Markalaşmanın önemli ayaklarından biri de “bilinirlik”tir.
Doğan her marka adım adım bilinirliğini artırır. Bazı markaların arkasındaki
sermaye gücü yüksektir, yoğun reklam ve halkla ilişkiler faaliyetleriyle kısa
sürede yüksek marka bilinirliğine ulaşırlar. Bazı markalar yıllardır
sektörlerinde olmanın etkisiyle marka bilinirliklerini yükseltmişlerdir. Bazı
markalar ise genç olmalarına rağmen öyle etkili inovasyonlar ve farklılık
sunmuşlardır ki tanıtıma dahi para harcamadan yüksek marka bilinirliğine ulaşmayı
başarmışlardır. Bazı markalar ise yıllardır sektörlerinde olmalarına rağmen
sektörlerine yeni giren markalar kadar bilinir değildirler. Bazı markalar ise
bilinirliği hiç önemsemezler.
Doğan her markanın önce farkına varılır, sonra hakkında
bilgi sahibi olunur. Gözümüze veya kulağımıza çalınan her yeni markaya karşı
ilgi ve merak duymayız. Bu yeni markayla birkaç yerde daha karşılaşırsak
incelemek, hakkında öğrenmek isteriz (o da “belki”). Yani karşılaştığımız her
markayla ilgilenmeyiz, o markayla ilişkimizi farkındalık düzeyinde bırakırız. Birileri
sorduğunda “o markayı duydum/gördüm, ama
ne olduğunu bilmiyorum” deriz.
İnsanlar markanızı fark etmiş olabilirler. Logonuz
gözlerine ilişmiş, adınız kulaklarına çalınmış olabilir. Ama ne tür bir ürün
olduğunuzu ve konumlandırmanızı henüz bilmiyorlardır. Yani markanız hakkında
bilgi sahibi değildirler. Markanızı insanlara fark ettirmiş olmamız bir
aşamadır ama bilinirlik için yeterli değildir. Bilinirlik farkındalıktan sonraki
aşamadır. İnsanlar önce markanızın farkına varacak sonra “acaba daha önce de logosunu gördüğüm / adını duyduğum bu marka da neyin
nesi” diyerek zaman içinde bilgilenmeye başlayacaklardır. Eğer medyada
reklamlarınız yoksa markanız hakkındaki bilgiyi internete adınızı yazarak, kullananlara
sorarak, konuşanlara kulak misafiri olarak, rafta duran markanızı inceleyerek,
satıcıya sorarak öğrenecektir. Markanız hakkında kafasında bir fikir oluşunca “marka
bilinirliğinize” bir kişiyi daha eklemiş olacaksınız. Hele hele markanızı bir
defa kullanarak bilgisini içgörüye çevirdiyse artık markanızı kolay kolay da
unutmayacaktır. O kişideki marka bilinirliğinizi “kolay hatırlanırlıkla”
pekiştirmiş olacaksınız.
Markanızın hedef kitlenizin tamamı tarafından bilinmesi
kadar hangi hızla hatırlanır olduğu da önemlidir. Markanızın hatırlanırlık
seviyesi; marka imajınız, marka konumlandırmanız, marka vizyonunuz, marka
değeriniz gibi oluşturmaya ve aktarmaya çalıştığınız kavramların hedef
kitlenizin zihninde ne kadar yer edindiğine bağlıdır. Eğer markanız bir kişi tarafından
kullanıldıysa elbette o kişideki hatırlanırlık seviyesi artacaktır. Bu yüzden
ürünü denettirmek oldukça önemlidir.
Marka bilinirliğinin
önemi
Hedef kitlenizin ihtiyacı açığa çıktığında bu ihtiyacı
gidermek için aklına o kategorideki markaları getirir. Uzmanlara göre insanlar
her ihtiyaç alanında ortalama 7 markayı akıllarında tutabilmektedir. Bir
insanın ihtiyacı açığa çıktığında sizin markanız da aklına geliyorsa talep
görmeniz için bu bir avantajdır. Hele hele yedinci değil de ön sıralarda aklına
geliyorsanız, markanız hakkında derinlemesine bilgiye sahipse ve markanızı
değerli buluyorsa markalaşmışsınız demektir. Bu da rakipleri “kafadan”
elemenize yarar.
Marka bilinirliğinizin rakiplerinizden yüksek olması
sayesinde nihai satış noktasındaki satışlarınız daha fazla olacaktır. Böylece
bayileriniz size daha çok sipariş verecek, fiyatınıza itiraz etmeyecek, ticaret
ilkelerinize uyacaklardır. Bayiliklerini kaybetmemek için de kurallarınıza ve
yönlendirmelerinize daha çok riayet edeceklerdir. Marka bilinirliğiniz
sayesinde satış departmanınızın işi kolaylaşacak, satıcılarınızın bayi
karşısında eli güçlenecektir.
Pazarlama, satış ve reklamcılık derslerinde satın almaya (ihtiyaçları
gidermeye) dair kullanılan akademik formüllerden biri de NAIDA’dır. Need, Attention,
Interest, Desire ve Action kelimelerinin baş harflerinden
oluşan NAIDA formülünde tüketicinin önce bir ihtiyacının açığa çıkacağı, sonra
bu ihtiyacını nerelerden giderebileceği konusunda dikkat kesileceği, ardından
gözüne kestirdiği (aklına yatan) markalara ilgi duyup inceleyeceği, bu
kıyaslama sonrasında bir markayı arzulamaya başlayacağı ve en nihayetinde
ihtiyacını gidermek için o markayı satın alacağı öngörülür. Satan tarafa da AIDA
önerilir. Yani önce dikkatleri çek (Attantion), sonra ilgi uyandır (Interest),
daha sonra isteklendir (Desire), en sonunda da harekete geçir (Action) denir.
İster satan isterse satın alan tarafından baksak da, önce
markamızı hedef kitlelere fark ettirmemiz, ardından markamız hakkında
bilgi/içgörü oluşturmalarını sağlamamız, daha sonra marka değeri algımızı
yükseltmemiz gerekiyor. Bu 3 aşamanın bir yerinde satış/satınalma kendiliğinden
olacaktır. Çünkü ihtiyaç açığa çıkmıştır. Farkındalık, bilinirlik ve markalaşma
aşamalarında ne kadar başarılıysak o kadar tercih edilir olacağımız aşikardır.
Bana gelen sorulardan biri de “Marka bilinirliğimizi nasıl artırabiliriz?” oluyor. Bunun tabi ki
pek çok yolu var. Farkındalık, bilinirlik ve markalaşma aşamaları için
yapılabilecekleriniz kabaca aşağıdaki gibidir.
Farkındalık yaratmak
·
Marka kimlik materyallerinizi (kartvizit,
antetli kağıt, cepli dosya vb) oluşturmak
·
Firmanızın bulunduğu lokasyonlara (ofis,
fabrika, depo gibi) tabelalarınızı asmak
·
Şirket araçlarınızın yanlarına ve arkasına logonuzu
koymak (araç giydirmek)
·
Ürününüzü satan satış noktalarına branding
materyalleri (POP malzemeleri) yerleştirmek
·
Merak uyandıran (teaser) reklamlar yapmak
·
Adınızı ve sloganınızı tekrarlayan kısa radyo
spotları, TV alt bantları, TV programlarına sunar-sundu sponsorlukları gibi
tanıtım faaliyetleri yapmak
·
Etkinliklere (kültüre, sanata, spora,
konferanslara) sponsor olmak
Bilinirlik
yaratmak
·
Markanız için web sitesi oluşturmak
·
TV’de, radyoda, gazetede, dergide, internette,
açık havada imaj oluşturma veya satış amaçlı reklam yapmak
·
Editoryal tanıtımlar (advertorial) yapmak
·
Medyada yer almak (coverage) için basın
bültenleri göndermek ve basına röportaj vermek
·
Sosyal medya araçlarıyla dikkat çekmek, bilgi aktarmak,
takipçi toplamak
·
Hedef kitlenize e-postalama yapmak, SMS
göndermek
·
Broşür, katalog, el ilanı gibi materyaller
dağıtmak, postalamak
·
Markanızı (ürününüzü) denetmek
Markalaşmak
·
Konumlandırma yönetimi yapmak
·
İnovasyon yönetimi yapmak
·
Kurumsallaşma yönetimi yapmak
·
Müşteri ilişkileri yönetimi yapmak
·
İtibar yönetimi yapmak
·
Kurgulu bulunurluk yönetimi yapmak (bazı markalar
için bu mağazalaşmak demek)
Marka bilinirliğinizi artırmak için elbette reklam ve
halkla ilişkiler faaliyetleri yürütmelisiniz. Bunun için ajanslar tutmalı ve
bütçe ayırmalısınız. Ama yukarıda da gördüğünüz gibi ajansa havale etmeden de
yürütebileceğiniz bilinirlik çalışmaları mevcuttur. Eğer pazarlama
departmanınıza marka iletişimi alanında eğitimli ve yetenekli birini alırsanız,
çok küçük bütçelerle marka bilinirliğinizi epey yükseltebilirsiniz.
Farkındalık+bilinirlik yaratmak ve markalaşmak için çok büyük
bütçeler kullanmak yerine yaratıcı olmayı önemsemelisiniz. Zira tecrübeler
göstermiştir ki, tanıtım faaliyetlerine milyon dolarlık bütçeler ayırsanız da,
yaratıcı bir marka sizin bilinirliğinizi geçebilmektedir. Öyleyse önce
konumlandırmanızdan başlayarak, marka isminizi, logonuzu ve diğer tanıtım
faaliyetlerinizi öyle farklı, yenilikçi, estetik ve zekice yapmalısınız ki,
tüketiciler hemen sizi fark etsin, size ilgi duysun, sizi incelesin, size değer
versin ve sizi talep etsin. Böylece tanıtım faaliyetlerinize ara verdiğinizde
marka bilinirlik seviyeniz hızla düşmez. Hedef kitlenizin karşısına çok çıkmak
yerine etkili çıkmak marka bilinirliğinize daha fazla katkı yapacaktır.
Markanızı kimler
bilecek?
Marka bilinirliğinizin öncelikle hedef kitlenizde yüksek
olması gerekir. Hedef kitlenizin dışındaki tüketicilerce de bilinmeniz marka
değerinizi daha da yükseltecektir. Örneğin Mercedes A sosyo ekonomik gruptaki
kişileri hedefler ama dünyadaki tüm insanların Mercedes hakkında bir içgörüsü vardır.
Üstelik bu içgörü olumlu olduğu için Mercedes’in marka değeri de oldukça yüksektir.
Nihai tüketicilere yönelik ürünler sunan firmalar
markalarının önce hedef kitleleri tarafından bilinmesini sonra da tüm kamuoyu
tarafından bilinmesini ister. Bu markalarına statü kazandırmak için önemlidir. Dolayısıyla
hedef kitlenin dışına da taşan tanıtım çabalarına girilebilir. Girilmese bile
efsaneleşmeye yatkın markalar kendiliğinden hedef kitlenin dışındaki kitlelerce
fark edilir be bilinir.
Nihai tüketicilere değil de kurumlara yönelik ürün veya
hizmetleriniz varsa marka bilinirliğinizin elbette Mercedes düzeyinde olmasını
bekleyemezsiniz, hedefleyemezsiniz. Hedef kitlenizin markanızı duymuş olması,
hatta markanız hakkında ahkam kesecek kadar bilgiye ve içgörüye sahip olması
yeterlidir. Diğer kitlelere ulaşmaya çalışmak savurganlık olur.
Bu yüzden öncelikle doğru bir hedef kitle tanımı yapmanız
ve belirlediğiniz hedef kitleye nasıl ulaşabileceğinizi, onların dikkatini,
ilgisini ve arzusunu nasıl çekebileceğinizi araştırmanız gerekir.
Marka
bilinirliğinizi ölçmek
Marka bilinirliği ölçülen bir kavramdır. Araştırma
şirketleri bu hizmeti vermektedir. Bilinirliğe önem veren her firma markası için
her yılın sonunda (örneğin Kasım veya Aralık ayında) “marka bilinirlik araştırması” yaptırmayı gelenek haline
getirmelidir. Böylece hem kendi markalarının hem de rakip markaların bilinirliklerinin
sayısal olarak hangi aşamada olduğunu görüp, kıyaslama yapabilirler. Ayrıca yıl
içinde yaptıkları marka iletişim faaliyetlerinin marka bilinirliğine etkisini
ölçebilir, kendi pazarlama departmanlarının, çalıştıkları reklam ve halkla
ilişkiler ajanslarının başarısını daha objektif değerlendirebilirler.
Marka bilinirliği araştırması kapsamlı ve pahalı bir
araştırma da değildir. En temel marka bilinirlik araştırması hedef kitle örnekleminde
bulunan deneklere 4-5 soru sorularak yapılmaktadır. Burada örneklem grubunun
tüm hedef kitleyi yansıtabilecek sayıda ve yerden olması önemlidir. Marka
bilinirlik araştırmasındaki anket soruları aşağıdaki gibi olacaktır. (Tabii bu
işin uzmanı araştırma profesyonelleridir. Size daha farklı veya kapsamlı bir
bilinirlik araştırması önerebilirler. Ben sadece bir fikir edinmeniz için aşağıdaki
anket örneğini veriyorum.)
1. Çikolata
markalarından bildikleriniz nelerdir? / Aklınıza gelen çikolata markaları
nelerdir?
2. Aşağıdaki
çikolata markalarından hangilerini daha önce duydunuz ve/veya tattınız? (Alfabetik olarak sıralanan şıklar arasında
markanız da olmalıdır)
3. Lilo
çikolatasını ilk nereden öğrendiniz? Lilo çikolatasıyla ilk nerede
karşılaştınız? (Boşluk olan bölüme
markanızın adı yazılmalıdır)
a. Reklamlardan
b. Satış
noktasından
c. Arkadaşımdan
d. İnternetten
4. Lilo
çikolatasını tattınız mı? (Boşluk olan
bölüme markanızın adı yazılmalıdır)
5. Lilo
çikolatasını tattıysanız beğeninizi 10 üzerinden puanlar mısınız? (Boşluk olan bölüme markanızın adı
yazılmalıdır)
Not: Lilo markası yukarıdaki anket için tarafımdan uydurulmuştur.
Marketinizden ısrarla istemeyinizJ
Yukarıda etraflıca ele aldığım gibi; marka bilinirliğini
artırmaya yönelik çabalara girişmeden önce plan yapmak her şeyden önemlidir. Hangi
sürede ne kadar bilinmek istiyorsunuz ve elde etmek istediğiniz bilinirliğe
ulaşmak için neler yapmalısınız? Bu sorulara cevaplar üreterek daha doğru
ilerleyebilirsiniz. Kolay gelsin.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder