Birçok şirket
gibi sizin şirketiniz de mi yıllardır krediyle ayakta? Bir türlü iki yakanızı
bir araya getiremiyor ve büyüme yatırımlarını yapabilecek birikimi elde
edemiyor musunuz? Zararın nereden kaynaklandığını bulamıyor musunuz? Aldığınız
önlemler zarar etmenizi önleyemiyor mu?
Son yıllarda
sürekli zarar etmek moralinizi iyice düşürmüştür. Ama yalnız olduğunuzu
düşünmeyin. Kronikleşmiş zarar sadece KOBİ’lere ait bir sorun değil, büyük
firmalar da bu sorunla boğuşuyor.
Eminim bu
makus talihi kıracak ve karlı günlere yelken açacaksınız. Yeter ki neden zarar
ettiğinizi bulun, kar ettirecek önlemleri ve projeleri devreye sokun. (Belki bu
yazım size ilham verebilir. )
Şirketinizin
neden zararda olduğunun bende çok basit bir cevabı var aslında: “Şirketiniz
zararda çünkü giderleriniz gelirlerinizden fazla”. Çok mu basit bir cevap oldu? Hayır. İddia
ediyorum ki; bu cevabı kabullenmek, özümsemek ve önemsemek, şirketinizi kara
geçirecek çözümleri üretmeye başlamanızın ilk adımı olacaktır. Bakış açınızı buradan inşaa etmeye
başlamalısınız.
Bu basit cevap
üzerinden mantık yürütmeye devam ettiğimizde şirketinizi kara geçirmek için 3
seçeneğiniz olduğunu görüyoruz;
- Ya
gelirlerinizi artıracaksınız ve giderlerinizin üzerine çıkaracaksınız.
- Ya
giderlerinizi azaltacak ve gelirlerinizin altına çekeceksiniz.
- Ya
da gelirlerinizi artırırken giderlerinizi azaltmaya çalışacaksınız.
Farkındaysanız
iş dünyasına ait her yeni metod, akım, fikir, inovasyon ya gelirleri artırmaya
ya da giderleri düşürmeye yöneliktir.
Yalnız o kadar allanıp pullanmışlardır ki, gerçekte hangisine öncelikle
ihtiyacınız olduğunu kestiremezsiniz.
Tüm
şirketlerin temel amacı kar olduğuna (olması gerektiğine) göre tüm patronların
ve genel müdürlerin odaklanması gereken tek ve başlıca konu da gelirleri
artırmak ve giderleri azaltmak üzerine olmalıdır. Ana gündemleri daima bu
olmalıdır. Tüm sorunlara, fırsatlara, yeniliklere, faaliyetlere, projelere bu
perspektiften bakmalıdırlar.
Zarar eden
şirketlerde patron veya genel müdürlerin odağında gelirleri artırmak veya
giderleri düşürmek değil başka konuların var olduğunu gözlemliyorum. Değer veya öncelik barındırmayan sorunlarla ve
çözümlerle uğraşıyorlar. Detaylarda boğuluyorlar. İşgüzarlık yapıp alt
yöneticilerin çözecekleri işlere bulaşıyorlar. Modern yönetim tekniklerinin
farkında değiller veya nasıl uygulayacaklarını bilmediklerinden işleri idare
etmekten öteye geçemiyorlar. Şirketlerini değil, kendilerini işletiyorlar.
Şirketi
zararda olan patronların ve genel müdürlerin eksiklikleri ve dertleri aynı. Şirketi
zararda olan bir patronsanız, durun tahmin edeyim;
- Şirket
performansını görmek için gelenekselleşmiş ölçüm kriterleriniz yok. (Dolayısıyla bu ayki performansınızı
geçen yılın aynı ayıyla karşılaştıramıyorsunuz.)
- Şirketinizin
kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri yok. (Dolayısıyla bu ayın cirosundaki artışın büyüme hedeflerine hizmet
edip etmediğini bilmiyorsunuz.)
- Şirketinizi
yılın başında kararlaştırılmış plan ve bütçe ile yönetmiyorsunuz. (Dolayısıyla
sabah aklınıza gelen fikirleri, aklınıza yatan bütçelerle
gerçekleştiriyorsunuz, bir çok projeyi de yarım bırakıyorsunuz.)
- Şirketinizde
organizasyon şeması yok ve çalışanlarınız görev tanımlarını tam bilmiyor.
(Dolayısıyla herkes her şeyin ustası
olmasına rağmen hiçbiri tek başına bir işin üstesinden gelemiyor.)
- Çalışanlarınız
arasında iletişimsizlik ve gerginlik var. (Dolayısıyla hiç kimse başkasına yardımcı olmuyor.)
- Çalışanlarınız
inisiyatif almak istemiyor, verimsizler, motive değiller ve mutsuzlar. (Dolayısıyla
müşteri şikayetleri epey artmış olmalı.)
- Şirketinizdeki
çalışanlardan şikâyetçisiniz ama yerine daha iyilerini alma kararlılığınız
ve takatiniz yok. (Dolayısıyla
gergin ve aşırı otoriter patron rolü oynamak zorundasınız.)
