Önceki makalemde marka mimarisi türlerinden bahsetmiştim.
Şimdi de ana ürüne dair alt markaların veya alt modellerin isimlendirmesini
yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair fikirlerimi paylaşmak
istiyorum.
Birçok ürün markasının altında geniş bir model çeşidi
vardır. Bu model çeşitlerini birbirinden ayırt edebilmek için isimlendirmeniz
gerekir. Markalar alt modeller/markalar yaratırken bunun ucunun nereye
varacağını genelde göremez. Bir iki alt model/markayla işin biteceğini
düşünürler ama zamanla tüketicilerden gelen talep veya rekabete cevap
verebilmek için alt model/marka sayısı alır başını gider. Öngörü yoksa isimlendirme
de curcunaya döner. Bu yüzden ilk alt model/markayla birlikte isimlendirme
stratejisinin ve marka mimarisinin ne olacağı etraflıca düşünülmelidir.
Bazı markaların alt markalama stratejilerine bakarak
konuyu biraz örneklendirmekte fayda var.
FIAT: Yüz yıllık
İtalyan otomobil markası Fiat sanırım markalamada ve marka mimarisi oluşturmada
en tutarsız otomobil markalarından biridir. Ayrıca otomobillerine tasarım
bakımından kişilik kazandırmada ve modellerini markalaştırmada da hiç başarılı
değillerdir. Zaten tutarsız ve kararsız olmaları 10 yılda bir Fiat logosunu
değiştirmelerinden bellidir. Tüm Peugeot veya tüm Hyundai otomobilleri kendi
içinde kendine has tasarım çizgisi taşırken, Fiat otomobillerinin kendine has
ortak bir çizgisi yoktur. Bu yüzden yollardaki Fiat otomobillerinin Fiat olduğunu
hemen fark edemezsiniz. Ancak epey yanına yaklaştığınızda fark edersiniz.
Toyota Corolla veya Volkswagen Golf gibi markalaşmış modelleri de yoktur
Fiat’ın. En bilinen modellerinin mazisi neredeyse 10 yılı geçmez. Bu yüzden tüm
dünyada fiyat rekabetiyle ayakta duran bir markadır Fiat. Doğru dürüst bir
marka danışmanıyla marka mimarilerini ele almadıkları sürece nerede hata
yaptıklarının farkına varacaklarını da sanmıyorum. Günümüzdeki Fiat
modellerinin isimlerine bakınca ne demek istediğimi daha da iyi anlayacaksınız:
500, 500C, 500L, 500 Living, Panda, Bravo, Punto, Linea, Freemont, Fiorino,
Doblo. Fiat ailesine giren son modellerin neden rakamla (500)
isimlendirildiğini anlamak güçtür. Alt markaları (modelleri) isimlendirmede
hala tutarsız olduklarını anlamak ise oldukça kolaydır.
TRT: TRT
Kurumu ikinci kanalını kurduğunda ilk kanalının adını TRT 1, ikincisini de TRT
2 yapmıştı. Zamanla TRT 3 ve TRT 4’ü de kurdu. Derken TRT’nin kanal sayısı
hızla arttı ve alt markalama stratejisi de değişti. Numaralandırmak yerine, alt
markaya uzmanlığını veya özelliğini ifade eden isim vermeye başladılar. Şimdiki
alt markaların isimleri şunlar: TRT 1, TRT Haber, TRT Spor, TRT Türk, TRT GAP,
TRT Avaz, TRT Çocuk, TRT 6, TRT Diyanet, TRT Okul, TRT Belgesel, TRT HD, TRT
Müzik, TRT Arapça. Hemen fark ettiğiniz gibi yeni markalama stratejisine göre
TRT 1 ve TRT 6’nın adları farklı durmaktadır. Kürtçe yayın yapan TRT 6 sanırım
belli bir süre sonra TRT Kürtçe olarak değiştirilecek ve yeni markalama (isimlendirme)
stratejisine uyumlu olacaktır. TRT 1’in
adının ise değiştirilmesine gerek yoktur. Çünkü oradaki “1” rakamı, artık
numara değil, “kurumun ilk kanalı” anlamındadır. (Yalnız TRT 1 yerine TRT Bir olarak yazılması daha doğru
olur kanaatindeyim.)
ELİDOR: Yılların
eskimeyen şampuan markası Elidor son yıllarda ürünlerini saç tiplerine göre ve
saç bakım taleplerine göre gruplandırmaktadır. Her grubun kendine göre ambalajı
ve rengi vardır. Her grupta en az 2 ürün bulunmaktadır (örneğin şampuan ve
besleyici bakım kreminin bir arada olduğu grup). Bazı gruplarda ikiden fazla ürün
bulunmaktadır. Böylece tüketiciler saç
bakım ihtiyaçlarına en uygun gruptaki ürünleri alabilir. Tek yapmaları gereken
kendi kafalarına uyan grubu tespit etmektir. Yani Elidor ürünlerini gruplara
ayırmış ve bu grupları alt model olarak belirlemiş. Grupların ise hiçbirinin
adı yok, onun yerine tanımlaması var. Şöyle ki: Güçlü Parlak, Onarıcı ve
Yapılandırıcı Bakım, Saç Dökülmelerine Karşı Çözüm, Işıldayan Parlaklık, Nemlendirici
Bakım, Uzman Bukle Belirginleştirici Seri, Uzman Düzleştirici Seri, Renk
Koruyucu, Kepeğe Karşı Çözüm, Gösterişli Hacim, Canlandırıcı Kuru Şampuan.
Elidor, şampuan tüketicilerinin anlayacağı dilden alt model tanımlaması
(isimlendirmesi) yapmaya çalışmış. Her alt model bir grup üründen oluşuyor.
Grupları birbirinden ayırmak için de isim yerine renkler kullanılmış. Her
grubun kendine has rengi var. Gruplardan alt modeller yaratmak bir yöntem ve iş
gördüğü de belli. Ama fark ettiğiniz gibi tanımlama birliği yok. Tanımlamalar sanki
gelişi güzel yapılmış. Tanımlamalara biraz daha kafa yorulsaydı, çalışanların,
satıcıların ve tüketicilerin hayatı kolaylaşabilirdi.
WINDOWS: Bilgisayar,
tablet ve akıllı telefon işletim sistemi olan Windows teknolojinin gelişimine
ayak uydurarak işletim sistemini güncellemekte ve geliştirmektedir. Önemli
geliştirmeleri de yeni bir adla pazara sunmaktadır. Bu arada eski sürümlerini
de desteklemeye devam etmektedir. Dolayısıyla Windows’un bazıları ölü, bazıları
hayatta olan alt markaları vardır. Teknoloji habercilerine göre 2015 yılında
Windows 9 pazara sunulacakmış. Ama bunun gerçekten dokuzuncu Windows sürümü
olduğuna emin olabilir miyiz bilemiyorum. Çünkü ben bile en az 14 tane Windows
sürümü hatırlıyorum. (Bir çırpıda aklıma gelen Windows sürümleri: Windows
1.0/2.0/3.0, Windows 95, Windows 98, Windows Me, Windows NT, Windows CE, Windows
2000, Windows XP, Windows Server, Windows Vista, Windows 7, Windows 8) Üstelik
bu Windows sürümlerinin da farklı versiyonları olduğunu hatırlıyorum.
Windows’un marka mimarisine ilkesiz yaklaşımından dolayı 2015 yılında çıkacak
sürüme kesinlikle Windows 9 diyeceklerini de iddia edemeyiz. Evet Windows’un
alt markalarına/modellerine isim verme stratejisi pek tutarlı değil, ama
girdikleri yol doğru. Bence numaralandırmaya devam etmeleri gerekir. Yeni
sürümün adı mutlaka Windows 9 olmalıdır. Sonraki sürümler de aynı şekilde
rakamsal olarak artmalıdır. Bu uzmanlık gerektiren bir ürünün zamanla
uzmanlaştığını, geliştiğini ifade edecektir. (Yazılımdaki ara güncellemeleri
ise Windows 8.1 gibi bir isimlendirmeyle yapmaya devam etmeleri gerekir.)
KAMİL KOÇ:
Şehirlerarası otobüsle ulaşım hizmeti veren Kamil Koç firmasının da alt
markaları var: RaHat, Yolculuk, YolKart, YolMarket. Müşterilerine daha fazla
konfor sundukları seferlerin adına RaHat diyen Kamil Koç, bu ürünün logosunda/adında
Kamil Koç ibaresini kullanmamaktadır. Sadece Kamil Koç’un sunduğu bir hizmet
olan (ve isim tescilinin de alındığını tahmin ettiğim) RaHat logosunda neden
Kamil Koç kullanılmıyor bilmiyorum. Oysaki sadece Kamil Koç otobüslerinde
dağıtılmakla kalmayan, D&R mağazalarında bile satılan Yolculuk dergisinin
logosunda Kamil Koç var. Benim marka mimarisi ve alt marka isimlendirme
mantığıma göre; içeriğine çok güvendiğin bir dergi yaratıp bunu D&R’larda
bile satabiliyorsan, bu derginin isminin yakınlarında Kamil Koç ibaresi
olmamalıdır. Uzaklarda bir yerlerde (örneğin ikinci sayfada derginin sahibi
olarak ana markayı (Kamil Koç’u) zikredebilirsin. Böylece Kamil Koç ile seyahat
edenler D&R mağazalarında parayla satılan bir derginin seyahat sırasında
kendilerine verilmesinden daha çok mutlu olurlar. Bu yolcular için daha şık bir
jestiyon olur. Ayrıca logosunda Kamil Koç ibaresi olan ve Kamil Koç
otobüslerinde sebil olarak dağıtılan kurumsal bir dergiye D&R
müşterilerinin gerektiği değeri vereceklerini sanmıyorum. Hele hele birçok
kurumsal derginin okumaya değer olmadığını tecrübe edenlerin D&R rafında
gördükleri bu kurumsal dergiye gülüp geçeceklerine eminim. Ancak Yolculuk
dergisini yolculuk sırasında deneyimleyenlerin D&R’dan almaya
kalkışacağını, bunun da yetersiz bir kitle olduğunu düşünüyorum. YolKart
tamamen Kamil Koç için geliştirilmiş bir müşteri sadakat kartı olduğu için onun
da logosunda Kamil Koç olması gerekirken, yok. Kamil Koç müşterisi olsun,
olmasın herkesin alışveriş yapabileceği YolMarket’in logosunda ise Kamil Koç
ibaresi olmasına gerek yoktur. Çünkü YolMarket de, Yolculuk dergisi gibi Kamil
Koç müşterilerinden daha fazla kitleye ulaşmayı hedeflemektedir. Demek ki alt
markayı isimlendirirken kendi başına ayakta durabilecek alt markaların ana
markadan bariz bir destek almasına veya ana markanın himayesine girmesine gerek
yoktur. Ama ana markaya özel olan ve ana marka olmadan anlamı bulunmayan alt
markaların ana markanın himayesinde olması (isminde ana marka logosunu da
bulundurması) doğru olur.
ÜLKER: Alt
markalamada sorunlar yaşayan bir ana marka da Ülker’dir. http://www.ulker.com.tr/tr/markalar
linkinde göreceğiniz gibi yaklaşık 100’e yakın alt markası vardır. Bazı alt
markalarının adı Ülker iken, bazı alt markalarının adı Ülker ile başlamaktadır.
Birçok ürünün ise kendine has adı vardır ve bunların çoğunun logosunda küçük
bir Ülker logosu da bulunmaktadır. Bazılarında ise hiç Ülker logosu
bulunmamaktadır. Ülker logosu bulunan alt markalarda da Ülker logosunun
büyüklüğü standart değildir. Bazılarında alt marka ismiyle yarışacak kadar
büyük, bazılarında orta boy, bazılarında da minicik bir Ülker logosu vardır.
Ülker’in alt markalarında neden böyle bir isimlendirme ve ana marka logosu
bulundurma politikası güttüğünü bilmiyorum. Stratejik bir izahatı olduğunu da
pek sanmıyorum. Ama bundan 10 yıl önce daha karmaşık ve tutarsız bir markalama
stratejisi vardı Ülker’in. Şimdi ana marka olan Ülker adını yavaş yavaş geri
çekerek alt marka adını öne çıkarıyorlar. Ülker’i bir üretici markası, güven
markası, mutluluk markası olarak konumlandırmaya çalışıyorlar. Ama P&G veya
Unilever kadar da ana markayı arka plana çekmeyeceklerdir. Ülker logosu ürünlerin
logosunda ufak da olsa görünmeye devam edecektir. Tek yapmaları gereken tüm
markalarında bu stratejiyi gütmeleridir. Tabii bu durumda adı Ülker olan alt
markaları da ya öldürecekler ya da adlarını değiştirecekler. Bu değişimi on
yıllara yayacaklarına bir gecede tamamlasalar çok daha doğru olur. Ama alt
marka öldürmek kolay bir karar değildir, basiret bağlanması yapar J
Örneklerden de görüldüğü gibi alt marka veya modelleri
isimlendirmede birbirinden farklı yöntemler seçilmektedir. Alt markaları
isimlendirmede tek bir doğru yoktur. Önemli olan iş stratejimize, büyüme
hedeflerimize hizmet edecek isimlendirme modelidir.
Alt model/marka yaratacağımız zaman veya mevcut alt
markaları/modelleri yeniden isimlendireceğimiz zaman öncelikle kendimize
aşağıdaki soruları sormalıyız.
•
Alt marka/model yaratma nedenimiz nedir?
Rekabete cevap vermek mi? Tüketici talebine cevap vermek mi? İnovasyon sunumu
mu?
•
Alt modellere isim mi vermeliyiz, yoksa
tanımlama yeter mi?
•
Alt markaların/modellerin isminde ana marka da
yer almalı mı? Yer almasını neden istiyoruz, neden istemiyoruz?
•
Ana marka alt marka isminde ne kadar ve nasıl
yer almalıdır? Niçin?
•
Tüm alt modellere birbirlerinden farklı isimler
mi verilmeli, yoksa birbirleriyle akraba olduklarını belirten ortak noktalar
olmalı mı? Bu ortak noktalar ana markayı çağrıştıran bir hece olabilir mi?
•
Alt marka isimleri anlamlı mı olmalı, anlamsız
mı? Türkçe mi olmalı, yabancı kelime mi? Kelime yerine sayı kullanılsa nasıl
olur?
•
Modelleri numaralandırarak isimlendirmek ne
kadar doğru, ne zaman doğru?
•
Müşterilerin mi, çalışanların mı hayatını
kolaylaştıracak bir isimlendirme olmalı?
•
Alt markalarımın ana markayla sinerji yaratma
ihtiyacı var mı? Olacak mı?
•
Her bir alt markayı ayrı mı lanse edip
tanıtacağız, yoksa bir aile olarak mı lanse edip tanıtacağız.
•
Elimizdeki alt markalardan biri gelecekte önemli
zarar görebilir mi? (Tehditleri güçlü olan alt markalarım hangileri) Bu zararın
ana markaya ve oradan da diğer alt markalara sıçramaması için en doğru alt
markalama mimarisi nedir?
•
Alt markaların/modellerin hangileri kendi
yağıyla kavrulacak, hangileri ana markanın havuzundan beslenecek?
•
Yaratacağımız alt model/marka kendi bütçesiyle
mi yönetilip, değerlendirilecek?
•
Elimizde ana markanın değeriyle ve
bilinirliğiyle yarışan alt marka var mı?
•
Yaratacağımız alt markalardan biri ileride
bağımsızlığını ilan edebilir mi? İleride alt markalardan hangilerini
satabiliriz?
Yukarıdaki sorulara verilecek cevaplar alt markalarınız
için sizleri doğru isimlendirmeye götürecektir. Doğru sorgulama doğru marka
mimarisine ve isimlendirmeye götüren yoldur.
Eğer alt markalarınızı yeniden düzenleme/isimlendirme
aşamasındaysanız veya yeni alt markalar yaratacaksanız konu üzerine yazdığım
diğer makalenin de okunmasını salık veririm: http://muratsaylan.blogspot.com.tr/2014/09/marka-mimarisi-turleri.html
Not: Alt marka
yaratmayla, kardeş marka yaratmayı birbirine karıştırmamalısınız. Beko,
Arçelik’in alt markası değil, kardeş markasıdır. Regal de Vestel’in kardeş
markasıdır. Bellona da İstikbal’in. Kelebek de Doğtaş’ın. Audi de Porsche’nin. Lexus
da Toyota’nın. Kardeş markalar aynı kategoride farklı segmentlere hitap etmek
için yaratılır.
Web sitem: www.muratsaylan.com
Bugün TRT 6'nın adı TRT Kürdi olarak değiştirildi. http://www.odatv.com/n.php?n=trt-6-gitti-trt-kurd-geldi-1001151200
YanıtlaSilMercedes de alt modellerini yeniden isimlendirmiş. Karmaşayı yine de tam manasıyla çözememiş ama yine de eskisinden daha iyi. Bkz: http://www.turkiyef1.com/haberler/37615/mercedes-benz-araclarina-yeni-isimler.html
YanıtlaSilGüzel paylaşım teşekkürler
YanıtlaSil