Genelde e-ticaret işi yapan büyük ve küçük sanal mağaza
sahipleri satacakları ürünleri üretici firmadan satın almak ister. Daha doğrusu
direkt üretici firma ile çalışarak, tüketici ile üretici arasında aracı olmak
ister. Ürünü stoklamadan satmak ister. Sanal mağazasında ürünü sergiler,
tüketici ürünü inceler, ihtiyacı varsa satın alır, tüketicinin siparişi sanal
mağazaya gelir, ödemesi bankaya gelir, sanal mağaza siparişi tüketiciye kestiği
fatura ile birlikte üretici firmaya yönlendirir, üretici firma siparişteki/faturadaki
ürünü paketler, sanal mağazadan (e-ticaret bayisinden) gelen faturayı pakete
iliştirir, tüketicinin adresini paketin üzerine yapıştırır ve kargoyu bekler, sanal
mağazanın yönlendirdiği kargo şirketi üreticiye giderek paketi alır ve
tüketiciye ulaştırır, ürün tüketiciye ulaşınca üretici sanal mağazaya
(e-ticaret bayisine) faturasını keser, tüketiciden ödemeyi sanal POS ile almış
olan banka (veya aracı kurum) 1 ila 30 gün sonra sanal mağazaya ödemeyi yapar, ödemeyi
alan sanal mağaza da üreticiye ödeme yapar. Bu alışverişteki ticaret kapanmış
olur.
E-ticaret bayisi ile üretici firma arasında ilişki aşağı
yukarı böyledir. E-ticaret trafiği; tüketici, sanal mağaza, banka, kargo
şirketi ve üretici firma arasında döner.
Bazı e-ticaret firmaları (sanal mağazalar) kendilerinden
daha büyük ve daha tanınmış e-ticaret firmalarının tedarikçisi olurlar. Sadece
link vererek (XML entegrasyonu) kendi sanal mağazalarında sattıkları ürünleri
popüler e-ticaret sitelerinde de sergileyerek satarlar. Bu büyük/popüler
e-ticaret siteleri pazaryerleri olarak adlandırılır. Hepsiburada, Trendyol, N11,
GittiGidiyor, ÇiçekSepeti ve benzeri e-ticaret siteleri pazaryerlerine
örnektir. Pazaryerleri bir nevi semt pazarıdır. Satıcılar internetteki bu
pazarda tezgah açar. Bu pazarda tezgah açan satıcıların; bazıları üreticiyken,
bazıları üreticilerin malını satan aracılar (tüccarlar, perakendeciler,
esnaflar, hatta şahıslar) olabilir, bazıları da sanal mağazalar olabilir. Bir
tüketici pazaryerinden alışveriş yaptığında kendisine gelen ürünün üzerinde
bulunan fatura üreticiye/satıcıya aittir, pazaryerine değil. Çünkü tüketiciden
gelen siparişi pazaryeri üreticiye/satıcıya (pazaryerindeki dükkân sahibine)
iletir, dükkan sahibi ürünü hazırlar, tüketicinin ödediği miktarda faturasını
keser ve pazaryerinin yönlendirdiği kargo ile tüketiciye yollar. Pazaryeri hem
kargo ücretini hem de hizmet komisyonunu keserek (ki bu komisyon oranları
üründen ürüne fark gösterir, %10 ila %30 arasında olabilir) dükkan sahibine ödeme
yapar. Pazaryeri yaptığı toplam kesinti kadar dükkân sahibine fatura keser,
böylece aralarındaki alacak verecek ilişkisi kapanmış olur. Burada pazaryeri
hem satış aracısıdır, hem de ödeme aracısıdır. Verdiği hizmet karşılığı da
dükkan sahibine fatura keser. Pazaryeri kendisinden alışveriş yapan tüketiciye
fatura kesmez.
Bir üretici, bir marka sahibi artık ürünlerini sadece klasik
kanallarda satamaz. Çünkü tüketiciler artık sadece klasik kanallardan alışveriş
yapmıyor. Klasik kanallar nedir? Bayiler, toptancılar, mağazalar, marketler, bakkallar,
dükkanlar, şubeler, fuarlar, telefonla satış, kapıdan kapıya satış ve benzeri
bildik satış kanalları klasik satış kanallarıdır. Hatta ihracat bile klasik
satış kanalıdır. İnterneti cebinde taşıyan tüketiciler akıllı telefonlarından
her şeyi alabileceklerinin farkındadır. Aynı şekilde kurumlar da internetten ihtiyaçlarını
(demirbaşlarını, sarf malzemelerini, hammaddelerini, hizmetlerini) alabilmektedir.
Üstelik internetten alışveriş yapmak daha kıyaslamalı ve isabetli
olabilmektedir. İnternetten alışverişin, yani e-ticaretin payı her geçen gün
artarken, klasik satış kanallarından yapılan ticaretin payı her geçen gün
azalmaktadır. Yani e-ticaret toplam ticaretin içinde önemli bir paya sahiptir
ve bu pay her geçen gün artmaktadır.
TUBİSAD ve Deloitte’un birlikte yaptırdıkları araştırmaya göre 2019 yılında e-ticaret bir önceki yıla göre %39 büyüyerek 83,1 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu alışverişin yaklaşık %60’ı cep telefonlarından, %40’ı da bilgisayar ve tabletlerden yapılmıştır.
Tüketicilere yönelik karma ürün satan e-ticaret siteleri ile pazaryerlerinin (sadece online perakendenin) 2019 toplam cirosu 31 milyar TL’ye yaklaşmıştır. Pandeminin de etkisiyle 2020 senesinde 55 milyar TL’yi aşması beklenmektedir. Firmaların kendi sahip oldukları e-ticaret siteleri de 2019 yılında 14 milyar TL’yi aşan bir ciro gerçekleştirmiştir. Çok kanallı online perakende olarak adlandırılan bu alanın 2020 yılında pandeminin de etkisiyle 25 milyar TL’ye ulaşması beklenmektedir.
Araştırmaya göre Türkiye genelinde 2018 yılında yüzde 5,3
olarak ölçülen online perakendenin toplam perakende içindeki payı 2019’da yüzde
6,2’ye yükselmiş bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran %12,5 seviyelerinde. 2020
yılında pandeminin etkisiyle bu oranların Türkiye’de %10’u aşması, gelişmiş
ülkelerde %20’ye yaklaşması beklenmektedir.
Bu veriler gösteriyor ki; üreticiler ve satıcılar klasik
satış kanallarına e-ticaret kanalını mutlaka eklemeleri gerekiyor. Bunu
yapabilmek için öncelikli olarak 2 adım var. Birincisi firmanızın e-ticaret
sitesini açmak, ikincisi e-ticaret bayilerinden oluşan yeni bir satış kanalı
oluşturmak.
Pek çok firma bu 2 adımı atmasına rağmen e-ticaretten
beklediği hacmi yakalayamamış durumda. Bunun birinci sebebi e-ticarete gelişi
güzel girmeleri ve e-ticarete özel ticaret politikası geliştirmemeleridir.
E-ticarete girmek için öncelikle fiyatlama politikanızı
herkese pay bırakacak şekilde düzenlemeniz gerekir. Bunun için de ilk yapmanız
gereken tavsiye edilen perakende satış fiyatlarınızı (TEPSF) belirlemeniz ve
web sitenizde deklare etmenizdir. E-ticaret siteniz olmasa bile, e-ticaret
bayileri teşkilatı kurmasanız bile web sitenizdeki ürünlerinizin üzerine
TEPSF’leri mutlaka yazmalısınız. Çünkü zaten ürünleriniz büyük bir ihtimalle
mevcut bayileriniz aracılığıyla sizden izin almadan internette satışa
çıkarılmıştır. Ürünlerinizi internette gören tüketiciler fiyat karşılaştırması
yapmak için web sitenize girip sizin koyduğunuz fiyatları görmek
isteyeceklerdir. Eğer sizin koyduğunuz fiyatı görebilirlerse satın alamaya daha
çok yaklaşacaklardır. En nihayetinde bu satış da sizin yararınızadır.
(Evet, siz e-ticarete adım atmasanız bile bayileriniz sizin
ürünlerinizi çeşitli e-ticaret sitelerinde sergileyerek satıyorlardır. Yani siz
harekete geçmeseniz bile alt satıcılarınız hareket geçerek markanızı internette
ulaşılabilir ve satın alınabilir kılmışlardır. Siz ya onları uzaktan izleyeceksiniz
ve onlar hasbel kader bir şeyler yapmaya çalışacak, ya da siz e-ticaret
politikalarınızı belirleyerek markanızın internette bolca satılmasını
sağlayacaksınız.)
Kurumsal web sitenizde nasıl ürünlerinizi sergiliyorsanız,
onların perakende fiyatlarını da (TEPSF) mutlaka sergileyin. “Ama biz
perakende satış yapmıyoruz ki, toptancılara ve perakendecilere toptan satış
fiyatlarımız üzerinden mal veriyoruz, bizim TEPSF ile işimiz olmaz”
demeyin. Tüketicilere satış yapmasanız da TEPSF’nizi siz belirleyin. Şöyle
düşünün; ürün sizin, marka sizin, dolayısıyla tavsiye edilen perakende satış
fiyatını belirleme hakkı da sizin olmalı. Böylece “saldım malı piyasaya
bayilerim kayıra” dememiş olursunuz, ürününüze sahip çıkmış olursunuz.
Ürününüz ucuzlamaz, fiyat rekabeti vahşiliğine kurban gitmez. Üstelik e-ticaret
politikanızın da başlangıcı olur.
Eğer firmanızın kendi e-ticaret sitesi varsa orada da
TEPSF’yi mutlaka belirtin. Eğer indirim yapacaksanız TEPSF’nin üzerini rakamlar
görünecek şekilde çizin, indirim yüzdenizi gösterin ve indirimli fiyatı belirtin.
Çünkü tüketiciler indirim oranını da, alacakları fiyatı da (indirimli fiyat),
gerçek fiyatı da (TEPSF) görmek isteyecektir. Bu üçünü görmesi onları satın
almaya yaklaştırır. Ayrıca ürünün üreticisi siz olduğunuz için sizin koyduğunuz
(TEPSF) hem tüketici hem de diğer satıcılar için referans olacaktır.
Hem kendi e-ticaret sitesi hem de e-ticaret bayileri olan
bir firma kendi e-ticaret sitesinden çok satmayı planlamamalıdır, tüm planı
e-ticaret bayilerinin çok satmasına yönelik olmalıdır. Bir başka deyişle
e-ticaret bayileri ile fiyat rekabeti yapmamalıdır. Dolayısıyla kendi e-ticaret
sitesinde en fazla %10-15 indirime girerken, e-ticaret bayilerine %30’a kadar
indirim yapma hakkı tanımalıdır. Tüketiciler e-ticaret bayinizin sanal
mağazasıyla sizin e-ticaret mağazanızdaki fiyatları karşılaştırdığında
bayinizin fiyatının daha düşük olduğunu görmesi sizin yararınızdadır. Böylece
bayiniz olmak isteyecek e-ticaret sitesi sayısı artacaktır. Bu da internetteki
varlığınızın artmasına ve dolayısıyla ürünlerinizin satışının artmasına neden
olacaktır.
E-ticaret bayilerinize verdiğiniz hizmet de sizin başarılı
olmanızda önemi etken olacaktır. Onlara (klasik satış kanallarındaki gibi) ürün
kataloğunuzu ve fiyat listenizi vererek bu işi yürütemezsiniz. Onlara ERP’nize
entegre XML linki vermelisiniz? Yani ürünlerinizin resmini, kodunu, barkodunu,
açıklamasını, TEPSF’sini ve benzeri bilgileri içeren bir nevi Excel dosyası
vermelisiniz. E-ticaret bayiniz bu dosyayı kendi sanal mağazasına entegre eder.
Bu XML dosyası canlı, sürekli otomatik güncellenen bir dosyadır. Siz fiyatı
(TEPSF) değiştirdiğinizde otomatik olarak onların sanal mağazasında da değişir.
Siz ürünü stoklarınızdan kaldırdığınızda onların sanal mağazasında da ürün otomatikman
sergiden kalkar. Siz ürün gamınıza yeni bir ürün eklediğinizde onların sanal
mağazasında da bu ürün otomatik olarak belirir. Bu XML dosyası sayesinde onlar
5 dakikada tüm ürünlerinizi kendi sanal mağazalarında satışa sunabilir. XML
dosyanız yoksa 500 adetlik bir ürün portföyünü satışa çıkarmaları 2-3
haftalarını alabilir. Çünkü ürünleri, fiyatları, kodları ve açıklamaları tek
tek elle girmeleri gerekir. Bu da hata yapmalarına neden olabilir. Ayrıca siz
ürünlerinize zam yaptığınızda onlar bunu geç fark edebilir, dolayısıyla sizinle
yaptıkları ticaretten zarar görebilirler. Zammınızı önceden belirtseniz bile
zamlı fiyatları elle girmek günler sürecektir. Elle veri girişi hatalara
gebedir. XML ile ise hata olmaz. Ayrıca stoklarınızda tükenen bir ürünü bir
bayi satarsa bu ürünü tüketiciye teslim etme zorunluluğunuz vardır, aksi
durumda ceza yiyebilirsiniz.
Eğer ERP programınız varsa ve ürün kartını doğru ve yeterince
doldurduysanız XML dosyası/linki çekmeniz çok kolay olacaktır. Bu XML sayesinde
kendi e-ticaret sitenize ürün yüklemeniz de kolay olacaktır. Eğer ERP
programınız yoksa veya ürün kartlarınız doğru/güncel bilgiler içermiyorsa kendi
e-ticaret sitenize her ürünün resmini, fiyatını, kodunu, açıklamalarını ve
diğer bilgileri tek tek ellerinizle girmeniz gerekir. Ayrıca bu verilerdeki
değişiklikleri de ellerinizle yapmanız gerekir. Stoğu kalmayan ürünü de
kendiniz elinizle teşhirden çıkarmanız gerekir. Yeni ürünleri de kendiniz
ellerinizle teşhire yüklemeniz gerekir. Eğer kendi e-ticaret sitenizi bu
şekilde ellerinizle güncel tutabiliyorsanız bu da fena sayılmaz. Çünkü bu sayede
XML kaynağı sizin kendi e-ticaret siteniz olacaktır. Buradan da anlaşılıyor ki;
XML kaynağınız ya ERP programınız, ya da firmanızın e-ticaret sitesi olacaktır.