- Şirketinizdeki
sorunlar üzerine şirket içinde etkili toplantılar yapılamıyor. (Dolayısıyla
herkes birbirinden habersiz.)
- Şirketinizin
para akışını bir türlü iyi yönetemiyorsunuz. Piyasada tonlarca alacağınız
var ama sürekli nakite sıkışıyorsunuz. (Dolayısıyla para bulmaya çalışmaktan şirketinizi yönetmeye vakit
kalmıyor.)
- Şirketinizde
düzeltmeniz gereken dağ gibi birikmiş sorunlar var ama önce hangisinden
başlamanız gerektiğini bilmiyorsunuz. (Dolayısıyla
sizin de moraliniz çok bozuk.)
Nasıl, tahminlerim doğru mu?
Şirketinizde kötü giden daha yüzlerce şey tahmin
edebilirim. Çünkü hemen hemen zararda olan tüm şirketler birbirinin karbon
kopyası hatalar yapıyorlar.
Peki, yüzlerce hataya cevap bulmakla şirketinizi
kara geçirebilir misiniz? Cevabım hayır. Çünkü zarara yol açan temel sorun
bu hatalar değil, bu hataların oluşmasına neden olan bakış açınız. Evet. İşe
bakış açınızı değiştirmelisiniz.
Şirketler temel olarak sorunlar üreten
mekanizmalardır. Sürekli iyileştirmeler yaparak sorunların üstesinden gelmeli
ve şirketi karlı kılmanız gerekir. Eğer patron olarak işe doğru bir bakış
açınız yoksa sorunlara geçici, geç, zayıf veya etkisiz çözümler üretecek,
dolayısıyla biriken sorunlarınız size zarar olarak geri dönecektir.
Sorunları ele
alırken ve bunlara çözümler kurgularken, gelir-gider penceresinden bakarak
değerlendirme ve analizler yapmalısınız.
Örneğin
elinizdeki tüm sorunları “gelir azaltan” ve “gider çoğaltan”
sıralamasına sokun. Elinizdeki tüm çözümleri de “gelir artıran” ve “gider
azaltan” sıralamasına sokun. Böylece
hangi sorundan ve çözümden başlamanız gerektiğini daha iyi göreceksiniz.
Sorun ve
çözümlerinizi sıraya soktuktan sonra, benim “gelir-gider penceresi” diye
adlandırdığım (aşağıdaki) tabloya sorunlarınızı ve çözüm alternatiflerinizi
yerleştirin.
Sorunlarınıza
numara verip yukarıdaki tabloya yerleştirdiyseniz şimdi sorunlarınızı ele
alalım. Eğer kırmızı noktalara yakın sorunlarınız varsa önce onları çözmeye
çalışmalısınız. Diğer bölgelerdeki sorunlar faso fisodur ve çözmesi gerekenler siz
değil, alt yöneticilerinizdir. Ama kırmızı noktalara yakın sorunları mutlaka
patronlar veya genel müdürler ele almalı ve takipçisi olmalıdır. Peki kırmızı
noktalara yakın sorunlardan hangisi önce çözülmelidir. Tabii ki önce 4, sonra
7, sonra 3, sonra 10, sonra 2, sonra 6 numaralı sorunlar çözülmelidir. Bu
sıralamadan da anlaşılacağı gibi gelir azaltan sorunlara öncelik vermeniz
gerekir.
Peki çözümler
nasıl olmalıdır. Bir defa, bir sorun için tek çözüm alternatifiniz varsa
elinizde çözüm yok demektir. Bir sorun için diklemesine ve enlemesine en az 3
çözüm alternatifiniz olmalıdır. Çünkü hiçbir sorun tek bir nedenden
kaynaklanmıyordur.
Örneğin
müşterinizle tartışan ve haksız olduğunu bildiğiniz satışçınızla ilgili
alabileceğiniz çözüm kararları birden fazladır.
- Satışçıyı
işten çıkarmak.
- Satışçının
ve müdürünün müşteriden özür dilemesi
- Satışçıyı
başka bir bölgeye atamak
- Tüm
satışçılarınızı müşteri memnuniyeti eğitiminden geçirmek
- Satışçıya
gereksiz stres yükleyen satış müdürünüzü işten çıkarmak veya uyarmak
- Stresli
satışçılar işe alan insan kaynakları yöneticinizi işten çıkarmak
Görüldüğü gibi bir sorunun çözüm seçenekleri veya
çözüm yolları birden fazla olabilir.
Yine tablomuza dönecek olursak; 4 numaralı sorununuz
için ürettiğiniz çözümler yeşil noktalara yakınsa bunları uygulayabilirsiniz.
Yeşil noktalara yakın olmayan çözümleri aman sakın uygulamayın. Boşuna zaman,
emek ve para harcarsınız. Hangi çözümden mi başlamanız gerekir? Tabii ki 11
numaralı olandan başlayın. Sonra sırasıyla 12, 8, 13, 5 ve 9 numaralı çözümleri
devreye sokun. Bu sıralamadan da anlaşılacağı gibi gider azaltan çözümlere
öncelik verin.
Yani tüm
sorunlarınıza gelir perspektifinden, tüm çözümlerinize de gider perspektifinden
bakmanızı öneriyorum. Bir patron veya genel müdür olarak tüm kararlarınızda
referans noktanız “gelir-gider penceresi” analizi olmalıdır. Böylece
şirketinizi zarardan kurtaracak ve artıya geçirecek kararları daha sağlıklı aldığınızı
göreceksiniz.
Tabii gelir
gider penceresinden bakarak analiz yapabilmeniz için şirketinizin temel
performans kayıtlarını da oluşturmuş olmanız ve bütçeli çalışıyor olmanız da
önemlidir. Gider merkezleri belirlemeniz ve önceki yıla ait tüm giderleri
sınıflandırıp ilgili gider merkezlerinin altına yazmalısınız. Böylece 2011
yılında gelirlerinizin yüzde kaçını nereye harcadığınızı net bir şekilde
görebilirsiniz. Bütçe planı da bu yıl elde etmek istediğiniz geliri hangi gider
merkezlerine hangi tutar ve oranda harcayacağınızı gösterecektir. Örnek hedef
bütçe tablosu aşağıdadır.
ANA GİDER KALEMLERİ
|
Bütçe
|
Pay
|
Satılan Malın Maliyeti
|
26.100.000,00 TL
|
58,0%
|
Mali ve İdari İşler Bütçesi
|
2.700.000,00 TL
|
6,0%
|
Üretim Bütçesi
|
4.500.000,00 TL
|
10,0%
|
Satış-Pazarlama
Bütçesi
|
4.050.000,00
TL
|
9,0%
|
Net Kar (Vergi Öncesi)
|
7.650.000,00 TL
|
17,0%
|
TOPLAM
|
45.000.000,00 TL
|
100,0%
|
Bu hedef bütçe
tablosunun her bir satırını aylara göre ve harcama kalemlerine göre ayrıca
detaylandırmanız gerekir. Bunun da örneği aşağıda verilmiştir.
Bu yıl oluşan
giderleri de aynı gider merkezlerine girerek geçen yıla göre farklılıkları
takip edebilir ve şirketinizi hedef bütçeye göre yönetebilirsiniz. (Bu konuya
başka bir yazımda daha ayrıntılı değineceğim)
Eğer
şirketinizi yukarıda bahsedilen şekilde ölçebilirseniz doğru yönetebilirsiniz.
Böylece önünüze gelen her probleme daha doğru ve kalıcı çözümler
üretebilirsiniz.
Her sene
satışları artan ve tatmin edici kar eden, ettiği karla yenileme ve büyüme
yatırımları yapabilen bir şirkete sahip olmayı hangi patron istemez ki? Hele
hele genel müdürü çok yormuyor ve hissedarlara kallavi kar payları dağıtıyorsa…
Siz de karlı
bir şirketi hak ediyorsunuz.
Şirketinizi
kara geçirmek için zararın neresinden dönülse kardır. Şirketinizin makus
talihini döndürmek için bu makalemdeki tavsiyelerimi dinleyin.
Tüyo 1: Gelirler nasıl artar?
Ya satışlarınızı artıracaksınız ya da ürününüzün
fiyatını artıracaksınız.
a) Satışlarınızı artırmak için elbette ekstra masraflarınız olacak ama bu
masraflarınız giderlerinizi çok artırmamalı ve artan satışlarınızla birlikte
gelir-gider dengeniz kar vermelidir. Satışları artıracak fikirlerden
hangilerini kullanacağınızı gelir-gider penceresi analiziyle değerlendirip
devreye sokun.
b) Satış adetlerini artırmak yerine ürününüze zam yapmaya karar verdiğinizde
ise yaptığınız zamla birlikte satış adeti düşüşünüz olacaktır. Satış adeti
düşüşü elbette giderlerinizde de azalma yaratacaktır. Ama kar marjınızdaki
artışla toplam gelirlerinizi toplam giderlerinizin üstüne çıkarabilirsiniz.
Buradaki kritik nokta satış adetlerinizdeki düşüşün çok fazla olmamasını sağlamanızdır.
Tüyo 2: Giderleriniz nasıl düşer?
a) Giderlerinizin önemli bir bölümü ürününüzün üretim maliyeti ve satış
masraflarını içerir. Sattığınız her ürün için bu gideri yapmak zorundasınızdır.
Burada yapabileceğiniz tek şey üretim ve satışta verimlilik projeleri
uygulayarak maliyetlerinizi düşürmek olabilir. Burada verimlilik projeleri geliştirin ve her
geliştirdiğiniz projeyi gelir-gider penceresi analiziyle değerlendirip devreye
sokun.
b) Giderlerinizin diğer bölümü ise mali ve idari işler ile yeni projelerde
oluşur. Özellikle bu alanlarda yapılan harcamalar yukarıda bahsettiğim
gelir-gider penceresi analizinden geçirilmeyince, önemli kaynaklarınız; üretime
ve satışa etkisi zayıf olan (hatta olmayan) projelere ve maliyet düşüşü
yaratmayacak uygulamalara ayrılır.
Karlı bir yıl
geçirmeniz dileğiyle… Mutlu Yıllar.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder