Modern yönetim tekniklerinin önemli araçlarından biri de
KPI’dır (İngilizce okunuşuyla Ki-Pi-Ay). Key Performance Indicator’ün
kısaltması olan KPI’ı genelde danışmanlar birebir tercüme ederek Anahtar
Performans Göstergesi der. Bence bu çeviri yanlıştır ve KPI’ın işlevini iyi
anlatmamaktadır. Ben müşterilerime KPI’ı; Kritik Performans İstatistikleri
olarak lanse etmeyi tercih ediyorum. Bu yazımın sonunda siz de KPI’a Kritik
Performans İstatistikleri olarak çevirmenin daha doğru olduğu konusunda benimle
hem fikir olacaksınız.
Pek çok firmada patronlar ve yöneticiler veriye dayanmak
yerine masaya dayanarak karar verir. Bunun sebebi veriye inanmamaları değil,
işlerine dair doğru verileri tutup, onlardan işe yarayacak istatistiki raporlar
çıkarmayı akıl etmemeleridir.
Yönetimin (patronların ve yöneticilerin) işlerine ve
firmalarına dair stratejik kararları daha isabetli verebilmesi için önünde
ayrıntılı, doğru ve anlaşılır istatistikler olmalıdır. Patronlar ve yöneticiler
duygularına, duyduklarına ve önyargılarına göre değil; verilere, istatistiklere
ve analizlere göre karar vermelidir. Objektif karar verebilmek için rakamlardan
yola çıkmalıdırlar. Yönetimin bunu yapabilmesi için adına KPI (Kritik
Performans İstatistikleri) denen raporları tespit etmeli, bu raporları
departmanlardan periyodik aralıklarla talep etmeli, bu raporları inceleyerek
yargıya ve karara varmalıdır.
Şirketin kritik başarı faktörlerinin seyrini ve
kıyaslamasını veren bu KPI raporları ilgili yöneticiler tarafından ERP
programından çekilmelidir. Eğer ERP programına veri girişleri zamanında,
eksiksiz ve doğru olarak yapılırsa KPI raporları bir tuşla ve sağlıklı olarak
alınabilir. KPI raporları önemlidir ama geç alınan veya hatalı alınan KPI
raporlarından bir fayda gelmez. Bir tuşa basılarak alınamayan KPI raporlarına
asla güvenmeyiniz.
Hele Excel’de hazırlana istatistik tablolarına ve analiz
raporlarına hiç güvenmeyiniz. Çünkü bu raporları her departman farklı
kaynaklardan ve farklı kriterlerle hazırlayacaktır, bir araya getirdiğinizde
örtüşmeyeceklerdir. Ayrıca insan
hatasına ve suiistimaline açıktırlar. ERP programınızdan ise standart
kriterlerde, hatasız ve müdahalesiz raporlar almanız mümkündür.
Bu yazıyı okuyan pek çok kişinin işine dair istatistikleri
ve raporları Excel’de tuttuğunu ve hazırladığını biliyorum. Elbette bu ehveni
şerdir, yani hiç yoktan iyidir. Madem performans istatistiklerinizi ve
raporlarınızı Excel’de tutuyorsunuz, o zaman işi daha da ilerletin. İşinize
dair kritik performans istatistiklerinizi hem çoğaltın hem de detaylandırın.
Takip etmenizde ve periyodik aralıklarla ele almanızda
fayda gördüğüm KPI’lardan bahsetmek istiyorum.
Ürünü üretmek için aldığınız hammadde ve malzemeleri aylık
olarak takip etmelisiniz. Sattığınız malın maliyetinde önemli bir kalem teşkil
eder bunlar. Bir örnek verecek olursak satın aldığınız bir gömlekteki hammadde
ve malzemeler şunlardır: Kumaş, dikiş ipliği, düğme, yaka telası/kolası, dokuma
etiket ve ambalaj. Gömlek üretecekseniz bu hammaddeleri ve malzemeleri
alırsınız. Elbette bazen bu ürünleri büyük miktarlarda stoklarsınız ve bir
kısmını mevcut siparişleriniz için hemen, bir kısmını da gelecekteki olası
siparişlerde kullanırsınız. Dolayısıyla ön deponuzda (hammadde ve malzeme
stokladığınız depoya ben ön depo demeyi tercih ediyorum) bu ürünler her daim
olacaktır. Aya girerken ve çıkarken farklı miktarlarda olacaktır. Çünkü ay
içinde tedarikçilerden hammadde ve malzeme almışsınızdır, ön depoya
istiflemişsinizdir ve üretime ihtiyacı/talebi kadar vermişsinizdir. Ön
deponuzdaki stok miktarı her gün değişmiştir. Dolaysıyla her ay başında ve
sonunda stoğunuzdaki hammadde ve malzemenin miktarını ve değerini bilmeniz,
takip etmeniz gerekir. Pek çok firma bu tür stoklarına hakim olmadığı için
gereksiz yere hammadde ve malzeme alır, sermayesini bu tür stoğa yatırır. Daha
kötüsü bu stokların takibi yapılmadığı için pek çok hammadde ve malzeme
bayatlar veya suiistimale uğrar. ERP programınızda bir tuşa basarak bu tür
stoklarınızın miktarını anında ve doğru görebilmeniz, nominal ve reel
değerlerini tespit edebilmeniz gerekir. Pek çok firma ön deposunda ne kadar hammadde
ve malzeme olduğunu ERP’sinden göremez veya görse bile miktarlarına güvenemez.
Çünkü ön deposuna bakan kişiler tedarikçilerden gelen malları ve üretime çıktıkları
malları ERP’ye doğru kaydetmediği için asla ERP’deki kayıtlarla ön depodaki
malların miktarları birbirleriyle örtüşmez. Bu stoklarını nominal değeri alındıkları
zamanki fiyatlar üzerinden değerini gösterir. Reel değeri ise ya stokta kaldığı
günler boyunca finansman maliyeti hesaplanarak, ya da yerine yenisini koyma
maliyeti hesaplanarak bulunur. Elbette bu stokların reel değerini hesaplamak
daha doğrudur. Deneyimlerime göre firmaların yıllık karının %2 veya %3’ü bu
hammadde ve malzeme deposunda heba olmaktadır. Bu stoklar iyi takip edilse ve
kayda alınsa firma otomatikman karını 2-3 puan yükseltir. Nakit akışında
problem yaşayan, krediyle çalışan firmalara hammadde ve malzeme depolarını
küçültmelerini, bu ürünleri üretimden makul bir süre önce (Just in Time) satın
almalarını öneririm. Böylece finansman maliyetinden ve atıl stoktan kurtulmuş
olurlar. Tedarikçilerin yaptığı kampanyalardan elde edeceğiniz avantajları
gözünüzde büyütmemek ve ağır borçların altına girmemek için hammadde ve malzeme
stoğunuzu çok iyi takip etmeli ve masaya yatırmalısınız. Ayrıca ön deponuzu
işletme maliyetlerinizi de ölçmelisiniz. Aşağıda başlıklarını verdiğim KPI tabloları
ile ön deponuzu daha iyi yönetebilirsiniz.
·
Aylık Hammadde Alımı (Miktar ve Nominal Değeri)
·
Ay sonunda Ön Depodaki Hammadde ve Malzeme
Stokları (Miktar ve Reel Değeri)
·
Üretime Verilen Aylık Hammadde ve Malzemeler (Miktar
ve Reel Değerleri)
·
Ön Depo İşletme Giderleri (ön deponun kira,
personel, enerji ve diğer sarfiyat giderleri)
(Ürünlerde kullandığınız hammadde ve malzemeleri
kimlerden aldığınızı ve alımlarınızın nominal değerlerini de takip edin. Doğru
satın alma yapmak için tedarikçilerinizle aranızdaki ticareti çok iyi analiz
etmelisiniz. Alımınız arttıkça aldığınız fiyat veya vade iyileşmelidir. Veya
yaptığınız ödemelerin ortalama vadesi düştükçe alım fiyatınız düşmelidir. Eğer
bunlar olmuyorsa dezavantajlı fiyat alıyorsunuz demektir. Ayrıca alternatif
tedarikçilerden aldığınızı fiyatları da takip etmenizde fayda vardır.)
Üretim bölümü üretim emri için gereken kadar hammadde ve
malzemeyi ön depodan çekip üretime başlamalıdır. Ön depo ile üretim arasındaki
mal geçişi ERP kayıtlı ve belge imzalı olmalıdır. Bildiğiniz gibi üretimde
demirbaşlar (makinalar ve ekipmanlar) işçiler tarafından enerji harcanarak
kullanılır ve bitmiş mamullere (barkodu olan paketli ürünlere) çevrilir. Üretim
sürecinde işçi giderleri, enerji (elektrik, doğalgaz…vb), sarf giderleri (su,
yemek, temizlik…vb) gerçekleşir. Üretimdeki giderlerin çok iyi kayda alınması,
ERP’ye girilmesi ve takip edilmesi gerekir. Pek çok işletme maalesef üretim
süreçlerine ve maliyetlerine hiç hakim değildir. Burayı ölçemedikleri için de
iyileştiremezler. Halbuki burada yapılacak iyileştirmeler verimliliği
artırmanın yanı sıra firmanın maliyetlerini oldukça düşürebilir ve karlılığını
da oldukça artırabilir. Üretimini ölçmeye başlayan firmaların karlılıklarını
katladıklarını çok gördüm. Çünkü ölçünce neyi iyileştirebileceklerini daha iyi
görmüş oluyorlar. Üretime dair siz de iyileştirme peşindeyseniz aşağıdaki
tabloları tutmanızı öneririm.
·
Üretime Gelen Aylık Hammadde ve Malzemeler
(Miktar ve Reel Değerleri)
·
Üretimin Bitmiş Mamul Deposuna Sevk Ettiği Ürünler
ve Bunlarda Hangi Malzemeden Ne Kadar Kullandı (Miktar ve Reel Değerleri)
·
Ay Sonunda Üretimde Bulunan Kullanılmamış ve
Yarı Mamullerdeki Hammadde ve Malzemeler (Miktar ve Reel Değerleri)
·
Üretimin Hammadde ve Malzeme Firesi (Miktar ve
Reel Değeri)
·
Üretim için Harcanan Kira, Enerji ve Sarfiyat
(Nominal Değerleri)
·
İşçilere Ödenen Aylık Brüt Maaş, Mesai ve
Primler (Nominal Değerleri)
·
Üretim Adetleri (vardiyalık, günlük, haftalık ve
aylık)
·
Üretim işçisi başına üretim adetiniz
·
Birim ürün başına üretim maliyetleriniz (SKU
bazında, ürün grubu bazında, tüm ürünler bazında)
·
Üretim işçisi başına üretim maliyetiniz
Üretimden çıkan ürünler bitmiş mamuller deposuna konmalıdır
(ben bu depoya son depo demeyi tercih ediyorum). Son depo genelde müşterilere
sevkiyat için de kullanılacaktır (bazı firmalar sevkiyat için ayrı bir depo
oluştururlar). Son depoda sadece bitmiş ürünler bulunmalıdır. Son depo
üretimden çıkan ürünleri ERP kayıtlı ve imzalı belge karşılığı almalıdır. Müşterilere
sevk ettiği ürünlerin de kaydını eksiksiz tutmalıdır. Elbette ayın başında ve
sonunda bu depoda mutlaka stok bulunacaktır. Son depo en kritik depolardan
biridir. Ne üretmeniz gerektiğini bu depoya bakarak karar vermeniz gerekebilir.
Yok satmamak için kataloğunuzdaki her üründen belli bir miktarda bu depoda
mutlaka bulundurmalısınız. Kritik eşiğe düşen stoklarınız için hemen uygun
miktarda üretim emri oluşturup üretime vermelisiniz. Bu depoda FİFO (first in
first out, ilk giren ilk çıkar) uygulamalısınız ki ürünler bayatlamasın, raf
ömrünü sizde tamamlamasın. Bu deponuz adresleme yöntemiyle çok düzenli
kurgulanmalıdır. Neyin nerede ne kadar olduğu ERP programından
görülebilmelidir. ERP de görünenle son depoda olanlar örtüşmelidir. Stok
sayımlarınızda kaydi ve fiili rakamlar
arasında uyuşmazlık %1 bile olmamalıdır. Bu depoyu yönetecek kişi mutlaka
mühendislik fakültesinden mezun ama lojistik deneyimi olan kalifiye bir
yönetici olmalıdır. Eğer bu depoya söylediğim önemi gösterirseniz satışlarınız
daha iyi olacak, satıcılarınız müşterilerinize karşı mahcup olmayacak, doğru
üretim adetleri yaparak aşırı stok barındırmak zorunda kalmayacaksınız. Bu da
karlılığınıza yansıyacaktır. Son depoya dair tutmanız gereken KPI’lar şunlar
olmalıdır:
·
Ay başında depodaki ürünlerin değeri (Reel
Maliyet Değeri, Toptan Satış Liste Fiyatları Üzerinden Değeri, Perakende Satış
Fiyatları Üzerinden Değeri)
·
Ay İçinde Üretimden Depoya Gelen Ürünler
(Miktar)
·
Ay İçinde Müşterilere Sevk Edilen Ürünler
(Miktar ve Satış Değerleri)
·
Ay İçinde Depodan Çeşitli Amaçla Alınan Ücretsiz
Ürünler (Miktar ve Toptan Satış Liste Fiyatları Üzerinden Değeri)
·
Ay sonunda depodaki ürünlerin değeri (Maliyet
Değeri, Toptan Satış Liste Fiyatları Üzerinden Değeri, Perakende Satış
Fiyatları Üzerinden Değeri)
·
Son Depo İşletme Giderleri (üretimden ürün alan
ve müşterilere ürün sevk eden deponun kira, personel, enerji ve diğer sarfiyat
giderleri)
Ürünleri müşterilere ulaştırmak için sevkiyat yapmak
zorundasınız. Bu sevkiyatlar bazen sizin sorumluluğunuzdadır, bazen de müşterinizin.
Sizin sorumluluğunuzda olan sevkiyatların hangi yöntemlerle ve hangi
maliyetlerle yapıldığını takip etmeniz gerekir.
·
Sevkiyat Analiz Raporu (kaç sevkiyat yapıldı,
sevkiyat giderleri, sevkiyat yöntemlerinin ağırlıkları …vb)
Ürünlerinizi müşterilere tanıtacak ve satacak satış
departmanınızda dair çok ayrıntılı istatistikler tutmalısınız. Böylece
satışlarınızı (yani gelirlerinizi) çok iyi analiz edebilir ve çözümler
üretebilirsiniz. Ayrıca satış ekibinize vermeniz gereken prim de bu KPI’lar
üzerinden hesaplanmalıdır. Satış için yaptığınız giderleri, satışlarınızı,
iadelerinizi, satışın alt kırılımlarını, satış karlılıklarınızı mutlaka takip
etmelisiniz.
İskonto istatiğinizi tutmanız da önemlidir. Mutlaka her
ürünün liste satış fiyatı olmalıdır. Patronlar mevcut cirolarının (müşteriye
kestikleri faturaların) bu liste fiyatlarından olması durumunda ne olacağını
bilmeleri gerekir. Böylece müşterilere ne kadarlık iskonto (kıyak) yapıldığını
görebilirler. Bu iskonto takibi ekip ve satıcı bazında da görülebilmelidir. Bu
sayede kimlerin karlı satış yaptığı daha kolay anlaşılır. Bu yapılırsa
görülecektir ki; cirosu yüksek olan bazı satıcılar bunu çok iskonto vererek
sağlamaktadır. Ciroları küçük olan satıcılardan bazılarının da az iskonto
yaparak firmaya katkıları iyidir. Müşteri adaylarına sunduğunuz teklifleriniz
mutlaka liste fiyatlarından olmalıdır. (Müşteriye yapılacak İskonto/İndirim;
liste fiyatlarının toplamı hesaplandıktan sonra (fatura altı) yüzde olarak
belirtilmelidir. Böylece hangi müşterilere ne kadarlık indirim yapıldığı ve
satıcıların (ve de ekiplerin) iskonto yüzdesi belli olur. Net fiyat üzerinden
teklif verirseniz, hangi müşteriye hangi satıcı ne kadar indirim yapmış
anlayamazsınız. Az indirim yapan satıcı ile çok indirim yapan satıcıları birbiriyle
yanlış kıyaslarsınız. Satıcıların performans değerlendirmesinde ve prim
hesaplamalarında mutlaka iskonto oranları kullanılmalıdır. Bunu yapabilmek için
de liste fiyatları deklare etmelisiniz ve fiyat teklifi formunu söylediğim gibi
hazırlamalısınız.)
Müşterileri nasıl elde ettiğinizin de istatistiğini tutmalısınız.
Yıla girerken aktif ve pasif müşterileriniz, yıl içinde kazandığınız
müşterileriniz, yeni müşterileri kimin nasıl kazandırdığı, yıl sonunda aktif ve
pasif müşterilerinize dair adetsel ve cirosal rakamları da takip etmelisiniz.
Çünkü bazı müşterileri patronlar bulup firmaya kazandırırken, bazı müşteriler
firmayı internetten veya etraftan örenir ve kendiliğinden ulaşır. Bazı
müşterileri ise bizzat satış ekibi araştırarak, telefon açarak, ziyaret açarak
firmaya kazandırır. Yeni müşterilerin nasıl ve kimler tarafından kazanıldığını görmeniz
ve yönetmeniz önemlidir. Eski ve yeni müşterilerinizin ciro içindeki payını da
sürekli takip etmeniz gerekir. Ayrıca hangi satıcınızda kaç adet pasif
müşterileri (örneğin son 6 ayda sizden hiç ürün/hizmet almamışları pasif
müşteri olarak tanımlayabilirsiniz) var ve hangi satıcınız kaç pasif müşteriyi
aktif müşteriye döndürmüş, bunları da takip etmelisiniz.
Satışa dair tutmanızı önerdiğim KPI’lar şunlardır:
·
Satış Departmanı İşletme Giderleri (Kira, maaşlar,
mesailer, primler, seyahat harcamaları, sarfiyat harcamaları, satış
materyalleri giderleri …vb)
·
Net satış adetiniz, net satış cironuz ve birim
fiyatınız
·
İadelerin adetleri ve değeri
·
Satılan Malların Malzeme ve Üretim Maliyeti
(Reel Değer)
·
Net Satıştan Elde Ettiğiniz Brüt Kar
·
Satış Kanalları Bazında Cironuz, İskontonuz,
Brüt Karlılığınız ve Net Karlılığınız
·
Müşteri Grupları Bazında Cironuz, İskontonuz,
Brüt Karlılığınız ve Net Karlılığınız
·
Ürün Grupları Bazında Cironuz, İskontonuz, Brüt
Karlılığınız ve Net Karlılığınız
·
Markalar Bazında Cironuz, İskontonuz, Brüt
Karlılığınız ve Net Karlılığınız
·
Bölgeler Bazında Cironuz, İskontonuz, Brüt Karlılığınız
ve Net Karlılığınız
·
Satıcılar Bazında Cironuz, İskontonuz, Brüt
Karlılığınız ve Net Karlılığınız
·
Satıcı/ay başına cironuz
·
Müşteri Gruplarınız (satıcılar bazında yeni, eski,
aktif ve pasif müşteriler ve ciroları, satıcılardaki müşterilerin nasıl
kazanıldığı…vb)
Satışın en önemli parçalarından biri de müşterilerden
yapılan tahsilatlardır. Ender sayıda firma önce ödeme sonra sevkiyat yaparken,
pek çok firma sevkiyattan sonra vadeli tahsilat yapmaktadır. Pek çok müşteri
borcuna sadık değildir. Ya ödemeyi geciktirir, ya anlaşılan vadeye uygun çek
vermez ya da her ikisini birden yapar. Ayrıca pek çok firma da bin TL’nin
altındaki alacalarının peşinden koşturmaz. Bu ufak alacakları topladığınızda
yüzbinleri bulur, ki bu da çok önemli bir kar kaybı demektir. Bu durumda
alacakların çok sıkı takip edilmesi gerekir. Eğer müşterilerden alacaklar sıkı
takip edilmezse firma karlılığı 4-5 puan azalır. Yani esas karlılık alacak
takibini sıkı tutmakta yatar.
·
Ay Başındaki Alacaklarınız
·
Ay Başındaki Alacaklarınızın Ortalama Vadesi
·
Ay Başındaki Gecikmiş Alacaklar
·
Ay İçindeki Tahsilatınız
·
Ay İçindeki Tahsilatlarınızın Ortalama Vadesi
·
Ay İçindeki Tahsilatlarınızın İçinde Bulunan
Gecikmiş Alacak Tahsilatları
·
Ay Sonundaki Alacaklarınız
·
Ay Sonundaki Alacaklarınızın Ortalama Vadesi
·
Ay Sonundaki Gecikmiş Alacaklarınız
Eğer bir proje firmasıysanız, örneğin inşaat firması,
mimarlık firması, kapı/pencere firması, etkinlik firması iseniz teklif verirken
bir maliyet hesabı yaparsınız ve de projeyi sonlandırdığınızda bir maliyet
hesabı yaparsınız. Genelde bu hesaplar birbirini tutmaz. Ama aşırı fark varsa
zarara da yol açabilir. Her ay teslim ettiğiniz projelerin karlılık analizini
yapın ve bu projelerin onaylanmış son teklifleri ile karşılaştırın. Sonra da
olumlu olumsuzları masaya yatırarak satış ekibinin ders çıkarmasını sağlayın.
·
Teklif ve Teslim Bazında Proje Karlılık
Karşılaştırması
Ürünlerinize talep yaratmak için pazarlama departmanı
kurmalı ve bu departmana dair istatistikler tutmalısınız.
·
Pazarlama Departmanı İşletme Giderleri (Kira,
maaşlar, mesailer, primler, seyahat harcamaları, sarfiyat harcamaları, satış
materyalleri giderleri …vb)
·
Ürün araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve
giderleri
·
Tüketici araştırmaları ve giderleri
·
Pazar araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve
giderleri
·
Satış kanalları bazında ciro oranları ve
gelişimleri
·
Ürünlere, markalara ve kuruma yönelik tanıtım ve
reklam yatırımları
Bir ürünün reel maliyetini hesaplayabilmeniz için
işletme/yönetim giderlerini de hesaba katmalısınız. Bu giderler beyaz yakalı
çalışanlardan (idari personelden) kaynaklanan giderlerdir. Bu beyaz yakalılar
aşağıda bahsi geçen departmanlarda çalışmaktadır. Bu departmanların
giderlerinin içinde kiraları, maaşları, mesaileri, primleri, sarfiyatları,
seyahatleri vb şeyler vardır. Bu departmalardan verim alabilmek için
giderlerini ve getirilerini her zaman ölçmelisiniz. Bunu yapabilmeniz için
tutmanız gereken KPI’lar şunlar olmalıdır.
·
Mali işler (muhasebe ve finans) departmanı
giderleri
·
İdari işler (sekreterya, güvenlik, temizlik,
mutfak/ikram, İK, IT ve benzeri birimlerin toplamı) departmanı giderleri
·
Satınalma departmanı giderleri
·
Üst yönetim giderleri
Satılan malın üretim maliyetine, satış ve pazarlama ile
işletme/yönetim giderlerini de eklediğinizde tüm giderlerinizi bulmuş
olacaksınız. Cironuzdan tüm giderlerinizi çıkardığınızda da faaliyet karınıza
(FAVÖK) ulaşmış olacaksınız. Tüm giderlerinizin içinde yatırımlar, finansman
maliyetleri ve faizler ile vergileriniz olmamalıdır. Bunların toplam tutarını
FAVÖK’ünüzden çıkardığınızda da net karınıza ulaşırsınız.
·
Aylık faaliyet karı
·
Yatırım giderleri
·
Finansman ve faiz giderleri
·
Vergiler
·
Net kar
Faaliyet karınızı ve net karınızı muhasebenizin
hazırlayacağı Gelir Tablosu ile de karşılaştırmalısınız. Gelir tablosu,
işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile bu gelirlerin elde
edilmesi için katlandığı giderleri ve bunların sonucunda oluşan kar veya zararı
gösteren bir mali tablodur. Bu tabloda net satışlardan satışların maliyetini
(SMM) çıkarmalısınız. Sonuç size brüt karınızı verecektir. Brüt kardan da
faaliyet giderlerinizi (beyaz yaka giderleri olarak düşünebilirsiniz) çıkararak
faaliyet karınızı bulmalısınız. Bazı aylarda faaliyet karı değil faaliyet
zararınız olması gayet doğaldır. Üretim/hizmet amacınızın dışında oluşan gelir
ve giderlerinizi tablonuza artı veya eksi olarak girmelisiniz. dışı
gelirlerinizi artı, faaliyet dışı giderlerinizi eksi olarak girmelisiniz. Artı
ve eksilerin farkı artı veriyorsa bu faaliyet karınıza eklenir, eksi veriyorsa
bu faaliyet karınızdan düşülür. Çıkan rakam vergi öncesi karınız demektir.
Vergi giderlerinizi de düşünce net karınıza ulaşırsınız. Gelir tablosu maliyeye
ibraz edilen bir rapor olduğu için patronlar bürokratik görür ve incelemez.
Halbuki muhasebesine her ayın sonunda hazırlatmalıdır ve önceki aylarla karşılaştırmalıdır.
Bir önemli KPI da Bilanço’dur. Devlet ve bankalar
tarafından talep edilen ve itibar gören bir KPI’dır. Bilanço kısa vadeli aktif
ve pasifleriniz ile uzun vadeli aktif ve pasiflerinizi gösterir. Bilanço sadece
resmi makamların ve bankaların bakması gereken, bakacağı bir KPI değildir.
Bizzat patronlar da bakmalıdır. Her ayın sonunda muhasebenizden bilanço
istemelisiniz. Bilanço, şirketinizin ay sonundaki finansal durumunu gösteren anlamlı
bir tablodur. Bilançonun kısa vadeli pasifler bölümünde yakın dönemde
ödemeniz gereken borçlarınızı (tedarikçilere olan borçlarınız, bankalara olan
borçlarınız, müşterilerinize olan borçlarınız, devlete/kamuya olan
borçlarınız…vb) görürsünüz. Kısa vadeli aktifler bölümünde ise
kasanızdaki veya bankanızdaki likitleri (nakit para, döviz, kıymetli maden, müşteri
çek ve senetleri, hisse senedi vb), kısa dönemde satılabilir stoklarınızı, müşterilerden
alacaklarınızı ve tedarikçilerden alacaklarınızı görürsünüz. Aktifleriniz
pasiflerinizden ne kadar fazlaysa o kadar sağlıklı bir firmasınızdır. Uzun
vadeli pasifler bölümünde yakın dönemde ödemeniz gerekmeyen borçlarınız
(kıdem tazminatlarınız, davalı borçlarınız, teminat mektuplarınız…vb) yer alır.
Uzun vadeli aktifler bölümünde firmanızdaki demirbaşlarınız,
yazılımlarınız, satmayı düşünmediğiniz (kullandığınız) mülkler ve araçlar, marka
değerleriniz, patent değerleriniz ve benzeri varlıklarınız bulunur. Buradaki
aktifleriniz pasiflerinizden ne kadar fazlaysa o kadar zengin ve sağlam
firmasınızdır. Bilançonuzun kısa ve uzun vadeli bölümlerindeki aktifler ile
borçlar arasındaki fark öz sermayenizi oluşturur. Öz sermayeniz de size bir
anlamda firmanızın değerini verir. Her ay firmanızın değerini bilmenizde çok
büyük fayda vardır. Önceki ayların bilançoları ile karşılaştırma yaparak
şirketinizin finansal yapısını nasıl güçlendirebileceğinizi daha isabetli
kurgulayabilirsiniz.
Patronların takip etmesi gereken çok önemli bir KPI daha
vardır: Bütçe. Bütçe yıla girmeden önce yapılan, yıllık gelir ve gider
tahminlerini/hedeflerini içeren bir tablodur. Bu tablo ayrıntılı olarak aylık
gelir ve aylık gider beklentilerini içermelidir. Gelir ve gider hedefleri
önceki yılların gerçekleşmelerine bakılarak, sektörün büyümesine bakılarak,
üretim girdilerindeki olasılıklara bakarak, büyüme ve pazar payı hedeflerine
bakılarak, yatırım ve istihdam hedeflerine bakılarak, kar hedeflerine bakılarak,
patronun gönlünde yatan aslana bakılarak belirlenmelidir. (Hedef belirlemeye
dair daha çok ayrıntı için yazının sonundaki dip nota bakınız.) Elbette
bütçenin hedef kısmı belirlendikten sonra her ay gerçekleşen gelir ve giderler
ile karşılaştırılması gerekir. Bu yapılmazsa yıla girmeden önce bütçe
hazırlamanın bir anlamı olmaz. Yıla girmeden önce departman yöneticileri kılı
kırk yararak, üzerinde çok konuşarak, tartışarak ve düşünerek bütçe hazırlamalı
ve patronlarına sunmalıdırlar. Patronlar da revize taleplerini dile getirerek
nihai bütçe devreye sokulmalıdır. Tüm yöneticiler bütçedeki gelir ve gider
hedeflerini tutturmaya odaklanmalıdır. Sonra da her ay bütçedeki hedeflere
ulaşılıp ulaşılmadığı konusunda patronlara hesap vermelidirler. Eğer yılın
başında belirlenen bütçeye uygun ilerleniyorsa patronlar izleyici ve motive
edici olmalıdır, bütçeye uygun ilerlenmiyorsa patronlar sorgulayıcı ve
düzeltici olmalıdırlar. Bütçeli çalışan firmalar daha sağlıklı ilerler ve kurumsallaşır.
Bütçeli çalışmak geleneksel hale gelince şirket sürdürülebilir büyüme
yakalamada daha istikrarlı olur. Patronlar günlük işlerin içinde kaybolmak
yerine bütçe üzerinden denetim ve değerleme yaparak liderlik sergilemelidirler.
Patronlar için önemli olan bir diğer KPI da Nakit Akış
Tablosu’dur. Bu tablo sayesinde kısa, orta ve uzun vadede yapacakları
tahsilatlar ile yapacakları ödemeleri görebilirler. Böylece hangi tahsilatlar
ile hangi ödemeleri karşılayabileceklerini planlayabilirler. Bazı firmalar
alacakları borçlarından kat be kat olmasına rağmen ödeme güçlüğüne girer, çünkü
tahsilatlarınız zamanında yapamamış ve ödeme taahhütlerini yerine
getirememişlerdir. Bu firmalar bankalardan kredi çekerek finansal krizlerini
yatıştırırlar ama bu sefer de karlarının bir kısmını faize ödedikleri için
karlılıkları düşer. Bankalara olan kerdi taksitlerinde bir gecikme yaşarlarsa
bu sefer bankalar nezdinden kredibiliteleri düşer, hatta hacizlerle karşı
karşıya kalabilirler. Tüm bu olumsuzlukları yaşamamak için her firma nakit
akışını çok yakından takip etmeli, ödeme taahhütlerini yerine getirebilmek için
tahsilatlarını yakından takip etmelidir. Aslında normal olan son 12 aylık
cironuzun sadece %8’i kadar alacağınızın olmasıdır. Bundan daha fazla alacağınız
varsa muhtemelen ödeme güçlüklerini yenmek için banka kredisi
kullanıyorsunuzdur. Bankalara ödediğiniz faiz de neredeyse yıllık karınıza
eşittir. Bir de ayağınızı yorganınıza göre uzatmadıysanız, zararına satış veya
boyunuzu aşan yatırımlar yaptıysanız, banka kredilerinizin geri ödemelerini
aksatıp tehlikeli bir finansal krize girmeniz muhtemeldir. Tüm bunları
yaşamamak için nakit akış tablonuz olmalı ve bu KPI’ı çok yakından takip
etmelisiniz.
Son 4 KPI’ı tekrar aşağıya yazıyorum.
·
Aylık Gelir Tablosu
·
Aylık Bilanço
·
Aylık Bütçe Değerlendirme Tablosu
·
Nakit Akış Tablosu
Aylık olarak çalışan başınıza cironuzu, brüt karınızı ve net
karınızı da ölçmenizi öneririm. Bu size verimliliğinizi sık sık hatırlatacak ve
önceki aylarla kıyaslama yapmanızı sağlayacaktır. Bu da doğru istihdam
politikaları geliştirmenize neden olacaktır.
Evet, size 70 küsur KPI önerdim. Önerdiğim KPI’ların hiçbiri
atlanacak, göz ardı edilecek istatistikler değildir. Bu istatistikleri doğru
yorumlarsanız çok isabetli kararlar alarak şirketinizi daha karlı hale
getirebilirsiniz.
Önerdiğim bu istatistikleri (KPI’ları) yöneticilerinizle
tartışın, geliştirin, sadeleştirin ve nasıl kullanacağınıza karar verin. Gerekirse
eleme yaparak daha az KPI ile yola çıkın ama her sene yeni KPI’lar ekleyerek size
önerdiğim sayının bile üzerinde KPI ile şirketinizi yönetin. Modern ve global
firmaların böyle yaptığından emin olabilirsiniz. Onlar yapıyorsa siz neden
yapmayasınız?
Belirlediğiniz KPI’lar üzerinde 5-6 ay ısrarla durun ve
takip edin. Bu KPI’ları gerekirse Excel ile takip edin. Daha sonra bu KPI’ları
ERP’den alın. Böylesi daha sağlıklı, daha hızlı ve daha güvenli olacaktır.
Zaten KPI raporlarınızı ERP’nizden bir tuşla alınabilmesi
için KPI raporlarınızı önce Excel tablosunda hazırlamanız gerekir. Bunu
hazırlamak için yönetim, departman sorumluları ve muhasebe bir araya gelmeli
KPI kriterlerini tartışmalı, KPI raporlarına karar vermelidir. (KPI raporlarını
numaralandırmayı da unutmayın. Numaralandırılmış KPI raporu daha kolay ERP’den
çekilir.) Daha sonra ERP’yi satın
aldığınız firmayı çağırmanız ve Excel’deki KPI raporlarınızı göstermeniz ve bu
raporları tek tuşla ERP programından almak istediğinizi söylemeniz gerekir.
Bunu yapamayan ERP firması yeryüzünde yoktur. Eğer ERP firmanız talep ettiğiniz
KPI raporlarını tek tuşla veremeyeceğini söylerlerse; ya gerçekten dandik bir
ERP programıdır, ya işten kaytarmak istiyorlardır, ya da ekstra fazla ücret
alabilmek için yol yapıyorlardır. Tahminimce ERP firması “tek tuşla bu KPI
raporlarınızı almanızı sağlayabiliriz ama önce ERP’nizde düzenleme yapmalıyız
ve sizler de girişlerinizi bu düzenlemeye göre yapmalısınız” diyeceklerdir.
Söz konusu düzenlemeler de belirlediğiniz KPI’lardaki kriterlerdir.
Pek çok iş kitabında, makalesinde ve röportajında
gördüğünüz/duyduğunuz ve muhtemelen hak verdiğiniz “ölçemediğinizi
yönetemezsiniz” düsturunu biraz açacak olursak; KPI raporlarıyla performans
takibi ve analizi yapmazsanız işinizdeki aksamanın nerede olduğunu fark
edemezsiniz, neleri iyileştirmeniz gerektiğini bilemezsiniz, sağlıklı olmayan
veriler üzerinden denetim yaparsınız ve yanlış yargıya varırsınız.
KPI raporlarının bazıları günlük, bazıları aylık, bazıları
çeyrek dönemlik, bazıları yıllık olabilir. Bu periyotlardaki raporların ne
olacağına ve hangi kriterleri içereceğine yönetim karar vermelidir.
KPI raporları basit olamaz. Basit KPI raporlarını ilkel
firmalar talep eder, uygular ve sonucunda batar.
Başta satış departmanı olmak üzere tüm departmanlar doğru ve
kemikleşmiş KPI’lar ile takip edilmelidir. Aksi düşünülemez. Bu raporlar
olmadan ne patron departmanlarını doğru değerlendirebilir, ne departman
yöneticisi ekibini doğru yönlendirebilir, ne de çalışanlar kendi
performanslarını doğru değerlendirebilir.
Örneğin satış ekiplerinin performansı KPI’lar üzerinden
takip edilmelidir. KPI’a endeksli performans analiz algoritması her satıcıya
puan vermelidir. Satıcılara puanlarını her ay bitiminden sonra toplantı ile
deklare etmelisiniz. Böylece çalışanlar satış performans değerlendirmelerinin
rasyonel bir şekilde yapıldığını ve ne yaparlarsa performanslarının
iyileşeceğini daha net görebilirler. Puanlar sayesinde yönetim de satıcıları
daha objektif değerlendirebilir. (Satıcılar sadece satış verileri üzerinden
puan kazanmamalı, görevlerini yerine getirme üzerinden de puan kazanmalıdır.
Aylık görev performans puanlaması satış müdürü tarafından yapılmalıdır. Satış
Müdürü aynı ilkokul karnesi hazırlar gibi sarıcıların karnesini hazırlamalı ve
vermelidir. Böylece satıcılar müdürlerinin kendilerinden beklentisini daha iyi
anlamış olur. Karnede; verilen görevleri yerine getirme, çalışma arkadaşlarına
yardımcı olma, ERP kullanımı, kendisine zimmetli araçları kullanımı, ziyaret
sayısı hedeflerine ulaşma, iş disiplinine uyma gibi kriterler olmalıdır. Aylık
karne notlarının alınacak primleri etkileyeceği belirtilmelidir. Bunu bilen
satıcılar yüksek puan almak için daha çok çaba sarf edeceklerdir.) Satıcılara
yönelik kurulacak prim sistemi de KPI’lara endeksli olmalıdır. Bu yüzden basit
değil ayrıntılı olmalıdır. Şirketin hedeflerine hizmet etmeli ve destek
vermelidir. İyileştirilmesi gereken/düşünülen noktalara hitap etmelidir. Motive
edici olmalıdır. Böyle komplike bir prim sistemi sürdürülebilir büyümeye hizmet
edebilir. Komplike prim sistemleri de detaylı ve yeterli sayıda KPI varsa
kurulabilir.
Şirketinizde KPI hamlesini kim başlatacak? Elbette
önce patronların bunu talep etmesi gerekir. Onlar KPI’larla çalışan yöneticileri
desteklemelidir. KPI raporu okumaktan, analiz etmekten sıkılmamalıdırlar. Tüm
yöneticiler kendi KPI’larını oluşturmalı ve ardından şirketin ana KPI’ları
oluşturulmalıdır. Yine de ben size bir çalışanınızı KPI sisteminizin
hazırlanması konusunda baş görevli ilan etmenizi öneririm. Bu kişi patrondan
aldığı güç ve yetkiyle öncelikle departmanların doğru istatistikler tutmasını
sağlamalı, ardından ERP programından bazı temel istatistiklerin alınmasını
sağlamalıdır. Zamanla tüm gerekli KPI’ların önce Excel’den sonra ERP’den
alınmasını sağlamalıdır.
Bilmem anlatabildim mi?
Not: Hedef Belirlemek
Her türlü hedefi yönetim belirlemelidir. Yönetim hem tümden
gelme hem de tüme varım metoduyla hedef belirlemelidir.
·
Tümden gelme yönteminde yönetim önce; firmanın ciro,
karlılık, iskonto, satıcıların toplam çalışma ay süresi, satıcı başına ortalama
portföy büyüklüğü, satıcı başına ortalama ciro artışı hedeflerini, ürün
grupları bazında hedefleri belirlemelidir. Yönetim hedeflere karar verirken
enflasyon ve döviz artışlarını, kapanan yılda satıcıların toplam kaç ay
çalıştığını, girilecek yılda satıcıların toplam kaç ay çalışması gerektiğini,
yeni çıkacak ürünleri, geçen senelerin ürün gruplarındaki brüt karlılıkları ve
daha pek çok kriteri hesaba katmalıdır. Ardından bu hedefleri satış müdürü ile
görüşerek ve anlaşarak satıcılara pay etmelidir. Hedefler hem zorlayıcı hem de
ulaşılabilir olmalıdır.
·
Tüme varma yönteminde satış müdürü her satıcıya
tek tek ve ayrıntılı hedefler verir. Bu hedefler toplanarak satış (ciro)
hedefini oluşturur. Ayrıntılı hedefler sayesinde firmanın karlılık hedefi,
ortalama iskonto hedefi, ürün gruplarındaki hedefleri de ortaya çıkar.
·
Tümden gelme ve tüme varma yöntemleriyle
belirlenen hedefler birbiriyle karşılaştırılarak, yönetim ve satış müdürü nihai
hedefleri belirlemeli ve satış ekibine deklare etmelidir.
Hedef verirken veya performans kıyaslaması yaparken bakış
açınızı “satıcı sayısı” olarak değil, satıcıların toplam çalıştığı ay sayısı
olarak değiştirmeniz gerekir. Örneğin iki ardışık yılı da 8 satıcı ile kapamış
olabilirsiniz. Ama bu iki yıldan da aynı performansı beklemeniz doğru olmaz.
Çünkü söz konusu yıllardan birinde 8 satıcı toplam 48 ay çalışmış olabilir,
diğeri ise toplam 84 ay çalışmış olabilir. Bu fark istihdam zamanlamasında ve
kadro boşluklarından gelebilir. Bir başka deyişle bu yılı kaparken 5 satıcınız
varsa ve onların toplam çalışma süresi 60 ay (5x12) değil de 40 ay ise ve bu
satıcıların cirosu 10 ise; önümüzdeki yıl bu satıcıların hiç ayrılmayacağını,
toplam 60 ay çalışacaklarını düşünerek hedef vermeniz gerekir. Aksi taktirde
enflasyonu veya doları hesaba katarak vereceğiniz hedef düşük kalabilir.