(Her ikisi de yoksa XML dosyasını Excel olarak kendi ellerinizler hazırlamanızı
öneririm.) E-ticaret bayilerinizi XML ile size entegre edebilirsiniz. Bu
onların işini çok kolaylaştıracaktır. Sizin ürünlerinizi kolayca ve güvenle
kendi sanal mağazalarında sergileyebileceklerdir. Sizin yapacağınız
değişiklikler tüm bayilerinizde aynı anda yürürlüğe girecektir. Elbette her
e-ticaret bayiniz kendi koyacağı indirimle ürünlerinizi satacaktır. Ama onlara
sizin koyduğunuz TEPSF’yi üstü çizik de olsa göstermelerini şart koşmanızı
öneririm.
Asla e-ticaret bayilerinize sadece ürün kataloğunuzu ve
toptan satış fiyatlarınızı vermeyin. Bu onların işlerini güçleştirecek, yanlış
fiyatlamalar yapmalarına neden olacak ve sizinle yaptıkları ticaretten tatmin
olamayacakları için sizin ürünlerinizi satmaktan vazgeçmelerine veya sizin
ürünlerinize dijital pazarlama yatırımı yapmamalarına neden olacaktır. Burada
kaybeden siz olacaksınız, çünkü rakipleriniz e- ticaret bayilerinize TEPSF’si
belirlenmiş ürünleri XML ile vererek öne geçecekler ve e-ticaret bayilerinizle tatlı
tatlı ticaret yapacaklardır. E-ticaret bayileri de sizi değil onları el üstünde
tutacaktır.
E-ticaretin bütçe mantığı
E-ticaret siteleri tüketicilerden ödemeleri sanal POS ile
alır. Sanal POS’u bankalardan alabileceğiniz gibi, tüm bankaların kredi
kartlarını kapsayan Ödeme Sistemleri Firmalarından da alabilirsiniz. Bankalar
ve ödeme sistemleri verdikleri bu hizmet karşılığında ya sizden komisyon
alırlar ya da paranızı belli bir süre işleterek para kazanırlar. Tüketicinin
sitenizden alışveriş yaparken ödediği paranızı bu finansal aracı kurumlardan
erken isterseniz komisyon alırlar, geç isterseniz komisyon almazlar. Tüketicinin
yaptığı ödemenin ertesi gün sizin hesabınıza geçmesini isterseniz bu finansal
aracılar %3’e varan komisyon keser ve size ertesi gün ödeme yaparlar. Aldıkları
komisyon için de size fatura keserler.
Ürününüzü tüketiciye ulaştıran kargo firmaları da paketin
hacmine ve ulaştırma mesafesine bakarak bir fiyat verir. Örneğin bir gömleğin
İstanbul’daki fabrikadan Antalya’daki tüketiciye ulaştırılması için KDV dahil 12 ila 18 TL arasında bir ücret
alabilirler. Kargo fiyatları sizin işlem hacminize ve pazarlık kabiliyetinize
göre değişir.
E-ticareti doğru yapabilmeniz için e-ticaret sitesini
yöneten bir uzman istihdam etmelisiniz. Bu uzman e-ticaret paketini satın
alacak, kuracak, ürün girişlerini yapacak, güncellemeleri yapacak ve e-ticaret
bayilerinize XML dosyası/linki verecektir. Ayrıca bu uzman e-ticaret sitenize
ve e-ticaret bayilerinize dair satış raporları da sunacaktır. Tüketicilerden
gelen telefonlara ve e-postalara da o bakmalıdır. İade ve değişim gibi
problemlerle de o uğraşmalıdır. E-ticaret ile ilgili tüm operasyonu bu uzman
yönetecektir. İşler büyürse bu uzmana yardımcı veya ekip tahsis edilmelidir. E-ticaret
bayileriniz de benzer bir uzmanı işe almış olmalıdır.
E-ticaret sitenize müşteri çekmek için dijital pazarlama
faaliyetleri de yürütmelisiniz. Bunun için bir uzman istihdam edebileceğiniz
gibi, bir dijital pazarlama ajansından da hizmet alabilirsiniz. Bayileriniz de
kendi adlarına dijital pazarlama faaliyetleri yürütecek ve yatırımları
yapacaktır. Dijital pazarlama faaliyetleri sayesinde hedeflediğiniz kitleye
sitenizi, ürünlerinizi online gösterebilirsiniz. Hedeflediğiniz kitleler
internette gezinirken, sosyal medya kullanırken, internette video izlerken sizin
reklamlarınıza ve mesajlarınıza rastlayacak ve ikna olurlarsa peşinizden gelip
e-ticaret sitenize gireceklerdir. Eğer e-ticaret siteniz kullanıcı dostuysa
(user friendly), tasarımı iyiyse, ürün gamı yeterliyse, fiyatları/kampanyaları
cazipse tüketiciler alışveriş yapmaya, elektronik sepetinizi doldurmaya
başlayacaklardır. Bu hikayenin mutlu sonla bitebilmesi için dijital pazarlamaya
tüm aşamalarda ihtiyacınız olacaktır.
İstihdam edilecek e-ticaret uzmanları ve yürütülecek dijital
pazarlama faaliyetleri maliyet kalemidir. Her ürünün satış gelirinden
%10-20’lik kısmı buraya harcayacağınızı düşünebilirsiniz. Dolayısıyla
fiyatlamanızı yaparken buna da pay ayırmalısınız.
E-ticarette ürün yollamak, değişim yapmak, iade almak ayrı
bir itina ister. Deponuzdaki sıradan lojistikçiler bu işi yapamaz. Sadece internetten
gelen siparişlere bakacak bir lojistikçi görevlendirmelisiniz. Bu kişi
e-ticaret uzmanına bağlı olmalıdır. Gelen siparişleri o hazırlamalı ve
paketlemeli, fatura/irsaliye gibi belgelerin çıktısını almalı ve pakete
iliştirmeli, tüketici adresinin etiketini çıkarmalı ve paketin üzerine
yapıştırmalıdır. Her şeyi çok düzgün yapmalıdır ki, ürün müşteriye ulaştığında
paket şık görünmeli, içindeki ürün zarar görmemiş olmalı, fatura/irsaliye temiz
olmalıdır. E-ticaretin en önemli aşaması tüketicinin ürünü teslim aldığı andır.
O anda hayal kırıklığı yaşamamalı, iyi bir ürün almış olduğuna kanaat
getirebilmelidir. Bu yüzden paketleme çok önemlidir. Bu lojistikçi kargoyu da
takip etmeli, ürünün tüketiciye ulaşıp ulaşmadığından emin olmalıdır. Ürünler
bazen tüketici bulunamadığı için, bazen tüketici iade ettiği için geri
gelecektir. Tüm bunlarla internet lojistikçiniz ilgilenecektir. Lojistikçinin
gün, hafta ve ay sonlarında size rapor da sunması gerekir. Sadece internet satışlarına bakacak bir
lojistikçiyi de e-ticaret maliyetlerinize katmanızda fayda vardır.
E-ticaret bayileriniz sizin ürünlerinizi sizin
belirlediğiniz tavsiye edilen perakende satış fiyatından (TEPSF) satmayacaktır.
Sizin belirleyeceğiniz TEPSF üzerinden bayileriniz mutlaka indirimli satış
yapmak zorundadır. Çünkü tüketiciler internetten alışverişi indirimler
sebebiyle tercih etmektedir. Oyunun kuralı budur.
E-ticaret bayileriniz sizin ürününüzü indirimli sattıktan
sonra o satışa dair pek çok gideri, ödemesi olacaktır. Ürün tüketiciye
ulaştıktan sonraki gün parasını tahsil etmek istiyorsa (ki bunu siz istediğiniz
için öyle yapıyor olacaktır) sanal POS için komisyon ödemelidir. Kargo ücretini
karşılamalıdır. E-ticaret uzmanına maaş vermelidir. Dijital pazarlama faaliyetlerine bütçe
ayırmalıdır. E-ticaret bayiniz tüm bu giderleri karşılayabilmesi ve keyifli kar
edebilmesi için ürünü sizden doğru fiyata satın almalıdır. Eğer toptan satış
fiyatınız doğru olursa e-ticaret bayiniz işini geliştirecek ve ürünlerinizi
daha çok satacaktır. Peki o zaman e-ticaret bayilerinize uygulayacağınız toptan
satış fiyatınız (TSF) ne olmalıdır? İşte
burada TEPSF devreye girmektedir. TEPSF üzerinden yapacağınız yeterli/doğru
iskonto ile TSF’nizi belirlemelisiniz. Benim önerim e-ticaret bayinize TEPSF
üzerinden %60 iskonto uygulayarak TSF belirlemenizdir. Eğer bu iskontoyu
yaparsanız e-Ticaret bayinize kalacak kar aşağı yukarı %10 olacaktır ki, bu
sayede sizinle olan ticareti ona keyif ve umut verebilsin. (Fiyat değişikliği
yapacağınız zaman TSF’yi değil TEPSF’yi değiştirmelisiniz. İskonto sabit %60
olacağı için TSF otomatikman değişecektir. TEPSF’yi değiştirdiğinizde e-ticaret
bayilerinizin sitelerinden perakende satış fiyatları da otomatik değişecektir. Sadece
TEPSF’yi değiştirerek tüm ticaretinizi kolayca değişikliğe ayak uydurmuş
olacaksınız.)
Sizinle ticaret yapan e-ticaret bayinizin karlılığına dair örnek bir anlatım aşağıdaki tabloda verilmiştir. Bu tablo neden TEPSF üzerinden %60 iskonto ile onlara ürün vermeniz gerektiğini rakamlarla anlatmaktadır.
E-ticaret bayilerinize %10 karlılık sunan bir iş/ticaret önermek fazla değildir. Çünkü e-ticaret bayiniz pazaryerlerinde dükkan açıp sizin ürünlerinizi satmaya da karar verirse (ki verecektir) net karlılığı %5’lere kadar düşecektir. Buna dair hesaplama örneği de aşağıdadır.
Eğer e-ticaret bayileriniz sizinle kolay ve karlı ticaret
yapabiliyorsa sizin ürünlerinize yönelik dijital pazarlama faaliyetlerini
artıracak ve daha etkili yapacaktır. Bu da sizin satışlarınızın artmasına yol
açacaktır. En temel önerim şudur: e-ticaret bayilerinize ürünlerinizi XML
linki ile verin ve TEPSF’niz üzerinden %60 iskonto yaparak toptan fiyat verin.
Şunu diyebilirsiniz; “ama biz en büyük toptancımıza bile
TEPSF üzerinden %60 iskonto vermiyoruz”. Bunun cevabı basittir aslında; TEPSF’nizi
yeniden belirleyin. Çünkü artık e-ticaret kanalınız var. E-ticaret kanalınızın
sağlıklı yürümesi için %60 iskonto iyidir. Belli bir süre sonra bu iskontoyu
geri çekebilirsiniz.
Eğer e-ticaret bayilerinize tüketiciye satışlarda ortalama
indirim hakkı olarak %25’ten daha az hak tanıyorsanız ve onlardan 30 günlük
vade ile ödeme istiyorsanız %60’lık iskontalarını geri çekebilirsiniz. Örneğin sitelerinde
yapacakları ortalama indirim haklarını %15 olarak belirlediniz, bu durumda
onlara %50 iskonto verebilirsiniz. Ek olarak ödeme vadesini de 30 gün olarak
belirlerseniz (bu durumda sanal POS’a komisyon vermeyecekler demektir) o zaman TSF’yi
belirlemek için TEPSF üzerinden %47 iskonto verebilirsiniz. E-ticaret
bayileriniz yine yaklaşık %10 kazanacaklardır. Gördüğünüz gibi bu bir ticari
kurgu ve matematik meselesidir. Yukarıdaki tabloları kendiniz yapın ve
e-ticaret bayilerinize sunun. Böylece onlar sizin ürünlerinize dört elle
sarılacaktır.
Karma ürün satan (veya dropshipping yapan) pek çok e-ticaret
sitesi sattığı ürünleri yanlış fiyatlandırdığı için zarar etmiş ve e-ticaretten
çekilmiştir. Temel hataları fiyatlamaya dair yukarıdaki hesaplamayı
yapmamalarıdır. Elbette bu sadece onların problemi değildir. Onlara ürün veren
tedarikçi firmaların da (üretici/satıcı) sorunudur. Tedarikçi firma e-ticaret
bayilerini fiyatlama anlamında korumalı, gözetmeli ve yönetmelidir. Onların
başarısı tedarikçi firmanın da başarısı demektir.
Size önerim her şeye TEPSF belirlemekten başlayın. Sonra müşteri gruplarınızı kategorize edin. Onların TEPSF üzerinden iskontoları (yani TSF’leri) birbirinden farklı olmalıdır. Çünkü her birinin işletme gideri farklıdır. Böyle yaparsanız ürününüzün fiyatı piyasada istikrar kazanır. Aksi taktirde tüm satış kanallarınız sizden ekstra iskonto talep eder ve nihayetinde ipin ucunu kaçırıp karsız fiyata ürününüzü satmaya başlarsınız. Size önerim aşağıdaki gibi bir fiyatlama politikası gütmenizdir.
Yukarıdaki fiyatlar 30 günlük vadeli fiyatlarınız olmalıdır.
Yüksek alım taahhüdü ve daha erken vadede ödemek isteyenlere ek iskonto
yapabilirsiniz. Ama daha geç vadede ödeme yapacaklara da mutlaka vade farkı
faturası kesmenizi öneririm.
Tablodan da anlaşılacağı gibi en yüksek iskontoyu e-ticaret
bayilerinize bırakmanızı öneririm. Dolayısıyla ürünlerinizin maliyetini (ki
buna ürünün üretim maliyeti ile işletme maliyetlerinizi de yedirmiş olmanız
gerekir) bulduktan sonra üzerine yapmak istediğiniz karı da ekleyip e-ticaret
bayilerinize deklare edeceğiniz toptan satış fiyatını (TSF) bulmalısınız. Bunu
bulunca TEPSF’yi bulmak kolaylaşacaktır. TEPSF’nin %40’ı e-ticaret bayilerinize
sunacağınız TSF olmalıdır. Böylece TEPSF’den %60 iskonto yaptığınızda hedeflediğiniz
TSF’ye ulaşırsınız.
E-ticaret bayilerinizle aranızda olması gereken ticaretin
boyutunu anlattım. Dikkat etmeniz, emek vermeniz gereken diğer konuları da
şöyle sıralayabilirim.
·
E-ticaret ve dijital pazarlama üzerine yüzlerce
video var Yuotube’da. Onlardan 15-20 tanesini dinlemek bile e-ticarete nasıl
başlamanız ve nasıl yönetmeniz gerektiği konusunda size iyi fikirler
verecektir.
·
E-ticaret işinde pek çok hizmet paydaşınız
olacak. E-ticaret paketi firması, banka veya sanal POS firması, kargo firması, fatura/muhasebe
modülü firması, entegrasyon firması, dijital pazarlama firması…vb. Bunlarla çalışmadan
önce en az 3 adayla görüşmelisiniz, sonra hangisiyle çalışmanız gerektiğine
karar vermelisiniz. Bu görüşmeler sayesinde e-ticaret bilgi ve beceriniz
artacaktır.
·
Firmanızın e-ticaret sitesini ilke defa
açacaksanız hazır e-ticaret paketleri alın. Maliyeti size çok daha ucuza
gelecektir. Google’a e-ticaret paketi yazarsanız onlarca e-ticaret paketi
karşınıza çıkacaktır. İdeasoft, T-soft, Ticimax en popüler paketlerdir. Ama
bunlardan daha ekonomik ve işinize uygun paketler sunan başka firmalar da
vardır. En az 5 firma ile görüşüp karar vermenizi öneririm. Tabi önce işe bir
e-ticaret uzmanı alın ve paketleri birlikte inceleyin. Ama asla yazdırmaya
kalkmayın. Bir yıldan önce yazamazsınız ve en az 200 bin TL’niz gider. Ortaya
çıkan yazılım da büyük bir ihtimalle çöp olur. Hazır paket alırsanız bir hafta
ile bir ay içerisinde e-ticaret sitenizi açarsınız ve en fazla 20 bin TL
harcamış olursunuz. Bir yıl hazır paket ile e-ticaret yapın, satışlarınız
sürekli artıyorsa işte o zaman kendi e-ticaret yazılımınızı
yaptırtabilirsiniz.
·
E-ticaret uzmanını işe almayı aceleye
getirmeyin. En az 10 e-ticaret uzmanı ile görüşün, eleme yapın, yine görüşün ve
en nihayetinde alın. Bu görüşmeler de sizin için eğitici olacaktır.
·
E-ticaret sitesini açarken şunlara mutlaka
dikkat edin: ürün resimler beyaz fonda olsun, ürün açıklamalarınız kısa ama öz
olsun. Ürüne tıklandıktan sonra gelen bilgilendirme sayfasında doyurucu bilgi
verin. SEO’ya uygun metinler yazın. Kategorileriniz için orijinal metinler
yazın. Çerez politikanız ve onaylama butonunuz olsun. KVKK aydınlatma metni sayfanız
olsun. Sitenizi elektronik ticaret bilgi sistemine (ETBİS) kaydettirin ve
barkodunu sitenizde bulundurun. Kullanıcı dostu bir site yapın, tüketiciler
kolayca gezinebilsin ve alışveriş yapabilsin. Ödeme seçeneklerinizi mümkün
olduğunca çok tutun.
·
Çalışacağınız kargo şirketlerini belirlemek için
en az 5 kargo şirketi ile görüşün. Biri metropol şehirlerde, diğeri taşrada
güçlü olan iki kargo şirketi seçin derim. En başta onların fiyat listelerine
(tekliflerine) uyabilirsiniz. Ama kargo sayınız arttıkça fiyat düşmelidir (veya
zamlanmamalıdır). Kargo şirketleri en ucuz fiyatı pazaryerlerine verir. Pazaryerlerinin
kargo fiyatları ile karşılaştırma yaparak ne kadar indirim alabileceğinizi
hesaplayabilirsiniz. Eğer birden fazla markanın (firmanın) ürünlerini satacak
bir e-ticaret sitesi açıyorsanız kargo şirketlerinin şubeleri size uygulanan
fiyat tarifesini es geçip kafalarına göre fiyatlama yapabilirler. Bunu önlemek
için ürünlerini sattığınız firmanın yakınındaki kargo şubesine gidip (veya
telefon açıp) size uygulaması gereken fiyat listenizi iletin.
·
Tüketicilerden ödeme alabilmek için ya tek tek
bankalardan sanal POS isteyeceksiniz, ya da tüm bankaların kredi kartlarına
hizmet veren ortak sanal POS sunan ödeme firmaları (PayTR, İyzico, paratika,
paynet, pospratik ve benzerleri) ile çalışacaksınız. Bankalar da, ödeme
firmaları da en başta size paranızı 30 gün sonra ödemeyi tercih eder. Çünkü
henüz onların gözünde itibarlı ve tüketiciye kendini kanıtlamış bir firma
değilsinizdir ve risklisinizdir. Ama 3-4 ay sonra eğer tüketicilerden şikayet
gelmiyorsa size isterseniz ödemeyi alışverişin ertesi günü hesabınıza geçerler.
Elbette para kazanabilmeleri için komisyon almaları gerekir. Ödemeyi ne kadar
erken almak isterseniz o kadar yüksek komisyon (max %3) ödersiniz, Genelde
bankalar ve ödeme sistemleri 30 gün sonra ödeme isteyenden hiç komisyon almaz.
(sizin paranızı işleterek para kazanırlar) Bazı ödeme sistemi firmalarında sıfır
komisyon 15.gündür.
·
Kendi e-ticaret sitenizi hayata geçirdikten 3-4
ay sonra pazaryerlerinde de dükkân açmayı düşünün, daha önce düşünmeyin. İşi
iyice öğrendikten sonra kurtlar sofrasına çıkmanızı öneririm. Kendi e-ticaret
siteniz ile pazaryerleri arasında entegrasyon kurun, böylece pazaryerlerindeki
dükkanlarınızı otomatik yönetirsiniz. Entegrasyon hizmeti veren firmalarla da
çalışabilirsiniz, bu işleri hızlandırır ve kolaylaştırır. Ama arzu ederseniz
kendi kodlamanızı yazarak ve her pazaryeri ile tek tek görüşerek de entegrasyon
yapabilirsiniz.
·
Sizin ürünlerinizi kendi e-ticaret sitelerinde
satmak isteyenleri e-ticaret bayisi olarak tanımlayın. Onlara ihtimam gösterin.
Bu ihtimamın karşılığı olarak da onların sizin ürünleriniz için yaptıkları
dijital pazarlama faaliyetlerini ve yatırımlarını takip edin. Onlara bu anlamda
malzeme taşıyın. E-ticaret bayilerinizle sık sık toplanın ve onlardan
performans beklediğinizi belirtin. İyi satış yapamayanların bayiliğini iptal
edin.
·
Siz veya e-ticaret bayileriniz sanal
mağazalarınıza ürünü koymakla satış yapamazsınız, dijital pazarlama
faaliyetleriyle sanal mağazalarınıza tüketici çekmelisiniz ki; satış
yapabilesiniz. Dijital pazarlama alanı engin bir konudur ve uzmanlık alanıdır. İşe
hem bu alanda uzman almanızı hem de bir dijital pazarlama ajansı ile
çalışmanızı tavsiye ederim.
·
E-ticaret sitenizin trafiğini çok iyi incelemelisiniz.
Kaç kişi geliyor, neden geliyorlar, gelenlerin profilleri ne, hangi
sayfalara/ürünlere bakıyorlar, alışverişin hangi aşamasında ayrılıyorlar gibi
pek çok şeyi inceleyip ince ayar yapmalısınız.
·
Her hafta e-ticaret toplantısı yapın. Bu
toplantıya e-ticaret uzmanınız, internet lojistikçiniz, dijital pazarlama
uzmanınız ve dijital pazarlama ajansınız katılsın. Temel gündeminiz; “internetten
satışları artırmak için neler yapmalıyız” olmalı.
E-ticaret işine yarım yamalak adım atanlar hep başarısız
oldu. Yukarıda bahsettiğim gibi adım atanlar ise başarılı oldu. Umarım siz işi
ciddiye alanlardan, planlama ve hazırlık yaparak e-ticarete girenlerden
olursunuz.