Bu iddiam kobiler ve yeni girişimciler için...
Kar etmek, geçinmek değildir. Yatırıma, gelişmeye, kaliteye,
kısaca büyümeye para ayırabilmektir. Danışmanlığını yaptığımız kobilerdeki
genel gözlemimiz bu. Hem büyümek istiyorlar hem de kar etmek için çaba ve
cesaret göstermiyorlar. Kendilerini çaresiz görüyorlar. Stratejileri hep fiyat
rekabetine ve önlerindekini takip etmek üzerine kurulu.
Çünkü araştırmıyorlar. Günlük işlerden kafalarını kaldırıp
etrafa bakmıyorlar. Kıyaslama yapmayı bilmiyorlar. Müşteriyi gözlemlemiyorlar.
Direkt ve endirekt rakipleri incelemiyorlar. Tek bildikleri üretmek ve satmak.
Pazarlama bakış açıları hiç yok.
Kar nasıl elde edilir? Üç yöntemi var.
Bir, fiyat aynıyken satışları
artırmak (sürümden kazanmak).
İki, yine fiyat aynıyken
maliyetleri düşürmek (kar marjını çoğaltmak).
Üç, marka değerini artırıp zam
yapmak
Bu üç yol üzerinde etraflıca düşünen, yaratıcı yöntemler
geliştiren kobi sayısı o kadar az ki! Herkes sürümden kazanmaya odaklanmış.
Müşteriyi fiyat fırsatçısı gördükleri için gözü kapalı fiyat rekabetine
girişiyor. Toptancı ve perakendeci de zaten
üreticiye fiyat konusunda baskı yapıyor. Bu işin sonu nereye varır? İflasa.
Yıllık cirosu Türkiye’nin GSMH’sından fazla olan Wal-Mart’ı
ABD ekonomistleri ve hükümeti bu sıralar çok eleştiriyor. ABD firmaları, Wal-Mart’ın
fiyat baskısı karşısında hep fiyatlarını aşağıya çektiler ve karlılıklarından
feragat ettiler. Gelinen en son nokta ise sadece ayakta kalmak. Kar üretmeyen
firmalar yüzünden ABD ekonomisi kan kaybediyor. ABD de buna çare arıyor.
Özetle bir şirket kar ederek sermaye biriktirir, yatırım
yapar, vergi öder. Bir ülke kar eden şirketleri sayesinde gelişir. Peki Türkiye
kar etmeyi insanına öğretebilmiş mi?
DİE’nin 2003 istatistiklerine göre Türkiye’de 55 bin KOBİ
var. Yani çalışan sayısı 10 ile 50 kişi arasında olan firma sayısı 55 bin.
Çalışan sayısı 50 den fazla olan firma sayısı ise 10 bin.
Kabaca hesaplarsak; üniversitelerimiz de son 20 yılda 5
milyon mezun verdi. Bu mezunların %20’si kamu kuruluşlarında çalışıyor. Yani
KOBİ ve BOBİ’lerde çeşitli düzeylerde yöneticilik yapan 4 milyon insan var.
Bu mezunlara iş yapmayı, sistem içinde çalışmayı öğretiyoruz
ama kar yapmayı öğretmiyoruz. Girişimciliği aşılamıyoruz. Hep başkaları için
çalışmayı öğretiyoruz. İşi doğru yapan çok ama doğru işlere girişen yok. İşte
bu yüzden 1950’de kişibaşı geliri bizim yarımız olan Güney Kore, bizi bu alanda
10’a katladı.
Karlılık en büyük motivasyondur. İnsanlar için de, şirketler
için de, ülkeler için de. Peki nasıl karlı olacağız? Hem yüksek fiyat koyup,
hem de düşük fiyat çeken rakiplerimizle nasıl rekabet edeceğiz? İşte asıl
mesele bu?
Kar dediğimiz kavram basit anlamda gelirler ile giderler
arasındaki “fark”tır. Bu farkın çoğalması için durmaksızın rakiplerinizden
farklılaşmalısınız. Onlar hep sizi takip edeceklerdir. Sürekli markanıza dair
birşeyleri yenileyeceksiniz. Bugünkü ürün faydalarınız yarın yeterli olmayacak,
hep araştıracak ve geliştireceksiniz. Rakiplerinizden farklı konumlanacaksınız.
Sunumunuz farklı olacak. Tüketicide farklı duygular uyandıracaksınız. Farkınızı
tüketiciler farkedecek ve değerlendirecektir. Ödüllendirecektir. Sizi takip
eden rakiplerinizi, tüketici taklitçi olarak görecektir. Hiç kimse aslı varken
taklidine koşmaz.
Kişibaşı geliri düşük olan ülkelerde tüketiciler fiyat
fırsatçısıdır. Herşeyin ucuzunu ararlar. Yüksek enflasyonu yenen, GSMH’sını
artıran Türkiye’de tüketiciler belli bir süre daha ucuz olana prim vereceklerdir.
Ama sonra öncü olana, farklı olana, marka değeri olana döneceklerdir.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlara ulaşamayız. Kobiler,
rakiplerini takip edip, taklit edeceklerine daha cesur davranarak tüketiciyi
takip etmeli ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için denenmemişi denemeye
çalışmalıdır. Bazı yollardan ilk geçen olmak hem cesaret ister hem de vizyon.
Tüketici o yoldan ilk geçeni hatırlar, daha sonra geçenleri değil.
Karlılık için kalite şart mı?
Değil. Temel olarak üç farklı segment var. Alt, orta ve üst
segment. Her segmentin kalite algısı ve ihtiyacı görecelidir. Her ürünün
taliplisi olacak bir kesim mutlaka vardır. Ürünümüzü üst kesim kullanmıyorsa
markalaşamazsınız diye birşey yok. Veya tanıtım yapmazsanız markalaşamazsınız diye bir şey de yok. Elde
edeceğiniz farklılık markalaşmayı da karlılığı da getirecektir. Bu yüzden
kalite yerine farklılık peşinde koşun. Öncü olun, ilginç olun. Farkınızı ortaya
koyun. Hemen, şimdi yeni yaratacağınız farklar peşine koyulun.
Son söz olarak : Farklılık
karlılıktır.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder