Satıcılık mesleğine dair pek çok makale yayınladım. Bu
makalelerimde bireylere ve kurumlara satış yapmayı, müşteri temsilciliğini,
müşteriye hizmet vermenin inceliklerini, satış yönetimini ve satışta başarılı
olmaya dair konuları ele aldım. Satış konulu makalelerime gösterdiğiniz ilgiye
teşekkür ediyorum. Bazılarınız ihracat satıcılığına dair görüşlerimi ve
önerilerim sormuş. Müşterilerimde gördüğüm uygulamalar ve yaptığım araştırmalar
ışığında yurt dışındaki firmalara satıştan sorumlu satıcılara ve ihracat
satıcısı olmak isteyenlere yönelik bu makaleyi hazırladım. İyi okumalar.
Öncelikle ihracatın doğasına değinmek istiyorum. Böylece
ihracat satıcısı olmaya dair bir “altlık” yapmış olacağım.
Her firma için ürettikleri ürünlerin ve hizmetlerin
alıcıları aslında tüm dünyadır. Küçük girişimcilerin çoğu ilk önce bulundukları
(dar) bölgeye satış yapacak yerel bir firma kurarak işle başlarlar. İşleri
büyüttükçe ülkenin tamamına satış yapabilen ulusal bir firma olmaya
çalışırlar. Elbette gönüllerinden geçen tüm dünyaya satış yapabilen global
bir firma olmaktır.
Bazıları için bu hayalden öte zorunluluktur. Sadece iç
pazara odaklanmak şirketin büyüme potansiyeline yeterli gelmeyebilir. İç
pazarın bir limiti vardır (nüfus, alım gücü vb.). Firma iç pazarda belirli bir
pazar payına ulaştıktan sonra büyümesi yavaşlar. Eğer yurtiçinde daha fazla
veya hızlı büyüme sağlanamıyorsa yurt dışına odaklanmak gerekebilir. Dünya
nüfusu yaklaşık 8 milyardır. İhracat, firmanın büyüme potansiyelini teorik
olarak sınırsız hale getirir.
Pek çok firma yurt içinde hedeflerine ulaşamadığı için
ihracata yönelir. Bir fabrikanın kapasitesi 100 birimse ve iç pazar sadece 60
birim talep ediyorsa, fabrika potansiyelinin %40’ını değerlendirmiyor demektir.
İhracat sayesinde bu boş kapasite doldurulmuş olur.
Bazen de yabancılar sizi bulur ve sizden ürün/hizmet ister.
Böylece hiç hesapta yokken ihracata başlarsınız. Ama tadını alınca
bırakamazsınız. Hem yurt içine hem de yurt dışına satarsınız.
Bir firma için ihracat yapmak; yerel bir oyuncu olmaktan
çıkıp, fırtınalara daha dayanıklı global bir oyuncuya dönüşmek demektir.
Sadece ihracata çalışan firmalar da vardır. Bunlardan
bazılarının kuruluş amacı budur, bazıları ise iç pazarı bırakmıştır.
İhracat yapmanın pek çok avantajları vardır.
İhracat sayesinde üretim adedi arttıkça, birim başına düşen
sabit maliyetler azalır. Yani ihracat yapmak, firmanın iç pazara sattığı ürünün
maliyetini de düşürür ve firmayı daha rekabetçi hale getirir.
Genelde distribütör veya toptancı düzeyindeki yabancı
firmalara satış yapıldığı için büyük montanlı ihracat söz konudur, bu da yüksek
döviz girdisi sağlar. Ayrıca ihracatta daha garantili ve kaliteli tahsilat
yapılabildiği için yabancılara satış yapmak avantajlıdır. Bu yüzden firmalar yabancı
müşterilerine önemli iskontolar yaparlar ve karlarının bir kısmından feragat
ederek ihracat gerçekleştirirler (elbette yurtdışına yurtiçine sattığından daha
yüksek fiyata satış yapan firmalar da vardır ama bunlar istisnadır)
İhracat yapmanın deha pek çok sebebi ve faydası vardır.
·
İhracat yapan firmanın döviz girdisi, firmanın
nakit akışını güçlendirir ve bankalar nezdinde kredibilitesini artırır.
·
Hammaddesi ithal (dövizle), satışı yerel (TL
ile) olan firmalar kur artışlarından büyük zarar görebilir. Bu firmalar ihracat
yaparak gelirlerinin bir kısmını döviz cinsinden elde ederler ve kur farkı
riskini azaltırlar. Hatta dövizle satış yapmak ekstra karlar etmelerini bile
sağlar.
·
İhracat, firmanın genel cirosunu dengede tutar. Sadece
iç pazara çalışan bir firma, ülkede yaşanan bir ekonomik krizden,
devalüasyondan veya talep daralmasından yüksek oranda etkilenir. Ancak
cirosunun önemli bir kısmı (örneğin %50'si) ihracat olan bir firma, iç pazar
dursa bile yurt dışı satışlarıyla gemisini yüzdürmeye devam edecektir. İç pazar
daralsa bile, yurt dışı pazarlar firmanın ayakta kalmasını sağlayacaktır. Ayrıca
bir pazarda işler kötü giderken diğerinde iyi gidebilir.
·
Bazı ürünler mevsimseldir (örneğin; dondurma,
kışlık mont, tarım ürünleri). Firma, Türkiye'de kış yaşanırken Güney
Yarımküre'ye (örneğin; Şili, Avustralya, Güney Afrika) yazlık ürün satarak
üretim bantlarını yılın 12 ayı boyunca aktif tutabilir.
·
Teknolojik olarak veya moda anlamında iç pazarda
eskimeye yüz tutmuş (demode olmuş) ürünler, gelişmekte olan veya farklı tüketim
alışkanlıklarına sahip diğer ülke pazarlarında hala alıcı bulabilir.
·
Yurt dışındaki zorlu rakiplerle ve katı
standartlarla (Avrupa Birliği standartları vb.) mücadele etmek zorunda kalan
firma, mecburen kalitesini ve standartlarını yükseltir.
·
İhracat yapan firma dünyadaki trendleri, yeni
teknolojileri ve tüketici alışkanlıklarını erkenden görerek iç pazardaki
rakiplerinden bir adım öne geçer. "Almanya'ya mal satabilen firma"
imajı, iç pazarda da prestij sağlar. "Biz 20 ülkeye ihracat yapıyoruz"
cümlesi, iç pazardaki müşteriler ve bankalar nezdinde firmanın itibarını ve
güvenilirliğini artırır.
·
Devletler ihracatı artırmak için ciddi teşvikler
verir. KDV iadesi almak, fuar katılımlarının desteklenmesi, yurt dışı ofis kira
yardımları ve Eximbank gibi kurumlardan uygun faizli kredi imkanları firmaları
ihracata çeker.
·
İhracat, KDV istisnasına tabidir. İhracatçı
firma, üretimde yüklendiği KDV'yi devletten iade alarak ciddi bir finansman
kaynağı yaratır. Sıfır KDV ile ürün sattığı için satıştan devlete ödemesi
gereken KDV olmaz. Böylece satın almalarla ödediği KDV’yi mahsuplaşma
gerektirmeden devletten tahsil edebilir.
Yurt dışına satış ile iç pazara satış yapmak, temelinde
"bir ürünü bir bedel karşılığında devretmek" olsa da, operasyonel
süreçleri, riskleri ve dinamikleri bakımından gece ile gündüz kadar
farklıdır.
·
İç pazara satış yapmak TL getirirken, dış
pazarlara satış yapmak döviz (USD, Euro) getirir.
·
İç pazarda 90-120 gün vadeli çeklerle çalışmak
yaygınken, ihracatta (özellikle yeni müşterilerde) siparişin bir kısmını veya
tamamını peşin almak daha mümkündür.
·
Yurt içindeki bir toptancı 1 palet mal alırken,
yurt dışındaki bir ithalatçı genellikle konteyner bazında (tır bazında) mal
çeker. Tek seferde büyük satış yapılır.
·
İç pazarda çoğunlukla yerel rakiplerle rekabet
ederken, dış pazarlarda global rakiplerle rekabet edersiniz. Üstelik bu
rekabette ülkelerin ihracat ve ithalat politikaları da oldukça etkilidir ve
dalgalanmalar yaratır.
·
İç pazarda bir müşteriyi ikna etmek bir hafta
sürebilirken, ihracatta bu süreç aylar, bazen yıllar alabilir. Güven oluşturmak
zordur ve zaman ister.
·
İç pazara satış yaparken Türkçe yeterliyken, dış
pazarlara satış yapmak için yabancı dil, özellikle İngilizce bilmek şarttır.
·
İç pazarda müşteri bulmak ve satış görüşmeleri
yapmak az zahmetli ve maliyetli olurken, yurt dışı müşteri ziyareti için uçak
biletleri, otel masrafları, fuar katılımları, numune gönderim kargo ücretleri
(yurt dışı kargo çok pahalıdır) ciddi bir bütçe gerektirir.
·
İç pazara odaklanan satıcılarınızın sadece satış
becerileri iyi olması gerekirken, dış pazarlara satış yapacak satıcınızın
farklı ülkelerin iş yapış kültürlerine hakim de olması gerekir. Aksi taktirde
satış görüşmeleri başarısız olur.
·
İç pazara satışta nakliye, irsaliye/fatura ile
kolayca ve hızla yapılabilirken, dış pazarlara konşimento, çeki listesi, menşe şahadetnamesi,
gümrük beyannamesi ve benzeri belgelerle ve de; gemi, uçak, tır, gümrükleme,
konteyner, liman operasyonları gibi nakliye yöntemleriyle gerçekleşir. Birinde
bürokrasi azken, diğerinde çoktur.
·
Ürünleriniz yurtiçinde kısa mesafeleri kat
edeceği ve nispeten daha güvenilir yollarla ve araçlarla transfer edileceği
için taşıma riskiniz düşükken, yurt dışına gönderdiğiniz ürünler daha uzun
mesafeleri kat edeceği için mallarınız yolda hasar görebilir, konteyner
kaybolabilir, kaza ihtimalleri artabilir, gemi korsanların eline geçebilir,
gümrükte bekletilebilir. Sigorta ve teslim şekilleri konusundaki bilgisizlik
büyük zararlara yol açabilir.
·
İç pazara satışta evraksal hatalar büyük
sorunlar ve maliyetler yaratmazken, yurt dışına satışta gümrük evraklarında
yapılacak tek bir harf hatası, malın gümrükte kalmasına ve binlerce dolar
ardiye (depo) cezası ödenmesine neden olabilir. Yurt dışı satışlarda hata
toleransı çok düşüktür.
·
İç pazara satış yaparken Türk Ticaret kanununa
ve yerel vergi sistemine uymanız gerekirken, yurt dışına satış yaparken Uluslararası
Ticaret Hukuku, gümrük mevzuatları, ikili anlaşmalar ve gümrük vergilerine
uymanız gerekir.
·
İç pazardaki müşterileriniz ödeme yapmazsa
medeni ve hukuki tahsilat adımları belirli ve kolayken, yabancı müşteriniz parayı
ödemezse, gidip kapısını çalmak veya yerel mahkemede dava açmak çok zordur ve
masraflıdır. Uluslararası alacak tahsili uzmanlık gerektirir.
·
İç pazara satış yaparken aşina olduğunuz Türkiye
ekonomisine göre risklerinizi belirlerken ve stratejilerinizi geliştirirken,
yurt dışına satarken ekonomisine aşina olmadığınız ülkeler sizin için yüksek
riskler barındırır.
·
Ürünlerinizin iç pazarda satılabilmesi için
gereken belgeler az olurken ve kolay alınabilirken, yabancı ülkelere (özellikle
de batıya) satmak için ekstra testlere, CE işaretine veya özel ambalaj
standartlarına ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu da ek maliyet yaratacaktır.
·
Özetle; iç pazara satışı daha hızlı, daha az
bürokratik, hukuksal olarak daha güvenli ama kar marjları daha düşük ve rekabet
daha yoğundur. Yurt dışına satışı ise daha karmaşık, daha riskli, daha çok
bilgi/sabır gerektiren ama hacim olarak çok daha büyük, kar marjı potansiyeli
yüksek ve firmayı "global oyuncu" yapan bir ligdir.
Yurt dışına satışın doğasını anladığımıza göre ihracat
satıcısı olmanın gereklerinden ve ihracata yönelik satış tekniklerinden
bahsetmeye başlayabiliriz.
Yurt dışı satış pozisyonu, sadece bir ürünü satmak değil,
aynı zamanda ülkeyi ve firma kültürünü temsil etmektir. İhracat satıcısı,
yabancı ülkelerde kurumsal müşteriler bulmak, ilişkileri yönetmek ve hizmet
vermekten sorumlu bir rol olduğundan, bu pozisyon için hem teknik bilgilerin hem
de kişisel becerilerin bir kombinasyonu gereklidir. Bu yetkinlikler,
uluslararası ticaretin karmaşıklığını, kültürel farklılıkları ve pazar
dinamiklerini yönetmeyi sağlar.
İngilizce bilen ve B2B satışta deneyimli/başarılı satıcılar
pek ala ihracat satıcısı olabilir. Firmaların dış ticaret
operasyonlarında deneyim kazanmış ve dışa dönük kişiliğe sahip kişiler de ihracat
satıcısı olabilir. Hele hele bu aday kişiler işletme, pazarlama,
uluslararası ticaret, lojistik gibi bölümlerden mezunsa ihracat satıcısı olmada
fazla zorluk çekmeyeceklerdir.
İhracat satıcısı olacak adayın en az orta düzeyde
İngilizcesi olmalı ve İngilizcesini geliştirmeye niyeti olmalıdır. Elbette
firmanın hedef pazarlarından bir ülkenin dilini bilmek de yeterli olabilir.
Özellikle ithalatı ve refahı yüksek ülkelerin (örneğin Almanca, Fransızca,
İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Japonca, Arapça…vb) dillerinden birini
biliyorsanız ihracat satıcısı olmanız kolaylaşacaktır. Hedef ülkede yaşamış
olmak da işinizi çok çok kolaylaştıracaktır. Hedef ülkenin ana dilinde konuşma
becerisi, müzakereleri kolaylaştırır. Müşteriye göndereceği veya müşteriden
gelen her kritik maili çeviri programları aracılığıyla kontrol etmeli, yanlış
anlamaya geçit vermemelidir.
Not: 4-6 ülkenin sorumluluğun alacak aşamaya
geldiğinde sadece İngilizce bilmek yetmeyecektir; "Ticari
İngilizce"ye hakim olmalı, yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek netlikte görüşmelerini
ve yazışmalarını yapmalıdır.
İhracat satıcısı olmak isteyenler mutlaka dış ticaret
eğitimi veren kurslara gitmelidir. Böylece ihracat ve ithalat mevzuatları, dış
ticaret kuralları, gümrük prosedürleri, GTİP (Gümrük Tarife İstatistik
Pozisyonu) kodlaması, kalite/uyum belgeleri (sertifikasyonlar ve standartlar),
numune gönderimi süreçleri, teslimat türleri, nakliye seçenekleri, ihracat
sigortası, terminoloji ve uluslararası ticaret anlaşmaları hakkında ön bilgi
edinmiş olurlar. 5-6 günlük bu eğitimlerle yetinmeyip internette araştırma, okuma
ve izlemeler yapmalıdır, böylece mesleğe dair daha fazla bilgi edinmiş
olurlar.
Çaylak ihracat satıcıları genelde müşteri temsilciliği
düzeyinde istihdam edilirler. Yani firmanın hali hazırdaki yabancı müşterilerine
bakarlar. Onlardan gelen siparişlere, sorulara ve isteklere cevap verirler.
Burada piştikten sonra kendilerine bir bölge (örneğin kuzey Afrika ve Ortadoğu,
yani EMEA ülkeleri) verilir. Sorumlu olduğu bölgedeki ülkelere satışları
artırması beklenir. Bölgedeki müşterilere satışı artırmanın yanı sıra, yeni
müşteriler bulması, girilmemiş ülkelere girmesi, zayıf olan ülkeleri güçlendirmesi
beklenir.
İhracat satıcısı sorumlu olduğu bölgedeki ülkelerin
ekonomisini, ithalat politikalarını ve ilgili pazarı yakından takip etmelidir.
Pazarın potansiyelini güvenilir kaynaklara dayanarak raporlayabilmeli, pazarın
dinamiklerini ortaya koyabilmeli, ticari fırsatları gösterebilmeli, hedef
müşteriler hakkında istihbarat yapabilmelidir. Böylece ülke ekonomisindeki ve
hedef pazardaki değişikliklerin getireceği riskleri ve maliyet
artışlarını/düşüşlerini önceden görebilmelidir. Edindiği bu veriler ışığında
firmasına ve müşterilerine hedef verebilmelidir. Pazara giriş stratejisini ve
pazarda derinleşme ve büyüme stratejilerini hazırlayabilmelidir.
Yabancı ülkelerde müşteri bulmak "şans" değil, bir
"veri madenciliği" işidir. ImportGenius, Panjiva, TradeAtlas
gibi ücretli veya Trademap gibi ücretsiz araçları kullanarak, hedef ülkedeki
rakiplerin kimlere mal sattığını (konşimento verilerini) görebilmelidir.
Özellikle B2B satışta LinkedIn Sales
Navigator kullanarak hedef firmaların "Satın Alma Müdürlerini"
(Procurement/Purchasing Manager) bulmalı ve onlarla profesyonelce iletişime
geçmelidir. Alibaba, Kompass, Europages gibi platformlarda firmanın görünürlüğünü
sağlamalı veya buralarda alım talebi bırakan firmaları taramalıdır. Türkiye'nin
hedef ülkedeki Ticaret Müşavirleri ile iletişime geçip o ülkedeki ithalatçı
listelerini talep etmelidir. Sektörün dünyadaki en büyük fuarlarını takip
etmeli, katılımcı listelerinden potansiyel müşterileri ayıklamalıdır.
Potansiyel müşterilerin katılabileceği fuarları ziyaret etmelidir.
Ülkelerin kültürüne, iş yapış biçimlerine ve ticaret
ilkelerine hakim olmalıdır. Farklı kültürleri anlama ve uyarlama becerisi
olmalıdır. Hedef ülkeyle kendi ülkesi arasındaki maddi manevi farkları analiz
edip hedef ülkeye ayak uydurabilmelidir. Her ülkenin iş yapış şekli farklıdır. Örneğin;
Almanlar teknik detay ve dakiklik ister, Araplar ve Latinler önce kişisel
ilişki ve güven kurmak ister, Amerikalılar hız ve sonuç odaklıdır. İhracat
satıcısı bu kodları bilmelidir. Kültürel farklılıkları yönetebilmelidir. Saat
farkına uyum gösterebilmelidir. Çin'e satıyorsa sabah çok erken, ABD'ye
satıyorsa akşam geç saatte mail cevaplamaya hazır olmalıdır. Hızlı dönüş,
profesyonellik göstergesidir.
İhracat satıcısının ihracata dair teknik bilgisi güçlü
olmalıdır. Ürünün müşterinin deposuna nasıl gideceğini kurgulayabilmelidir. EXW,
FOB, CIF, DAP gibi teslimat türleri terimlerinin ne anlama geldiğini, riskin ve
masrafın nerede el değiştirdiğini bilmelidir. Yanlış teslim şekli, kârı zarara
dönüştürebilir. Ödeme yöntemlerine hakim olmalıdır. Peşin ödeme (Cash in
Advance), Mal Mukabili (Cash Against Goods), Vesaik Mukabili (Cash Against
Documents) ve en önemlisi Akreditif (L/C) okumayı ve yönetmeyi
bilmelidir. Lojistik bilgisi olmalıdır. Palet ve konteyner türlerinden
anlamalıdır. Bir palete, bir konteynere kaç kutu sığar? Bu hesapları
(Hacim/Desi hesabı) yapabilmelidir. Navlun fiyatları nedir? Hava kargo ne zaman
mantıklıdır? Nerelerde trenle aktarım yapılır? Nerede kara yolculuğu caziptir? Hedef
ülkenin gümrük vergilerini, Serbest Ticaret Anlaşmalarını (STA), ATR veya EUR.1
dolaşim belgelerinin ne zaman gerektiğini bilmelidir. Maliyet hesaplarını,
navlunu, gümrüğü üst üste koyup doğru fiyatı (FOB veya CIF fiyatı) saniyeler
içinde hesaplayabilmelidir.
İhracat satıcısı firmasına, ürünlerine ve iç pazardaki
müşteri tepkilerine ve satış süreçlerine hakim olmalıdır. "Neyi satıyoruz,
ne kadar üretebiliyoruz, sertifikalarımız (CE, ISO, FDA vb.) tam mı?"
sorularının cevabını sular seller gibi verebiliyor olmalıdır. Firmasının
İngilizce tanıtım materyallerinin (web sitesi, katalog, teknik föyler, tanıtım
sunumu…vb) kusursuz olduğundan emin olmalıdır. Yabancıların firmasını ve
ürünlerini fark edebilmesi için dijital pazarlama üzerinden neler
yapılabileceğini bilmeli ve talep etmelidir. İhracat satıcısı sadece avcı
(hunter) değil, aynı zamanda içerik paylaşarak kendine çeken (farmer) biri de
olmalıdır. Firmasının stant açtığı fuarlarda aktif olmalı, hedefindeki
ziyaretçilerle bizzat ilgilenmeli, bu ziyaretçilere fuar sonrasında hızla
dönmelidir. İhracat yapan yerli ve yabancı rakiplerin hangi ülkelere satış
yaptığını, ne sattığını, nasıl sattığını, ne kadar sattığını ve hangi fiyat
aralıklarından sattığını öğrenebilmelidir.
İhracat satıcısı müşterilerin satın alma eğilimlerindeki
değişiklikleri yakından takip etmelidir. Öne çıkan rakipleri neleri farklı
sunduklarını anlamaya çalışmalıdır. Buradan edindiği bilgilerle firmasının ürün
ve hizmetlerinde yapması gereken iyileştirmeleri önerebilmelidir. Örneğin ihracatın
geleceği (özellikle AB pazarı için) "Sürdürülebilirlik", "Karbon
Ayak İzi", “Yeşil Enerji”, “Geri Dönüşüm”, “Etik Üretim”, “Organiklik”…vb
üzerine kurulu hale gelmektedir. Modern bir ihracat satıcısının, ürününün çevre
dostu olduğunu veya firmasının karbon emisyonlarını nasıl düşürdüğünü
pazarlayabilmesi artık teknik bir zorunluluktur.
İhracat satıcısı araştırmacı olmalıdır, dedektif gibi
düşünmelidir. Müşteriyi bulmak için internetin altını üstüne getirebilecek
merak ve sabra sahip olmalıdır. Masa başından müşteri adaylarına ulaşabilmeli
ve onları etkileyebilmelidir. Yurt dışı seyahatlere istekli ve dayanıklı
olmalıdır. Kısa süreli de olsa yabancı ülkelerde yaşamaya alışık olmalıdır.
Pasaportu daima hazır, vizesi daima bitmemiş olmalıdır.
CRM programları, Zoom/Teams, veri tabanları, dijital
pazarlama platformlarını ve Office programlarını ileri düzeyde
kullanabilmelidir. Dünya gündemini, döviz kurlarını, emtia fiyatlarını ve
lojistik krizlerini takip etmelidir.
İhracat satıcısı reddedilmeye karşı dayanıklı olmalıdır. İhracatta
müşteri adaylarından "hayır" cevabını çok duyarsınız. Yılmayan,
motivasyonunu kendi sağlayan biri olmalısınız. İhracat satıcısının güçlü
müzakere, ikna ve satış teknikleri olmalıdır. Yurt dışı satışta en büyük
bariyer “güven”dir. Kendi ülkelerinde olmayan bir tedarikçiden ürün ve hizmet
almanın risk taşıdığının bilincindedir. İhracat satıcısı bu bariyerin farkında
olmalı ve öncelikle güven inşaa etmeye çalışmalıdır. Satış tekniklerinde başka
hangi yöntemleri kullanması gerektiğini aşağıda linki verilen makalelerimi
okuyarak öğrenebilirsiniz.
·
https://muratsaylan.blogspot.com/2019/01/b2b-satcs-olmak.html
·
https://muratsaylan.blogspot.com/2019/10/musteri-temsilcisi-olmak.html
İhracat satıcısı gerekiyorsa satış/teslimat sonrasında da
aktif rol almalıdır. İhracatın en zor kısmı "malın bozuk gitmesi"
veya "yanlış ürün gönderimi" gibi durumlardır. Hiçbir sorumluluğu
veya hatası olmamasına rağmen ihracat satıcısı bu tip krizlerde cesurca rol
almalı, müşterinin gönlünü alacak şekilde çözüm üretmeli, "Claim" (şikayet/tazminat)
yönetiminden anlamalıdır.
Özetle: Yurt dışı satışçısı, firmanın sadece bir
elemanı değil, "Dışişleri Bakanı" gibidir. Hem
diplomatik, hem ticari hem de teknik bilgiye sahip bir köprü vazifesi görür.
İhracat satıcısı olmak istiyorsanız cesur olun, bu pozisyona
başvurun. Ufak ufak başlarsınız. Bu makalenin önerilerini yerine getirirseniz
zamanla çok iyi bir ihracat satıcısı olursunuz. Büyük bir portföyünüz olur ve
şirketinizin gözdesi olursunuz.