Satış deyince aklımıza tüketicilere yapılan (B2C) satış
gelir. Oysaki dünyada pek çok ürün ve hizmetin satışı tüketicilere (bireylere)
değil, kurumlara (B2B) yapılmaktadır. Hatta nihai tüketici ürünlerinin
tüketicilere ulaşabilmesi için bir kurum olan perakendeciye (esnafa) yapılan
satış da aslında bir B2B satıştır. Firmadan firmaya yapılan her türlü tekil
veya toptan ürün (veya hizmet) satışı B2B satış olarak adlandırılır.
Pek çok ürün ve hizmet firmalara yöneliktir. Hammaddeler,
makinalar, araçlar, ekipmanlar, eşyalar, yazılımlar, teknik servis hizmetleri,
eğitimler, dijital alt yapılar, projeler…vb. Dolayısıyla bu ürün ve hizmetlerin
satışı da B2B kapsamındadır.
Dünyadaki satış gelirinin %65’i B2B (Business to Business) satışlardan,
%35’i B2C (Business to Consumer) satışlardan gelmektedir. İnternet üzerinden
yapılan satışlarda ise B2B ticaretinin hacmi B2C ticaretinin hacminin yaklaşık 5-6
katı büyüklüğündedir.
Nihai tüketicilere yönelik ürünler üreten hemen her firma ürünlerini
tüketicilere ulaştırmak için önce alt satıcılarına toptan satış yapar. Yani B2B
satış yapar. Ana toptancı veya distribütör niteliğindeki bu alt satıcılar da
kendi alt satıcılarına (yerel toptancılara) satış yaparlar. Onlar da
perakendecilere satış yaparlar. Bu satış işlemlerinin hepsi firmadan firmaya
olduğu için B2B niteliğine sahiptir. En
nihayetinde perakendeciler de tüketicilere satış yaparak B2C satışını
gerçekleştirmiş olurlar. Nihai tüketicilere yönelik ürünün tüketicilere
ulaşması aşamalarında hem B2B satış hacimleri, hem de B2C satış hacmi oluşmuş
olur.
Örneğin; bir palete sığan 500 paket makarna 500 tüketiciye
satılmadan önce ilk olarak üreticiden distribütöre satılmıştır. Distribütör de
makarna dolu bu paleti alt toptancısına satmıştır. O da bu paleti bir bakkala
satmıştır. Bakkal da bu paletteki markaları tek tek tüketicilere satmıştır. Bir
palet makarnayı firma 500 TL’ye distribütöre satarken, distribütör 550 TL’ye
alt toptancısına satmıştır, al toptancı da 700 TL’ye bakkala (perakendecisine)
satmıştır. Bakkal da paketi 2 TL’den olmak üzere bir palet (500 paket)
makarnayı toplamda 1000 TL’ye satmıştır. Dolayısıyla bu bir palet makarna için
1750 TL’lik B2B ticareti doğarken 1000 TL’lik B2B ticareti doğmuştur.
B2C ile B2B satış arasında ciddi farklar vardır.
·
B2C’de müşteri son kullanıcıdır (birey veya
hane), kararlar daha kişiseldir (zevk, moda, duygular işin içine girer). B2B’de
müşteri şirketlerdir, kararlar daha rasyoneldir ve genelde ekiplerce alınır
(satın alma, teknik, yönetim).
·
B2C satışların çoğunda bir satıcı yokken B2B
satışlarında çoğunlukla bir satıcıya ihtiyaç duyulur. Örneğin tüketiciler
marketlerden veya mağazalardan alışveriş yaparken bir satıcının yardımına
(ürünü anlatmasına) ihtiyaç duymazlar ama bir firma hammadde veya makine
alacağı zaman mutlaka bir satıcı ile görüşürler, ondan ürünün özelliklerini
öğrenirler, teklif alırlar, pazarlık yaparlar ve alımı gerçekleştirirler.
·
B2C’de genellikle değeri küçük olan ürün ve
hizmetler satılırken, B2B’de genellikle değeri büyük ürün ve hizmetler satılır.
·
B2C’de satış süreci hızlıdır. Müşteri anlık
duygularla bile karar verebilir ve hızla alım aşamasına geçer (öder, alır ve
gider). B2B’de satış süreci uzundur. Karar alma süreci haftalar hatta aylar
sürebilir. Üstelik sunum/toplantı, istihbarat, demo/test, teklif, pazarlık,
onay, sözleşme gibi süreçleri geçmek gerekir.
·
B2C satışta müşteriden geri bildirim almanız ve
müşterinin memnuniyetini ölçmeniz kolay kolay mümkün olmaz. B2B satışta ise
müşteriye tekrar tekrar satış yapabilmeniz için geri bildirim almanız, müşteri
memnuniyetini ölçmeniz ve müşteriyi sürekli takip etmeniz şarttır.
·
B2C’de müşterinin satın alma gerekçesi kişisel
ihtiyaç, istek, prestij, duygusal tatmin olabilirken, B2B’de müşterilerin satın
alma gerekçesi verimlilik, maliyet avantajı, kalite, uzun vadeli fayda ve
benzeri rasyoneller olabilmektedir.
·
B2C ürünleri genelde standarttır ve
fiyatlandırması da basittir. Öncelikle tavsiye edilen perakende satış fiyatını
belirlersiniz. (Bu fiyata brüt fiyat veya liste fiyatı da denir.) Genelde
ürününüz nihai tüketiciye hep bu liste fiyatından satılır. Perakende satış
fiyatını belirledikten sonra kanalda bulunan satıcıların (perakendeci, alt
toptancı, üst toptancı, distribütör…vb) hangi şartlar altında ne kadar iskonto
alacağını belirler ve B2B satışlarınızı yaparsınız.
·
B2B’ye özel ürün ve hizmetlerde ise standart bir
liste fiyatınızın olması zordur. Alım miktarına, ödeme şartlarına, piyasanın
rekabet durumuna, mevsime, kendi hedeflerinize ve daha pek çok kritere bakarak
her teklifte farklı fiyatlama yapabilirsiniz.
·
B2C’de müşteriyi ikna etmek için ambalajı
albenili yaparsınız, reklamla ikna etmeye çalışırsınız, duygulara oynarsınız,
fırsat kampanyaları sunarsınız. B2B’de müşteriyi ikna etmek için veriler
sunarsınız, referanslar verirsiniz, örnekler gösterirsiniz, demo yaparsınız,
sertifikalar sunarsınız, yatırımın geri dönüşünü (ROI) anlatırsınız.
Örnekteki makarna üreticisi ürünlerinin bakkal ve
marketlerdeki raflardan tüketiciler tarafından alınması için reklam çalışmaları
yaparken, distribütör ve toptancı niteliğindeki bayilerine satmak için de satış
departmanındaki satıcılara güvenmektedir. Bu satıcılar B2B satışı yapan
satıcılardır. Bu B2B satıcıları perakende satış yapan B2C satıcılarından daha
farklı satış meziyetleri ve satış teknikleri olan satıcılardır.
Deneyimlerime göre B2B satışı, B2C satışına göre daha
komplike ve zor bir iştir. Dolayısıyla B2B satıcısı B2C satıcısına göre daha
fazla meziyetlere sahip olması gerekir. Daha doğrusu ek meziyetlere sahip
olması gerekir. Bu yüzden B2C satış deneyimi olan, yani tüketicilere satış
yapma tecrübesi olan satıcıların B2B’de daha başarılı olacağını söyleyebilirim
ve bunu gözlemlemişimdir de.
Öncelikle her iki satıcı türünün de sahip olması gerek temel
özelliklere bir göz atalım. İster nihai tüketiciye ister kurumlara satış
yapıyor olsun, “iyi bir satıcı” sadece ürün satabilen, ikna kabiliyeti
yüksek kişi değildir, iyi bir satıcı, hem müşteriyi hem de ürünü doğru anlayan,
müşteriyle güven ilişkisi kurabilen kişidir.
·
İyi satıcı; açık, anlaşılır ve etkili
konuşur. Karşısındakini dinler, sadece konuşmaz. Müşterinin ihtiyaçlarını
sorularla ortaya çıkarır.
·
İyi satıcı; güler yüzlüdür,
yardımseverdir, naziktir. Hal ve tavırlarıyla ortama kalite, barış ve neşe
katar.
·
İyi satıcı; kendini müşterinin yerine
koyar. Müşterinin gerçek ihtiyacını anlar, ona uygun öneri sunar. “Satış”
değil, “yardım” odaklı yaklaşır.
·
İyi satıcı; ürünün tüm özelliklerini ve
rakiplerden farkını bilir. Sektördeki trendleri ve fiyat dengelerini takip
eder. Müşteriye uzman danışman gibi davranır.
·
İyi satıcı; müşterinin kafasındaki
şüpheleri giderir. Ürünü “zorla satmaya” değil, “çözüm sunmaya” odaklanır.
Söylediklerini güvenilir verilerle destekler.
·
İyi satıcı; ilk hayır cevabında pes
etmez. Reddedilmekten yılmaz, daha iyi yaklaşım yolları arar. Uzun vadeli
müşteri ilişkilerini önemser.
·
İyi satıcı; abartılı vaatlerde bulunmaz.
Müşterinin güvenini sarsmaz, verdiği sözleri tutar. Kısa vadeli kazanç için
uzun vadeli itibarı zedelemez.
·
İyi satıcı; zor şartlarda bile enerjisini
korur. Müşteriye güven ve pozitif enerji verir. Satış işini sadece “para
kazanma” değil, “insan ilişkisi kurma” olarak görür.
·
İyi satıcı; sadece sürece değil, sonuç
almaya da odaklanır. Satış sonrası hizmetleri takip eder. Müşteriyi memnun edip
sadakat yaratmaya çalışır.
Kısacası iyi bir satıcı, “ürün satmaz – çözüm satar, güven
satar, ilişki satar.”
Yukarıdakilere ek olarak, iyi satıcılar firmasının
kendisinden ne beklediğini bilir. Hedeflerini tutturmaya çalışır. Kotasını
tuttururken bol keseden iskonto/indirim yapmaz, böylece şirketin brüt karlılık
hedeflerine balta vurmaz. İşine konsantredir. İç motivasyonu vardır.
Müşterilerle görüşmeye can atıyordur. Satış gerçekleştirmek onun için bir
tutkudur. Mesleğini seviyordur.
B2B satıcıları B2C satıcılarından farklı olarak; daha uzun
vadeli ve karmaşık süreçler yönetir, daha çok karar vericiyle iletişim kurar,
ürünün rasyonel ve teknik faydalarını öne çıkarır, satış sonrasında ilişkiyi
sürdürmeye devam eder ve satıcı değil danışman rolü üstlenir.
·
B2B satıcısının karşısında bireysel tüketici
değil, profesyonellerden oluşan satın alma ekipleri, mühendisler, teknik
müdürler veya üst düzey yöneticiler vardır. Oysaki B2C satıcısı doğrudan son
kullanıcı ile yüz yüzedir.
·
B2B’de satış süreci uzun vadeli, aşamalı ve
stratejiktir. Teklif hazırlama, demo, pilot uygulama, fiyat pazarlığı, onay
süreçleri… Aylar sürebilir. B2C’de ise satış süreci daha hızlıdır. Alım kararı
duygulara ve anlık ihtiyaçlara dayalıdır. Bu yüzden B2B satıcısı sabırlı,
planlı ve ilişki yönetiminde güçlü olmalıdır.
·
B2C satıcısı ürünün kişisel faydasını, statü,
prestij, rahatlık veya eğlence değerini ön plana çıkarırken, B2B satıcısı ürünün
yatırım getirisi (ROI), maliyet avantajı, verimlilik katkısı gibi rasyonel
faydalarını ön plana çıkarır. B2B satıcısı teknik, analitik ve mantıksal
argümanlarla konuşur.
·
B2C satıcısının müşterilerle ilişkisi genelde
kısa vadelidir, müşteri satın aldıktan sonra çoğunlukla bağ kopar. Bunun tam
aksine B2B satıcısı müşterileriyle uzun soluklu, güvene dayalı iş ilişkileri
kurar. Sadece bir kere ürün satmak değil, sürekli iş ortağı olmak esastır. B2B
satıcısı “müşteri değil, partner” yaklaşımıyla çalışır.
·
B2C satıcısı için ürünün temel özelliklerini
bilmesi yeterlidir, çünkü tüketiciler teknik detayları çoğu zaman sormaz. Ama B2B
satıcısı ürün hakkında derin teknik bilgiye sahip olmalı, müşterinin
süreçlerini anlamalı, adeta bir danışman gibi davranmalıdır. Çünkü B2B satıcısı
sadece “satıcı” değil, aynı zamanda çözüm ortağı rolündedir.
·
B2C ürünlerinden fiyatlar sabittir veya küçük
indirimler uygulanır. B2B ürünlerde ise fiyatlar genellikle özelleştirilmiş,
hacim bazlı veya uzun vadeli sözleşmelere bağlıdır. Ağır pazarlıklara açıktır.
Müşteriye fiyatı kabul ettirmesi özel çaba ister. Bu yüzden B2B satıcısı
pazarlık, teklif hazırlama ve finansal analiz konusunda ustalaşmalıdır.
·
B2C satıcısı mağaza içi promosyonlar, reklamlar,
influencer işbirlikleri ve kampanyalar üzerinden desteklenirken, B2B satıcısı pazarlama
ekibinin hazırladığı teknik dokümanlar, vaka analizleri, sunumlar ve fuarlar
gibi profesyonel kanallarla desteklenir.
B2B Satıcılarına Öğütler
B2B satıcısı iseniz satış görüşmelerinizin bir stratejik bir
plana bağlı olması gerekir. Stratejinizi belirlemek ve planınızı oluşturmak
için öncelikle ilk görüşmeye hazırlıklı gitmeniz gerekir. Satış yapmak
istediğiniz firmayı derinlemesine inceleyin. Web sitesine girin, Google’a
firmanın adını yazın, hakkında çıkan haberlere bakın. Sektörünü, rakiplerini,
büyüklüğünü, hedeflerini, yatırımlarını öğrenin. Karar verici kim, satın alma
süreçleri nasıl işliyor, öğrenmeye çalışın. Sizin sunduğunuz ürün veya hizmetin
muadilini daha önce kimlerden almışlar ve hangilerinin hali hazırda
kullanmaktalar öğrenin. Sizi refere edecek, ürünlerinizi ve firmanızı övecek
ortak tanıdıklar var mı araştırın. İnternet araştırmasıyla, tanıdıklara
sormayla, tecrübeli ekip arkadaşlarınıza danışmayla bunu kolayca
yapabilirsiniz.
Görüşmeye zamanında 10-15 dakika önce gidin. Asla geç
kalmayın. Erken giderseniz müşterinin üretim alanını ve veya şovrumunu gezin, broşürlerini
inceleyin, firmayı hissetmeye çalışın. Prezantabıl olun. Zinde olun. Fit olun. Doğrudan
satış görüşmesine başlamayın. Müşteriyle uyumlanmak için ürünleri, tesis
yatırımını veya üretim süreçlerini övün, odada gördüğünüz nesneler (fotoğraf,
plaket, broşür…vb) üzerinden konular açın, iş dünyası gündeminden bahsedin,
kendilerini anlatmasını sağlayarak bağ kurmaya, frekanslarınızı eşitlemeye
çalışın. Türkçeyi doğru kullanın. Karmaşık jargon kullanmayın. Yalın anlatım
yapın. Dostane ve samimi bir iletişim kurun. Beden dilinizi konuşturmayı
unutmayın. Özgüvenli olun. Firmanıza, ürününüze, referanslarınıza,
yeteneklerinize inandığınızı hissettirin. Kendimize güvenmezsek, karşımızdakine
de güven veremeyiz. Bir saatlik görüşmede şovunuzu yapacağınıza ve siparişi
alacağınıza kendinizi inandırın.
B2B satıcısının amacı bilgiyi aktarmak değil, müşterinin
ihtiyaçlarını anlamak ve güven oluşturmaktır. Görüşmenin %70'ini dinleyerek,
%30'unu konuşarak geçirmeye çalışın. Müşteriyi konuşturmak için sorular sorun.
İşini anlattırın. Rakiplerinden farklarını anlattırın. Firmasını övme fırsatı
tanıyın. Müşteri konuşuyorsa dinleyin, sözünü kesmeyin, bir an önce pazarlama
yapıp, sonuca varmaya ve diğer müşteriye yetişmek için çıkmaya çalışmayın.
Bırakın müşteri konuşsun. İyi dinleyici olun. Görüşme boyunca dikkatinizin
dağılmasına izin vermeyin. Aktif dinleme yapın.
Ürün anlatmaya değil, soru sormaya ağırlık verin. Müşterinin
mevcut durumunu, zorluklarını, hedeflerini ve problem çözmeye yönelik
motivasyonlarını anlamaya yönelik açık uçlu sorular sorun. SPİN satış
tekniğinin soru sorma metoduyla müşteriye ihtiyacını kendi bulmasını
sağlayın. Müşterinin kendinden söz etmesini, dolayısıyla kendini rahat
hissedeceği basit sorularla başlayın. Sonra şirketin ihtiyacı olan ürünü temin
etmek için önceliklerinin (maliyet, kalite, hız, verimlilik, tasarruf,
güvenlik…vb) ne olduğunu öğrenin. “Sizin işletmenize en uygun çözümü önermek
için birkaç soru sormak isterim” diyerek başlayabilirsiniz. "Şu
anda süreçlerinizi yönetirken en çok nerede zorlanıyorsunuz?", "Bu
sorunları çözememenin işinize ne gibi etkileri oluyor?", "Hedeflerinize
ulaşmak için öncelikleriniz nelerdir?" gibi sorularla müşterinin
gerçek ihtiyaçlarını anlamaya çalışın. Unutmayın kurumlar “çözüm” arar, ürün
değil.
Not tutun. Görüşmede not tutmak işinizi hatasız ve eksiksiz
yapmaya yarayacaktır. Not tutan satıcı müşteride saygınlık ve güven de uyarır.
Not almak size kontrolü elinde tutan bir kişi havası verir. Tanıtım ve sunum
materyalleriniz de eksiksiz ve hazır olmalıdır. Anlatımınıza eşlik eden broşür
gösterimi, sunum slaytları, numune tanıtımı, video gösterimi akılda kalıcılığı
ve vuruculuğu artıracaktır.
Müşterinin ihtiyacını net anlamaya çalışın, böylece müşteri
de beklentilerini netleştirmiş olur. Unutmayın müşteri de almayı düşündüğü ürün
hakkında yeterince bilgi sahi olmayabilir. Ne istemesi gerektiğini ne sorması
gerektiğini bilmeyebilir. Sayenizde daha bilinçli alıcı konumuna gelirse
güvenini kazanırsınız. Pek çok patron satın almaya “şuna ihtiyacımız var,
araştırın, alın” der. Satın almadan sorumlu kişi daha önce bu tip bir ürün
almadıysa, biraz internette araştırma yapacak, ürünü satan markalara ulaşacak
ve satıcı talep edecektir. Ürün hakkında bilgileri kendisine gelen satıcılardan
öğrenecek ve patronuna hangi markayı neden tercih etmeleri gerektiğini
açıklayacaktır. Patron satınalmacısının konuya hakim olduğunu, yeterince
inceleme ve kıyaslama yaptığını anlarsa satıcısının önerdiği markayı almayı
onaylayacaktır. İşte bu yüzden bir satıcı ürününü satınalmacıya anlatırken
yeterince bilgiyi etkili bir şekilde yüklemeyi başarabilmelidir. Satınalmacıyı
kendi sözcüsü yapacak hale getirebilmelidir.
Anlattığınız her şeyi müşterinin ihtiyacıyla ilişkilendirin.
Özellik değil fayda konuşun. Örneğin: “ERP sistemimizde şu modül var”
yerine “Bu modül sayesinde stok maliyetinizi %15 azaltabilirsiniz”
deyin. Maliyet–fayda analizini net ve anlaşılır şekilde sunun. Kurumsal
müşteriler için sayılar, örnekler, başarı hikâyeleri çok etkilidir. Referanslarınızı,
başarı hikâyelerinizi, rakamlarınızı paylaşın. Satış sonrası destek, garanti,
eğitim gibi ek hizmetlerinizi vurgulayın.
B2B satışta başarı sadece ürün bilgisine değil, satıcının
kişisel ve profesyonel duruşuna da bağlıdır. İyi bir B2B satıcı, müşterinin
gözünde “uzman” ve “danışman” konumuna gelmek için uğraşmalıdır. Sattığı ürünün
tüm teknik detaylarına hakim olmalıdır. Teknik sorulara cevap verebilmelidir.
Kendi ürününün rakiplerinden farkını ve sağlayacağı ekstra faydaları
anlatabilmelidir. Rakip ürünlerin çıkardığı sorunları bilmelidir.
Müşterinin söylediklerine sadece yanıt vermekle kalmayın,
onların duygularını ve endişelerini anladığınızı gösterin. Onlara “sizi
anlıyorum” hissi verirseniz güven kazanırsın. Müşterinin güvenini
kazandığınızda, size gerçek ihtiyaçlarını daha rahat açıklayacaklardır. “Ben
size yardım etmek için buradayım” hissini verirseniz size ihtiyaçlarını
daha ayrıntılı anlatırlar. Profesyonel bir “danışman” gibi davranın, bir
satışçı gibi değil. Firmanızı tedarikçi değil, “iş ortağı” gibi
konumlandırın. Müşteriye alternatifler sunun, avantaj/dezavantajları objektif
anlatın. Esnek olun, pratik zekanızı konuşturun, gerekiyorsa daha önce
düşünülmemiş çözümler üretin. B2B satışta müşteri adayını ikna etmenin yolu;
iyi bir hazırlık, ihtiyaç analizi, çözüm odaklılık, güven inşası ve uzun vadeli
ilişki kurmaktır. Burada satıcı, “ürün satan” değil “değer sunan danışman”
rolüne bürünmelidir.
Ürünü, özellikleri, farkınızı kuru kuruya anlatmayın.
Hikayeleştirme (storytelling) tekniğinden yararlanın. Hikayeler, sayılara ve
verilere göre insanların kafasında daha kalıcı ve etkileyicidir. Hikayeleştirme
karmaşık bilgiyi basitleştirir. Teknik özellikler yerine yaşanmış bir senaryo
anlatmak daha anlaşılır olur. Ürününüzün özelliklerini sıralamak yerine, bu
özelliklerin hedef şirketin spesifik problemlerini nasıl çözeceğini ve onlara
nasıl bir değer katacağını anlatan bir hikaye oluşturun. Örneğin, "Ürünümüz
X özelliğine sahiptir" demek yerine, "X özelliği sayesinde,
ekibinizin A sorununu çözerek yılda Y TL tasarruf etmesini sağlayabiliriz"
gibi konuşun. Duygulara hitap eden, müşterinin kendini içinde görebileceği
hikâyelerle anlatım yapın. İnsanlar “hikâyelere inanır”, bu da satın alma
kararını hızlandırır. Müşterinize yüklemeniz gereken veri ve bilgileri
hikayeleştirirseniz; Müşteri kendini o hikâyede görür. Müşteri toplantıdan
çıktıktan sonra ürünü hatırlamasa bile hikâyenizi hatırlar. İşte birkaç hikayeleştirme
örneği daha;
·
"Bizim çözümümüzü kullanan X firması, 6
ayda üretim maliyetini %20 azalttı."
·
"Şirketimiz aslında sizin yaşadığınız
problemi çözmek için kuruldu. İlk müşterimiz de sizin gibi üretim hattında
verimlilik sıkıntısı yaşıyordu."
·
"Bu ürün, mühendislerimizin yıllarca
sahada karşılaştığı sorunlardan ilham alarak geliştirildi."
·
"Sizin fabrikanızda bu sistemi
uyguladığımızda, 3 ay sonra bakım ekibinizin yükü %40 azalacak."
Müşterinize, benzer sorunları olan başka şirketlere nasıl
yardımcı olduğunuzu somut örneklerle anlatın. Başarılı bir şekilde çözdüğünüz
bir sorunu detaylandırarak, potansiyel müşterinin kendi durumunu sizin
çözümünüzle ilişkilendirmesini sağlayın. Referans vermekten çekinmeyin. Eğer
varsa müşterinizin rakibine sattığınız ürünleri de referans olarak gösterin.
Sunum yaparken gerçek karar vericilerin kimler olduğunu,
hangi departmanlarda çalıştıklarını ve karar alma sürecindeki rollerini anlamaya
çalışın. B2B satışta tek bir kişiye değil, bir komiteye satış yaptığınızı
unutmayın. İlgili tüm paydaşları (son kullanıcı, teknik ekip, finans, üst
yönetim) önceden tanımaya çalışın.
Satış görüşmesinin en kritik anlarından biri, müşterinin
itirazlarını ele almaktır. En sık karşılaşılan itirazlar (fiyat, rekabet,
uygulama zorlukları vb.) üzerine önceden hazırlıklı olun. Sunumunuzun içinde bu
itirazlara yanıtlar vererek, daha ortaya çıkmadan onları gidermeye çalışın.
Fiyat itirazında, hemen savunmaya geçmeyin. Önce sorularla
fiyat algısının nereden kaynaklandığını anlamaya çalışın. “Anladım, fiyat
sizin beklentinizin üzerinde geldi. Peki, hangi noktalarda maliyetin daha düşük
olmasını bekliyordunuz?” veya “Sizin için fiyatın yüksek olması
operasyon bütçenizle mi ilgili, yoksa başka tekliflerle kıyasladığınızda mı
böyle görünüyor?” gibi sorularla itirazın kök nedenini ortaya çıkarın. Eğer
sebep bütçe ise; ihtiyacı karşılayacak, daha az özelliğe ve kaliteye sahip
alternatif ürünü sunun, vade/taksit sunun, nakliyeyi veya kurulumu veya ilk
bakımı veya garanti uzatmayı üstlenin. Eğer sebep rakip markalarla fiyat kıyaslama
ise; fiyatınızı savunmayın, “bizimki daha kaliteli” demekle
yetinmeyin, ürünün kazandırdıklarını görünür kılmaya çalışın. Fiyata değil,
ürününüzün getireceği değere, ROI'ye (Yatırımın Geri Dönüşü) ve uzun vadede
sağlayacağı kazançlara odaklanın. İşte örnek cümleler;
·
“Bu makine yılda yaklaşık %18 enerji
tasarrufu sağlıyor. Yani kendini 2 yıl içinde amorti ediyor.”
·
“Daha ucuz makina 6 yılda yenilenmek zorunda
kalıyor. Bizim makinamız 10 yıl dayanıyor. Yani aslında toplam maliyetiniz daha
düşük.”
·
“Bizim makinamız en yakın rakibiminiz
makinasından %30 daha hızlı çalışıyor. Bu da günde %30 daha fazla üretim
demek.”
·
“Bizim makinamızın bakım süreleri rakiplerin
makinalarına göre 2 kat daha uzun. Dolayısıyla yarı yarıya duruş gerektirir.
Duruşlarınız az olacağı için üretiminiz artar.”
·
“Fiyatı tek seferlik maliyet olarak görmek
yerine, önümüzdeki 5 yılda sağlayacağı tasarrufu da hesaba kattığınızda aslında
daha ekonomik olduğunu göreceksiniz.”
·
“Bizim farkımız, sadece makina satmıyoruz;
aynı zamanda garanti, servis ve uzun ömürlü kullanım sunuyoruz. Bu da ek
maliyetleri ortadan kaldırıyor.”
·
“Haklısınız, ilk bakışta fiyatımız daha
yüksek görünebilir. Ancak bizim çözüm 5 yıl garantiyle geliyor ve enerji
tasarrufuyla kendini 2 yılda amorti ediyor. Yani aslında toplam maliyetiniz
daha düşük olacak…”
Müşterinin satın alma kararında zaman (termin) öncelikliyse,
işi nasıl yetiştireceğinizi daha detaylı anlatın ve tam zamanında
yetiştireceğinize dair güvence verin.
Müşteriyle aranızdaki müzakereyi bir güç savaşı olarak
değil, her iki tarafın da fayda sağlayacağı bir işbirliği fırsatı olarak görün.
Esneklik göstererek ve yaratıcı çözümler sunarak, görüşmeyi sonuca ulaştırın.
Unutmayın müşteriniz de en doğru ürünü almak istiyor. Hem
işini görecek hem de kendisine en az maliyeti olacak ürünü almaya çalışıyor.
Yanlış ürünü (markayı, firmayı) tercih ederse zarar edeceğini, rekabette geri
kalacağını, eleştirileceğini, tekrar satın alma yapmak zorunda kalacağını
biliyor. Bunun için ürkek davranıyor, bunun için kılı kırk yarmaya çalışıyor.
Endişelerini giderebilirseniz satışı kaparsınız.
Görüşme sonrasında randevu için teşekkürlerinizi bildiren ve
görüşmenin özetini içeren mail gönderin. Müşteri sizden geri dönüş bekliyorsa,
fazla bekletmeyin. Cevabınızı da, teklifinizi de hızlı hazırlayın ve gönderin. Müşteriden
gelen mesajlara ve maillere hızlı geri dönüş yapın. Müşteriyi bekletirseniz hem
güvenini, hem dikkatini kaybedersiniz, hem de rakibinize kaptırırsınız.
Satışı gerçekleştirmek için acele etmeyin, baskı
oluşturmayın, mutsuzluk ifade etmeyin. İlk görüşmede satış beklemeyin. B2B’de
süreç zaman alır. Süreci düzenli takip edin ama karşı tarafı bunaltmayın.
Süreci takip ettiğinizi hissettirirseniz müşterinin taktirini alırsınız. Karar
verilse de verilmese de “ilişkiyi” sürdürün; yarın başka bir fırsat çıkabilir.
Müşteri ile aranızdaki iletişimi canlı tutun. Onların ilgisini çekebilecek
sektör raporları, makaleler veya ilgili vaka çalışmalarını paylaşarak kendinizi
bir kaynak ve danışman olarak konumlandırın. Uzun vadeli ilişki kurma
niyetinizi hissettirin.
Hayır yanıtını aldığınızda hemen geri çekilmeyin. İşi neden
alamadığınızı sormanızda hiçbir sakınca yok. Fiyat yüzünden ret yediyseniz,
uzun vadede fiyatınızın daha ekonomik olduğunu yeniden vurgulayın.
Kalite/özellik olarak ret yediyseniz, ihtiyacınız için en optimum ürünü
sunduğunuzu daha kaliteli/özellikli ürünün israf olacağını belirtin. Termin
yüzünden ret yediyseniz işi istenen tarihte yetiştirmek için kişisel
güvencenizi verin. Nerede hata yaptığınızı ya da tanıtım sırasında kötü bir şey
yapıp yapmadığınızı sorun. Son olarak işi kimin aldığını öğrenin.
Satışta başarı kadar başarısızlıkla yüzleşme biçimi de
satıcıyı geliştirir ya da geriye götürür. Size verilen satış hedeflerine
ulaşamadığınızda veya bir satışı kaçırdığınızda nedenleri dışarıda aramayın,
içeride, yani kendinizde arayın. Nedenleri dış etkenlere bağlarsanız zihninize
dış etkenlerin sizi hedefinizden uzaklaştıracağını telkin etmiş olursunuz. Ama
içeride ararsanız, hedef ulaşmak için daha fazla çaba harcar, daha yaratıcı
çözümler üretir, satışta daha etkili olursunuz. Bir satıcı satış hedeflerine
ulaşamadığında sebebi hep dış etkenlere (ekonomi kötü, müşteri almadı, rakip
ucuz verdi, patron destek olmadı…) bağlarsa, aslında kendi kontrolünü kaybeder.
Ama sebebi iç etkenlere (ben daha iyi hazırlanabilirdim, farklı bir strateji
deneyebilirdim, müşteriye daha iyi fayda anlatabilirdim…) bağlarsa, işte o
zaman gelişimin kapısı açılır. Dış faktörler bizim elimizde değildir. Onlara
odaklanmak çaresizlik hissi yaratır. İç faktörlere odaklanmak ise satıcıya
“Durumu değiştirebilirim.” duygusu verir. Hata ve eksikleri kabul eden satıcı,
kendini geliştirecek somut adımlar atar. Eğitim alır, ürün bilgisini artırır,
daha iyi sunum teknikleri öğrenir. Dış faktörleri bahane eden satıcı, “benim
yapabileceğim bir şey yok” diyerek motivasyonunu kaybeder. İç faktörlere
odaklanan satıcı ise, “Bir dahaki sefere daha iyi yapacağım” diyerek
motivasyonunu korur. Dışsal nedenlere odaklanan kişi bahane üretir, çözüm
bulamaz. İçsel nedenlere bakan satıcı, “Müşteri güvenmedi, neden güvenmedi? Ben
güveni nasıl artırabilirim?” diye düşünür. Başarı da başarısızlık da “benim
elimde” diyen satıcı, işine daha sahiplenici yaklaşır. Patron ya da ekip
arkadaşı böyle satıcıya daha çok güvenir. Kendi gelişimine odaklanan satıcı,
zamanla daha yetkin, daha donanımlı hale gelir. Dış faktörleri bahane eden
satıcı ise hep aynı yerde kalır, ilerleyemez.
Sizden görüşme değil, teklif isteyen firmalara dikkat edin.
Bu firmaların çoğu tekliflerinizi dolgu malzemesi olarak kullanmak istiyordur.
Yani zaten ürünü almaya karar verdiği bir firma vardır ama kurumsallaşma gereği
en az 3 teklife daha ihtiyacı vardır, bu yüzden sizin teklifinizi de satın alma
dosyasının içine koymak istemektedir. Öncelikle telefonla veya mail ile doğru
teklifi sunabilmek için görüşme talebinizi iletin. Yine de sadece teklif talep
ediliyorsa, teklifinizin hangi rakiplerinizle kıyaslanacağını veya hangi ürün
özellikleriyle kıyaslanacağını sorun. Böylece teklifinize doğru ürünü ve doğru
fiyatı koyma şansınız artar. Teklif veya görüşme isteyen potansiyel müşteriyi
sadece bir iletişim bilgisi olarak değil, gerçekten satışa dönüşme potansiyeli
olan bir fırsat olup olmadığını da değerlendirin. Zamanınızı ucuzcu (ölü fiyat)
veya dolgu teklif bekleyen potansiyel müşterilere harcamayın.
Teklif hazırlamada ustalaşmalısınız. Şirketinizin teklif
şablonuna ve fiyat belirleme modülüne uygun olarak eksiksiz, hatasız ve
yardımsız teklif hazırlamayı bilmelisiniz. Teklifinizi göndermeden önce mutlaka
gözden geçirmeli, hata yapıp yapmadığınızı kontrol etmelisiniz. Gerekiyorsa
üstünüzden onay almayı da unutmamalısınız. Müşteriden gelen indirim taleplerini
göğüsleyemiyorsanız ekstra indirim için üstünüzden onay alarak revize teklif
üretmelisiniz.
Müşterilerin çoğu her satıcıya umut verir. Sipariş
netleşmeden sattığınızdan emin olmayın. Ufuktaki satış olasılıklarının
dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin. Aksi taktirde yeni müşteri adaylarıyla
görüşmede çabanız ve hevesiniz azalabilir.
Sattığınız ürünün ne işe yaradığını sadece firmanızdan
öğrenmekle yetinmeyin. Eski müşterileri ziyaret ederek sattığınız ürünü nasıl
kullandıklarını, nasıl faydalandıklarını öğrenin. Böylece sattığınız ürüne olan
inancınız ve sevginiz artar. Bu sayede daha ikna edici satış görüşmeleri
yaparsınız.
Şirketinin ERP ve CRM gibi programlarını, bunların B2B
modüllerini aktif ve tam kapsamlı olarak kullanın. Excel kullanımınız mükemmel
olmalıdır. Whatsapp ve e-postanızı sürekli kontrol edin. MS Teams, Zoom gibi
görüntülü konuşma ve toplantı araçlarını etkin kullanmayı öğrenin.
Size verilen bölgenin ve veya portföyün potansiyelini siz
hesaplamalısınız. Hesaplamanız verilere ve objektif kriterlere dayanmalıdır.
Böylece kendi pazarınızdan ne kadar pay aldığınızı bilebilirsiniz.
Kendinize ait raporlama sisteminiz olmalı. Kendi
performansınızı önce kendinize raporlamalısınız. Böylece kendi rekorlarınızı
kırmaya çalışmalısınız. Ziyaret sayılarınız, teklif sayılarınız ve
tutarlarınız, aldığınız siparişler, uyguladığınız iskontolar, teslim edilen
siparişleriniz, satışlarınızın brüt karlılığı, kestirdiğiniz faturalar ve
onların tahsilatlar, müşterilerden aldığınız avanslar ve daha pek çok KPI’ınızı
kendiniz takip etmelisiniz.
Türkçeyi konuşurken de yazarken de iyi kullanın. Uzun,
komplike, dolambaçlı cümleler yerine kısa ve anlaşılır cümleler kurun.
Yazdığınız mesajı, maili göndermeden önce okuyun, ifade bozukluklarını ve yazım
hatalarını düzeltip gönderin.
B2B satıcısının sosyal çevresi ve iş bağlantıları geniş
olmalıdır. İlkokul arkadaşlarınızla dahi teması kesmeyin. Daha önce satış
yaptığınız müşterilerle de irtibatınızı kesmeyin. Girdiğiniz her toplulukta
potansiyel müşteri adayı arayışınız olsun. Her fırsatta yeni insanlarla
tanışmaya ve insanları birbirleriyle tanıştırmaya gayret edin. Linkedin
üzerinden potansiyel müşterilere ulaşmaya çalışın. Herkes sizin ne iş
yaptığınızı bilsin, bilsin ki kendileri veya yakınları sizin sattığınız ürüne
ihtiyaç duyduklarında hemen akıllarına gelin. Bir B2B satıcısının başarısının
%50’si mesai saati dışında gerçekleştirdiği sosyal aktivitelerden kaynaklanır.
Firmanızı ve ürünlerinizi övmekten utanmayın. Diğer
müşterilerinizin memnuniyetinden ve övgülerinden bahsetmekten de utanmayın.
Kararınca övünün. Hak ediyorlarsa, isim vermeden rakiplerinizin ürünlerini,
hizmetlerini, fiyatlarınız, SSH’ını yerin, isim vererek rakiplerinizi yermeyin.
Müşterilerinize faydalı olmak için sadece ürün veya hizmet
satmaya çalışmayın, eğer yeterince deneyim ve gözlem edindiyseniz, müşterinize
onların işleriyle ilgili öneriler de getirebilirsiniz. Sizden gelecek bu tip
önerileri uygulayıp da sonuç alırlarsa yolu gözlenen sözü özlenen satıcı
olursunuz. Bunlar ne tip öneriler olabilir?
·
“Gördüm ki işçileriniz manuel perçin
tabancası kullanıyor, neden pnömatik perçin tabancasına geçmiyorsunuz? Bir
müşterim pnömatik perçin tabancasına geçerek işleri %10 hızlandırmışlar.”
·
“Bir müşterim özmal araçlarını satıp filo
kiralaması yapmaya başlamışlar. Böylece her ay gider gösterip karlılıklarını
artırmayı başarmışlar. Sizde de çok özmal araç var. Bence araştırmaya değer.”
·
“Bir müşterim satıcıların tedarikçilerle
ilgilenmesini yasakladı. Aynı şekilde satın almacıların da müşterilerle
ilgilenmesini de yasakladı. Çünkü hem tedarikçilerle hem de müşterilerle
ilgilenen bir çalışanı hem tedarikçi hem de müşteri çalarak kendine şirket
kurmuş. İçinizden kendinize rakip çıkarmamak için satışla satınalmayı
ayrıştırmakta fayda var.”
·
“Bir müşterim ArGe ve inovasyona çok değer
vermeye başladıktan 2 sene sonra çok yenilikçi ürünler çıkarıp rakiplerine fark
atmaya başladı. Yenilikçi ürünler peşinde koşmak lazım.”
·
“Bir müşterim yeniden yapılanma projesi
başlattıktan sonra hızla büyümeye başladı. Firmalar her 10 yılda bir yeniden
yapılanmayı gündemlerine almalılar bence.”
·
Bir müşterimin sizin ürünlerinize ihtiyaç
duyduğunu öğrendim, bir satıcınızı onlara yönlendirmenizde fayda var. Erişim
bilgilerini şimdi size mail atıyorum.”
Ağzı laf yapan, muhabbeti hoş, hitabeti kuvvetli, kelime
dağarcığı zengin, deyimleri ve atasözlerin yerinde kullanan, yemeyi-içmeyi,
oturmayı-kalkmayı bilen, görgülü, kültürlü, zevk sahibi, hobi sahibi, iş
bilgisi kuvvetli, girişken, enerjik, netvörkü zengin, hizmet etmeyi seven, yaratıcı
ve esnek çözümler sunabilen bir satıcıya evrilmeye çalışın. Bunu yapabilirseniz
müşteriniz olan patronlarla daha güçlü bağlar kurabilirsiniz. Müşteri
tarafındakilerle kurduğunuz insani ilişkileriniz ne kadar güçlü ise satışa o
kadar yakınsınızdır.
Şirketinizin hedeflerinden biri müşterilerinizin
ürünlerinizi başka firmalara tavsiye etmesidir. Buna ek olarak sizin hedefiniz
müşterilerinizi bizzat sizi başkalarına tavsiye etmesi olmalıdır. “…..
firmasındaki …… satıcısını arayın. Sorununuzu, ihtiyacınızı iyi analiz edecek,
tam size göre ürün ve teklif sunacaktır. Satış sonrasını da harika
yönetecektir” dedirtmek hedefiniz olmalıdır.
Satış bir coşku, istek ve inanç işidir. Satış kalpten
yapılırsa kalbe gider. Sizin hevesinizi, heyecanınızı ve enerjinizi hisseden
müşteri etkilenecek ve ikna olacaktır. Size uyumlanacak, sizinle sinerji
oluşturmak isteyecektir. Müşteriyle uyum yakalamak önemlidir. Unutmayın pek çok
rakip satıcı satışta monotonlaşmıştır, heyecanını kaybetmiştir, müşteriyle
frekansı tutmamıştır. Onlara üstün gelmenin bir yolu da sizin enerjiniz ve
uyumluluğunuz olacaktır.
Konsantrasyonunuzu ve motivasyonunuzu yüksek tutun.
Gündeminizdeki işlere ve müşteriler yeterince odaklanmazsanız satış kaybı
yaşarsınız. Moralinizi yüksek tutmazsanız satış kaybı yaşarsınız. Çünkü satış,
sadece “ürün bilgisi” değil; aynı zamanda yüksek odaklanma (konsantrasyon) ve
sürekli enerji (motivasyon) gerektiren bir meslek. Satıcı sahaya çıktığında,
telefona geçtiğinde ya da müşteriyle masaya oturduğunda zihni dağınık ya da
morali düşükse, başarı şansı ciddi şekilde azalır.
İşinize tutkuyla bağlanırsanız konsantrasyonunuz artar. Neye
odaklanacağınızı bilirseniz dikkatiniz dağılmaz. Günlük arama sayısı, haftalık
ziyaret sayısı, aylık satış hedefiniz net olmalıdır. (Günde en az 3 yeni
müşteri ziyareti hedefiniz olmalıdır.) Kendinizi hedefinize ulaşmaya, hatta
aşmaya adayın. Yapılacaklar listeniz (iş planınız) olmalıdır. Bu listedekileri
önceliklendirmeyi doğru yapmalısınız. Her gün yaptıklarınızla planınızı
karşılaştırın ve güncelleyin.
Satış bir istatistik işidir. Ne kadar çok randevu alırsanız,
ne kadar çok görüşme yaparsanız, ne kadar çok teklif verirseniz, ne kadar çok
sunum yaparsanız, ne kadar çok ziyaret gerçekleştirirseniz, ne kadar çok mail
ve mesaj atarsanız, o kadar çok satış yaparsınız. Unutmayın; dolaşan kurt
avlanır.
Randevu almak da satış yapmak kadar değerlidir. Teklif
vermek de satış yapmak kadar değerlidir. Emek vermenize rağmen satış
gerçekleşmediyse yıkılmayın. Çabalarınızın karşılığını mutlaka göreceksiniz.
Randevu almaya, görüşme yapmaya, teklif vermeye, güzel iş ilişkileri kurmaya
devam.
B2B satıcısı olmak keyiflidir. Satıcılık monoton bir iş
değildir, dinamiktir. Sürekli sahaya çıkmak, yeni müşterilerle tanışmak, bir
işi almak için çaba göstermek kişiyi diri tutar. B2B satıcısı olmak
kazançlıdır. İnsana pek çok deneyim kazandırır. Ayrıca maaşa ek olarak prim de
kazandırır. Satış, doğru yapıldığı zaman dünyanın en zevkli mesleği, yanlış
yapıldığı zaman dünyanın en zor mesleğidir.
Satış doğuştan gelen bir yetenek değildir, sonradan
edinebilir. Siz yeter ki satış yeteneğinizi geliştirmeyi isteyin ve araştırın.
B2B satıcısı iseniz, satış becerilerinizi geliştirmek için
daha fazla araştırma ve okuma yapın. İletişim eğitimi alın, beden dili eğitimi
alın, zaman yönetimi eğitimi alın, satış kitapları okuyun, kişisel gelişime ve satışa
dair Youtube videoları izleyin. Bu makale ile yetinmeyin.
İyi satışlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder