Şirket Alımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şirket Alımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Aralık 2022 Cumartesi

Şirket Satış ve Satın Alma Süreçlerinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular

           

Bildiğiniz gibi sadece ürünler el değiştirmez, şirketler de el değiştirir. Değer düşük ürünlerin (örneğin tüketim malları) alımı kolayken, değeri yüksek ürünlerin (araba, ev, arsa, çatı yenileme…vb) alımı daha detaylı ve daha uzun sürer. Haliyle ister küçük olsun, ister büyük olsun tüm şirketlerin alımı satımı uzun sürer. (Borsaya açık şirketlerin hissesini almak ve satmak ise bazı insanlar için kolay, bazı insanlar için zor süreçlerdir.)

 

Şimdiye kadar 7 firmanın satış ve satın alma süreçlerine şahit oldum. Bazılarında sadece süreçleri gözlemledim, bazılarında ise satan veya alan tarafa bilgim ışığında (M&A danışmanlığı gibi olmasa da) yol gösterdim. Ayrıcı bu konu üzerine epey araştırma ve okuma da yaptım.

 

Şu sıralar bir müşterim de şirketini ülke temsilcisi olduğu yabancı firmaya satmayı düşünüyor. Kendisine fikir verebilmek ve yol gösterebilmek için bu makaleyi hazırlamaya karar verdim. Mikro işletmeler için de makro işletmeler için de rehber niteliğinde olabilecek bir makale oldu. İyi okumalar.

 

Not: Bu makale yeni şirketine (start-up) yatırımcı arayanlara yönelik değildir.

 

*********

 

Şirket satışına (veya alımına) büyük bir ihtimalle rastlamışsınızdır. En azından bir tanıdığınızın bir dükkanı devraldığını veya devrettiğini görmüşsünüzdür. Bu devir sırasında nelere odaklanıldığını, nelerin pazarlık konusu olduğunuz az çok duymuşsunuzdur. Devredilen dükkanın içindeki mallar (depodaki stoklar dahil), dükkandaki demirbaş ve ekipmanlar, dükkanın alt ve üst yapısına yapılmış yatırımlar ve dükkanın potansiyeli de göz önüne alınarak satış gerçekleşir. Çalışanlar da, eğer isterlerse yeni dükkan sahibiyle çalışmaya devam ederler, istemezlerse kıdem ve ihbar tazminatlarını eski dükkan sahibinden alıp ayrılırlar. Genelde dükkanın borcu ve alacakları da eski dükkan sahibinin üzerine kalır. Böylece alan taraf olabildiğince sorunsuz dükkan alır. Bu tür bir alış veriş yaklaşık 2-3 ayda tamamlanır. Alışverişi kimin başlattığı, yani ilk teklifi kimin sunduğu fiyatı etkiler. Eğer dükkan zaten satılıksa alıcı daha ucuza alır, eğer dükkan satılık değilse ancak alıcının yüksek teklifi üzerine “belki” satılır. Taraflar pek sorgulama yapmadan, peşin güven ilkesiyle devir teslimi gerçekleştirirler.

 

Elbette bazı dükkan devirleri için daha fazla sorgulama gerekir. Daha fazla istihbarat yapılması gerekir. Daha fazla mali verilere bakılması gerekir. Örneğin bir restoranı alacaksanız aşağıdaki konuları açıklığa kavuşturmanızı öneririm.

 

         Devralacağınız restoranın müşteri potansiyeli nasıl? Anlatılana inanmak yerine, bir iki hafta restoranda zaman geçirin (hafta içi öğlen, hafta sonu akşam). Giren müşteri sayısını ve ortalama satışları (adisyonları) kendi gözünüzle görün. Elbette arkadaşınız iyi iş yapmadığı için devretmek istiyor olabilir, sizin de “iyi yönetme” iddianız olabilir. Ama restoranın mevcut müşteri profilini görmenizde fayda var. Restorandan içeri giren müşteriler kadar, önünden geçip girmeyenlere de bakın. Etraftaki restoranları ziyaret edin, onların müşteri potansiyellerini anlamaya çalışın. Bu gözlemlerden sonra mevcut müşteri potansiyeli ile ilerleyip ilerleyemeyeceğinize, daha çok müşteri çekip çekemeyeceğinize dair hesaplar ve planlar yapın.

         Restoranın bel kemiği aşçı ve garsonlardır. İşletmeyi devraldığınız gün baş aşçı "ben gidiyorum" derse restoran yemek çıkaramayabilir. Kilit personelle önceden konuşulmalı ve anlaşmalısınız. Eğer gideceklerse yerine yenilerini koyabileceğinizden emin olmalısınız. Aşçı ve garsonları idare etme konusunda araştırma da yapmalısınız. Siz devraldığınızda bu kadroları nasıl çalıştıracaksınız, hangi görevleri vereceksiniz, hangi gün ve saatlerde çalıştırtacaksınız (şift programı), ne maaş vereceksiniz? Kötü performans gösterirlerse nasıl ayrılacaksınız? Tüm bunları düşünün ve planlayın.

o   Çalışanların kıdem tazminatı yükü, devralan kişiye geçer. 10 yıldır orada çalışan bir garsonu devraldıktan 1 ay sonra işten çıkarırsanız, 10 yıllık tazminatını siz ödemek zorunda kalırsınız. Bu tutar hesaplanıp devir fiyatı teklif edilmelidir.

         Mevcut kira sözleşmesinde "devir hakkı" var mı? Mülk sahibi devire onay veriyor mu? Öyle ya, siz devir alırsınız, mülk sahibi “ben sana kiralamadım, çık mülkümden” diyebilir. Kiranın devredilebilir olduğundan emin olmalısınız. Ya da mülk sahibiyle görüşüp devir durumunda makul bir kiralama sözleşmesi yapıp yapamayacağınızın görüşmesini yapmalısınız.

o   Mülk sahibi, devir sırasında kirayı güncel piyasa şartlarına çekmek isteyecektir. Eski sahibinin 20.000 TL ödediği yere, mülk sahibi yeni kiracıdan 80.000 TL isteyebilir. Bu artış restoranın kârını tamamen silebilir. Kiranın ne olacağını görmeden sakın restoranı devralmayın.

         Restoranın içindeki tüm demirbaşlar gerçekten dükkana mı ait? Bazıları tedarikçiler tarafından emanet verilmiş olabilir. Bunları boşuna fiyatın içine katmayın. Tüm demirbaşların faturalarını isteyin.

         Endüstriyel mutfak ekipmanlarının tamiri çok pahalıdır. Fırınlar, buzdolabı motorları, havalandırma (baca) motoru kontrol edilmelidir. Sağlam ve çalışır durumda mı devralıyorsunuz, yoksa devir sonrasında epey bir servis parası mı ödeyeceksiniz? Vereceğiniz fiyatı bu etkilemelidir.

         Restoran/dükkan devirlerinde artık fiziksel varlıklar kadar dijital varlıklar da önemlidir. Google Haritalar yorumları, Yemeksepeti/Getir puanları ve Instagram hesaplarının devri ve şifrelerin alınması maddesi "Demirbaşlar" kısmına eklenmelidir.

         Mevcut sahibi neden satıyor? "Yoruldum, sektör değiştireceğim" diyebilir ama gerçek neden farklı olabilir. Koku ve gürültü şikayeti nedeniyle tahliye davası olabilir. Bina kentsel dönüşüme girecek olabilir. Yan tarafa ünlü bir restoran gelecek olabilir. Cadde tek yöne dönüyor olabilir. Metro inşaatı başlayacağı için bir yıl boyunca sokak kapanacak olabilir. Mafya dadanmış olabilir. Tüm bunları araştırmalısınız. Deviri aceleye getirmezseniz, bunlarla ilgili haberler zaten kendiliğinden kulağınıza gelir. Devralma sözleşmesi imzalamadan önce 1 ay boyunca sık sık restorana gitmenizde, etrafla görüşmenizde fayda var.

         Restoranın resmi evraklarında eksik varsa, devraldıktan sonra dükkan mühürlenebilir. Belki de arkadaşınız bu yüzden devretmek istiyor olabilir ve bu sıkıntılı durumu gizliyor olabilir.

o   İşyeri açma ve çalışma ruhsatı kime ait? Devredilebiliyor mu, yoksa sıfırdan mı çıkarılacak? Sıfırdan çıkacaksa bina şartları (baca, yangın merdiveni vb.) buna uygun mu?

o   Alkol satıyor ama gerçekten alkol ruhsatı var mı? Alkol ruhsatı almak ve devretmek çok zordur (camiye, okula yakınlık vb.). Mevcut ruhsatın geçerliliğini belediyeden teyit etmelisiniz.

o   Restoranın kış bahçesi, tenteli alanı veya dış masaları belediyenin planına uygun mu? "Yıllardır böyle, bir şey olmaz" denilen yerler için belediyeden yıkım kararı çıkmış olabilir.

         Devir alındığında, işletmenin geçmişe dönük vergi ve SGK borçlarından (belli şartlarda) yeni işletmeci de sorumlu tutulabilir. Resmi kurumlara karşı borcu olmadığını gösteren belgeleri isteyin.

·         Kasaba, manava veya toptancıya "açık hesap" borç var mı? Tedarikçilerle konuşup "İçeride ne kadar bakiye var?" diye sormalısınız. Borç yoksa bile devraldıktan sonra ortaya çıkacak alacaklılara borçları arkadaşınızın ödeyeceğine dair teminat almalısınız. En doğrusu da yapacağınız ödemenin bir kısmını (örneğin %50) bir süreliğine (örneğin 3 ay) rehin tutmaktır. Bu tip alacaklılar çıktığında, borç gerçekse, bizzat rehin tuttuğunuz bu paradan ödemektir. Elbette bunu belli bir anlaşma ve uzlaşma ile yapmalısınız.

 

Bu dediklerimi yapmadan restoranı alırsanız, başınıza büyük bir bela alma ihtimaliniz çok yüksektir. Sermayenizi kediye yüklemek istemiyorsanız satın almadan önce yeterli araştırmayı mutlaka yapmalısınız. Satıcının (restoranı devredecek kişinin) dönemine ait masrafları ve onun döneminden dolayı sizin döneminize tahakkuk edecek masraf ve zararları onun üstleneceğini belirten bir sözleşme hazırlamalı ve imzalatmalısınız.

 

Rolleri değiştirelim, restoranı satın siz olun ve alıcı da arkadaşınız. Uyanık bir alıcı, restoran işletmeciliğinden bıkmış olan arkadaşını haftalar süren pazarlıklar sırasında; “orası böyle, şurası şöyle, işletmesi zor, kar etmesi zor” diyerek restoranı kelepirden ucuza devralabilir. Bir bakmışsınız bütün sermayenizi ve bin bir emeğinizi koyarak belli bir noktaya getirdiğiniz restoranınızı yok pahasına bir arkadaşınıza satmışsınızdır.

 

Gördüğünüz gibi esnaf dükkanının devri bile epey bir sorgulama, denetim, dikkat ve sözleşme gerektiren bir süreçtir. Şirket el değiştirmeleri ise bir esnafın dükkanını başka esnafa devretmesinden biraz daha çetrefilli bir süreçtir.

 

 

*********

 

Şirket birleşme ve satın alma işlemleri (Mergers and Acquisitions, M&A), hem satıcı hem de alıcı için stratejik, finansal ve hukuki açıdan oldukça karmaşık ve uzun soluklu bir süreçtir. Bu süreç genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında sürer, ancak duruma göre uzayabilir. (Elbette bu sürenin kısaldığı durumlar da vardır. Bunlara yazının ilerleyen bölümlerinde değineceğim.)

 

Büyük işletmelerde satış ve satın alma süreçleri doğru yönetilemezse satan düşük fiyata satabilir, alan yüksek fiyata alabilir veya sorunlu bir şirketi almış olabilir. Yani sonuç hüsran olabilir.

 

Her iki tarafı da düşünerek kazan-kazan anlayışına uygun şirket hissesi devri nasıl olabiliri burada dilim döndüğünce anlatmak istiyorum.

 

 

Şirketini satmaya karar veren bir patron için bu süreç, hayatının en büyük satışı olabilir. Genellikle şirket sahipleri bu süreci "bir alıcı bulup pazarlık etmek" zannederler. Oysa başarılı bir şirket satışı, satış kararından en az 1-2 yıl önce başlayan stratejik bir hazırlık sürecidir. Yani şirketinizi satmayı veya şirketinize ortak almayı düşünüyorsanız en az 1 yıllık hazırlık yapmanız gerekir.

 

Şirketinizi Satışa Hazırlamak

 

Şirketini satmak veya ortak almak isteyen bir patronun, şirketin değerini maksimize etmek ve süreci sorunsuz yönetmek için 1-2 yıl öncesinden atması gereken adımlar şunlardır:

 

1)      Mali verilerinizi yakında takip edin. En önemli KPI’larınız olan Bilanço ve Gelir Tablosu (P&L) okumayı öğrenin. Şirket değeri bu 2 tabloya bakılarak belirlenir. Zaten her çeyrek dönem sonunda devlete verdiğiniz Geçici Vergisi Beyannamesi ve yıl sonunda devlete verdiğinizi Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile bilançonuzu ve gelir tablonuzu deklare ediyorsunuz. Bu tablolara bakmayı ve bu tablolardaki satırların neyi ifade ettiğini öğrenmelisiniz. İnanın çok faydasını göreceksiniz.

a)       Bilançonuzu şeffaf ve uluslararası standartlara uygun hale getirin.

b)      Özsermayenizi (ki şirketinizin “defter değeridir” aynı zamanda) yüksek tutmaya çalışın.

c)       Stoklarınızı şişirmeyin, düzenli ve taze tutun. Karma karışık ve bayat stok devralmayı kimse istemez. Elbette stoklarınızın doğruluğu için her 3 ayda bir envanter kontrolü yapın.

d)      Uzun vadeli borçlardan uzak durun.

e)      FAVÖK (EBITDA) odaklı olun. Şirketinizi ciro üzerinden değil, yarattığı operasyonel nakit (FAVÖK) üzerinden satacaksınız. Gereksiz giderleri kısarak kârlılığı artırın.

f)        Finansal okur yazarlığınızı geliştirin.

 

2)      Şirketi işler kötüyken değil, grafikler yukarıyı gösterirken satmak en yüksek değeri getirir. Nakde sıkıştığınızda satmaya çalışırsanız "ölücü" alıcılarla karşılaşırsınız. Hangi sene satmayı düşünüyorsanız önceki 2 sene boyunca güzel bir büyüme yakalamanızda fayda var.

 

3)      Alıcılar bugünü değil, geleceği satın alırlar. Şirketin önümüzdeki 3-5 yılda nasıl büyüyeceğine dair gerçekçi ama heyecan verici bir iş planı hazırlayın. Bu plan biraz bütçe hazırlamaya benzer. Nasıl ki 2023 yılında gelirleriniz ürün kalemleriniz başında ay ay ne olacağı hedefliyorsanız, nasıl ki hedeflediğiniz brüt kara göre satılan malın maliyetinin ne olması gerektiğini hedefliyorsanız, nasıl ki hedeflediğiniz faaliyet karına göre satış-pazarlama-dağıtım, AgGe ve yönetim giderlerinizin ne olmasını gerektiğini hedefliyorsanız, bunun aynısınız sonraki 3-5 yıl için de yapmalısınız. Elbette önceki yılların potansiyeline, içinde bulunduğunuz sektörün ve pazarın büyüme ivmesine, şirketinizin mevcut potansiyeline ve yeni yatırım ve istihdamlarla oluşacak potansiyeline göre önünüzdeki 3-5 yılı planlamalı ve rakamlara dökmelisiniz. Eğer bu planınız mantığa uygunsa yatırımcılar (alıcılar) için makul karşılanacaktır. Hele hele faaliyet karı beklentileriniz yüksekse alıcıların iştahını kabartacaktır.

 

4)      Şirketinizin vizyonunu, misyonunu, değerlerini ve konumlandırmasını yazın. SWOT analizini yapın. Zayıflıklarınızı gidermeye, risklerinizi azaltmaya çalışın. Neden özelsiniz? Ürününüz mü eşsiz, dağıtım ağınız mı çok güçlü, yoksa teknolojiniz mi? Bu "benzersiz satış teklifini" netleştirin. Kurumsal itibarınızı ve marka bilinirliğinizi artıracak faaliyetlerde bulunun.

 

5)      Şirketinizi şahsi malınız olmaktan çıkarın, onun tüzel bir kişiliği var. Şirketinizi hızla kurumsallaştırın. Şirketinizle alakalı olmayan şeyleri yapmaktan vaz geçin.

a)       Gider olsun diye şirketinizin üzerine yaptığınızı evinizi, arsanızı, arabanızı şirketin içinden çıkarın ve üzerinize alın. Aslında şirketin faaliyetlerine ait olmayan ve faaliyetlerinde kullanılmayan her türlü gayrimenkulü ve demirbaşı ya üzerinize alın, ya da satın. Ev harcamaları, çocukların okul taksitleri ve benzeri özel harcamalarınız şirket kasasından ödeniyorsa bunları derhal ayırın.

b)      Şirkette çalışmamasına rağmen eşinizi, kız kardeşinizi veya başka bir tanıdığınızı SGK’lı yaptıysanız buna son verin. Şirketinize yakın akrabalarınızı doluşturduysanız onların bazılarıyla vedalaşın.

c)       Gayri resmi işlemleri, kayıt dışı işlemleri bırakın. Alıcılar şirketinizi incelediğinde halının altına süpürülmüş tozları mutlaka bulurlar. Bu nedenle temizliği siz yapmalısınız. Eğer "açıktan" yapılan işlemler, elden ödenen maaşlar veya faturasız satışlar varsa bunları satıştan en az 2 yıl önce kayıt altına alıp sistemi yasallaştırın. Hiçbir kurumsal alıcı (özellikle yabancı), "gri" muhasebesi olan bir şirkete gerçek değerini vermez.

d)      Bir alıcının en büyük kâbusu şudur: "Şirketi satın alacağım, patron gidecek ve işler duracak." Alıcılara şirketinizin siz yokken de başarılı şekilde çalışmaya devam edebileceğini kanıtlamak zorundasınız. Buna kurumsallaşma deniyor. Siz tatildeyken şirket tıkır tıkır işliyor mu? Eğer her şeye siz karar veriyorsanız, her çeki siz imzalıyorsanız, şirket satılamaz veya değeri düşer. Yetkilerinizi devrettiğiniz profesyonel bir yönetim kadrosu kurun. İş yapış şekillerinin kişilerin hafızasında değil, yazılı prosedürlerde ve ERP sistemlerinde kayıtlı olmasını sağlayın.

 

6)      Satış niyetinizi, satış hazırlıklarınızı ve hatta satış sürecini çalışanlarınızdan, müşterilerinizden ve rakiplerinizden son ana kadar saklayın. "Şirket satılıyor" dedikodusu; personelin iş aramasına, rakiplerin müşterilerinizi çalmasına neden olur.

 

7)      Satıştan elde edilecek gelirin vergilendirilmesi konusunu önceden çalışın. (Satıştan elde edilecek gelirin vergisi nasıl minimize edilebilir?) Türkiye'de anonim şirket hisselerini 2 yıldan fazla elde tuttuktan sonra satarsanız KDV ve Gelir Vergisinden (bazı şartlarda) muafiyetler vardır. Şirketinizin nev'i (Limited mi A.Ş. mi?) ve hisselerin iktisap tarihi bu noktada kritiktir.

 

8)      Son olarak, patron kendisine şu soruyu dürüstçe sormalıdır: "Şirketim benim çocuğum gibi mi, yoksa bir yatırım aracı mı?"

a)       Şirketi sattıktan sonra ne yapacaksınız?

b)      Alıcı, şirketin adını değiştirirse veya küçülmeye giderse buna dayanabilecek misiniz?

c)       Genellikle satıştan sonra 1-2 yıl maaşlı profesyonel yönetici olarak kalmanız istenebilir. Kendi kurduğunuz şirkette "emir alan" konumunda çalışmaya hazır mısınız?

d)      Şirketini satmak isteyen patron; duygusallığı bir kenara bırakmalı, şirketi bir ürün gibi paketlemeli, şeffaflaştırmalı ve profesyonel destek alarak masaya oturmalıdır.

 

9)      Şirketi hazırladığınıza inanıyorsanız bir Check Up yaptırmaya ne dersiniz? Bir M&A danışmanı tutup şirketinizi detaylı inceletebilir ve satış fiyatınızın ne olması gerektiğini öğrenebilirsiniz.

 

Tüm hazırlıklarınızı yaptınız, artık şirketinizi satmaya hazırsınız? Uygun alıcıları nereden bulacaksınız? Sosyal paydaşlarınıza duyurmadan şirketinizi satılığa çıkardığınızı müstakbel alıcılara nasıl duyuracaksınız?

 

Şirketinizi Pazarlamak

 

Şirket sahibi olarak alıcılarla doğrudan siz iletişime geçerseniz, "zor durumda olduğunuz" veya "hevesli olduğunuz" algısı oluşabilir ve pazarlık gücünüz düşer. Ayrıca kimliğinizi gizlemek imkansız hale gelir.

 

Satışa hazırlık sürecini tek başınıza yapsanız da şirketinizi pazarlama sürecini tek başınıza yönetmeye çalışmayın. "Ben çok iyi pazarlıkçıyım" demek ile şirket satmak aynı şey değildir. M&A danışmanı ve M&A avukatı tutun (ticaret avukatı değil, özellikle şirket birleşme ve devralmalarında uzmanlaşmış bir avukat bulun). Şirketinizi onlarla birlikte pazarlayın ve alıcılarla onlarla birlikte görüşün, hatta alıcılarla görüşmeyi tamamen onlara bırakın.

·         Bu profesyonellerin ücreti, şirketinize katacakları değerin yanında devede kulak kalır.

·         Pazarlıklar sırasında onlar “kötü polis” olabilirler ve bazı konularda, onlara dayanarak alıcıya “hayır” diyebilirsiniz. Alıcı denetim yapmadan önce, siz kendi kendinizi denetleyin. M&A danışmanınız ve avukatınızla birlikte şirketin röntgenini çekin. Hukuki, finansal ve vergisel riskleri (eksik lisanslar, tapu sorunları, işçi davaları) önceden tespit edin ve bunları satış masasına oturmadan çözün.

 

Şirketiniz orta veya büyük ölçekli ise, kurumsal finansman şirketleri veya yatırım bankaları ile çalışmalısınız. M&A danışmanlığı yapan bu kurumların elinde halihazırda şirket arayan yatırımcıların (Private Equity fonları vb.) listeleri bulunur. Şirketiniz daha küçük ölçekli (KOBİ) ise, emlakçı mantığıyla çalışan ama şirket satışında uzmanlaşmış brokerlar etkili olabilir.

