Tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2007 Pazartesi

Tasarım tüketimi ve markalar

Marka tüketiminin bir sonraki aşaması nedir diye sorulduğunda “tasarım tüketimi” diyorum. Artık markalar için tüm dünyaya yayılmak ve bilinir olmak eskisi kadar zor değil. Pazarlama zekasına sahp her firma ürünlerini dünyanın çeşitli noktalarındaki alıcılara ulaştırabiliyor, istediğ şehirde satış noktasına ürününü verebiliyor. Tek yapması gereken bu alıcılara ulaşması. Medya kanalları da çeşitlendiği ve ekonomikleştiği için marka bilinirliği sağlamak da zor değil. Marka iletişimi konusunda ehil birisi markanızın bilinirliğini her yıl ikiye katlayabilir. Dolayısıyla bu alanlarda farklılık yaratmak gittikçe zorlaşıyor. Yılların jenerik markaları kendi sektörlerinde dün faaliyete geçmiş markalara geçilebiliyor. Çünkü genç markalar tasarımda farklılaşarak öne çıkmayı başarabiliyor.

Günümüzde “tasarım” en önemli farklılaşma araçlarından biri. Tüketiciler tasarım farkına daha fazla önem vermeye başladı. Yani tasarımı güzel ve farklı olanı tüketmek “moda”. (Aslında tasarım tüketimine en büyük örnek “moda”nın ta kendisi.) Bir bakıyorsunuz yepyeni bir çizgi yaratmış bir marka popüler olabiliyor, marka değerini ve satışlarını artırabiliyor.
·         Örneğin Peugeot. Milenyumun başında Peugeot otomobillerine yeni bir çizgi kazandırdı ve satışları tüm dünyada hızla arttı. Bu hareketin ekmek getirdiğini diğer otomobil markaları da fark edecek ve tasarım konusuna daha fazla eğilecekler.
·         Örneğin Step Halı. Türk insanı klasik halı desenlerini sever diye kimse yeni tasarımlar piyasaya sürmezken, Şengör Halıcılık, Step markasıyla piyasaya geometrik tasarımları olan halılar sundu ve yüksek fiyatına rağmen AVM’lerde kendine yer edinebilen bir marka haline geldi. Şimdi bakıyorum Step’in başarısız olacağını düşünen 40 yıllık halı markaları grafik desenlere sahip koleksiyonlar sunmaya başladılar.
·         Örneğin iPod. Dünyada bir çok mp3 çalar varken iPod’un “yüksek fiyatına rağmen” çok satmasının tek sebebi elbette sadece teknolojisi değil, tasarımı da bunda büyük etken. Zaten Steve Jobs çıkardığı tüm ürünlerde öncelikle tasarıma önem veriyor. eMac bilgisayarlarında da , iPhone telefonlarında da satış başarısının arkasında yatan “tasarımın gücünü ve farkını” görebiliyorsunuz.

Bazı ürün grupları kesinlikle tasarımın etkisiyle ya önde ya geride. Küçük ev aletleri, mobilya, ev tekstili, hediyelik eşya bunlara örnek. Bu tip firmaları incelediğimizde çoğunun içinde tasarım kökenli birisinin olmadığını görüyorsunuz. Alaydan gelme bilgi ve beceriyle ürünlerine şekil ve desen veriyorlar.  Dolayısıyla günü ve tüketicileri yakalayacak farklılıkları bulmada zorlanıyorlar. Rekabette geriye düşüyorlar.

Günümüzde her firma farklılık (veya inovasyon) çalışmasına başlarken öncelikle tasarımını ele almalıdır. Evet ürünün performansını veya dayanıklılığını artırmak, içeriğini zenginleştirmek, maliyetini düşürmek önemli bir geliştirmedir. Ama tasarım hepsinden daha faydalı olabilir. Bu yüzden firmalar bünyelerinde mutlaka tasarımcı (endüstriyel tasarımcı, moda tasarımcısı, grafik tasarımcı, iç mimar veya mimar fark etmez) bulundurmalıdır.

