Ortalık “inovasyon”dan
geçilmiyor. Hani bir şeyi 40 kere söylersen gerçekleşirmiş ya, ülkece o kadar
çok inovasyondan bahsettik ki, çok inovatif bir ülke olmamız yakındır.
İnovasyon, iş dünyasının şimdiye kadar ürettiği tüm
kavramları içine alan bir kavram olarak karşımızda. Yaratıcılık, farklılaşma,
iyileştirme, yenilik, değişim, yeniden yapılanma, benchmark, outsourcing ve
nicelerini yutan bir kavramla karşı karşıyayız.
Korkum, diğer kavramları anlayamadan, hakkını veremeden gündemimizden
çıkardığımız gibi inovasyonu da harcamamızdır. İnovasyon gündemden düşmeden,
harcanmadan, üzerine bir de ben klavye oynatayım dedim.
Sözlüğe bakarsak “innovation”ın karşılığı olarak “yenilik,
icat, yeni fikirler, onarma” karşılıklarını buluruz. İş dünyasındaki
literatürlerde ise “para kazandıran,
rekabette öne çıkaran yenilikler” olarak tanımlanıyor. Bu yenilik üründe
olabilir, üretim süreçlerinde olabilir, dağıtım kanalında olabilir, velhasıl
işi etkileyen herhangi bir alanda olabilir.
Literatürdeki başka bir tanıma göre: “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal veya hizmet), veya
sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, işyeri
organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin
uygulanmasıdır.”
Yabancı bir atasözü “aynı
şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemezsiniz” der. İnovasyonun mantığı
da budur. Sonuçları daha başarılı kılmak için iş yapış şeklinizin her aşamasını
tekrar gözden geçirin, eleştirin, uygun olanları yenileyin, değiştirin,
iyileştirin.
Çalış, çalış nereye
kadar!
Biliyorum, yaptığınız inovasyon bir gün gelecek
konvansiyonel kalacak. Rakipleriniz bir süre sonra inovasyonunuzu taklit
edecek. O zaman ne gerek inovasyon
yapmaya, şimdiye kadar böyle iş yaptık ve kazandık, eski köye yeni âdete gerek
yok, diyebilirsiniz. Siz yapmazsanız rakipleriniz inovasyon yapar. O zaman
da zorunlu olarak siz taklit eden olursunuz. Takipçilik ise yorucudur. Markalar
çöplüğü taklit ederek rekabet edebileceklerini düşünenlerle doludur.
İnovasyon yapmaktan bıkmayacaksınız. Rakiplerinizden hızlı
davranıp siz yeni inovasyonlar yapacaksınız. Böylece sürekli rakiplerinizden
önde olacaksınız, rakiplerinizden farklılaşacaksınız. Rakiplerinizi yoracak ve
sizin inovasyonlarınıza ayak uyduracak sermayeyi ve enerjiyi
biriktirememelerini sağlayacaksınız.
Kabaca genelleyecek olursak bir sektörde 7’den fazla marka
varsa o sektör karlı değildir. O sektörde ne kadar inovasyon olursa, zayıf
olanlar elenir ve sektörden çekilir. Fiyatları ve kaliteyi düşüren zayıf
rakiplerdir. Onları silkelerseniz, sektörünüz daha sağlıklı ve karlı olur. Yani
inovasyon yapmak sektörünüzün konsolide olmasını da sağlar.
Peki, hangi inovatif fikrinizi hayata geçirmelisiniz? Nasıl
inovasyonlar yapmalısınız?
Küçük iyileştirmeler, değişimler işinizi geliştirir ve
ilerletir. Bunları yapmaya devam, ama devrimci inovasyonlar peşinde de
olmalısınız. Öyle inovasyonlar gerçekleştirmelisiniz ki, rakipleriniz sizi çok
çabuk kopyalayamamalı. Yarattığınız farklılıklar, inovasyonlarınız zor taklit
edilebilmeli. Rakiplerinizin sizi taklit edesiye kadar geçen süre ne kadar uzun
olursa, fiyat ve algı rekabetinden o kadar uzak olursunuz. Rakiplerinizi o
derecede yorarsınız. O derecede ters köşeye yatırırsınız. Devrimci inovasyonlar
en zor taklit edilen inovasyonlardır.
Devrimci inovasyonlar için radikal düşüncelerden,
önerilerden korkmayın. Fizibilitesini yapmadan onları elemeyin. Sizin
elediğiniz devrimci inovasyonları bir gün, bir rakibiniz mutlaka uygular. “Bunu biz de düşünmüştük” dediğinizde,
rakibiniz sizden çok daha ilerilere gitmiş olabilir.
İşiniz, ürününüz, marka mimariniz, iş süreçleriniz hakkında
daha radikal düşünme zamanı geldi. Devrimci inovasyonlarınızı bekliyoruz.
Şaşırtın bizi.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder