Türkiye’de
irili ufaklı bine yakın reklamveren var. Reklamverenlerin markalarını hakkıyla
duyurabileceği, büyük kitlelerin takip ettiği görsel ve yazılı mecra sayısı
50’yi geçmez. Geri dönüşü etkili olan TV kanalı sayısı 20 tane deseniz, çok
okunan ulusal gazete sayısı 20 tane deseniz, çok okunan dergi sayısı da 10 tane
deseniz, alın size etkili 50 mecra. (Açıkhava, internet, radyo, sinema gibi
mecralar yazımın konusu olmadığı için hesaba katmadım). Bazı medya kuruluşları
mecra kiralama fiyatlarını kendi web siteleri üzerinden yayınlıyorlar,
diğerleri talep üzerine liste fiyatlarını gönderiyor veya bir medya kiralama
ajansına yönelendiriyor. Bu mecralarda reklam yayınlamak için medyaya kendiniz
başvursanız göstermelik bir iskonto alırsınız, reklam ajansınız başvursa farklı
bir iskonto alır, medya planlama ajansıyla fiyat alsanız iskontonuz farklı olur.
Liste fiyatları üzerinden %99 indirim yapıldığı bile konuşulur. Bu yüzden mecra
satın alan hiç kimse iyi fiyata satın alabildiğini düşünmez. Yeni
reklamverenlerin çoğu ilk yıllarında reklam yayınına ayırdıkları bütçenin
aynısıyla şimdi daha etkili ve fazla mecra kiralayabildiklerini
söylemektedirler.
Dünyanın
en sağlıksız en adaletsiz satın alması medya satın almasıdır herhalde. Büyük
reklamverenler işi öğrendikleri için medya kiralama şirketlerini devreden
çıkararak direkt medya patronlarıyla pazarlık yapmakta ve neredeyse kilo
hesabıyla yıllık mecra kiralama anlaşmaları yapmaktadır. Büyük
reklamverenlerden arta kalan yerleri de orta boy ve küçük boy reklamverenler
kiralamaya çalışmaktadır. Haliyle onlara da “ister al ister alma” cinsinden
yüksek fiyatlarla mecra satılmaya çalışılmaktadır. Bu yapı yeni markaların
doğmasına, dolayısıyla reklam pastasının büyümesine engel olan bir yapıdır.
Tüm
sektörlerde aracıların ortadan kalktığı bir dönemi yaşıyoruz. Üreticiler
aradaki toptancıları devreden çıkararak nihai satış noktasına veya tüketiciye
direkt satış yapmaya çalışmaktadır. Böylece aracılara dağılan karlar üreticiye,
perakendeciye ve tüketiciye kaldığı için daha kazançlı ticaret
gerçekleşmektedir. Aynı durum mecra satışında da olmalıdır. Medyalar
reklamverene direkt mecra satışı yapmalıdır.
Medyalar
mecra alanlarını internette açacakları ortak bir e-ticaret sitesiyle
satmalıdır. Böylece her marka sahibinin reklam verme maliyetleri konusunda bir
fikri olur. Siteye üye olan reklamverenin reklam kartını oluşturmasıyla (reklam
filmiyse süresi, ilansa ebatları gibi) mecra satınalma işlemleri başlamalıdır.
Sitenin ortaklarından olan medyalardan mecra seçerek sepetine atmalıdır. Sepete
eklenen her mecra ile fiyat karşısına otomatik olarak çıkmalıdır. Reklamverenin
toplu mecra kiralamasıyla veya erken rezervasyonuyla elbette fiyatlarda iskonto
olmalıdır. Satın alma aşamasında reklamveren bu opsiyonları görerek alım
yapacaktır. Alımın gerçekleşmesi ya banka havalesi ile olmalıdır yada kredi
kartıyla.
Mecra
satışı bahsettiğim gibi medya şirketlerinin ortak girişimiyle bir e-ticaret
platformu üzerinden yapılabilirse sosyal paydaşların her birine katkısı
olacaktır. Öncelikle aracılar ortadan kalktığı için medyanın kazancı
artacaktır. Arz-talep çok daha net
görüleceği için medya doğru fiyatlardan mecra satışı (kiralaması) yapacaktır. Tüm bu gelişmeler sayesinde reklam kuşağı
sayısı azalacak, böylece medya izleyicileri de reklam bombardımanından
kurtulacaklardır. Mecra fiyatı arz talep dengesine göre oluşunca da büyük medya
firmaları, büyük medya satınalma ajansları ve reklamverenler arasındaki kirli
pazarlıklar da sona erecektir. Ayrıca medya kuruluşları, uluslararası medya
planlama şirketlerinin ve büyük reklamverenlerin baskılarından da kurtulmuş
olacaktır. Markalar için mecra satın alması 40 bilinmeyenli denklem olmaktan
çıkacaktır. Mecra fiyatlarına hızla ulaşabilen reklam verenler akıllarındaki
kampanyaları daha hızlı hayata geçirecek ve daha hızlı geri dönüş aldıkları
için reklama çıkmanın tadına varacaklardır. Mecra satın alma yarışında eşit rekabet
şartları oluşacaktır, bu da reklamveren sayısını artıracaktır.
Sosyal
paydaşlara faydası daha fazla bile olabilir. Elbette bazı sosyal paydaşları (örneğin
medya ajanslarını*) olumsuz etkileyecektir. Benimki bir proje. Ama öncelikle
artıları ve eksileri tartışılması gereken bir proje. Medya kuruluşları, medya ajansları, Reklamverenler
Derneği ve Reklamcılık Vakfı bir araya gelerek böyle bir konuyu gündeme almalıdır.
İletişim fakülteleri de görüş bildirmelidir. Bu konunun enine boyuna
tartışılması ilk aşama olacaktır. E-mecra platformunu hazırlamaya talip kuruluşların
da görüş bildirmesinde fayda olacaktır.
Aklınıza
gelecek ilk engel, medyaların siyasi görüşlere göre kümelenmesi olacaktır.
İktidarı destekleyen medyaların e-mecra kiralama platformu ve iktidara muhalif medyaların
e-ticaret platformu. Bundan daha doğal segmentasyon olamaz. Zaten şu anda da
durum böyledir. Yani bu durum engel olarak görülmemelidir. Reklamveren
kendisine en uygun geri dönüş yapacak mecraları zaten reklam ajanslarından,
medya ölçüm kuruluşlarından ve medya planlama ajanslarından gelen raporlarla
görmektedir. Ayrıca hedef kitlelerinin politik görüşleriyle çatışmamak için
apolitik tavır takınmaya özen gösterecektir. Dolayısıyla her iki platformdan da
mecra kiralaması yapacaktır.
*Medya
kuruluşlarının ortak kuracağı e-mecra kiralama platformu elbette “Medya
Planlama ve Satın Alma Şirketlerinin” işine sekte vuracaktır. Kendi
üzerlerinden medya satışı (kiralaması) önemli ölçüde azalacaktır. Ama planlama
yeteneklerine reklamverenler hala ihtiyaç duyacaktır. Reklam ajanslarının
içinden doğarak şirketleşen medya ajansları bu süreçte tekrar reklam
ajanslarının içine dönebilirler.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder