1 Ocak 2004 Perşembe

Balık baştan kokar

Bir firmanın başarıya ulaşmasında en önemli etkenlerden biri de o iş yerindeki huzur ve neşedir. İnsanlar iş yerlerinde kendilerini geliştirebiliyorlarsa, emekleri kadar, fikirleriyle de katkıda bulunabiliyorlarsa, olgun bir patronun ve adil bir yöneticini altında, hedefli çalışabiliyorlarsa mutlu olurlar. Bu tip bir iş ortamındaki insanın daha yüksek maaş teklifleri karşısında bile işini bırakmayacağına inanırım.

Ama maalesef ülkemizde birçok işyeri adeta işkencehane gibidir. Çalışanlar mutsuz ve somurtkandır. Birbirleriyle geçinemeyen iş arkadaşları, patrona ve/veya yöneticiye kendini beğendirmek için çalışma arkadaşlarını kötüleyenler, sanki dünyanın en ballı/prestijli pozisyonundaymış gibi makamını korumaya çalışan yöneticiler, işini başkalarına yıkmaya çalışanlar, işini doğru yapmaktan aciz/kaçınan çalışanlar, yöneticisine saygısız astlar, astına mobbing uygulayan yöneticiler, ne olduğu anlaşılmayan hiyerarşik yapı, tedarikçilere de müşterilere de kaba davranma geleneği gibi nedenlerden dolayı birçok firma gerçekten çalışılması dayanılmaz ortamlar sunmaktadır.

Balık baştan kokar misali bu tip işyerlerinin baş sorumlusu elbette patronlarıdır. Huzursuz işyerlerinin sahibi patronlardaki ortak özellikler şunlardır;
·         En iyisini ben bilirim deyip tüm çalışanlarını sindirirler.
·         Kendilerine en çok yalakalık yapan çalışanları severler, bu yüzden verimli çalışanları kaçırırlar.
·         Şirkette espiyonaj sistemi kurmuşlardır. Herkes patrona bir başkasını ispiyonlar.
·         Yemekhaneleri ahıra, yemekleri şapa benzediği için kendileri işçilerle birlikte yemezler.
·         Kazancının bir damlasını dahi kurumsallaşmaya ayırmazlar.
·         Fildişi kulesi ofislerinden dışarı sadece etrafa bağırmak için çıkarlar.

Tabii benim bloğumu okuduğunuza göre bahsettiğim patronlardan değilsinizdir. Çünkü bu ayılar (pardon patronlar) bırakın blog okumayı, gazetelerin ekonomi sayfalarını dahi okumazlar.

Yine de siz siz olun işyerinizin huzurlu ve çalışanlarınızın mutlu olduğundan daima emin olun. Çünkü size başarıyı getirecek olan asıl çalışanlarınızdır. Patron olarak onların yerine çalışamayacağınıza göre, onlardan yüksek verim almak için despot yöntemler değil, babacan yöntemler kullanmalısınız.  Çalışanlarınıza huzurlu bir ortam sunar ve onlara değer verirseniz onlar da size başarı verecektir.

İş yerinden ve işvereninden memnun olan çalışanlar sadece emeğini değil, kalbini ve aklını ortaya koyarak çalışır. Sadece işleri doğru yapmakla kalmazlar, doğru işler de yaparlar. Yaratıcı ve yenilikçi fikirler ortaya koyarlar.

Bir firmanın rekabette ayakta kalabilmesi, hatta öne geçebilmesi için yaratıcı fikirlere ihtiyacı vardır. Bu yaratıcı fikir deponun nasıl daha verimli veya hatasız çalışabileceğine dair olabileceği gibi bayilerin siparişini artırmaya yarayacak bir kampanya önerisi de olabilir. Eskilerin bir deyimi vardır; “paranın ve imanın kimde olduğu belli olmaz” diye, buna iyi fikri de eklemek gerekir. Aslında firmanızda çalışan her düzeyden insan size işlerinizi düzene sokmanız ve büyütmeniz için çok güzel fikirler verebilir.

Özellikle satış ve pazarlama departmanları için neşeli bir ortam şarttır. Bol bol yaratıcı fikirlerin sunulması, ders çıkarabilmek için hataların kolayca paylaşılabilmesi, veli nimet olan müşteriler ile iyi geçinilmesi gereken bu departmanların huzursuz bir ortamda çalışması kesinlikle müşteri kaybına neden olacaktır.

Bir patron olarak “ben işe aldığım insana görev tanımını yaparım, işi doğru yaparsa maaşını almaya devam eder, yapmıyorsa çeker gider” derseniz, iş yerinizde “salla başını al maaşını” modunda hareket eden robotlarınız olur.

·         Çalışanlarınıza danışmaktan korkmayın. Onların fikrini alın.
·         Çalışanlarınızın itirazlarına kızmayın. Dinleyin.
·         Çalışanlarınızdan iyileştirme projeleri isteyin. Cesaretlendirin.
·         Çalışanlarınızın fikirlerini ve projelerini hayata geçirirseniz, daha çok fikir ve proje sunarlar.
·         Neşeli çalışanlarınızı daha fazla övün.
·         İş yerinde neşeli ve kibar olun. Bu çalışanları her şeyden daha çok motive edecektir.

Her çalışanın verilen görevleri yerine getirmenin dışında, bir de işini, firmasını ve markasını geliştirme görevi vardır. Anlayacağınız şirketinizi büyütme görevi sadece siz patronlara ait değildir. Çalışanlarınız da rekabeti hissetmeli, firmasının büyümesi için fikirler üretmelidir. Ama huzursuzluğun hâkim olduğu işyerlerinde çalışanların çoğu iş tanımında belirtilen görevleri bile yerine getirmekten acizdir. Dolayısıyla bu tip firmalar bırakın gelişmeyi, geriye gitmekte ve zamanla rakiplerine geçilmektedirler.

Çalışanlarınızın sadece etinden ve sütünden yararlanma devri bitti onların da aklından yararlanmanız gerekiyor. Sadece kendi aklını kullanan akıllı, etrafındakilerin aklını kullanan zekidir, derler. Etrafındaki akıllardan yararlanmayı en iyi bilmesi gerekenler de patronlardır.


Şirketinizdeki çalışanlardan yeterince verim alamıyorsanız, çalışanlarınızdan iyi fikir çıkmıyorsa bilin ki, şirketiniz huzursuzdur ve bunun da en temel sebebi sizsiniz. Ne de olsa balık baştan kokar.


Web sitem: www.muratsaylan.com