“Veriden bilgiye, bilgiden fikre, fikirden projeye,
projeden eyleme, eylemden faydaya, faydadan mutluluğa ulaşılır. Araştırmayan toplumlar veri üretemez, veri
üretemeyenler de mutluluk üretemez.”
Atilla İlhan
Ülke ve bireyleri olarak, araştırmaya uzak bir toplum
olduğumuzu düşünüyorum. Karar alırken çoğunlukla hislerine dayanan insanlarız.
Batı ile (veya uzak doğu ile) karşılaştırıldığında bilimsel araştırmaları az,
araştırma sektörü cılız bir ülkeyiz. Ama benim başlıktaki “araştırmıyoruz”
yargım, reklamverene ve reklamajanslarına yönelik. Yani sitemim sektörümüze.
Araştırmanın önemini, yazımın girişinde okuduğunuz gibi,
Atilla İlhan çok güzel özetlemiş. Yine de ben bir şeyler söyleyeceğim.
Reklamvereni tanıyan, reklamajanslarının içinden gelen biri olarak, araştırmanın
neden önemli olduğunu kendi cümlelerimle açıklamak istiyorum.
İster kantitatif, ister kalitatif, ister saha araştırması,
ister masabaşı araştırması olsun, kararınızın boyutu ne olursa olsun, mutlaka
önce araştırın. Ansiklopedi mi kullanırsınız, internet mi, gazete-dergi mi
karıştırırsınız, bir bilene mi sorarsınız, e-mail anketi mi yaparsınız,
araştırma şirketine mi başvurursunuz bilemem, ama mutlaka araştırın.
Hislerinizle değil, verilerinizle hareket edin.
İnsan bildikleriyle düşünür ve karar verir. Kararlarımızın
kalitesi hem düşünce kalitemize hem de bilgi kapasitemize bağlıdır. Bilgi
kapasitemizi ve düşünce kalitemizi de araştırma yaparak zenginleştirebilirz.
Araştırma, daha iyi kararlar ve daha doğru fikirler ortaya
koymak için yapılan bir faaliyettir. Araştırma, kaynaklarımızı daha rasyonel
kullanmak adına attığımız bir adımdır. Araştırma, bir anlamda eylemden önceki hazırlıktır,
antrenmandır. Düşünceyi zenginleştirmeye, çoklu düşünmeye yarar. En doğru
hamleyi bulmamıza yarar.
Herkes araştırmanın iyi birşey olduğu konusunda benimle hem
fikir sanırım. Tamam da insanımız, devletimiz, şirketlerimiz neden araştırmaya
bu kadar uzak?
Daha önceki bir yazımda da belirttiğim bir gözlemim var:
insanlarımız kolaycı. Ekstra bir çaba, merak ve zaman gerektirdiği için
araştırmadan kaçıyorlar. Doğal olarak araştırma yapma tekniklerinden de
uzaklar. Çalışanlar, iş yaparken, bilgi edinirken, rapor hazırlarken, hatta
teklif alırken bile araştırma yapmasını bilmiyor. Bir bilene sormuyor,
ansiklopediye danışmıyor, internete dalmıyor, küçük de olsa anket düzenlemiyor.
Araştırma şirketlerinden ise habersizler.
1 milyon dolarlık medya bütçesi yatırımı yapan
reklamverenlerin, 10 bin dolarlık araştırma yatırımı yapmamasını hayretle
karşılıyorum. Medya bütçesinden kaydırılacak küçük bir miktarla yapılacak araştırma,
ek bir maliyet getirmez. Bir yılda medya kiralamaya 2 milyon USD ayıracağınıza,
1.9 milyon USD ayırın, 100 bin doları tüketici ve pazar araştırmalarına yatırın.
Üstelik, araştırma verileri sayesinde daha nokta atışı yapılacağı için daha
etkili reklamlar ve daha az medya harcaması ile hedefe ulaşmak da mümkün.
2003 yılında reklam sektörünün 800 milyon dolar civarında
ciro yapması beklenirken, araştırma sektörünün 40 milyon dolar civarında ciro
yapması için duaya çıkılıyor. Araştırmacılara iş sipariş edenlerin %98’inin, sadece
reklamveren niteliğini kazanmış firmalar olduğu düşünülürse ortadaki tablonun
ne kadar vahim olduğu hemen anlaşılır.
