmalarını paylaşarak kendinizi bir kaynak ve danışman olarak konumlandırın.
Zaman zaman ürünlerinizi tercih eden müşterileri, aldığınız kalite ödüllerini,
aldığınız sertifikaları, yeni ürünlerinizi de paylaşın. Uzun vadeli ilişki
kurma niyetinizi hissettirin.
“Hayır” yanıtını aldığınızda hemen geri çekilmeyin. İşi
neden alamadığınızı sormanızda hiçbir sakınca yok. Fiyat yüzünden ret
yediyseniz, uzun vadede fiyatınızın daha ekonomik olduğunu yeniden vurgulayın.
Kalite/özellik olarak ret yediyseniz, ihtiyacınız için en optimum ürünü
sunduğunuzu daha kaliteli/özellikli ürünün israf olacağını belirtin. Termin
yüzünden ret yediyseniz işi istenen tarihte yetiştirmek için kişisel
güvencenizi verin. Ben direkten dönen çok karar gördüm.
Müşteriye, kişisel gelişiminiz (istatistiğiniz) açısından “nerede
hata yaptığınızı” ya da “tanıtım sırasında kötü bir şey yapıp yapmadığınızı” bilmek
istediğinizi söyleyin. Bu onlara hesap sormak biçiminde değil, kendiniz
hakkında farkındalık edinmek için yapılmalıdır. Son olarak işi kimin, neden aldığını
da öğrenmeye çalışın. Bu bilgiler kendinizi ve firmanızı geliştirmek için işe
yarayacaktır.
---------------------------------------
B2B satışta ustalaşmaya dair ilk eğitimler 1920’lerde
verilmeye başlanmıştır. Pek çok firma B2B satış ekiplerinde düzenli olarak
eğitim verdirmektedir. Son 100 yıldır da B2B satışa dair pek çok kitap
yayınlanmıştır. Bu eğitimlerin ve kitapların içeriğine bakıldığında satış
aşamalarına verilen önemin tarih içinde değiştiği gözlemlenmiştir. Önem
değişikliği aşağı yukarı tablodaki gibidir.
|
1930'lar |
1960'lar |
1990'lar |
2020'ler |
||
|
Araştırma Safhası |
Bulma |
0% |
0% |
5% |
10% |
|
Görüşme Safhaları |
Tanışma |
10% |
10% |
20% |
25% |
|
Sorgulama |
10% |
20% |
30% |
25% |
|
|
Sunum |
50% |
30% |
25% |
20% |
|
|
Pazarlık Safhası |
Bağlama |
30% |
40% |
20% |
20% |
Başarılı bir B2B satıcısı olmak istiyorsanız bu 5 aşamada
nasıl olduğunuzu objektif bir şekilde değerlendirmeniz, özeleştiriniz ışığında
eksiklerinizi tespit edip bu eksiklerinizi giderecek mesleki eğitimler almanız ve
araştırmalar yapmanız gerekir.
Yukarıdaki aşamaların hakkını vererek yapan bir satıcı
randevu kopardığı 10 yeni müşteri adayından en az 3’üne satış yapmayı
gerçekleştirecektir. Sonrasında müşteri edinme başarısını %30’dan yukarılara
çekecektir. Ama unutmayın en başarılı satıcıların başarı ortalaması %60-70’leri
geçmemektedir. Her görüşmesini satışa çeviren satıcı yoktur. Dolayısıyla ne
kadar çok randevu koparırsanız o kadar çok satış yapabilir, uzun vadeli müşteriler
edinebilirsiniz.
………………………………………………………..
Bazen müşteriler sizi bulur. Yani ihtiyacı olan ürünü
üreten/sağlayan firmaları araştırırken sizin firmanızı tespit etmiştir, ya da
bir tanıdığı sizin firmanızı tavsiye etmiş de olabilir. Telefonla veya
e-postayla firmanızdan satıcı talep eder. Böyle müşteriler harikadır. İşinizi
yarı yarıya kolaylaştırır. Sizi daha dostane karşılarlar, tanışma faslında
kendileri sizinle uyumlanır, ihtiyacını iyi anlatır, muhtemelen firmanızı ve
ürünlerinizi araştırdığı için bilinçli sorular sorar, sizi daha dikkatli dinler,
sizin sorularınıza daha etraflıca cevap verir. Bu tip görüşmelerde satış
başarısı yakalamanız yüksek olasılıktır.
Bir işadamının veya iş profesyonelinin tavsiyesiyle bir
müşteriyle görüşmeye gittiyseniz, hele hele tavsiye eden kişi de sizi prezante
etmek amacıyla görüşmeye katıldıysa satış başarısı yakalamanız çok daha yüksek
olasılıktır.
………………………………………………………..
B2B satışta başarı sadece ürün bilgisine değil, satıcının
kişisel ve profesyonel duruşuna da bağlıdır. İyi bir B2B satıcı, müşterinin
gözünde “uzman” ve “danışman” konumuna gelmek için uğraşmalıdır.
Sattığı ürünün tüm teknik detaylarına hâkim olmalıdır. Teknik sorulara cevap
verebilmelidir. Kendi ürününün rakiplerinden farkını ve sağlayacağı ekstra
faydaları anlatabilmelidir. Rakip ürünlerin çıkardığı sorunları bilmelidir. (Rakiplerin
ürünlerinin, hizmetlerinin ve süreçlerinin yaşattığı sorunlara dair örnekler
verin. Hak ediyorlarsa, isim vermeden rakiplerinizin ürünlerini, hizmetlerini,
fiyatlarını, SSH’ını ve teknik servisini örnekler vererek yerin, ama isim
vererek rakiplerinizi yermeyin.) Müşteriye “ürünü uzmanından alacağız”
dedirtin. Size her zaman danışabileceğini hissetsin.
Müşterinin ihtiyacını net anlamaya çalışın, böylece müşteri
de beklentilerini netleştirmiş olur. Unutmayın müşteri de almayı düşündüğü ürün
hakkında yeterince bilgi ve deneyim sahibi olmayabilir. Ne istemesi gerektiğini
ne sorması gerektiğini bilmeyebilir. Sayenizde daha bilinçli alıcı konumuna
gelirse güvenini kazanırsınız.
Pek çok patron satın almaya “şuna ihtiyacımız var,
araştırın, alın” der. Satın almadan sorumlu kişi daha önce bu tip bir ürün
almadıysa, biraz internette araştırma yapacak, ürünü satan markalara ulaşacak
ve satıcı talep edecektir. Ürün hakkında bilgileri kendisine gelen satıcılardan
öğrenecek ve patronuna hangi markayı neden tercih etmeleri gerektiğini
açıklayacaktır. Patron satınalmacısının konuya hakim olduğunu, yeterince
inceleme ve kıyaslama yaptığını anlarsa satınalmacısının önerdiği markayı
almayı onaylayacaktır. İşte bu yüzden bir satıcı ürününü satınalmacıya
anlatırken yeterince bilgiyi etkili bir şekilde yüklemeyi başarabilmelidir.
Satınalmacıyı kendi sözcüsü yapacak hale getirebilmelidir.
Sattığınız ürünün ne işe yaradığını sadece firmanızdan
öğrenmekle yetinmeyin. Eski müşterileri ziyaret ederek sattığınız ürünü nasıl
kullandıklarını, nasıl faydalandıklarını öğrenin. Böylece sattığınız ürüne olan
inancınız ve sevginiz artar. Bu sayede daha ikna edici satış görüşmeleri
yaparsınız.
Bazen müşteriler sizin ürünleri yerinde kullanılıyorken
görmek ister. Bu talebi karşılamak için ürünlerinizden memnun olan ve tavsiye
eden müşterilerinize götürün onları.
Sizden görüşme değil, teklif isteyen firmalara dikkat edin.
Bu firmaların çoğu tekliflerinizi dolgu malzemesi olarak kullanmak
istiyordur. Yani zaten ürünü almaya karar verdiği bir tedarikçi firma vardır
ama kurumsallaşma gereği en az 3 teklife daha ihtiyacı vardır, bu yüzden sizin
teklifinizi de satın alma dosyasının içine koymak istemektedir. Öncelikle
telefonla veya mail ile doğru teklifi sunabilmek için görüşme talebinizi
iletin. Yine de sadece teklif talep ediliyorsa, teklifinizin hangi
rakiplerinizle kıyaslanacağını veya hangi ürün özellikleriyle kıyaslanacağını
sorun. Böylece teklifinize doğru ürünü ve doğru fiyatı koyma şansınız artar.
Teklif veya görüşme isteyen potansiyel müşteriyi sadece bir iletişim bilgisi
olarak değil, gerçekten satışa dönüşme potansiyeli olan bir fırsat olup
olmadığını da değerlendirin. Zamanınızı ucuzcu (ölü fiyat) veya dolgu teklif
bekleyen müşteri adaylarına harcamayın.
Teklif hazırlamada ustalaşmalısınız. Şirketinizin teklif
şablonuna ve fiyat belirleme modülüne uygun olarak eksiksiz, hatasız ve
yardımsız teklif hazırlamayı bilmelisiniz. Teklifinizi göndermeden önce mutlaka
gözden geçirmeli, hata yapıp yapmadığınızı kontrol etmelisiniz. Gerekiyorsa teklifiniz
için üstünüzden onay almayı da unutmamalısınız. Müşteriden gelen indirim
taleplerini göğüsleyemiyorsanız ekstra indirim için üstünüzden onay alarak
revize teklif üretmelisiniz.
Pek çok firma doğru ve garantili satın alım için şartname
sunar. Özellikle endüstriyel ürün, inşaat malzemesi, makine, kapı, zemin
kaplama ve projeli işlerde satın alma süreçleri genelde şartnameye dayanır.
Satıcı, şartnameyi doğru okuyamazsa teklifin reddedilmesi ya da eksik
değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Şartnameyi sadece “teknik belge” olarak değil,
“oyunun kuralları” olarak görmeye çalışın. Şartnamenin tamamını okumadan vereceğiniz
teklif büyük bir ihtimalle doğru içeriğe sahip olmadığı için elenecektir.
Hazırladığınız teklifte şartnamedeki her maddenin karşılığını net biçimde görülebilmelidir.
B2B satışların önemli bir kısmı projeli işlere satış
yapmaktır. Eğer projenin sahibine (satınalmacısına) satış yapacaksanız, doğru
ürünü teklif etmek için projeyi çok iyi incelemeniz ve anlamanız gerekir. Teklif
sunarken, projenin sadece sizin kısmınızı değil, projenin bütününü gözetin.
Projenin ruhuna uygun ürün önermek satışın anahtarıdır. Rakibinizin
öneremeyeceği bir çözüm sunabilir ve rekabette öne çıkabilirsiniz. Projedeki sorumluluk
sınırlarınızın ne olacağını net öğrenin. Projenin hangi aşamasında size iş
düşecekse (veya düşmesi gerekiyorsa), diğer proje tedarikçilerini durdurmamak
için nasıl çalışacağınızı tarif edin. Projeyi aksatmayacağınıza dair güven
verin. Projeye değer katacağınıza dair iddia taşıyın. Bu yaklaşımınız etkili
olacaktır.
Verdiğiniz teklif kabul olduğunda büyük bir ihtimalle teklifin
altına müşterinizin imza atmasıyla sözleşmiş olacak ve karşılıklı
satış-satınalma yükümlülüklerinizi yerine getirmeye başlayacaksınız (pazarlık
aşamasındaki yazışmalarınızda uzlaştığınız satış-satınalma şartları da bu
yükümlülüklerinize dahildir). Yalnız bazı müşterileriniz sizinle işbirliği
yapmak için teklif onayını yeterli bulmayıp size bir sözleşme gönderebilir
veya sizin bir sözleşme göndermenizi isteyebilir. Her iki durumda da satıcıya
görev düşecektir. Satıcı müşteriden gelen sözleşmenin teklife ve müzakerelere
uygunluğunu kontrol etmek zorundadır. Eğer uygun değilse firması bu satıştan
(işbirliğinden) zarar görebilir. Eğer satan taraf sözleşmeyi hazırlayacaksa, satıcı
firmasının standart satış sözleşmesini iş bu satışa göre uyarlamakla sorumludur
(veya hukuk departmanının hazırladığı sözleşmeyi kontrol ve revize etmesi
gerekebilir). Eğer firmasının hazırladığı sözleşmeyi incelemezse ileride
müşteriyle ihtilaflı durumlar oluşabilir, para ve müşteri kaybı yaşanabilir. Dolayısıyla
B2B satıcısının sözleşme okuma, imceleme, denetleme, düzeltme, hatta baştan
sona hazırlama bilgi ve becerisi de olmalıdır. Sözleşme hazırlama yeteneğine
sahip bir satıcı müşterisiyle tüm detayları konuşabilecek hakimiyette olduğu
için hem firmasına hem de müşterisine güven verir.
Not: B2B satış sözleşmesi, sadece ürün, fiyat ve
teslim tarihini değil, ticari ilişkinin tüm risk ve sorumluluklarını da içeren
ve netleştiren bir belge niteliğindedir. Sözleşmeler, “kimin neyi, ne zaman, ne
kadar, hangi koşullarda yapacağını” tanımlar. Böylece her iki taraf da görev ve
sorumluluklarının farkında olur. Sözleşme, taraflar arasındaki güveni yazılı
hale getirir. Sözleşme, bir “niyet beyanı” değil, karşılıklı taahhütlerin kayıt
altına alınmış halidir. Özellikle B2B ilişkilerde, kurumlar kişiler gibi değil,
sistemlerle çalıştığı için, sözleşme güvenin yerine geçer. Ticari hayatta en
büyük problem “belirsizliktir.” Sözleşme; teslim tarihi, ödeme şekli, gecikme,
ayıplı mal, kur farkı, mücbir sebep gibi konularda olası riskleri önceden
tanımlar. Taraflardan biri yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf
nasıl davranacağını bilir. Sözleşme, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu
açısından bağlayıcı bir delildir. Taraflar arasında uyuşmazlık çıktığında
mahkeme veya tahkim, sözleşmeyi esas alır. Sözleşme, taraflardan biri
taahhüdünü yerine getirmezse, diğerine cezai şart veya tazminat hakkı verir. Bu
hem caydırıcıdır hem de hak kaybını önler. “Sözleşmeye aykırılık” durumunda
zarar gören taraf korunur. Deprem, savaş, pandemi, ithalat yasağı gibi
olağanüstü durumlarda yükümlülüklerin nasıl erteleneceği veya sona ereceği
sözleşmede belirlenir. Hiç kimse kontrolü dışındaki olaylar yüzünden haksız
yere sorumlu tutulmaz. İyi yazılmış bir satış sözleşmesi, ticari ilişkide
doğabilecek her ihtilafı başlamadan çözen bir sigorta poliçesidir. İyi hazırlanmış bir satış sözleşmesi, sadece
bir işlem için değil, sürdürülebilir ticari ilişki için de temel oluşturur. Bu
sayede taraflar her yeni siparişte sıfırdan pazarlık yapmaz, mevcut çerçeveye
göre hareket ederler. Karşı tarafın satınalma sorumlusu veya sizin satıcınız
değişse bile, imzalanan sözleşmeler kurumsal hafıza görevi görür. Yeni gelen
kişiler sözleşme hükümlerine bakarak ilişkiyi sürdürebilir.
Perakendecilere, esnaflara toptan satış yapmak endüstriyel
ürünlerin kurumlara satışından farklıdır. Perakende işletmesinin sahibi genelde
işinin başındadır, satışla da ilgilenir, satın almayla da. Dükkanına
(mağazasına) gelen müşterilerle ilgilenecek satış elemanları da vardır. Bir şey
satın alacağı zaman elemanlarına da danışır ama tedarikçilerle satın alma
görüşmesini bizzat kendisi yapar ve kararını bizzat kendisi verir. Bu tür
perakende işletmeleri bazen toptancıları ziyaret ederek alım yapar, bazen de
toptancı, distribütör, üretici gibi firmaların satıcılarının kendilerini
ziyaret edip pazarlama yapmalarını beklerler. Dükkân ve mağazalarında
satacakları ürünleri belirlerken markalaşmış, talep gören ve yeterli kar
bırakan ürünlere yönelirler. Sergileme alanları sınırlı olduğu için rafa
çıkardıkları ürünlerin hızla satılması onlar için önemlidir. Ürünün;
tüketiciler tarafından bilindiğini bilmek, kalitesinin taktir edildiğini görmek,
rafta çok beklemeyeceğini anlamak, yeter miktarda kar bırakacağını bilmek, raf
ömrünün uzun olduğunu duymak, hızlı takviye edileceğini anlamak, reklamlarla
tanıtılacağını duymak, ayıplı olması durumunda sorunsuz iade alınacağını öğrenmek,
aşırı stoklanmasının talep edilmeyeceğini bilmek, satışını kolaylaştırmak için
ürüne özel eğitim verileceğini bilmek perakendecinin işbirliğini başlatmasında
önemli etkendir. Hele hele kendisinin
bayi olarak görüleceğinin söylenmesi, bayi olduğu için diğer esnaflara göre
ekstra iskontolar alabileceğini öğrenmesi, bölge korumasının verileceğinin vaad
edilmesi, satış noktası tanıtım materyalleriyle (afiş, broşür, tabela…vb),
stand, raf gibi teşhir ürünleriyle desteklenmesi, mörçındaysır (merchandiser),
plasiyer, müşteri temsilcisi gibi tedarikçi temsilcileriyle ziyaret edileceğini
öğrenmesi tetikleyici olacaktır. Elbette en büyük etken tedarikçiyi temsil eden
satıcının güven veren, samimi yaklaşımı olacaktır. Bu tip müşterilere yapılan
B2B satışın tüm aşamaları muhtemelen 1 saatte gerçekleşecektir. Satıcı, “tanışma”
ve “bağlama” aşamalarına daha fazla önem vermesi gerekecektir. İlk randevuda
satıcı perakendeciye mutlaka az miktarda ürün alıp ürünün satış performansını
görmesini istemelidir. Ürün güzel talep görünce perakendecinin siparişleri
kendiliğinden gelmeye başlayacaktır.
Firmasının ürünlerini toptan satan B2B satıcıları genelde
buldukları müşterileri bayileri haline getirirler. Bayi olmuş firma
artık düzenli alım yapmaya başlar. Zaman zaman bayinizi ziyaret ederek sizin
ürünlerinizi satmaya devam edip etmediğini, stoklarında sizin ürünlerin bulunup
bulunmadığını, sizin ürünlerinizi satmaktan memnun olup olmadığını kontrol
etmeniz gerekir. Aranızdaki ticareti bayinizin insafına bırakmamak için,
bayinizin sizden düzenli alımlar yapması için bayinizle vaatli (hedefli)
çalışmanızda fayda vardır. Bunu sağlamanın en bilinen yolu da bayilerinizle
sözleşmeli çalışmaktır. Satıcılar sözleşmesiz çalıştıkları bayileri iyi takip
etmeli, potansiyeli olanlarla iletişimlerini ve ticaretlerini güçlendirmeli,
zamanı geldiğinde de bayinin önüne sözleşme koyabilmelidir. Elbette önlerine
koyduğunu bayilik sözleşmesi bayiye fırsatlar sunuyor da olmalıdır. Düzenli
alım yapan bayilerinize artık B2B satıcısı kimliğiyle değil, “bayi temsilcisi”
kimliğinizle hizmet ediyor olmanız gerekir. (İleride “Müşteri Temsilcisi Olmak”
başlıklı bir makale yayınlayacağım, o makalede bayi temsilcilerinin bayilerine
nasıl yaklaşmaları ve nasıl hizmet vermeleri gerektiğini ayrıntılarıyla
anlatacağım.)
Müşterilerin çoğu her satıcıya umut verir. Sipariş
netleşmeden sattığınızdan emin olmayın. Ufuktaki satış olasılıklarının
dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin. Aksi taktirde yeni müşteri adaylarıyla
görüşme hevesiniz ve çabanız azalabilir.
Satış yaptıktan sonra ortadan kaybolmayın. Ürününüzü
kullanmaya başlayan müşteriyi arayın. Üründen memnuniyetlerini öğrenin. Ürününüzün
nasıl etki yarattığını, mümkünse sayısal verilerle öğrenmeye çalışın. Başka
ihtiyaçları olup olmadığını sorun. Bakım, onarım için nereye
ulaşabileceklerinin bilgisini tekrar hatırlatın. Belli aralıklarla hal hatır
ziyaretlerinizi gerçekleştirin.
Günümüzde satış, sadece bir ürünü satmaktan ziyade,
müşterinin mevcut sorunlarına özelleştirilmiş, kanıtlanabilir çözümler
sunmaktır. Bu yaklaşım, fiyat üzerinden rekabet etmekten kaçınmayı sağlar ve
müşterinin gözünde bir iş ortağı konumuna yükselmeyi mümkün kılar. Bu yaklaşım,
sürekli olarak müşteri geri bildirimlerinin incelenmesini gerektirir. Müşteri
memnuniyetsizlikleri ve şikayetleri, yeni ürün stratejileri ve daha iyi
kullanıcı deneyimi için kritik bir veri kaynağıdır. Bu durum, satış sonrası
sürecin de satışın ayrılmaz bir parçası olduğunu gösterir.
Satış işinde olanlar insan psikolojisinden, kişilik/karakter
tiplerinden, beden dilinden, ruh halinden anlaması gerekir. Müşterinizin
duygusal durumunu anlamaya çalışın. Müşterinin içinde bulunduğu ruh hali,
motivasyonları ve kararlarını etkileyebilecek duygusal faktörleri anlamaya
çalışın. İnsan Sarrafı olun. İnsan sarrafı, yeni tanıştığı veya bir süre
gözlemlediği kişilerin karakterini ve kişiliğini kısa sürede doğru bir şekilde
anlayıp tahmin edebilen ve buna göre yaklaşım sergileyen kişilere denir. Bir B2B
satıcısı için bu yetenek, müşterilerin davranışlarını ve beklentilerini önceden
tahmin ederek daha üretken ve olumlu iş ilişkileri kurmak için hayati öneme
sahiptir. Bu beceri, genellikle tecrübe ve dikkatli gözlem yoluyla gelişir.
Satış görüşmeleri yapa yapa insan sarrafı olabilirsiniz. Böylece karşınızdaki
kişiyi doğru analiz edip, görüşmenizi etkili bir şekilde yönetip satışa
kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
B2B satıcısının Duygusal Zeka’sı yüksek olmalıdır. Duygusal
Zeka (EQ – Emotional Quotient), bireyin hem kendi duygularını hem de
başkalarının duygularını anlama, yönetme ve etkili bir şekilde ifade etme
yeteneğidir. B2B satışlarında başarı, sadece teknik bilgi veya iyi bir ürün
sunmaktan ibaret değildir. İnsan ilişkilerini, duygusal dinamikleri ve karmaşık
karar alma süreçlerini anlamayı ve yönetmeyi gerektirir. Duygusal Zeka, bir B2B
satıcısının bu zorlukların üstesinden gelmesini ve rekabetçi bir pazarda öne
çıkmasını sağlayan temel bir yetkinliktir. Duygusal Zekası yüksek bir satıcı:
·
Müşterinin endişelerini, hedeflerini ve
değerlerini anlayarak empati kurar. Samimi ve otantik bir iletişim kurar. Güven
ortamı oluşturur, bu da müşterinin sadece ürünü/hizmeti değil, satıcıyı ve
şirketi de tercih etmesini sağlar.
·
Sadece söylenenleri değil, söylenmeyenleri
(beden dili, tonlama, yüz ifadeleri) de okuyarak müşteri beklentilerini ve
gizli sorunlarını anlar. Doğru soruları sorarak ve aktif dinleyerek, müşterinin
"gerçek" acı noktalarını ve fayda beklentilerini keşfeder. Bu sayede,
müşterinin tam olarak neye ihtiyacı olduğunu anlar ve en uygun çözümü sunar. Win-win
(kazan-kazan) çözümler bulmaya odaklanarak, uzun vadeli iş ilişkilerine zarar
vermeden sonuç odaklı ilerler.
·
Her bir karar vericinin motivasyonlarını ve
endişelerini anlamaya çalışır. İletişim tarzını ve argümanlarını, konuştuğu
kişinin duygusal ve mantıksal profiline göre adapte eder. Farklı paydaşlar
arasında köprü kurarak, uzlaşma ve oy birliği sağlamaya yardımcı olur.
·
Kendi duygusal tepkilerini kontrol altında
tutar. Kendi duygusal durumunu yöneterek, satış performansının dalgalanmasını
engeller. Karşı tarafın duygusal durumunu ve pazarlık stratejisini okuyabilir.
·
Müşterinin itirazlarının arkasındaki duyguyu
(korku, belirsizlik, maliyet endişesi) anlayabilir (empati). Müşteriyle ters
düştüğü durumlarda sakince ve profesyonelce tepki vererek, gerilimi azaltabilir
ve ortak bir zemin bulabilir. Kendi stresini ve hayal kırıklığını yönetebilir
(öz-denetim).
·
Reddedilmelerle, uzun beklemelerle veya zorlu
hedeflerle karşılaştığında motivasyonunu korur (öz-motivasyon). Olumsuz
deneyimlerden ders çıkarır ve ilerlemeye devam eder.
·
Farklı departmanlardaki (ürün, lojistik,
pazarlama, müşteri hizmetleri, SSH, teknik servis, mali işler…vb) iş
arkadaşlarıyla etkin bir şekilde iletişim kurar. Empati ve sosyal becerilerini
kullanarak iç paydaşlarla güçlü ilişkiler kurar. Bu da, müşteriye daha tutarlı
ve entegre bir deneyim sunulmasını sağlar.
Satış bir coşku, istek ve inanç işidir. Satış kalpten
yapılırsa kalbe gider. Sizin hevesinizi, heyecanınızı ve enerjinizi hisseden
müşteri etkilenecek ve ikna olacaktır. Size uyumlanacak, sizinle sinerji
oluşturmak isteyecektir. Müşteriyle uyum yakalamak önemlidir. Unutmayın pek çok
rakip satıcı satışta monotonlaşmıştır, heyecansızdır. Onlara üstün gelmenin bir
yolu da sizin enerjiniz ve uyumluluğunuz olacaktır.
Satışa dair korku ve endişelerinizi yenin. Reddedilme
korkunuzu yenin. Eğer içinizdeki bu olumsuzluklara karşı galip gelemezseniz
müşterilerle görüşme isteğiniz azalır. Müşterileri aramaktan, onların
aramalarına cevap vermekten çekinirsiniz. Müşteri ile görüşmelerde
pısırıklaşırsınız. Başarılı satıcıların da reddedilme korkuları, müşteri
karşısında rezil olma endişeleri vardır, yalnız bu olumsuz duygularıyla baş
edebilmeyi öğrenmişlerdir. Olumlu düşünürseniz pozitif sonuç almanız
kolaylaşır. Kendinize başarılı olacağınızı sık sık telkin edin. Kendinize
güvenin. Korkularınızın üzerine gidin. Satışı kaçırmak dünyanın sonu değildir.
Başarısızlıklarınızdan ders çıkarın, kötü satıcı olduğunuz sonucunu değil.
Müşterilerden aldığınız her “hayır” cevabı sizi daha da hırslandırsın.
Müşterilerinize faydalı olmak için sadece ürün veya hizmet
satmaya çalışmayın, eğer yeterince deneyim ve gözlem edindiyseniz, müşterinize
onların işleriyle ilgili öneriler de getirebilirsiniz. Sizden gelecek bu tip
önerileri uygulayıp da sonuç alırlarsa yolu gözlenen sözü özlenen satıcı
olursunuz. Bunlar ne tip öneriler olabilir?
·
“Gördüm ki işçileriniz manuel perçin
tabancası kullanıyor, neden pnömatik perçin tabancasına geçmiyorsunuz? Bir
müşterim pnömatik perçin tabancasına geçerek işleri %10 hızlandırmışlar.”
·
“Bir müşterim özmal araçlarını satıp filo
kiralaması yapmaya başladı. Böylece her ay gider gösterip karlılıklarını
artırmayı başarmışlar. Sizde de çok özmal araç var. Bence kiralama seçeneği araştırmaya
değer.”
·
“Bir müşterim satıcıların tedarikçilerle
ilgilenmesini yasakladı. Aynı şekilde satın almacıların da müşterilerle
ilgilenmesini de yasakladı. Çünkü hem tedarikçilerle hem de müşterilerle
ilgilenen bir çalışanı hem tedarikçi hem de müşteri çalarak kendine şirket
kurmuş. İçinizden kendinize rakip çıkarmamak için satışla satınalmayı
ayrıştırmakta fayda var.”
·
“Bir müşterim ArGe ve inovasyona çok değer
vermeye başladıktan 2 sene sonra çok yenilikçi ürünler çıkarıp rakiplerine fark
atmaya başladı. Üstelik fiyat rekabetinden de sıyrıldı. Neredeyse pazar lideri
olmak üzere. Yenilikçi ürünler peşinde koşmak lazım.”
·
“Bir müşterim yeniden yapılanma projesi
başlattıktan sonra hızla büyümeye başladı. Firmalar her 5-10 yılda bir yeniden
yapılanmayı gündemlerine almalılar bence.”
·
Bir müşterimin sizin ürünlerinize ihtiyaç
duyduğunu öğrendim, bir satıcınızı onlara yönlendirmenizde fayda var. Erişim
bilgilerini şimdi size mail atıyorum.”
Şirketinizin hedeflerinden biri de; müşterilerinizin
ürünlerinizi başka firmalara tavsiye etmesi olmalıdır. Buna ek olarak sizin hedefiniz müşterilerinizin
bizzat sizi başkalarına tavsiye etmesi olmalıdır. “X firmasındaki Y
satıcısını arayın. Sorununuzu, ihtiyacınızı iyi analiz edecek, tam size göre
ürün ve teklif sunacaktır. Satış sonrasını da harika yönetecektir. Selamımızı
da söyleyin.” dedirtmek hedefiniz olmalıdır.
Ağzı laf yapan, muhabbeti hoş, hitabeti kuvvetli, kelime
dağarcığı zengin, deyimleri ve atasözleri yerinde kullanan, yemeyi-içmeyi,
oturmayı-kalkmayı bilen, görgülü, kültürlü, zevk sahibi, hobi sahibi, iş
bilgisi kuvvetli, girişken, enerjik, netvörkü zengin, hizmet etmeyi seven,
yaratıcı ve esnek çözümler sunabilen, sözünün eri, güvenilir bir satıcıya
evrilmeye çalışın. Her müşteri aynı karakterde, aynı seviyede, aynı modda
değildir, nabza göre şerbet vermeyi bilin. Müşterinizi iyi tahlil edin, onun
almak istediği gibi satmaya çalışın. Karşınıza hangi tip müşteri çıkarsa çıksın
sempatisini ve güvenini kazanacağınıza dair iddianız olsun. “Şeytan tüyü var
bu satıcıda, hemen kanım kaynadı” dedirtmeye çalışın. Bunları
yapabilirseniz müşteriniz olan patronlarla daha güçlü bağlar kurabilirsiniz.
Müşteri tarafındakilerle kurduğunuz insani ilişkileriniz ne kadar güçlü ise
satışa o kadar yakınsınızdır.
Türkçeyi konuşurken de yazarken de iyi kullanın. Uzun,
komplike, dolambaçlı cümleler yerine kısa ve anlaşılır cümleler kurun.
Yazdığınız mesajı, maili göndermeden önce okuyun, ifade bozukluklarını ve yazım
hatalarını düzeltip gönderin.
Şirketinizin ERP ve CRM gibi programlarını, bunların B2B
modüllerini aktif ve tam kapsamlı olarak kullanın. Excel kullanımınız mükemmel
olmalıdır. Whatsapp ve e-postanızı sürekli kontrol edin. Sunum ve teklif gibi
dokümanlarınızın üzerinde internet aracılığıyla eşzamanlı olarak müşterilerinizle
inceleme ve değişiklik yapmaya izin veren MS Teams, Zoom gibi görüntülü konuşma
ve toplantı araçlarını etkin kullanmayı öğrenin.
Size verilen bölgenin ve veya portföyün potansiyelini siz
hesaplamalısınız. Hesaplamanız, verilere ve objektif kriterlere dayanmalıdır.
Böylece kendi pazarınızdan ne kadar pay aldığınızı bilebilirsiniz.
Kendinize ait raporlama sisteminiz olmalı. Kendi
istatistiklerinizi tutmalısınız. Kendi performansınızı önce kendinize
raporlamalısınız. Böylece kendi rekorlarınızı kırmaya çalışmalısınız. Ziyaret
sayılarınız, teklif sayılarınız ve tutarlarınız, aldığınız siparişler,
uyguladığınız iskontolar, teslim edilen siparişleriniz, satışlarınızın brüt
karlılığı, kestirdiğiniz faturalar ve onların tahsilatları, müşterilerden
aldığınız avanslar ve daha pek çok KPI’ınızı kendiniz takip etmelisiniz.
İster bireylere, ister hanelere, ister perakendecilere,
ister firmalara satış yapan satıcı olun, ister perakende satış yapın, ister
toptan satış yapın, ister endüstriyel ürün satın, ister hizmet satın, hangi
türlü satış işinde olursanız olun, konsantrasyonunuzu ve motivasyonunuzu
yüksek tutun. Gündeminizdeki işlere ve müşterilere yeterince odaklanmazsanız
satış kaybı yaşarsınız. Moralinizi yüksek tutmazsanız satış kaybı yaşarsınız. Çünkü
satış, sadece “ürün bilgisi” değil; aynı zamanda yüksek odaklanma (konsantrasyon)
ve sürekli enerji (motivasyon) gerektiren bir meslektir. Satıcı sahaya
çıktığında, telefona baktığında ya da müşteriyle masaya oturduğunda zihni
dağınık ya da morali düşükse, başarı şansı ciddi şekilde azalır.
İşinize tutkuyla bağlanırsanız konsantrasyonunuz artar. Neye
odaklanacağınızı bilirseniz dikkatiniz dağılmaz. Günlük arama sayısı, haftalık
ziyaret sayısı, aylık satış hedefiniz net olmalıdır. (Günde en az 3 yeni
müşteri ziyareti hedefiniz olmalıdır.) Kendinizi hedefinize ulaşmaya, hatta
aşmaya adayın. Yapılacaklar listeniz (iş planınız) olmalıdır. Bu listedekileri
önceliklendirmeyi doğru yapmalısınız. Her gün yaptıklarınızla planınızı
karşılaştırın ve güncelleyin.
Satış bir istatistik işidir. Ne kadar çok randevu alırsanız,
ne kadar çok görüşme yaparsanız, ne kadar çok sunum yaparsanız, ne kadar çok
teklif verirseniz, ne kadar çok ziyaret gerçekleştirirseniz, ne kadar çok mail
ve mesaj atarsanız, o kadar çok satış yaparsınız. Unutmayın; dolaşan kurt
avlanır.
Randevu almak da satış yapmak kadar değerlidir. Tanışmak,
ihtiyaçları dinlemek ve sunum yapmak da satış yapmak kadar değerlidir. Teklif
vermek de satış yapmak kadar değerlidir. Emek vermenize rağmen satış
gerçekleşmediyse yıkılmayın. Çabalarınızın karşılığını mutlaka göreceksiniz.
Randevu almaya, görüşme yapmaya, teklif vermeye, güzel iş ilişkileri kurmaya yılmadan
devam edin.
B2B satıcılarının performansı pek çok açıdan
değerlendirilir. Öncelikle kendisine verilen satış hedefini ciro bazında
tutturup tutturmadığına bakılır. Ardından ortalama ne kadar iskonto
uyguladığına bakılır. Çok iskonto vererek satan satıcılar brüt karlılığı
düşürür, az iskonto veren satıcılar ise brüt karlılığı artırır. Dolayısıyla
yüksek brüt kar getiren satıcılar çok satan satıcılardan daha değerli olabilir.
