dijital pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dijital pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Haziran 2020 Pazartesi

E-Ticaret Nasıl Yapılır?

 


 E-ticaretin geçmişi neredeyse 20 yıla yaklaştı. Buna rağmen pek çok firma e-ticaret yapmıyor veya e-ticaret politikasını belirlemiş değil. E-ticaret bayileriyle nasıl çalışacağını bilmiyor.

 

Genelde e-ticaret işi yapan büyük ve küçük sanal mağaza sahipleri satacakları ürünleri üretici firmadan satın almak ister. Daha doğrusu direkt üretici firma ile çalışarak, tüketici ile üretici arasında aracı olmak ister. Ürünü stoklamadan satmak ister. Sanal mağazasında ürünü sergiler, tüketici ürünü inceler, ihtiyacı varsa satın alır, tüketicinin siparişi sanal mağazaya gelir, ödemesi bankaya gelir, sanal mağaza siparişi tüketiciye kestiği fatura ile birlikte üretici firmaya yönlendirir, üretici firma siparişteki/faturadaki ürünü paketler, sanal mağazadan (e-ticaret bayisinden) gelen faturayı pakete iliştirir, tüketicinin adresini paketin üzerine yapıştırır ve kargoyu bekler, sanal mağazanın yönlendirdiği kargo şirketi üreticiye giderek paketi alır ve tüketiciye ulaştırır, ürün tüketiciye ulaşınca üretici sanal mağazaya (e-ticaret bayisine) faturasını keser, tüketiciden ödemeyi sanal POS ile almış olan banka (veya aracı kurum) 1 ila 30 gün sonra sanal mağazaya ödemeyi yapar, ödemeyi alan sanal mağaza da üreticiye ödeme yapar. Bu alışverişteki ticaret kapanmış olur.  

 

E-ticaret bayisi ile üretici firma arasında ilişki aşağı yukarı böyledir. E-ticaret trafiği; tüketici, sanal mağaza, banka, kargo şirketi ve üretici firma arasında döner. 

 

Bazı e-ticaret firmaları (sanal mağazalar) kendilerinden daha büyük ve daha tanınmış e-ticaret firmalarının tedarikçisi olurlar. Sadece link vererek (XML entegrasyonu) kendi sanal mağazalarında sattıkları ürünleri popüler e-ticaret sitelerinde de sergileyerek satarlar. Bu büyük/popüler e-ticaret siteleri pazaryerleri olarak adlandırılır. Hepsiburada, Trendyol, N11, GittiGidiyor, ÇiçekSepeti ve benzeri e-ticaret siteleri pazaryerlerine örnektir. Pazaryerleri bir nevi semt pazarıdır. Satıcılar internetteki bu pazarda tezgah açar. Bu pazarda tezgah açan satıcıların; bazıları üreticiyken, bazıları üreticilerin malını satan aracılar (tüccarlar, perakendeciler, esnaflar, hatta şahıslar) olabilir, bazıları da sanal mağazalar olabilir. Bir tüketici pazaryerinden alışveriş yaptığında kendisine gelen ürünün üzerinde bulunan fatura üreticiye/satıcıya aittir, pazaryerine değil. Çünkü tüketiciden gelen siparişi pazaryeri üreticiye/satıcıya (pazaryerindeki dükkân sahibine) iletir, dükkan sahibi ürünü hazırlar, tüketicinin ödediği miktarda faturasını keser ve pazaryerinin yönlendirdiği kargo ile tüketiciye yollar. Pazaryeri hem kargo ücretini hem de hizmet komisyonunu keserek (ki bu komisyon oranları üründen ürüne fark gösterir, %10 ila %30 arasında olabilir) dükkan sahibine ödeme yapar. Pazaryeri yaptığı toplam kesinti kadar dükkân sahibine fatura keser, böylece aralarındaki alacak verecek ilişkisi kapanmış olur. Burada pazaryeri hem satış aracısıdır, hem de ödeme aracısıdır. Verdiği hizmet karşılığı da dükkan sahibine fatura keser. Pazaryeri kendisinden alışveriş yapan tüketiciye fatura kesmez.

 

Bir üretici, bir marka sahibi artık ürünlerini sadece klasik kanallarda satamaz. Çünkü tüketiciler artık sadece klasik kanallardan alışveriş yapmıyor. Klasik kanallar nedir? Bayiler, toptancılar, mağazalar, marketler, bakkallar, dükkanlar, şubeler, fuarlar, telefonla satış, kapıdan kapıya satış ve benzeri bildik satış kanalları klasik satış kanallarıdır. Hatta ihracat bile klasik satış kanalıdır. İnterneti cebinde taşıyan tüketiciler akıllı telefonlarından her şeyi alabileceklerinin farkındadır. Aynı şekilde kurumlar da internetten ihtiyaçlarını (demirbaşlarını, sarf malzemelerini, hammaddelerini, hizmetlerini) alabilmektedir. Üstelik internetten alışveriş yapmak daha kıyaslamalı ve isabetli olabilmektedir. İnternetten alışverişin, yani e-ticaretin payı her geçen gün artarken, klasik satış kanallarından yapılan ticaretin payı her geçen gün azalmaktadır. Yani e-ticaret toplam ticaretin içinde önemli bir paya sahiptir ve bu pay her geçen gün artmaktadır.  


TUBİSAD ve Deloitte’un birlikte yaptırdıkları araştırmaya göre 2019 yılında e-ticaret bir önceki yıla göre %39 büyüyerek 83,1 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu alışverişin yaklaşık %60’ı cep telefonlarından, %40’ı da bilgisayar ve tabletlerden yapılmıştır. 


Tüketicilere yönelik karma ürün satan e-ticaret siteleri ile pazaryerlerinin (sadece online perakendenin) 2019 toplam cirosu 31 milyar TL’ye yaklaşmıştır. Pandeminin de etkisiyle 2020 senesinde 55 milyar TL’yi aşması beklenmektedir. Firmaların kendi sahip oldukları e-ticaret siteleri de 2019 yılında 14 milyar TL’yi aşan bir ciro gerçekleştirmiştir. Çok kanallı online perakende olarak adlandırılan bu alanın 2020 yılında pandeminin de etkisiyle 25 milyar TL’ye ulaşması beklenmektedir.


Araştırmaya göre Türkiye genelinde 2018 yılında yüzde 5,3 olarak ölçülen online perakendenin toplam perakende içindeki payı 2019’da yüzde 6,2’ye yükselmiş bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran %12,5 seviyelerinde. 2020 yılında pandeminin etkisiyle bu oranların Türkiye’de %10’u aşması, gelişmiş ülkelerde %20’ye yaklaşması beklenmektedir.

 

Bu veriler gösteriyor ki; üreticiler ve satıcılar klasik satış kanallarına e-ticaret kanalını mutlaka eklemeleri gerekiyor. Bunu yapabilmek için öncelikli olarak 2 adım var. Birincisi firmanızın e-ticaret sitesini açmak, ikincisi e-ticaret bayilerinden oluşan yeni bir satış kanalı oluşturmak.

 

Pek çok firma bu 2 adımı atmasına rağmen e-ticaretten beklediği hacmi yakalayamamış durumda. Bunun birinci sebebi e-ticarete gelişi güzel girmeleri ve e-ticarete özel ticaret politikası geliştirmemeleridir.

 

E-ticarete girmek için öncelikle fiyatlama politikanızı herkese pay bırakacak şekilde düzenlemeniz gerekir. Bunun için de ilk yapmanız gereken tavsiye edilen perakende satış fiyatlarınızı (TEPSF) belirlemeniz ve web sitenizde deklare etmenizdir. E-ticaret siteniz olmasa bile, e-ticaret bayileri teşkilatı kurmasanız bile web sitenizdeki ürünlerinizin üzerine TEPSF’leri mutlaka yazmalısınız. Çünkü zaten ürünleriniz büyük bir ihtimalle mevcut bayileriniz aracılığıyla sizden izin almadan internette satışa çıkarılmıştır. Ürünlerinizi internette gören tüketiciler fiyat karşılaştırması yapmak için web sitenize girip sizin koyduğunuz fiyatları görmek isteyeceklerdir. Eğer sizin koyduğunuz fiyatı görebilirlerse satın alamaya daha çok yaklaşacaklardır. En nihayetinde bu satış da sizin yararınızadır.

 

(Evet, siz e-ticarete adım atmasanız bile bayileriniz sizin ürünlerinizi çeşitli e-ticaret sitelerinde sergileyerek satıyorlardır. Yani siz harekete geçmeseniz bile alt satıcılarınız hareket geçerek markanızı internette ulaşılabilir ve satın alınabilir kılmışlardır. Siz ya onları uzaktan izleyeceksiniz ve onlar hasbel kader bir şeyler yapmaya çalışacak, ya da siz e-ticaret politikalarınızı belirleyerek markanızın internette bolca satılmasını sağlayacaksınız.)

 

Kurumsal web sitenizde nasıl ürünlerinizi sergiliyorsanız, onların perakende fiyatlarını da (TEPSF) mutlaka sergileyin. “Ama biz perakende satış yapmıyoruz ki, toptancılara ve perakendecilere toptan satış fiyatlarımız üzerinden mal veriyoruz, bizim TEPSF ile işimiz olmaz” demeyin. Tüketicilere satış yapmasanız da TEPSF’nizi siz belirleyin. Şöyle düşünün; ürün sizin, marka sizin, dolayısıyla tavsiye edilen perakende satış fiyatını belirleme hakkı da sizin olmalı. Böylece “saldım malı piyasaya bayilerim kayıra” dememiş olursunuz, ürününüze sahip çıkmış olursunuz. Ürününüz ucuzlamaz, fiyat rekabeti vahşiliğine kurban gitmez. Üstelik e-ticaret politikanızın da başlangıcı olur.

 

Eğer firmanızın kendi e-ticaret sitesi varsa orada da TEPSF’yi mutlaka belirtin. Eğer indirim yapacaksanız TEPSF’nin üzerini rakamlar görünecek şekilde çizin, indirim yüzdenizi gösterin ve indirimli fiyatı belirtin. Çünkü tüketiciler indirim oranını da, alacakları fiyatı da (indirimli fiyat), gerçek fiyatı da (TEPSF) görmek isteyecektir. Bu üçünü görmesi onları satın almaya yaklaştırır. Ayrıca ürünün üreticisi siz olduğunuz için sizin koyduğunuz (TEPSF) hem tüketici hem de diğer satıcılar için referans olacaktır.

 

Hem kendi e-ticaret sitesi hem de e-ticaret bayileri olan bir firma kendi e-ticaret sitesinden çok satmayı planlamamalıdır, tüm planı e-ticaret bayilerinin çok satmasına yönelik olmalıdır. Bir başka deyişle e-ticaret bayileri ile fiyat rekabeti yapmamalıdır. Dolayısıyla kendi e-ticaret sitesinde en fazla %10-15 indirime girerken, e-ticaret bayilerine %30’a kadar indirim yapma hakkı tanımalıdır. Tüketiciler e-ticaret bayinizin sanal mağazasıyla sizin e-ticaret mağazanızdaki fiyatları karşılaştırdığında bayinizin fiyatının daha düşük olduğunu görmesi sizin yararınızdadır. Böylece bayiniz olmak isteyecek e-ticaret sitesi sayısı artacaktır. Bu da internetteki varlığınızın artmasına ve dolayısıyla ürünlerinizin satışının artmasına neden olacaktır.

 

E-ticaret bayilerinize verdiğiniz hizmet de sizin başarılı olmanızda önemi etken olacaktır. Onlara (klasik satış kanallarındaki gibi) ürün kataloğunuzu ve fiyat listenizi vererek bu işi yürütemezsiniz. Onlara ERP’nize entegre XML linki vermelisiniz? Yani ürünlerinizin resmini, kodunu, barkodunu, açıklamasını, TEPSF’sini ve benzeri bilgileri içeren bir nevi Excel dosyası vermelisiniz. E-ticaret bayiniz bu dosyayı kendi sanal mağazasına entegre eder. Bu XML dosyası canlı, sürekli otomatik güncellenen bir dosyadır. Siz fiyatı (TEPSF) değiştirdiğinizde otomatik olarak onların sanal mağazasında da değişir. Siz ürünü stoklarınızdan kaldırdığınızda onların sanal mağazasında da ürün otomatikman sergiden kalkar. Siz ürün gamınıza yeni bir ürün eklediğinizde onların sanal mağazasında da bu ürün otomatik olarak belirir. Bu XML dosyası sayesinde onlar 5 dakikada tüm ürünlerinizi kendi sanal mağazalarında satışa sunabilir. XML dosyanız yoksa 500 adetlik bir ürün portföyünü satışa çıkarmaları 2-3 haftalarını alabilir. Çünkü ürünleri, fiyatları, kodları ve açıklamaları tek tek elle girmeleri gerekir. Bu da hata yapmalarına neden olabilir. Ayrıca siz ürünlerinize zam yaptığınızda onlar bunu geç fark edebilir, dolayısıyla sizinle yaptıkları ticaretten zarar görebilirler. Zammınızı önceden belirtseniz bile zamlı fiyatları elle girmek günler sürecektir. Elle veri girişi hatalara gebedir. XML ile ise hata olmaz. Ayrıca stoklarınızda tükenen bir ürünü bir bayi satarsa bu ürünü tüketiciye teslim etme zorunluluğunuz vardır, aksi durumda ceza yiyebilirsiniz.

 

Eğer ERP programınız varsa ve ürün kartını doğru ve yeterince doldurduysanız XML dosyası/linki çekmeniz çok kolay olacaktır. Bu XML sayesinde kendi e-ticaret sitenize ürün yüklemeniz de kolay olacaktır. Eğer ERP programınız yoksa veya ürün kartlarınız doğru/güncel bilgiler içermiyorsa kendi e-ticaret sitenize her ürünün resmini, fiyatını, kodunu, açıklamalarını ve diğer bilgileri tek tek ellerinizle girmeniz gerekir. Ayrıca bu verilerdeki değişiklikleri de ellerinizle yapmanız gerekir. Stoğu kalmayan ürünü de kendiniz elinizle teşhirden çıkarmanız gerekir. Yeni ürünleri de kendiniz ellerinizle teşhire yüklemeniz gerekir. Eğer kendi e-ticaret sitenizi bu şekilde ellerinizle güncel tutabiliyorsanız bu da fena sayılmaz. Çünkü bu sayede XML kaynağı sizin kendi e-ticaret siteniz olacaktır. Buradan da anlaşılıyor ki; XML kaynağınız ya ERP programınız, ya da firmanızın e-ticaret sitesi olacaktır. (Her ikisi de yoksa XML dosyasını Excel olarak kendi ellerinizler hazırlamanızı öneririm.) E-ticaret bayilerinizi XML ile size entegre edebilirsiniz. Bu onların işini çok kolaylaştıracaktır. Sizin ürünlerinizi kolayca ve güvenle kendi sanal mağazalarında sergileyebileceklerdir. Sizin yapacağınız değişiklikler tüm bayilerinizde aynı anda yürürlüğe girecektir. Elbette her e-ticaret bayiniz kendi koyacağı indirimle ürünlerinizi satacaktır. Ama onlara sizin koyduğunuz TEPSF’yi üstü çizik de olsa göstermelerini şart koşmanızı öneririm.

 

Asla e-ticaret bayilerinize sadece ürün kataloğunuzu ve toptan satış fiyatlarınızı vermeyin. Bu onların işlerini güçleştirecek, yanlış fiyatlamalar yapmalarına neden olacak ve sizinle yaptıkları ticaretten tatmin olamayacakları için sizin ürünlerinizi satmaktan vazgeçmelerine veya sizin ürünlerinize dijital pazarlama yatırımı yapmamalarına neden olacaktır. Burada kaybeden siz olacaksınız, çünkü rakipleriniz e- ticaret bayilerinize TEPSF’si belirlenmiş ürünleri XML ile vererek öne geçecekler ve e-ticaret bayilerinizle tatlı tatlı ticaret yapacaklardır. E-ticaret bayileri de sizi değil onları el üstünde tutacaktır.

 

E-ticaretin bütçe mantığı

 

E-ticaret siteleri tüketicilerden ödemeleri sanal POS ile alır. Sanal POS’u bankalardan alabileceğiniz gibi, tüm bankaların kredi kartlarını kapsayan Ödeme Sistemleri Firmalarından da alabilirsiniz. Bankalar ve ödeme sistemleri verdikleri bu hizmet karşılığında ya sizden komisyon alırlar ya da paranızı belli bir süre işleterek para kazanırlar. Tüketicinin sitenizden alışveriş yaparken ödediği paranızı bu finansal aracı kurumlardan erken isterseniz komisyon alırlar, geç isterseniz komisyon almazlar. Tüketicinin yaptığı ödemenin ertesi gün sizin hesabınıza geçmesini isterseniz bu finansal aracılar %3’e varan komisyon keser ve size ertesi gün ödeme yaparlar. Aldıkları komisyon için de size fatura keserler.

 

Ürününüzü tüketiciye ulaştıran kargo firmaları da paketin hacmine ve ulaştırma mesafesine bakarak bir fiyat verir. Örneğin bir gömleğin İstanbul’daki fabrikadan Antalya’daki tüketiciye ulaştırılması için  KDV dahil 12 ila 18 TL arasında bir ücret alabilirler. Kargo fiyatları sizin işlem hacminize ve pazarlık kabiliyetinize göre değişir.  

 

E-ticareti doğru yapabilmeniz için e-ticaret sitesini yöneten bir uzman istihdam etmelisiniz. Bu uzman e-ticaret paketini satın alacak, kuracak, ürün girişlerini yapacak, güncellemeleri yapacak ve e-ticaret bayilerinize XML dosyası/linki verecektir. Ayrıca bu uzman e-ticaret sitenize ve e-ticaret bayilerinize dair satış raporları da sunacaktır. Tüketicilerden gelen telefonlara ve e-postalara da o bakmalıdır. İade ve değişim gibi problemlerle de o uğraşmalıdır. E-ticaret ile ilgili tüm operasyonu bu uzman yönetecektir. İşler büyürse bu uzmana yardımcı veya ekip tahsis edilmelidir. E-ticaret bayileriniz de benzer bir uzmanı işe almış olmalıdır.

 

E-ticaret sitenize müşteri çekmek için dijital pazarlama faaliyetleri de yürütmelisiniz. Bunun için bir uzman istihdam edebileceğiniz gibi, bir dijital pazarlama ajansından da hizmet alabilirsiniz. Bayileriniz de kendi adlarına dijital pazarlama faaliyetleri yürütecek ve yatırımları yapacaktır. Dijital pazarlama faaliyetleri sayesinde hedeflediğiniz kitleye sitenizi, ürünlerinizi online gösterebilirsiniz. Hedeflediğiniz kitleler internette gezinirken, sosyal medya kullanırken, internette video izlerken sizin reklamlarınıza ve mesajlarınıza rastlayacak ve ikna olurlarsa peşinizden gelip e-ticaret sitenize gireceklerdir. Eğer e-ticaret siteniz kullanıcı dostuysa (user friendly), tasarımı iyiyse, ürün gamı yeterliyse, fiyatları/kampanyaları cazipse tüketiciler alışveriş yapmaya, elektronik sepetinizi doldurmaya başlayacaklardır. Bu hikayenin mutlu sonla bitebilmesi için dijital pazarlamaya tüm aşamalarda ihtiyacınız olacaktır.

 

İstihdam edilecek e-ticaret uzmanları ve yürütülecek dijital pazarlama faaliyetleri maliyet kalemidir. Her ürünün satış gelirinden %10-20’lik kısmı buraya harcayacağınızı düşünebilirsiniz. Dolayısıyla fiyatlamanızı yaparken buna da pay ayırmalısınız.

 

E-ticarette ürün yollamak, değişim yapmak, iade almak ayrı bir itina ister. Deponuzdaki sıradan lojistikçiler bu işi yapamaz. Sadece internetten gelen siparişlere bakacak bir lojistikçi görevlendirmelisiniz. Bu kişi e-ticaret uzmanına bağlı olmalıdır. Gelen siparişleri o hazırlamalı ve paketlemeli, fatura/irsaliye gibi belgelerin çıktısını almalı ve pakete iliştirmeli, tüketici adresinin etiketini çıkarmalı ve paketin üzerine yapıştırmalıdır. Her şeyi çok düzgün yapmalıdır ki, ürün müşteriye ulaştığında paket şık görünmeli, içindeki ürün zarar görmemiş olmalı, fatura/irsaliye temiz olmalıdır. E-ticaretin en önemli aşaması tüketicinin ürünü teslim aldığı andır. O anda hayal kırıklığı yaşamamalı, iyi bir ürün almış olduğuna kanaat getirebilmelidir. Bu yüzden paketleme çok önemlidir. Bu lojistikçi kargoyu da takip etmeli, ürünün tüketiciye ulaşıp ulaşmadığından emin olmalıdır. Ürünler bazen tüketici bulunamadığı için, bazen tüketici iade ettiği için geri gelecektir. Tüm bunlarla internet lojistikçiniz ilgilenecektir. Lojistikçinin gün, hafta ve ay sonlarında size rapor da sunması gerekir.  Sadece internet satışlarına bakacak bir lojistikçiyi de e-ticaret maliyetlerinize katmanızda fayda vardır.

 

E-ticaret bayileriniz sizin ürünlerinizi sizin belirlediğiniz tavsiye edilen perakende satış fiyatından (TEPSF) satmayacaktır. Sizin belirleyeceğiniz TEPSF üzerinden bayileriniz mutlaka indirimli satış yapmak zorundadır. Çünkü tüketiciler internetten alışverişi indirimler sebebiyle tercih etmektedir. Oyunun kuralı budur.

E-ticaret bayileriniz sizin ürününüzü indirimli sattıktan sonra o satışa dair pek çok gideri, ödemesi olacaktır. Ürün tüketiciye ulaştıktan sonraki gün parasını tahsil etmek istiyorsa (ki bunu siz istediğiniz için öyle yapıyor olacaktır) sanal POS için komisyon ödemelidir. Kargo ücretini karşılamalıdır. E-ticaret uzmanına maaş vermelidir.  Dijital pazarlama faaliyetlerine bütçe ayırmalıdır. E-ticaret bayiniz tüm bu giderleri karşılayabilmesi ve keyifli kar edebilmesi için ürünü sizden doğru fiyata satın almalıdır. Eğer toptan satış fiyatınız doğru olursa e-ticaret bayiniz işini geliştirecek ve ürünlerinizi daha çok satacaktır. Peki o zaman e-ticaret bayilerinize uygulayacağınız toptan satış fiyatınız (TSF) ne olmalıdır?  İşte burada TEPSF devreye girmektedir. TEPSF üzerinden yapacağınız yeterli/doğru iskonto ile TSF’nizi belirlemelisiniz. Benim önerim e-ticaret bayinize TEPSF üzerinden %60 iskonto uygulayarak TSF belirlemenizdir. Eğer bu iskontoyu yaparsanız e-Ticaret bayinize kalacak kar aşağı yukarı %10 olacaktır ki, bu sayede sizinle olan ticareti ona keyif ve umut verebilsin. (Fiyat değişikliği yapacağınız zaman TSF’yi değil TEPSF’yi değiştirmelisiniz. İskonto sabit %60 olacağı için TSF otomatikman değişecektir. TEPSF’yi değiştirdiğinizde e-ticaret bayilerinizin sitelerinden perakende satış fiyatları da otomatik değişecektir. Sadece TEPSF’yi değiştirerek tüm ticaretinizi kolayca değişikliğe ayak uydurmuş olacaksınız.)

 

Sizinle ticaret yapan e-ticaret bayinizin karlılığına dair örnek bir anlatım aşağıdaki tabloda verilmiştir. Bu tablo neden TEPSF üzerinden %60 iskonto ile onlara ürün vermeniz gerektiğini rakamlarla anlatmaktadır.


E-ticaret bayilerinize %10 karlılık sunan bir iş/ticaret önermek fazla değildir. Çünkü e-ticaret bayiniz pazaryerlerinde dükkan açıp sizin ürünlerinizi satmaya da karar verirse (ki verecektir) net karlılığı %5’lere kadar düşecektir. Buna dair hesaplama örneği de aşağıdadır.


Eğer e-ticaret bayileriniz sizinle kolay ve karlı ticaret yapabiliyorsa sizin ürünlerinize yönelik dijital pazarlama faaliyetlerini artıracak ve daha etkili yapacaktır. Bu da sizin satışlarınızın artmasına yol açacaktır. En temel önerim şudur: e-ticaret bayilerinize ürünlerinizi XML linki ile verin ve TEPSF’niz üzerinden %60 iskonto yaparak toptan fiyat verin.

 

Şunu diyebilirsiniz; “ama biz en büyük toptancımıza bile TEPSF üzerinden %60 iskonto vermiyoruz”. Bunun cevabı basittir aslında; TEPSF’nizi yeniden belirleyin. Çünkü artık e-ticaret kanalınız var. E-ticaret kanalınızın sağlıklı yürümesi için %60 iskonto iyidir. Belli bir süre sonra bu iskontoyu geri çekebilirsiniz.

 

Eğer e-ticaret bayilerinize tüketiciye satışlarda ortalama indirim hakkı olarak %25’ten daha az hak tanıyorsanız ve onlardan 30 günlük vade ile ödeme istiyorsanız %60’lık iskontalarını geri çekebilirsiniz. Örneğin sitelerinde yapacakları ortalama indirim haklarını %15 olarak belirlediniz, bu durumda onlara %50 iskonto verebilirsiniz. Ek olarak ödeme vadesini de 30 gün olarak belirlerseniz (bu durumda sanal POS’a komisyon vermeyecekler demektir) o zaman TSF’yi belirlemek için TEPSF üzerinden %47 iskonto verebilirsiniz. E-ticaret bayileriniz yine yaklaşık %10 kazanacaklardır. Gördüğünüz gibi bu bir ticari kurgu ve matematik meselesidir. Yukarıdaki tabloları kendiniz yapın ve e-ticaret bayilerinize sunun. Böylece onlar sizin ürünlerinize dört elle sarılacaktır.

 

Karma ürün satan (veya dropshipping yapan) pek çok e-ticaret sitesi sattığı ürünleri yanlış fiyatlandırdığı için zarar etmiş ve e-ticaretten çekilmiştir. Temel hataları fiyatlamaya dair yukarıdaki hesaplamayı yapmamalarıdır. Elbette bu sadece onların problemi değildir. Onlara ürün veren tedarikçi firmaların da (üretici/satıcı) sorunudur. Tedarikçi firma e-ticaret bayilerini fiyatlama anlamında korumalı, gözetmeli ve yönetmelidir. Onların başarısı tedarikçi firmanın da başarısı demektir.  

 

Size önerim her şeye TEPSF belirlemekten başlayın. Sonra müşteri gruplarınızı kategorize edin. Onların TEPSF üzerinden iskontoları (yani TSF’leri) birbirinden farklı olmalıdır. Çünkü her birinin işletme gideri farklıdır. Böyle yaparsanız ürününüzün fiyatı piyasada istikrar kazanır. Aksi taktirde tüm satış kanallarınız sizden ekstra iskonto talep eder ve nihayetinde ipin ucunu kaçırıp karsız fiyata ürününüzü satmaya başlarsınız. Size önerim aşağıdaki gibi bir fiyatlama politikası gütmenizdir. 


Yukarıdaki fiyatlar 30 günlük vadeli fiyatlarınız olmalıdır. Yüksek alım taahhüdü ve daha erken vadede ödemek isteyenlere ek iskonto yapabilirsiniz. Ama daha geç vadede ödeme yapacaklara da mutlaka vade farkı faturası kesmenizi öneririm.  

 

Tablodan da anlaşılacağı gibi en yüksek iskontoyu e-ticaret bayilerinize bırakmanızı öneririm. Dolayısıyla ürünlerinizin maliyetini (ki buna ürünün üretim maliyeti ile işletme maliyetlerinizi de yedirmiş olmanız gerekir) bulduktan sonra üzerine yapmak istediğiniz karı da ekleyip e-ticaret bayilerinize deklare edeceğiniz toptan satış fiyatını (TSF) bulmalısınız. Bunu bulunca TEPSF’yi bulmak kolaylaşacaktır. TEPSF’nin %40’ı e-ticaret bayilerinize sunacağınız TSF olmalıdır. Böylece TEPSF’den %60 iskonto yaptığınızda hedeflediğiniz TSF’ye ulaşırsınız.

 

E-ticaret bayilerinizle aranızda olması gereken ticaretin boyutunu anlattım. Dikkat etmeniz, emek vermeniz gereken diğer konuları da şöyle sıralayabilirim.

·         E-ticaret ve dijital pazarlama üzerine yüzlerce video var Yuotube’da. Onlardan 15-20 tanesini dinlemek bile e-ticarete nasıl başlamanız ve nasıl yönetmeniz gerektiği konusunda size iyi fikirler verecektir.   

·         E-ticaret işinde pek çok hizmet paydaşınız olacak. E-ticaret paketi firması, banka veya sanal POS firması, kargo firması, fatura/muhasebe modülü firması, entegrasyon firması, dijital pazarlama firması…vb. Bunlarla çalışmadan önce en az 3 adayla görüşmelisiniz, sonra hangisiyle çalışmanız gerektiğine karar vermelisiniz. Bu görüşmeler sayesinde e-ticaret bilgi ve beceriniz artacaktır.

·         Firmanızın e-ticaret sitesini ilke defa açacaksanız hazır e-ticaret paketleri alın. Maliyeti size çok daha ucuza gelecektir. Google’a e-ticaret paketi yazarsanız onlarca e-ticaret paketi karşınıza çıkacaktır. İdeasoft, T-soft, Ticimax en popüler paketlerdir. Ama bunlardan daha ekonomik ve işinize uygun paketler sunan başka firmalar da vardır. En az 5 firma ile görüşüp karar vermenizi öneririm. Tabi önce işe bir e-ticaret uzmanı alın ve paketleri birlikte inceleyin. Ama asla yazdırmaya kalkmayın. Bir yıldan önce yazamazsınız ve en az 200 bin TL’niz gider. Ortaya çıkan yazılım da büyük bir ihtimalle çöp olur. Hazır paket alırsanız bir hafta ile bir ay içerisinde e-ticaret sitenizi açarsınız ve en fazla 20 bin TL harcamış olursunuz. Bir yıl hazır paket ile e-ticaret yapın, satışlarınız sürekli artıyorsa işte o zaman kendi e-ticaret yazılımınızı yaptırtabilirsiniz.  

·         E-ticaret uzmanını işe almayı aceleye getirmeyin. En az 10 e-ticaret uzmanı ile görüşün, eleme yapın, yine görüşün ve en nihayetinde alın. Bu görüşmeler de sizin için eğitici olacaktır.

·         E-ticaret sitesini açarken şunlara mutlaka dikkat edin: ürün resimler beyaz fonda olsun, ürün açıklamalarınız kısa ama öz olsun. Ürüne tıklandıktan sonra gelen bilgilendirme sayfasında doyurucu bilgi verin. SEO’ya uygun metinler yazın. Kategorileriniz için orijinal metinler yazın. Çerez politikanız ve onaylama butonunuz olsun. KVKK aydınlatma metni sayfanız olsun. Sitenizi elektronik ticaret bilgi sistemine (ETBİS) kaydettirin ve barkodunu sitenizde bulundurun. Kullanıcı dostu bir site yapın, tüketiciler kolayca gezinebilsin ve alışveriş yapabilsin. Ödeme seçeneklerinizi mümkün olduğunca çok tutun.

·         Çalışacağınız kargo şirketlerini belirlemek için en az 5 kargo şirketi ile görüşün. Biri metropol şehirlerde, diğeri taşrada güçlü olan iki kargo şirketi seçin derim. En başta onların fiyat listelerine (tekliflerine) uyabilirsiniz. Ama kargo sayınız arttıkça fiyat düşmelidir (veya zamlanmamalıdır). Kargo şirketleri en ucuz fiyatı pazaryerlerine verir. Pazaryerlerinin kargo fiyatları ile karşılaştırma yaparak ne kadar indirim alabileceğinizi hesaplayabilirsiniz. Eğer birden fazla markanın (firmanın) ürünlerini satacak bir e-ticaret sitesi açıyorsanız kargo şirketlerinin şubeleri size uygulanan fiyat tarifesini es geçip kafalarına göre fiyatlama yapabilirler. Bunu önlemek için ürünlerini sattığınız firmanın yakınındaki kargo şubesine gidip (veya telefon açıp) size uygulaması gereken fiyat listenizi iletin.  

·         Tüketicilerden ödeme alabilmek için ya tek tek bankalardan sanal POS isteyeceksiniz, ya da tüm bankaların kredi kartlarına hizmet veren ortak sanal POS sunan ödeme firmaları (PayTR, İyzico, paratika, paynet, pospratik ve benzerleri) ile çalışacaksınız. Bankalar da, ödeme firmaları da en başta size paranızı 30 gün sonra ödemeyi tercih eder. Çünkü henüz onların gözünde itibarlı ve tüketiciye kendini kanıtlamış bir firma değilsinizdir ve risklisinizdir. Ama 3-4 ay sonra eğer tüketicilerden şikayet gelmiyorsa size isterseniz ödemeyi alışverişin ertesi günü hesabınıza geçerler. Elbette para kazanabilmeleri için komisyon almaları gerekir. Ödemeyi ne kadar erken almak isterseniz o kadar yüksek komisyon (max %3) ödersiniz, Genelde bankalar ve ödeme sistemleri 30 gün sonra ödeme isteyenden hiç komisyon almaz. (sizin paranızı işleterek para kazanırlar) Bazı ödeme sistemi firmalarında sıfır komisyon 15.gündür.    

·         Kendi e-ticaret sitenizi hayata geçirdikten 3-4 ay sonra pazaryerlerinde de dükkân açmayı düşünün, daha önce düşünmeyin. İşi iyice öğrendikten sonra kurtlar sofrasına çıkmanızı öneririm. Kendi e-ticaret siteniz ile pazaryerleri arasında entegrasyon kurun, böylece pazaryerlerindeki dükkanlarınızı otomatik yönetirsiniz. Entegrasyon hizmeti veren firmalarla da çalışabilirsiniz, bu işleri hızlandırır ve kolaylaştırır. Ama arzu ederseniz kendi kodlamanızı yazarak ve her pazaryeri ile tek tek görüşerek de entegrasyon yapabilirsiniz.

·         Sizin ürünlerinizi kendi e-ticaret sitelerinde satmak isteyenleri e-ticaret bayisi olarak tanımlayın. Onlara ihtimam gösterin. Bu ihtimamın karşılığı olarak da onların sizin ürünleriniz için yaptıkları dijital pazarlama faaliyetlerini ve yatırımlarını takip edin. Onlara bu anlamda malzeme taşıyın. E-ticaret bayilerinizle sık sık toplanın ve onlardan performans beklediğinizi belirtin. İyi satış yapamayanların bayiliğini iptal edin.

·         Siz veya e-ticaret bayileriniz sanal mağazalarınıza ürünü koymakla satış yapamazsınız, dijital pazarlama faaliyetleriyle sanal mağazalarınıza tüketici çekmelisiniz ki; satış yapabilesiniz. Dijital pazarlama alanı engin bir konudur ve uzmanlık alanıdır. İşe hem bu alanda uzman almanızı hem de bir dijital pazarlama ajansı ile çalışmanızı tavsiye ederim.

·         E-ticaret sitenizin trafiğini çok iyi incelemelisiniz. Kaç kişi geliyor, neden geliyorlar, gelenlerin profilleri ne, hangi sayfalara/ürünlere bakıyorlar, alışverişin hangi aşamasında ayrılıyorlar gibi pek çok şeyi inceleyip ince ayar yapmalısınız.

·         Her hafta e-ticaret toplantısı yapın. Bu toplantıya e-ticaret uzmanınız, internet lojistikçiniz, dijital pazarlama uzmanınız ve dijital pazarlama ajansınız katılsın. Temel gündeminiz; “internetten satışları artırmak için neler yapmalıyız” olmalı. 

 

E-ticaret işine yarım yamalak adım atanlar hep başarısız oldu. Yukarıda bahsettiğim gibi adım atanlar ise başarılı oldu. Umarım siz işi ciddiye alanlardan, planlama ve hazırlık yaparak e-ticarete girenlerden olursunuz.


1 Nisan 2013 Pazartesi

Pazarlamanız ne kadar dijitalize?


İnternet ve onu kullanmanın yeni nesil araçları dizüstü bilgisayar, tablet ve akıllı cep telefonları inanılmaz bir penetrasyona ulaştı. Zaten internete kablosuz erişim olanakları (wireless modemler, hotspot’lar, 3G…vb) insanları her yerde siber aleme erişebilir kılmıştı. Artık bu cihazlara sahip herkes her yerde online olabiliyor (internete girebiliyor). Facebook, Twitter, Youtube, Instagram ve benzeri sosyal ağlar birçok insanın hayatının vazgeçilmezleri arasında. Blog’u olmayan genç kalmadı neredeyse. Her geçen gün akıllı telefonlarımıza yükleyebileceğimiz yeni uygulamalar çıkıyor.

Kurumlar da epey bir süredir internet bazlı çalışıyor. Zaten e-posta yaklaşık 20 yıldır iş yaşamının olmazsa olmazı. Web sitesi olmayan şirket kalmadı gibi birşey. E-ticaret de yaygınlaşıyor. Uzman e-ticaret sitelerinin yanı sıra markaların da online mağazaları var. (Tüketiciler de internetten alışverişi sevdi. Üstelik bu alışverişlerin oranı akıllı telefonlar lehine hızla yükseliyor.) Kurumsal kaynak planlama (ERP) programlarının çoğu web ara yüzüne sahip. İnternete erişebildiğiniz her yerden firmanızın performansını görebiliyorsunuz.

Hemen hemen herkesin Gmail, Hotmail, Yahoo uzantılı mail adresi var. Bu adreslere gelen mailleri kullanıcılar dünyanın her yerinden, her cihaz üzerinden zaten uzun yıllardır görebiliyorlar.  Çünkü posta kutuları kendi bilgisayarlarında değil, sunucu tarlalarında. Google, Microsoft, Yahoo gibi firmaların e-posta hizmeti için yıllarca önce kurdukları sunucu tarlaları bugün bilişim dünyasının en çok konuşulan teknolojisi Bulut Bilişim’in köklerini oluşturuyor.

Bu yazımda klasikleşen dijital pazarlama (e-marketing) uygulamalardan bahsetmek istiyorum. Çünkü hayatın her alanını kuşatan, insanların gündeminde her geçen gün daha fazla yer işgal eden dijital platformu (interneti) hala bazı iş adamlarımız keşfetmiş değil. Hala işletmelerimizin çoğu dijital pazarlamanın nimetlerinden yararlanmıyor.  

Neden Dijital Pazarlama?
İnsanların medya tüketiminde internet önemli bir rol oynuyor. İnsanlar gazeteye, radyoya, televizyona ayırdıkları zamandan kısıp internete yöneldiler.  Ayrıca birbirinden harika internet bazlı cihazlar ve yazılımlar da insanların daha çok internette kalmalarını sağlıyor. Gözlerini bilgisayar, tablet ve akıllı telefon ekranına kilitleyen tüketicileri markanıza baktırmak için yapabileceğiniz tek şey sizin de internette aktif bir şekilde var olmanızdan geçiyor.

Microsoft, Apple, Google, Samsung gibi firmalar tüketicileri dijital yaşama hızla alıştırmaktadır. İnsanları internetin nimetlerinden daha fazla yararlandırmak için mobil cihazlara ve bulut bilişime odaklanmışlardır. Dijital dünyadan keyif alan ve nemalanan bireyler de daha fazla dijital çözümler tüketmeye başlamıştır. Üstelik bu kişiler etraflarını etkileme gücüyle hızla diğer insanları da dijital dünyanın içine çekmektedirler. Nitekim bilişim dünyasının bugünkü noktaya çabuk gelmesinin nedeni de teknoloji tüketicilerinin hiç de azımsanmayacak nüfusa ulaşmasıdır.

Kaç kişi ki bu dijitalize topluluk, demeyin. Pazarlama politikalarınızda onlara da yer verecek kadar varlar. Üstelik alım güçleri de çok yüksek. 2012 yılında 30 milyar TL’nin üzerinde internetten alışveriş yaptılar. 2015 yılında ise internetten 200 milyar TL’nin üzerinde alışveriş yapmaları bekleniyor. Nerede bunlar demeyin. Sağınızda solunuzdalar. Her sosyo-ekonomik statü (SES) grubundan insan var içlerinde. Sayıları da her geçen gün artıyor. İnternetten alışveriş yapmayan ama alışveriş kararlarını internette yaptıkları sörfler sonucunda veren kitleden bahsetmiyorum bile. (Bir istatistik yok ama tahminlerime göre 2012 yılında yapılan fiziki alışverişin 300 milyar TL’si internet verilerinden etkilenerek yapılmıştır bence.)

Hedef kitleleriniz hızla dijitalize oluyorsa siz de aynı hızla dijitalize olmalısınız ve markanızın geleceği için dijital dünyayı anlamaya ve ondan faydalanmaya başlamalısınız. Pazarlama çoktan dijital dünyaya ayak uydurdu mesela. Pazarlama; geleneksel pazarlama ve dijital pazarlama olarak ikiye ayrıldı. Markalara dijital pazarlama önerileri, projeleri ve kampanyaları üreten dijital ajanslar, sosyal medya ajansları ve benzeri kurumlar bile var. Ürününüzü kitlelere tanıtmak ve alışverişe yönlendirmek için dijital pazarlamadan yararlanmanızın vakti geldi de geçiyor.

Bu makaleyi dijitalize olamamış tek dişi kalmış dinazor firmalarımız için yazıyorum.  Bilmemek değil öğrenmemek ayıp demişler. Konuya biraz vakıf olanlarınız sıkılacak ama yeni başlayanlar için e-marketing’in abc’sinden başlayarak konuyu ele alacağım.

Nereden Başlamalı?
Eğer bir işletme sahibi olarak internetten, bilgisayardan, akıllı telefonlardan, sosyal ağlardan uzaksanız dijital pazarlama kavramını ve içeriğini anlamanız zordur. Ama yılmamalı ve dijital dünyaya dalmak için kendinize telkinde bulunmalısınız. Yüzme öğrenmek için suya atlamak zorundasınız.

Hedef kitlelerin (tüketicilerin) karşısına televizyon, gazete, radyo ve açıkhava mecralarıyla çıkmaya alışmış markalar bile dijital mecranın gücünü yeni fark etmiş durumdayken, e-posta kullanmayan iş adamlarının dijital pazarlamayı kavraması doğal olarak güçtür. Özellikle dijital pazarlama alanında hizmet veren ajansların, bilişim uzmanlarının ve danışmanların çok karmaşık bir dil kullandıklarını da göz önüne alırsak, iş dünyamızın dijitalize olmaktan neden uzak durduklarını anlamak zor değil.

Dijital dünyadan uzak veya dijital pazarlamaya uzak iş adamlarına önerim öncelikle gözlem yapmalarıdır. Etraflarında dijitalize olmuş insanlara soru sorup dijital dünyadan ne kadar ve nasıl faydalandıklarını öğrenmeleridir. Ardından kendilerine mutlaka dizüstü bilgisayar, tablet ve/veya akıllı telefon almalı ve kurcalamaktan korkmayarak teknolojiyi bizzat öğrenmeye çalışmalarıdır.

Sörf
İnternete bağlı cihazınızdan sanal âlemde gezebildiğiniz kadar gezinin. Haber sitelerinden rakip firmaların sitelerine kadar birçok siteye girip çıkın. Google, Yahoo, Yandex, Bing gibi arama motorlarına dilediğiniz kelime veya cümleleri yazarak araştırma yapın. Bir arkadaşınızın adını veya merak ettiğiniz bir tarihi kişiliğin adını yazın mesela, karşınıza onlarca hatta yüzlerce sayfa çıkacaktır. Arkadaşınız hakkında çıkan sayfalar sizi şaşırttı değil mi? Eee, internet çıkalı neredeyse 20 yıl oldu ve her gün; birileri, her şey ve herkes hakkında bir şeyler ekleniyor. Bu eklentileri sadece medya yapmıyor sıradan insanlar da yapıyor. Böylece tanıdığınız birçok insanın resmini veya bir haberini internette görebilmek mümkün oluyor. Merak etmeyin bir yıl sonra siz de internete düşeceksiniz J  İnternette dolaştıkça sanal alemde size dair de bir şeyler olsun istemeye başlayacaksınız. Demedi demeyin. Şimdilik röntgenci takılmanın keyfini çıkarın. 

E-posta
Dijital dünyadan nemalanmanın en önemli aracı e-posta’dır. Bence e-posta alıp vermeye başlayan bir insan dijitalize olma yolunda en önemli adımı atmış demektir. Zaten e-posta dijital pazarlamanın ilk ve en önemli ayağıdır. Günde milyarlarca e-posta birilerine ürün tanıtmak veya teklif sunmak için gönderilmektedir. E-reklam ve e-bülten bunlardan biridir. Tabi tanımadığınız kişilerden gelecek tanıtım veya satış amaçlı e-postalar (bunlara spam denir) zamanla sizin de canınızı sıkacak. Ama gülü seven dikenine katlanır. Şirketinizin web sitesi yoksa kurumsal e-posta hesabınız olamayacaktır. Ama şimdilik Gmail veya Yahoo uzantılı bir e-posta hesabı ile antrenman yapabilirsiniz. E-posta alıp vermek çok hoşunuza gidecek. Kartvizitliğinizdeki insanlar şimdiden e-posta göndermeye başlayın derim. Unutmadan, dijital dünyadan çakmıyorsanız bile, dinazor olarak anılmamak için, en azından e-posta hesabınız olsun.

Web Sitesi
Şimdi sıra şirketiniz için bir web sitesi açma vakti geldi. Önce alan adını almalısınız. www.şirketinizinadı.com adlı alan adı umarım boştur. Değilse “.com.tr”, “.net” veya “.biz” uzantılı alan adlarını deneyiniz. Onlar da doluysa şirket ismine ufak bir ekleme (örneğin sektörünüzün adı) yaparak tekrar deneyin, mutlaka boş bir alan adı vardır. Alan adını, alan adı ve web sitesi barındırma (hosting) hizmetleri sunan Doruk Net, TürkTicaret Net gibi firmalarından alabilirsiniz. Alan adı ücretleri yıllık 20 TL civarındadır. Şimdi geldi sıra web sitenizin tasarımına. Bunun için ya bir web tasarım ajansıyla çalışacaksınız ya da serbest çalışan bir web tasarımcı bulacaksınız. Ajansla çalışırsanız 5000 TL gibi bir ücreti gözden çıkarmalısınız, serbest çalışanlar ise 1000 TL’ye bile bu hizmeti vermektedir. Tabi içeriği siz vermelisiniz. İçerikten kastım metin ve resimlerdir. Rakiplerinizin sitelerine bakarak nasıl metinler yazmanız gerektiğini kolayca anlayabilirsiniz. Web sitesi tasarımınız tamamlandığında, ortaya çıkan sayfaları hosting hizmeti veren bir firmanın sunucusuna (server) koymalısınız. Bu hizmetin yıllık ederi 150 TL’ler civarındadır. (Web siteniz açıldığına göre artık kurumsal e-posta adresinizi de açabilirsiniz. Size önerim ad ve soyadınızı kısaltmadan adınız.soyadınız@firmaadı.com tarzında bir e-posta adresi açtırmanızdır. E-postalarınızı bilgisayarınızdaki Outlook yazılımı üzerinden yöneteceksiniz) Web sitenizde firmanız ve ürün/hizmetleriniz hakkında bilgi vermeniz yetmez. Hedef kitlelerin size ve ürüne nasıl ulaşacağını da tarif etmelisiniz. Bayilerinizin erişim bilgileri ve varsa ürününüzü satan e-ticaret sitelerine yönlendirme yapmanız gerekir. Tabi en iyisi kendi e-ticaret sitenizi açmak ve ziyaretçilerinizi oraya yönlendirmektir. Web sitenizin tıklanma/ziyaret rakamlarını bilmenizde de fayda var. Performansını takip edebileceğiniz bir web sitesi yaptırmanızı öneririm. Web sitenizi en kötü ihtimalle 3 ayda bir güncellemenizi, tasarımını da yılda bir revize etmenizi öneririm. Her zaman daha iyi bir web siteniz olabilir, olmalıdır da. Eğer kontrol panelli bir web sitesi yaptırırsanız bazı basit güncellemeleri kendiniz yaptırabilirsiniz.

E-ticaret Sitesi
E-ticaret sitesi açmak artık çocuk oyuncağı. Bu alanda profesyonelleşmiş 100’e yakın firma var. Hazır e-ticaret siteleri satıyorlar. Uzun ve yaygın kullanımların sonucunda mükemmel hale gelen bu e-ticaret paketlerini kendi tasarım anlayışınıza göre şekillendirmeniz de mümkün. Yıllık 500 TL ile 3000 TL arasında fiyatlara sahip olan bu hazır e-ticaret paketlerini artık koca koca reklamverenler bile kullanıyor. Sakın kafanıza göre bir e-ticaret sitesi yazdırmaya kalkmayın. O iş uzun sürer ve ayağınıza dolaşır. Bahsettiğim hazır paketlerden birini alın. Sanal mağazanızın yıllık cirosu 500 bin TL’yi geçerse belki size özel bir program yazdırabilirsiniz. Ama yine de hazır paketler kullanmanızı öneririm. Tabi açtığınız sanal mağazanın başına mutlaka birisini koymalısınız. Sitenin aksamadan işlemesi, müşterilerin sorularına cevap vermesi, siparişleri göndermesi için sanal dükkanın da bir elemanı olmak zorunda. O elemanın bilgi işlem kökenli olmasını öneririm.

E-ticaret sitesi açmayacaksanız bile mevcut e-ticaret siteleri ile temasa geçip ürününüzü onların mağazalarından satmaya çalışın. Örneğin Markafoni.com veya Hepsiburada.com veya Yenicarsim.com sizin için güzel bir sanal satış noktası (ve sanal bayi) olabilir. Bugün bir çok restoran ve hızlı yemek noktası cirolarının önemli bir kısmını Yemeksepeti.com üzerinden elde ediyor. Markafoni.com gibi fırsat siteleri firmaların stoklarını eritmesini sağlıyor.

ERP Programı
Madem e-ticaret sitesi açtınız ve yönetmesi için bir bilgi işlemci aldınız, oldu olacak bir de kurumsal kaynak planlama (ERP) programı alın derim. Bu programların içinde muhasebe, finans, satınalma, üretim, stok, satış, mağazacılık gibi modüller var. Bu departmanlarda çalışanlar kaydi bilgileri ERP programına girerek bilgi ve veri akışını hızlandırıyor ve çok doyurucu raporlar alabiliyorlar. İçinde CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) modülü de olan bir ERP programı şirketinizi daha iyi yönetmenizi ve daha doğru kararlar almanızı sağlayacaktır. Bu tip programlara tanımlanan veriler, şirketinizdeki çalışanlarca düzenli olarak girilirse her türlü performans değerlendirmesi alınabilir. Birçok ERP programı web arayüzlü olduğu için de siz dünyanın bir ucundan herhangi bir bilgisayar ve internet bağlantısı ile o gün ne üretilmiş, ne satılmış, ne tahsil edilmiş, ne kadar sipariş alınmış, stoklarınızda ne kadar ürün var ve benzeri her şeyi görebilirsiniz. CRM modülü aracılığıyla müşterilerinize özel kampanyalar kurgulayıp teklifler üretebilirsiniz.  Üstelik e-ticaret programınızla entegre çalıştırma olanağı sayesinde sanal mağazanız daha da hızlanacaktır.

Banner
İnternette reklam denince ilk akla banner gelir. Hedeflediğiniz kitleleri web sitenize ve e-ticaret sitenize çekmek için internete banner formatında ilanlar verebilirsiniz. Hedef kitlenizin ilgiyle takip ettiği siteleri araştırıp öğrenin. Banner ilan vermek için bu alanda uzmanlaşmış medya satınalma firmaları var, onlarla temasa geçin. Veya gözünüze kestirdiğiniz web siteleriyle direkt iletiime geçin. Banner tasarımı zor bir iş değildir. Web tasarımcınız çok hızlı bir şekilde yapabilir. Grafik animasyon şeklinde hazırlanan banner’larda markanızla ilgili mesajınızı verirken “tıklayın” kelimesine de mutlaka yer verin. Bu kelime insanları banner’a tıklamaya daha çok ikna ediyor. Eğer isterseniz web sitenizi yaptırdığınız yer hangi bannerlerınızdan web sitenize kaç ziyaretçi geldiğini size raporlayabilir. Böylece banner performansınız da ölçmüş olursunuz.

Trafik artırmak
Web sitenize veya e-ticaret sitenize daha fazla insanı çekmek istiyorsanız Banner’ın yanı sıra yapabileceğiniz başka taktikler de var. Öncelikle kendi e-postalarınızın altında mutlaka web sitenizin adresi olsun. Böylece mail gönderdiğiniz kişileri web sitenize daha sık girmelerini sağlarsınız. Arama motorlarına, özellikle de insanlar tarafından en çok kullanılan Google’a AdWords tarzı reklamlar verin. Böylece sizin sattığınız ürünleri Google’a yazan birisi ilk sayfada (üstte veya yanda) firmanızın bilgisini ve linkini görebilir ve tıklayarak doğruca size yönlenir. İnternetteki web sayfalarında, bloglarda ve sosyal medyada ne kadar çok web adresiniz yer alırsa ve o adreslere tıklayarak ne kadar çok insan web sayfanıza yönlenirse arama motorlarında o kadar ön sıralarda çıkarsınız. Bloglarda ve sosyal medyada bol bol firmanıza link verecek şekilde var olmaya çalışın. Arama motoru optimizasyonu (SEO) denen kavramı araştırın ve/veya bu alanda hizmet veren bir bilişimciden yardım alın. O sizin web sitenizi ilk sayfalarda yer alması için neler yapmanız gerektiğini gösterecektir. Firmanızı ve erişim bilgilerinizi ticaret portalı olan web sitelerine kaydettirmeniz de önemlidir. Bu tip portallardan web sitenize ve santralinize epey bir müşteri yönlenecektir. İnterneti en iyi kullananlardan sektör kuşkusuz medyadır. Televizyonların, gazetelerin ve dergilerin web siteleri de halk tarafından çok sıkı takip edilmektedir. Medyaya düzenli aralıklarla haber değeri olan basın bültenleri gönderirseniz onların web sayfalarında da yer alacağınız için markanız hakkında arama motorlarında daha çok haber çıkacaktır. Bu da web sayfanıza olan trafiği artıracaktır.

Sosyal Medya
Sosyal medyanın meşhur ikilisi Facebook ve Twitter hakkında epey şey duymuşsunuzdur. Gerçekten keyifli ve faydalı programlar bunlar. Her ikisinde kişisel hesap açarak sanal dünyada sosyalleşmeye başlamalısınız. Göreceksiniz bu programları sadece kişiler değil, firmalar da kullanıyor. Siz de üç dört aylık süreçte sosyal medyayı keşfedecek ve müşterilerinize buradan nasıl ulaşabileceğinizi kurgulamaya başlayacaksınız. Firmalar buralarda açtıkları sayfalarla takipçilerine marka haberlerini ve kampanyalarını iletiyorlar, böylece insanlar sevdikleri markalardan sıcağı sıcacığına haberdar oluyorlar. Ayrıca markanın tüketicileri de birbirlerinden haberdar olabiliyorlar, birbirlerine deneyimlerini aktarabiliyorlar. İnsanlar sosyal medyada karşılaştıkları markaların web ve e-ticaret sitelerine daha kolay yönelmektedirler. Sosyal medyanın ağır toplarından Youtube ve Instagram’da da firmanıza ait sayfalar açabilirsiniz. İşinizle ilgili video ve resimleri buradan takip etmek isteyecek çok takipçiniz olacaktır. Yalnız sosyal medyada var olmak için var olmayın. Takipçilerinizi bilgilendirmek, şaşırtmak ve eğlendirmek için var olun. Sosyal medyadaki aktifliğinizin sorumluluğunu da bilgi işlemcinize devredin. (Dijital pazarlama gündemimize girdiğinden beri ben bilgi işlemcileri pazarlama departmanının elemanı olarak görüyor ve pazarlama müdürüne bağlıyorum. Size de tavsiye ederim.)

Blog
Bloglar da sosyal medyanın önemli bir parçasıdır. Blog açan firmalar buradan ürünlerini tanıtmakta, tüketicilerin deneyimlerini yayınlamakta, takipçilerine faydalı bilgiler vermektedirler. Ayrıca bloğunuzda müşterilerinizle interaktif bir diyalog yaşayacağınız için bu diyaloglardan müşteri adaylarınız etkilenecektir. Firmanızla ilgili bir blog açmanız da size hem yeni müşteri kazandıracak hem de mevcut müşterilerinizin memnuniyetini artıracaktır. Bayilerinizi de blog açmaya teşvik edin. Bloglardan web sitenize epey insan yönlenecektir. Her hafta bloğunuza yeni bir yazı eklemeyi unutmayın. Tüketicilerin açtığı bloglara da kayıtsız kalmayın. Eğer onlar firmanızdan, markanızdan, ürünlerinizden veya sektörünüzden bahsediyorsa siz de devreye girin ve diyalog kurun.

Google Alerts
Firmanız, markanız, sektörünüz, rakipleriniz, siz ve daha bir çok konuda sanal alemde çıkan haberleri günü gününe öğrenmek istiyorsanız Google’ın harika bir hizmeti olan Alerts’den faydalanın. Buraya istediğiniz kelimeyi giriyorsunuz, internete o gün o kelimeyle ilgili yeni bir şey yüklendiyse, Google Alerts size hemen haber veriyor. Bir nevi medya takip hizmeti anlayacağınız. Üstelik de ücretsiz.

Karekod
Barkodla tanışalı uzun yıllar olduğu için onu biliyorsunuz. Fark ettiyseniz son zamanlarda bir de karekod var. Özellikle gazete ve dergi ilanlarında reklamın bir yerinde duruyor. Hatta gazeteler haberlerin köşelerine de karekod koyuyorlar. Eğer telefonunuza karekod okuyucu yüklediyseniz, ilandaki karekodun üzerine objektifi tutuyorsunuz ve program karekodu okuyarak internette bir sayfaya sizi otamatik yönlendiriyor. Yönlendirildiğiniz sayfada ilandaki markayla ilgili bir tanıtım filmi veya web sitesi görüyorsunuz. Marka hakkında daha fazla bilgileniyorsunuz. Nasıl, çok güzel değil mi? Siz de karekod uygulamasıyla interaktif ilanlar yayınlayabilirsiniz. İlanlarınızı görenleri kısa sürede web sitenize sokabilirsiniz. (Artık barkod üzerinden ürün araştırması yapmak da mümkün. Arkadaşınızın aldığı bir ürünün barkodunu akıllı telefonunuza okutuyorsunuz, telefonunuz da o ürünün nerede kaça satıldığını size hemen gösteriyor.) Bence karekod uygulaması ürün etiketlerine ve kartvzitlere dahi girmelidir. Ürünü incelerken üzerindeki karkodu akıllı telefonuma okutup bilgi alabilsem, bir uzman görüşü dinlesem veya nasıl kullanabileceğimi görsem fena olmaz mıydı? Veya birisinin kartvizitini aldığımda üzerindeki karekodu okutsam ve kişinin web sayfasına gitsem? 

Markette Değil Açıkhavada Satış
Uzakdoğuda bir firmaya (Tesco’nun Guney Kore’deki marketler zinciri), ürünlerini market raflarında satmak yetmemiş olacak ki, açıkhava reklamlarıyla da perakende satış yapmaya başladılar. Nasıl mı? Metro duraklarındaki reklam alanlarına verdikleri ilanlar ürünlerle dolu. İlanları raf mantığında hazırlamışlar. Durakte değil de market rafları arasındaymış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Durakta bekleyenler ilanlardaki ürünlerin altında bulunan karekodunu cep telefonlarına okuttuklarında hemen mobil alışveriş sitesine yönleniyorlar. Alım yaparlarsa parası cep telefonu faturasına geliyor, aldıkları ürün de evlerine gönderiliyor. Bu kadar basit ve bu kadar hızlı. Çok akıllıca değil mi? Bu market bu yöntemle %20 satış artırmış.

Viral Tanıtım
Firmalar artık sırf internette izlenmesi için reklam filmi hazırlatıyorlar. Takipçiler filmin linkini birbirine göndererek reklamın izlenmesini sağlıyor. Televizyonlarda hiç vizyona girmemiş böyle yüzlerce reklam var sanal alemde. Hatta firmalar televizyona çıkacakları reklamı bir gün öncesinden sosyal medyaya koyarak viral dağılımını sağlıyorlar. Ayrıca sadece sosyal medyada geçerli viral kampanyalar da yapılıyor.  Burada amaç firmanın Twitter, Facebook ve Blog sayfalarına daha fazla üye çekmek. Ve bu yolla sadık müşteriler kazanmak.

Bu kadar dijital pazarlama dersi ve önerisi sanırım yeter. Geleneksel pazarlama faaliyetlerinizin yanına dijital pazarlamayı da eklemeniz gerektiğine sanırım sizleri inandırmışımdır.

Sanal alemden müşteri kapma yolunda sizlere başarılar diliyorum. 


Web sitem: www.muratsaylan.com

 

1 Mayıs 2004 Cumartesi

Çüş. Hala mı, web siteniz yok!



Konunun önemini anlatmak için böyle bir başlık seçtim. Alınanlarınızdan özür diliyorum. Ama hakikaten, günümüzde bırakın KOBİ’leri, esnafların dahi internet sitesi olmalıdır.

Diyeceksiniz ki, bir çok firmanın hala ne interneti, ne de bilgisayarı yokken, web sitesine özendirmek gereksiz bir çaba değil mi?

Değil.

İnanılmaz bir çağdayız; Bilgi Çağı. Bilgi tarih boyunca hep vardı, ama hiç günümüzde olduğu kadar üretilmemeşti ve hızlı dolaşmamıştı. İşte çağımızı anlatan bir kaç bilgi;

“Her 5 yılda bir üretilen bilgi miktarı iki katına çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda bu süre daha da azalacak.”

“Dünyada son 30 yılda, bir önceki 5000 yıldan daha fazla enformasyon üretilmiş ve bu hızla artıyor.”

“17. yüzyıl İngiltere’sinde bir köylünün hayatı boyunca maruz kaldığı enformasyon miktarı bugün New York Times gazetesinin bir hafta sonu ekinde yer alan bilgiye eşit.”

İnternet, bilginin üretimini ve dolaşımını müthiş artırdı. Bilgi çağının sınırlarını genişletti, hatta diyebilirizki internetin keşfi belki de bilgi çağının sonunu müjdeliyor. Çünkü bilgi bugünkünden daha hızlı dolaşamaz artık. 

İnternet sayesinde insanlar birbirleriyle ekonomik ve hızlı iletişime geçebiliyor, bilgi paylaşabiliyor, her türlü bilgiye evlerinden ulaşabiliyor, dünyanın dört biryanında alışveriş yapabiliryorlar. Bir istatistiğe göre batıda insanlar internet karşısında, tv’den daha fazla vakit geçirmeye başlamışlar.

İnternet hayatı olduğu kadar iş yapış şeklini de oldukça etkiliyor. Tüketiciler ve satın almacılar aradıkları bir ürünü ve markayı arama motorlarına girerek, her türlü bilgiye ulaşabiliyorlar. İlanda veya kartvizitte gördükleri web sitesine girerek hem şirket hem de ürün/marka hakkında bilgi edinebiliyorlar. 

Bugün kartvizitlerinizde internet ve e-posta adresinizin olmamasının size neler kaybettirdiğini düşündünüz mü?

Söyleyeyim; Para.

Herkes birşeyler satarak yaşar. Şirketler de. Şirketlerin, sadece varlıklarını duyurmaya değil, ne sattıklarını da duyurmaya ihtiyaçları vardır. Bu yüzden her şirketin web sitesi olmalıdır. İlla satış amaçlı olması gerekmiyor, tanıtım ve bilgilendirme amaçlı olsun yeter.

İnternet sitesi en kolay ve en ucuz tanıtım mecrasıdır. Üstelik bu mecraya dünyanın her tarafından insanlar bakabilir.

İnternet sitesi açmakla iş bitmiyor, Google gibi, popüler arama motorlarına da kaydolmak çok önemli. Böylece insanların, ürün veya marka adı girerek yapacakları araştırmalarda sizin sitenize ulaşmaları kolaylaşacaktır. Yani tüketiciler ve müşteriler dünyanın neresinde olursa olsunlar size ve ürünlerinize kolayca ulaşabileceklerdir.

Üstelik, internet sitesi, bir şirketin kurumsallaşması için atabileceği ilk adımdır. Bugün herhangi bir düzeydeki şirkete baktığımız zaman, günlük işleri kotarmaktan “biz ne yapıyoruz?”, “kimin için yapıyoruz?”, “gelecekte ne yapacağız, nerede olacağız?” gibi sorulara cevap üretmediklerini görüyoruz. İnternet sitesinin içeriğini oluştururken hiç olmazsa bu sorulara cevap verdikleri için kurumsallaşma yolunda ilk adımı atmış olacaklardır.

Peki bir web sitesinde neler olmalı?
Siteniz sadece ana sayfadan ibaret olabileceği gibi, çok sayfalı da olabilir. İsterseniz başka sitelere link de verdirebilirsiniz. Mesela sektör derneğinize, bayilerinizin sitelerine...vs. Sitenizde olması gereken temel sayfalar şunlar olmalı;
  • Şirketin erişim bilgileri (adres, telefon, faks, e-posta adresleri...vs)
  • Şirketin tarihçesi
  • Şirketin vizyon, misyon ve yönetim politikası
  • Şirketin organizasyon yapısı ve yetkililer
  • Başkan’ın mesajı
  • Ürünler
  • Üretim yeri ve süreçleri
  • İlgili/Faydalı linkler
  • Sık Sorulan Sorular
  • Danışma Hattı
  • İşbaşvurusu formu

Yukarıdaki listeden de anlaşılacağı gibi, web sitenizi layıkıyla açmak, şirketinizi kurumsallaştırma yolunda atacağınız temel adımlardan biri olacaktır.

Sitenizin tıklandıktan sonara çabuk açılmasını, web tasarımcısından ısrarla isteyin. Büyük bir ihtimalle web tasarımcınız çok atraksiyonlu bir şey yaparak hem sizin hem de potansiyel müşterilerinin gözüne girmeye çalışacaktır. Bu yüzden ağır işleyen yüklü bir site önerecektir. Unutmayın insanların zamanları dar. Tıklar tıklamaz sitenizi karşılarında görmek isteyeceklerdir. 3 saniyelik bir bekleme süresi bile onlar için dayanılmazdır. Bu sebeple “intro” bile yaptırmayın derim.

Bir şirketin internet sitesini kim yapar?

Freelance bir uzman mı? Reklam ajansı mı?, PR şirketi mi? Doğrudan Pazarlama ajansı mı? Prodüksüyon şirketi mi? Başlarda herkesin talip olduğu site yapımı, artık bu alanda uzman kuruluşlarca yapılıyor.

Maliyetlerine gelince! Nasıl bir site istediğinize ve kime yaptıracağınıza göre değişir.

Sadece bir iki sayfadan oluşan ve freelance bir web’ciye yaptırılan sitelerin maaliyeti; alan adı, hosting (sitenin yerleşik olacağı server) ve tasarım dahil 200 YTL ile 2000 YTL arasında değişiyor.

Komplike bir site yapmaya karar verirseniz, uzman bir web sitesi yapım şirketi ile çalışmanızı öneririm. İntro’su olan, 10’larca, hatta yüzlerce sayfa barındıran, bol resimli, interaktif modülleri (on-line satış, İK, forum...vb) bulunan, sık sık güncelleme gerektiren bir sitenin maaliyeti 2000 YTL ile 50.000 YTL arasında değişecektir.

Nasıl bir site yapmalıyız, diye soracak olursanız, size cevabım; “bir an önce internette olun da, nasıl olursanız olun” olacaktır. Göç yolda düzelir zamanla internet sitenizi zenginleştirirsiniz.

Web sitenizin adresini nerelere koyacaksınız?

Cevabım; Mümkün olan heryere.
  • Kartvizitlerinize
  • Antetlinize, zarfınıza ve diğer şirket dökümanlarınıza
  • Fatura ve diğer resmi dökümanlarınıza
  • Anbalajlarınıza
  • Kolilerinize
  • Etiketlerinize
  • Ürünlerinize
  • Reklamlarınıza
  • Panolarınıza
  • E-posta gönderilerinize

Unutmayın, intermet kullanımı ve e-posta trafiği gün geçtikçe artıyor. Potansiyel tüketicileriniz ve müşterilerinizle iletişime geçmenin en etkili, kolay ve ucuz yolu internetten geçiyor. Şirketinizi muhakkak bilgisayarlaştırın ve internete taşıyın. Göreceksiniz daha verimli çalışacak ve daha çok satacaksınız.


Web sitem: www.muratsaylan.com 

1 Ekim 2001 Pazartesi

İnternet’te pazarlama ve tanıtım



İnsanlık tarihinin en önemli buluşlarından biri olarak gördüğüm internet, bilgiyi, kültürü ve ticareti (olumlu anlamda) çok derin etkilediğini düşünüyorum. Belki bugün internet bundan 3-4 yıl öncesi kadar şaşalı karşılanmıyor, hayatımıza katkıları abartılmıyor, ama kullanıcıları her geçen gün artıyor. Etkinliği artıyor. E-ticaret hacmi de katlanarak büyüyor. Araştırmacılar yakın bir gelecekte insanların internet karşısında, televizyondan daha fazla vakit geçireceklerini gösteriyor. Zaten sosyologların “screenager” dediği, yeniliği ve pratikliği seven bir nesilin geliyor olması da internetin yıldızının ne kadar parlayacağının da bir göstergesi.

İnternete dev yatırımlar yapan şirketlerin bekledikleri geridönüşü alamadıkları bir gerçek. Bu internetin “kof” çıkmasından değil, gerçekçi projeksiyonlar yapması için işin başına getirilen yöneticilerin “kof” çıkmasından kaynaklanıyor.

Günümüzde çok önemli bir iletişim aracı haline gelen İnternet, tüketicilerin ve iş dünyasının alışkanlıklarını hızla değiştirmeye devam ediyor. “e-Business” kavramının içi her geçen gün daha çok doluyor. İnternetten alışveriş şimdilik yeterli olmasa da artıyor. Modern tüketici internetten de ulaşabildiği şirketleri tercih ediyor. Yakın gelecekte internette varlığı olmayan şirketlerin güven ve itibar kaybettiklerini gözlemleyeceğiz.

Kurumsallaşmak isteyen her şirket internette kendine yer edinmeli. Müşterilerine kurumu ve markası hakkında her türlü bilgiyi buradan vermelidir. Yapılanması uygunsa sitesinden e-ticaret te yapmalıdır. İnternette sitesi olan bir marka hem halkla ilişkilerini kuvvetlendirecek hem de satışlarını artıracaktır. İnternet sayesinde ilgili kitleye ulaşma ve onlara tanıtım yapma maliyetleri de azalmaktadır.  

İnternet’in en büyük avantajı; yakalanması zorlaşan spesifik hedef kitlelere ulaşılmasını mümkün kılmasıdır. İnteraktif ve anında ölçülebilir olması ayrı bir artı değeridir. Başka bir avantajı da geleneksel mecralara göre maliyetinin düşük olması. İnternet’te müşterinin ihtiyaçlarını açığa çıkararak satışları artırmaya yönelik veri tabanı oluşturmak daha kolay ve daha “cost-effective”.

Biz pazarlama iletişimciler açısından da, internet “yeni medya”. Öngöremediğimiz fırsatlar okyanusu. Benner alanlarıyla Reklam’a, kurumsal siteleriyle PR’a, alışveriş siteleriyle Satışa, e-mail trafiğiyle doğrudan pazarlamaya, üyelikleriyle CRM’e ve daha saymakla bitmeyecek özelliğiyle Pazarlama’ya inanılmaz hizmet eden bir kanal.

İnternet, doğrudan pazarlamanın da önemli bir mecrası olma yönünde ilerliyor. Doğrudan pazarlama yöntemlerinden biri olan, her bir tüketicinin belirli ihtiyaç ve istekleri üzerine  yoğunlaşmak üzere tasarlanmış bir müşteri ilişkileri modelleşmesi olarak da tanımlanan ilişkisel pazarlamanın en önemli ve verimli uygulaması internette Amazon.com tarafından başarıyla uygulanmakta ve satışlarını önemli oranlarda artırmaktadır. Amazon.com’un yaptığı; kendisinden bir kere alışveriş yapanı veri tabanı yazılımıyla tanımak, satınalma davranışlarıyla ilgili analizlerden sonra müşterinin profilini çıkararak ilgi duyduğu kitapları müşterisi istemeden dahi bilgisine sunmaktır.

Doğan grubunun interneti kullanış şekli yeni dönemin örnek stratejilerinden biri olabilir. Grubun bütün internet yapılarını Doğan Online çatısı altında toplaması. Sitelerini hizmetlerine ve segmentasyonlara göre farklılaştırması, ortak kaynak ve veri tabanı kullanımı, operasyonel süreçleri iyileştirmesi ve güçlü içeriğiyle İnternetin nasıl etkili kullanılabileceği konusunda iyi bir örnek teşkil ediyorlar.

İnterneti en etkili (pazarlama, tanıtım ve satış alanı olarak) kullananlar ise bankacılar. “Banka şubelerini hiç sevmeyen” bankacılarımız, şu anda bile internetteki şubelerine iş yüklerinin %30’unu yıkmış durumdalar. Bankacılık işlemlerinin internetten yapılması maliyetleri de oldukça düşürüyor. Bankacılar 10 yıl sonra bankacılığın %90’ının internet üzerinde yapılacağını öngörüyor ve buna göre yapılanıyorlar.

Henüz bizde çok kabul görmese de, 10 yıl sonra perakende alışverişin önemli bir yüzdesinin de (%60 gibi) internet üzerinden gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Pazarlamacıların ve tanıtımcıların, internet üzerine daha çok kafa patlatmaları gerekiyor. Bu kanalın iyi değerlendirilmesi durumunda şirketlerin çok daha fazla müşteri çekeceğine ve karlılıklarını artıracağına inanıyorum.


Web sitem: www.muratsaylan.com