Araştırma şirketleri veri toplamanın bir yoludur. Araştırma
şirketleri ile elde edilen bilgiler elbette %100 doğruyu vermez. Ama araştırma
sonucunda elde edilen bilgi doğruya en yakın bilgidir. Sonuçta insanlarla yapılan görüşmelerin
istatikleri belli bir anın fotoğrafıdır. Ve insan sürekli fikir değiştirir. Ama
bu fotoğraf bir fikir verir, fikirlerimizi zenginleştirir.
Bir marka, pazar ve müşteri araştırmaları sonucunda
oluşturulmalıdır. Konjonktur sürekli değiştiği için araştırmalar düzenli bir
şekilde tekrar edilmeli ve yeni bulgulara göre de pazarlama planı “update”
edilmelidir.
Her düzeydeki işletmelerin, farklı çaplarda araştırma
yaptırabileceğini ve bunun maliyetlerini de kolaylıkla karşılayabileceklerini
düşünüyorum. Ajanslara da şaşıyorum. Araştırma verilerine ihtiyaç duymadan
nasıl reklam kampanyaları, PR projeleri, doğrudan pazarlama etkinlikleri,
promosyonlar hazırlayabiliyor, anlamıyorum.
Ölçümlemeden hiç bahsetmiyorum. Tam bir “saldım çayıra mevlam
kayıra” durumu. Hiç kimse yaptığı kampanyanın etkisini, getirisini ölçmüyor,
ölçmek istemiyor. Hatta aklına dahi getirmiyor.
Reklamajanslarında çalıştığım için biliyorum. Patronundan
kreatifine hiçbiri, araştırmadan hoşlanmıyor. Reklamcılar içgüdülerine ve
tecrübelerine haddinden fazla güveniyor. Ayrıca reklamverenin reklam
bütçesinden kesip başka bir alana yatırım yapmasından da hiç hazzetmiyorlar.
Doğal olarak reklamverene, “bütçenin bir kısmını araştırmaya
ayır”, demiyorlar. Araştırma ile beslenmemiş beyin fırtınalarından çıkan
(savrulan) reklamlar da satışa çok yardımcı olmuyor. Dolayısıyla da hem
reklamveren büyüyemiyor, hem de bir sonraki yılın reklam bütçesi büyümüyor.
Reklamcıların, reklamvereni araştırma yaptırmaya
yönlendirmeyi geçtim, masabaşı araştırmasını dahi sevmediklerini biliyorum.
Reklamajanslarındaki yaratıcılar ile stratejistler arasındaki gerilim bu
iddiamın ispatıdır. Bir ajansta, üzerinde çalışılan iş için araştırma yapmak sadece
stratejinin görevi de değildir. Reklamverenin işini, sektörünü, rakipleri ...vb
araştırmak ve bilgiler toplamak tüm ekibin sorumluluğudur. Yine iddia ediyorum bir
çok reklamcı önlerine gelen araştırma verilerini dahi okumuyorlar. Daha da kötüsü,
veriyi yaratıcılıklarında nasıl kullanacaklarını da bilmiyorlar.
Hele hele reklamverenin fabrikasını, mağazasını,
toptancısını gezmek, görmek gibi “popo inceltici” faaliyetler ise hak getire.
Reklamverenin ve reklam sektörünün araştırmacı-reklamcılar’a
ihtiyacı var. Nasıl araştırmacı-reklamcı olabilirsiniz? Elbette ilk önce
araştırma şirketleri ile çalışarak. Ama bireysel olarak da araştırma
yapabilirsiniz. Bireysel araştırmada veri kaynakları sayısız;
- Saha
incelemesi (market, mağaza gözlemleri)
- Halkın
sinesi (İnsanlar)
- İnternet
(web siteleri ve özellikle google)
- Kitaplar
- Kütüphaneler
- Arşivler
- İş
ve sektör dernekleri
- Üniversiteler
- Süreli
yayınlar (dergile, gazeteler)
- Araştırma
şirketleri
- Danışmanlık
şirketleri
Ben özellikle reklamcılara, Dünya gazetesini ve eklerini
takip etmelerini öneririm. Türkiye iş dünyasına ait çok değerli verileri bu
gazetede bulabilirsiniz.
Sadede gelirsem; Masaya dayanarak değil, veriye dayanarak
konuşmak, sizi daima daha kolay hedefe ulaştırır. İçgüdülerinize ve
tecrübelerinize güvenerek tesadüfi başarılar elde edersiniz. Veriye dayanarak
noktasal, etkili ve kalıcı başarılar elde edersiniz. Her insanın, ister düşünsel ister eylemsel
aktivitelerde olsun, karar almak için, araştırma temel besin kaynağıdır. Araştırmak
isteyenin de önünde engel yoktur.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder