İşletme okuyanların mesleklerini büyüklerine açıklamada
zorlandıkları zaman yapıştırdıkları çok hoş bir espri vardır.
A- Eee,
mezun olunca ne yapacaksın?
B- Halkı
işleteceğim!
Aynı enstanteneler Halkla İlişkiler öğrencileri için de
geçerlidir.
C- Eee,
mezun olunca ne yapacaksın?
D- Halkın
arasına karışıp, muhabbet edeceğim!
İşletme için değil ama, meslek olarak “Halkla İlişkiler”
tanımı beni hep rahatsız etmiştir. Faaliyet alanını, net anlatamadığını düşünmüşümdür.
Odaklı bir faaliyet olmasına rağmen, “halk” gibi genel bir ifadeyle
tanımlanması bana doğru gelmemiştir.
Bu tip düşüncelere sadece ben sahip değilim. Halkla
İlişkiler, “titr” olarak, son 10 yılda epey mevzi kaybetti.
Hatırlarsanız1990’larda Halkla İlişkiler fakultelerinin
adlarını İletişim Fakultesi olarak değiştirdiler. Bu değişiklikteki temel amaç
Reklam ve Gazetecilik’in Halkla İlişkilerin bir alt kolu olmamasıydı. Zira bu
iki branşın eğitimleri de bu fakültelerde veriliyordu. Yani değişiklik
yerindedir.
Bir zamanların gözde titri; Halkla İlişkiler Müdürü/Müdüresi,
şirket reklamveren niteliğini kazanınca, Reklam ve Halkla İlişkile
Müdürü/Müdüresi oldu. Doğal olarak bu pozisyon için aranan niteliklerde reklam
bilgisi ağırlık kazanmaya başladı. Daha sonra bazı şirketlerde Reklam’ı ve Halkla İlişkiler’i ayırdılar. Ayrı
müdürlükler oldular. Şirketlerin gözünde reklam, halkla ilişkiler’den daha
önemli hale geldi.
Halkla İlişkiler terimi yerine, ingilizcesinin (Public
Relations) kıslatılmiş hali daha çok kullanılmaya başlandı; PR. (Piar diye
okunuyor). Halkla İlişkiler tanımını sektör çalışanları bile kullanmaz oldu.
Çünkü PR, daha asortik ve daha kısa idi. Değişiklik bununla da kalmadı. Halkla
İlişkiler alanında çalışanlar kendilerine İletişim Danışmanı, şirketlerine de
İletişim Danışmanlığı Şirketi demeye başladılar.
Bu gidişle Halkla İlişkiler kavramı tamamen yok olacak.
Yerini yeni kavramlar alacak. (Personel İşleri Departmanı’nin İnsan Kaynakları
Departmanı olması gibi) Halkla İlişkiler de sanırım sadece politikacıların
kullanacağı bir terim olacak.
A- Sayın
vekilim nereye gidiyorsunuz?
B- Seçim
dönemi yaklaşıyor. Biraz “halkla ilişkiler” yapayım.
“Halkla İlişkiler” titri erozyona uğrarken, mesleğin kendisi
de yaralar alıyordu.
Alakasız kişiler Halkla İlişkiler şirketi kurmaya
başladılar. Emekli gazeteciler, faal gazetecilerin akrabaları, tv ünlüleri...
hepsinin ilk girişimcilik fikri Halkla İlişkiler şirketi kurmak oldu. Halkla
İlişkiler şirketi enflasyonu, beraberinde haksız rekabeti ve kalitesizliği de
getirdi. Bu sağlıksız klonlaşmanın doğal sonucu olarak Halkla İlişkiler şirketlerini
“alaylı” çalışanlar doldurdu. İşe
yerleştirmede feodal ilişkilerin gözetilmesinden dolayı, Halkla İlişkiler
mezunları meleklerini icra edemeden başka iş kollarında çalışmaya başladılar. İstanbul’daki
PR şirketleri arasında yapılan araştırmanın sonuçları çok çarpıcı:
Halkla İlişkiler şirketleri uzmanlaşmaya da inanmadı. Her
sektörden şirketlere, her tip Halkla İlişkiler hizmetini uygulamaya çalıştılar.
Gelirlerini artırmak için, şirketlerin ihtiyaç duyduğu başka faaliyetlere de
talip oldular. Doğal olarak ellerine yüzlerin bulaştırdılar. Hep birbirlerinin
müşterilerine saldırdılar. Bu durumda, şirketler de Halkla İlişkiler ajansını
daha sık değiştirmeye başladı.
Halkla İlişkiler’in kapsamında olan bir çok faaliyet de,
ayrılarak kendi branşını oluşturdu. Mesela Sponsorluk Şirketleri, Lobi
Şirketleri, Event Şirketleri...
Mazisi reklamcılıktan çok önceye dayanan Halkla İlişkiler’in
derneği ve sektörel yayınları bile reklamcıların gerisinden geldi. Ayrılıkları
ve küskünlükleri çok oldu. Kristal Elma gibi düzenli bir yarışmaları ise hiç
olmadı.
Bir yandan kan kaybeden bir yandan da kan nakli yapılan
Halkla İlişkiler, gelecekte daha tanımlı ve dar bir içerikle ve başka bir adla
faaliyetlerine devam edecektir.
Peki, içinden yeni disiplinlerin çıkacağını, adını
kaybedeceğini iddia ettiğimiz Halkla İlişkiler’in kapsamı ne? (Bu kadar
spekülasyon yeter, biraz da bilgi verelim değil mi?)
Halkla ilişkiler “hedef kitle” kümesini de aşarak “halk” ile
ilgilenen bir pazarlama iletişimi entsrumanıdır. Şirketler, halkın kendilerine karşı
iyi niyet beslemesini, güzel duygular geliştirmesini ister. Bunun hem kurumsal
gelecekleri hem de satışsal hedefleri için önemli olduğunu düşünürler.
Bir şirket kimlerle iyi ilişkiler kurmak ve/veya
ilişkilerini geliştirmek ister?
•
Müşterilerle
•
Dağıtım kanalıyla (toptancılar, bayiler...vb)
•
Çalışanlarla
•
Yatırımcılarla
•
Tedarikçilerle
•
Medya ile
•
Sektör ile (rakipler, dernek...vb)
•
Resmi kurumlarla
•
Siyasetçilerle
•
Tüketicilerle
Şirketlerin bir halkla ilişkiler sorumlusundan ve
şirketinden en büyük beklentisi, medyada kendisinden ve/veya markasından iyi
anlamda bahsedilmesidir. Medyada haber, ropörtaj veya köşe yazarı konusu olarak
sıkça yer almaktır. Buna Halkla İlişkiler terminolojisinde “Coverage” elde
etmek deniyor. Bu yüzden Halkla İlişkiler şirketlerinin sahipleri genellikle
eski medya çalışanlarıdır. Müşterilerine de en büyük vaadleri, (medya ile olan sıkı
fıkı ilişkilerinden dolayı) yoğun “coverage”dır.
Şirketlerin ikinci beklentisi ise şirket etkinliklerinin
(bayi toplantısı, kutlama yemekleri...vb) planlanması, hazırlanması ve
uygulanmasıdır. Yani Halkla İlişkiler şirketinde “organizasyon” yeteneği
ararlar.
Şirketlerin üçüncü beklentisi ise, kurumsallaşmalarına
yardımcı olacak faaliyetlerin (iç bülten, misyon-vizyon yazımı, kurum kültürü
rehberinin yazılması) yürütülmesidir. Yani kurumiçi iletişimdir.
İstanbul’daki Halkla İlişkiler şirketleri arasında yapılan
bir araştırmanın sonucuna göre şirketlere verilen hizmetlerin ağırlığı
şöyledir.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Merhaba.
YanıtlaSilHalkla ilişkiler sadece pazarlama iletişimin önemli unsurlarından birisi değil.Kurumun, liderin, marka ve hizmetlerin stratejik iletişiminden, nasıl algılandığından, paydaşlarla ilişkilerinden, itibarından sorumlu. Bu yüzden sadece pazarlama kapsamında görmek, mesleğin alanını daraltır.
Merhaba Pınar Hanım,
YanıtlaSilPazarlama satış ile karıştırıldığı için belki haklı olabilirsiniz. Ama pazarlama karmasının 4P'sinden biri promotion'dır ve "pazarlama iletişimi" olarak kullanılır. Dolayısıyla pazarlama, sosyal paydaşlarla iletişimi de kapsar. Bir başka açıdan İletişim disiplini ile pazarlama disiplini arasında bir kesişme olduğunu da kabul etmeliyiz. PR'ın alanıyla ilgili bir yazım daha var belki o da dikkatinizi çekebilir. http://baksumarkalara.blogspot.com/2012/11/halkla-iliskiler-parcalanal-cok-oldu.html
Yorum yaparak yazıma katkı verdiğiniz iç,n teşekkürler