Tasarım tüketiminin bir başka biçimi de “tasarımcı tüketimi”dir. Ortalamanın üstünde eğitime, entelektüel birikime, gelire, statüye ve beğeniye sahip tüketicilerin önemli bir kısmı tükettikleri ürünün ünlü veya uzman bir tasarımcının elinden çıktığını bilmek ister. Ve bu tip tüketicilerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.
·         Lüks moda markalarının tasarımcısının adını taşıması bundandır. Örneğin; Christian Dior, Coco Chanel,Jean Paul Gaultier, Valentino, Agatha Ruiz De La Prada, Donna Karan 
·         Banyo gereçlerinde bir numara olan Duravit markasının ünlü tasarımcı Philiph Stark’a koleksiyon yaptırmasının sebebi de budur.
·         Havayollarının hostes kıyafetleri için ünlü modacılarla çalışmasının sebebi budur.
·         Şölen çikolatalarının dünyaca ünlü endüstri tasarımcısı Karim Rashid’e çikolata tasarımı yaptırmasının nedeni de budur.
·         Toplu konut firmaları bile ünlü mimarlarla ev tasarlıyor ve bunu reklamlarında dile getiriyorlar. Örneğin dünyaca ünlü mimarımız Han Tümertekin’in imzasını taşıyan konutlar daha hızlı satılıyor.
·         Ekonomik ev eşyaları süper marketi İKEA’nın pazarlama taktiklerinden biri de sattığı malların tasarımcılarını da lanse etmesidir.  Tasarımcılarını yücelterek ürünlerini ve markasını da yüceltmektedir.
·         Damak zevki gelişmiş insanların restoran değil de aşçı peşinde olmalarının da sebebi budur.

Tasarım çağında yaşıyoruz. Artık sıradan bir bıçak da, sıradan bir ütü de, sıradan bir nevresim takımı da satmak zor. Kim ne üretiyorsa onu şık ve kullanışlı hale getirmek zorunda.  Bu yüzden firmalar bünyelerinde tasarımcılara yer açmak zorunda. Tasarımcılarıyla övünmek zorunda. Ayrıca bazı projelerinde ünlü tasarımcılarla işbirliği yaparak dikkati ve ilgiyi üzerine çekmeyi de bilmeli. 


Arçelik, Beko, Vestel, Taç, İstikbal, LC Waikiki gibi dev markalarımız tasarımın ve tasarımcının gücünden ne zaman faydalanacak, çok merak ediyorum. Tasarım üretemeyen markaların dünya markası olabilmesi çok zor. 


Web sitem: www.muratsaylan.com 

1 Şubat 2005 Salı

Ambalaj Sattırır


Ambalaj ürünü taşıma ve sergileme sırasında koruyan, ürünün bozulmamasını sağlayan, tüketim sırasında kullanımı kolaylaştıran ürün giysisidir.  Ama bunlardan daha önemlisi ürünü anlatmanın bir parçasıdır ambalaj. Ürünün tanıtımını yapan bir mecradır.

Ürünün ilk reklam mecrası ve en sadık satışçısı ambalajdır. Dolayısıyla ambalajın formu, üzerindeki bilgi ve grafik tasarımı son derece önemlidir. Ambalaj ürün/marka konumlandırması ile örtüşmelidir. Materyali ve tasarımı için konumlandırmadan yola çıkılarak karar verilmelidir. Ambalaj üzerindeki veriler, görseller ve renkler marka konumlandırmasıyla ters düşmemeli ve rakiplerinden farklılaşmalıdır.

Ambalaj bazen bir şişedir, bazen bir etikettir, bazen bir poşettir, bazen bir kutudur, bazen de bir kolidir. Bazı ürünlerin birden fazla ambalajı olabilmektedir. Bazı ambalajlar ürün satıldığında görevini tamamlar, bazıları ürün tüketilesiye kadar kullanılır, bazıları ise ürün bittikten sonra dahi kullanılmaya devam eder. Ambalaj taşıyacağı ürünün tüketim şekline göre şekillendirilmelidir. Ambalajın üretim uygunluğu ve kullanım uygunluğuna dikkat edilmelidir. Tüm bu kriterleri göz önüne alarak ambalaj düşünülmelidir. Ambalaj üretiminde uzmanlaşmış firmalar markalara her geçen gün yeni materyaller ve formlar önermektedir. Ambalaj tasarım sürecinde ambalaj yapım firmalarının müşteri temsilcileri ve ar-ge birimleriyle bir araya gelmekte de fayda vardır.

Satın alma kararını en çok etkileyen unsurlardan biri olan ambalajın üzerindeki bilgiler, tüketiciye ve satış yapana yardımcı olmalıdır. Müşteri kimseye danışmadan ürün hakkında bilgi sahibi olabilmeli ve satın almaya karar verebilmelidir.  Bazı sektörlerde ambalaj üzerinde olması gereken verilerin bir kısmı sektör düzenleyici kurullar ve devlet tarafından belirlenmiştir. Bu zorunluluklara dikkat edilmelidir.

Ambalaj tasarımıyla ilgi çekici ve albenili olmalıdır. Estetik ve farklı bir tasarıma sahip olmalıdır. Rakip ambalajları taklit etmemelidir. Bugün birçok rakip markanın ambalajı birbirine benzediği için tüketiciler yanlış markayı satın alabilmektedir. Bu da aslında rakip markaya verilen bir avantajdır.

Ambalaj tasarımında grafikerlerin tecrübesine ve estetik bilgisine güvenilmelidir. Akademiden mezun olmuş grafik tasarımcılar ambalaj konusunda çok çok iyi eğitimler almışlardır. Sadece ambalaj üzerine uzmanlaşmış grafikerler ve ajanslar da mevcuttur. Bunlara genelde branding veya görsel kimlik ajansı denmektedir. Bu uzmanlar konumlandırmanıza ve brifinize uygun ambalajı tasarlamak için rakiplerinizi ve dünyadan örnekleri inceleyerek işe başlarlar. Müşterilerinizin ürünü kullanış şekillerine bakarlar. Ambalajı üç boyutlu düşünür ve tasarlarlar. Üç boyutlu ve endüstriyel çizim programları kullandıkları için daha doğru estetik kararlar verebilirler. Ambalajın maketini yapmakta da uzmandırlar. Başarılı bir ambalaj için ambalaj konusunda uzmanlığını kanıtlamış ajanslarla çalışılması gerekir.

Grafikerin veya ajansın tasarladığı ambalajlardan patronun seçim yapması yanlıştır. Doğru olan müşterilerin seçim yapmasıdır. Bunun için de bir araştırma şirketiyle çalışılmalı, hedef kitleden denekler çağrılmalı ve ambalaj tasarımları hakkındaki görüşleri alınmalıdır. Bu araştırmada kıyaslama yapabilmek için rakiplerin ambalajları da kullanılmalıdır.

Görüldüğü gibi ambalaj yaratma süreci basit değildir ve basit de olmamalıdır. Ürününüzün satışlarının iyi olmasını istiyorsanız ambalaja çok önem vermelisiniz.

Tasarım çağında yaşadığımızı bilmek zorundasınız. Tüketilecek ürünün ambalajı güzel, ilgi çekici, ergonomik ve pratik olmalıdır. Özellikle hızlı tüketim ürünleri (FMCG) grubundaki markalar market raflarında birbirleriyle yarış halindedirler. Tüketiciler ellerindeki market arabalarıyla raflar arasında dolaşırlarken tanıdıkları bildikleri markaların yanında duran adını duymadıkları markayı sırf ambalajı güzel olduğu için denemeye kalkışabilmektedirler.

Batı ülkelerinde ambalaja çok önem verilir. Procter&Gamble ve Unilever gibi firmaların başarılarının altındaki en önemli neden ambalajdır. Ambalajın formundan, materyaline, etiket ve dış kutu tasarımına kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürler ve ambalaj konusunda en iyi tasarımcılarla çalışırlar. Karşılığında marketlerde en çok satılan markalara sahip olurlar.

Bahsettiğim firmalar patron aklıyla değil, bilimsel araştırmaların yardımıyla ve tüketici görüşleriyle ambalajlarını tasarlatmaktadır. Genelde bu tip firmalar sadece ambalaj tasarımında uzmanlaşmış ajanslardan hizmet alırlar. Tüketiciler üzerinde yapılmış nörolojik ve psikolojik araştırmaları genelde bu firmalar yaptırır ve bulguları ambalaj ajanslarıyla paylaşırlar. Araştırma şirketlerini kiralayarak, fokus grup, derinlemesine görüşme ve anket gibi yöntemlerle tüketicilerin ambalajlara bakış açısını öğrenirler. Rakip firmaların ambalajlarının tüketicideki algısını araştırırlar. Ürünleri için ortaya çıkan ambalaj alternatiflerini yine denek tüketicilere sorarak eler ve ürün için en doğru ambalajı piyasaya sunarlar.

Ülkemizde maalesef ambalaj tasarımının önemi hala yeterince özümsenmemiştir. Bazı firmalar ürününe verdiği değeri ambalaja vermez. Ürünü saran, koruyan ambalajın tüketici gözünde çok değeri olmadığını düşünür. Bazı firmalar ise ambalaj tasarımlarına yeterince bütçe ayırmaz. Halbuki reklama verdikleri önemin ve bütçenin bir kısmını keserek ambalaja yatırsalar satışlarını daha fazla artırabileceklerdir. Ambalaja değer vermeyen, öneminin farkında olmayan, ambalajın ürünü sattırmakta reklamdan daha büyük etkisi olduğunu göremeyen reklam verenler, pazara yeni giren daha iyi ambalajlı markalara pazar kaybettikçe ambalajlarını yenileyeceklerine fiyatlarını düşürürler. Dolayısıyla karlılıkları azalır ve pazardan çekilmek zorunda kalırlar.

Marka yaratmak ve rekabette ayakta kalmak istiyorsanız ambalaj tasarımına önem de verin, bütçe de…



Web sitem: www.muratsaylan.com