Elbette satıcının tahsilatları da önemlidir. Müşterilerinden yüksek oranlı
avans ve bakiyleler için kısa vadeli ödemeler alabilen, gecikmiş bakiyeleri az
olan satıcılar şirketlerinin finansal yükünü azaltmış olurlar. Gecikmiş
bakiyeleri yüksek olan ve uzun vadeli ödeme alan satıcılar şirketlerinin
finansal yükünü artırırlar. Ayrıca karlılığı yüksek ürünleri satabilenler, yeni
ürünleri satabilenler, müşteri kaybetmeyenler, aktif müşterilere yapılan
satışları artırabilenler, pasif müşterilerden tekrar sipariş alabilenler, yeni
müşteriler bulabilenler, müşteri memnuniyetini ve sadakatini artırabilenler değerli
ve başarılı satıcılardır. Genelde B2B satıcıları maaşa ek olarak primli
çalıştıkları için ciroda, brüt karlılıkta, tahsilatta, müşteri memnuniyeti
sağlamada başarılı olan satıcılar yüksek primler kazanır.
Satışta başarı kadar başarısızlıkla yüzleşme biçimi
de satıcıyı geliştirir ya da geriye götürür. Size verilen satış hedeflerine
ulaşamadığınızda veya bir satışı kaçırdığınızda nedenleri dışarıda aramayın,
içeride, yani kendinizde arayın. Nedenleri dış etkenlere bağlarsanız zihninize
dış etkenlerin sizi hedefinizden uzaklaştıracağını telkin etmiş olursunuz. Ama
içeride ararsanız, hedefe ulaşmak için daha fazla çaba harcar, daha yaratıcı
çözümler üretir, satışta daha etkili olursunuz. Bir satıcı satış hedeflerine
ulaşamadığında sebebi hep dış etkenlere (ekonomi kötü, müşteri almadı, rakip
ucuz verdi, patron destek olmadı…) bağlarsa, aslında kendi kontrolünü kaybeder.
Ama sebebi iç etkenlere (ben daha iyi hazırlanabilirdim, farklı bir strateji
deneyebilirdim, müşteriye daha iyi fayda anlatabilirdim…) bağlarsa, işte o
zaman gelişimin kapısı açılır.
Dış faktörler bizim elimizde değildir. Onlara odaklanmak
çaresizlik hissi yaratır. İç faktörlere odaklanmak ise satıcıya “Durumu
değiştirebilirim.” duygusu verir. Hatalarını ve eksiklerini kabul eden satıcı,
kendini geliştirecek somut adımlar atar. Eğitim alır, ürün bilgisini artırır,
daha iyi sunum teknikleri öğrenir. Dış faktörleri bahane eden satıcı, “benim
yapabileceğim bir şey yok” diyerek motivasyonunu kaybeder. İç faktörlere
odaklanan satıcı ise, “Bir dahaki sefere daha iyisini yapacağım” diyerek
motivasyonunu korur. Dışsal nedenlere odaklanan kişi bahane üretir, çözüm
bulamaz. İçsel nedenlere bakan satıcı, “müşteri güvenmedi, neden güvenmedi?
Ben güveni nasıl artırabilirim?” diye düşünür. Başarı da başarısızlık da
“benim elimde” diyen satıcı, işine daha sahiplenici yaklaşır. Patron ya da ekip
arkadaşı böyle satıcıya daha çok güvenir. Kendi gelişimine odaklanan satıcı,
zamanla daha yetkin, daha donanımlı hale gelir. Dış faktörleri bahane eden
satıcı ise hep aynı yerde kalır, ilerleyemez.
………………………………………..
B2B satıcısı olmak keyiflidir. Satıcılık monoton bir iş
değildir, dinamiktir. Sürekli sahaya çıkmak, yeni müşterilerle tanışmak, bir
işi almak için çaba göstermek kişiyi diri tutar. B2B satıcısı olmak
kazançlıdır. İnsana pek çok deneyim kazandırır. Ayrıca maaşa ek olarak bolca prim
de kazandırır. Satış, doğru yapıldığı zaman dünyanın en zevkli mesleği, yanlış
yapıldığı zaman dünyanın en zor mesleğidir.
Başka bir iş bulamadığınız için satıcı olduysanız ve
gönlünüzde başka bir meslek yatıyorsa veya satıcılığı sevemediyseniz veya bu
makalede yazılanları yapamayacağınızı düşünüyorsanız, yapmanız gereken en doğru
şey firmanızda başka bir pozisyona atanmayı istemek veya gönlünüzdeki meslek
için istifa etmek olmalıdır. Ne kendinize eziyet edin, ne de firmanıza. Sizi
mutlu edecek, daha yüksek performans gösterebileceğiniz işi yapın.
Satış doğuştan gelen bir yetenek değildir, sonradan edinilebilir.
Siz yeter ki satış yeteneğinizi geliştirmeyi isteyin. Satış becerilerinizi
geliştirmek için daha fazla araştırma ve okuma yapın. İletişim eğitimi alın,
beden dili eğitimi alın, zaman yönetimi eğitimi alın, satış kitapları okuyun, kültürünüzü
ve bilgilerinizi artıracak ilgi alanları edinin, kişisel gelişime ve satışa
dair Youtube videoları izleyin. Bu makale ile yetinmeyin.
İyi satışlar.