 

Not: Tamamen mi çıkmak istiyorsunuz (100% satış), yoksa stratejik bir ortakla büyümek mi (azınlık veya %50-%50)? Bu karar, alıcı listesini (Finansal Yatırımcı vs. Stratejik Yatırımcı) tamamen değiştirir.

 

Şu andan itibaren sizin göreviniz şirketi yönetmeye her zamankinden daha fazla odaklanmaktır. Pazarlama ve satış görüşmeleri süreci 6-12 ay sürebilir. Bu sürede cirolar düşerse, alıcılar fiyatı kırar veya masadan kalkar. Siz işi yönetin ve kârlılığı koruyun. Danışmanınız alıcıları bulsun, elesin ve sadece ciddi olanları gizlilik sözleşmesiyle karşınıza getirsin.

 

Her parası olan doğru alıcı değildir. Alıcılar genellikle üç ana gruba ayrılır. Danışmanınızla oturup şu grupları hedefleyen bir "Long List" (Uzun Liste) oluşturun:

·         Stratejik Alıcılar (Rakipler ve Sektör Oyuncuları): Sizin pazar payınızı, teknolojinizi veya müşteri listenizi isteyen rakiplerinizdir. Genelde en yüksek fiyatı bunlar verir çünkü satın alma sonucunda sinerji yaratırlar. Ancak gizlilik açısından en riskli grup da budur.

·         Finansal Alıcılar (Yatırım Fonları / Private Equity): Şirketinizi alıp, büyütüp 5-7 yıl sonra satmayı hedefleyen fonlardır. Nakit akışına (EBITDA) bakarlar. Yönetimin işin başında kalmasını isteyebilirler.

·         Tedarik Zinciri Alıcıları (Dikey Entegrasyon): Müşterileriniz veya tedarikçileriniz. İşinizi kendi bünyelerine katarak maliyet avantajı sağlamak isteyebilirler.

 

Potansiyel alıcıları belirlediyseniz onlara meraklandırıcı bir mail (teaser) göndermelisiniz. Şirketin ismini, konumunu ve sahibini gizleyen, sadece finansal büyüklüğü, sektörü ve büyüme potansiyelini anlatan bir metin içermelidir bu mail. Bu metinde alıcıların iştahını kabartmalısınız ama firmanızı gizlemelisiniz. Elbette bu metni gönderme işini M&A danışmanınız yapmalıdır Mail başlığı örneği: "İstanbul'da, yıllık 500M TL cirolu, gıda sektöründe lider ambalaj üreticisi."

 

Mail gönderimine ek olarak M&A danışmanınız, belirlediğiniz stratejik alıcıların CEO'larına veya İş Geliştirme direktörlerine gizlice ulaşabilir ve "sektörünüzde satılık, kârlı bir firma var, ilgilenir misiniz?" diye sorabilir. Siz de sektörde güvendiğiniz, ağzı sıkı avukatlar, mali müşavirler ve danışmanlar aracılığıyla "kulağı delik" yatırımcılara haber uçurulabilirsiniz. Elbette onlar da firma kimliğini gizli tutmalıdırlar.

 

Bazen almaya çalışmak da alınmayla sonuçlanabilir. Bu çok yaşanmıştır. Rakibinizi almaya niyetlenirseniz, belki de onlar size güzel bir teklifte bulunabilirler. Neden olmasın, denemeye değer.

 

Bir anekdot; şirketini satma niyeti olmayan bir müşteri büyük bir firmadan gelen cazip bir teklifi sektörel bir buluşmada dedikodu mahiyetinde rakibine söyleyince, rakibi “ben daha fazlasını veririm, bana sat” demişti. Yani bir talibiniz çıkarsa, başka talipler de sıraya girebilir.

 

 

Pazarlama faaliyetlerinizi yaptınız ve 2-3 yatırımcı daha fazla bilgilenmek için geri dönüş yaptı. Bu aşamada M&A danışmanınız onlara Gizlilik Sözleşmesi (Non-Disclosure Agreement, NDA) göndermelidir. Bu sözleşmeyi imzalarlarsa ilgili firmanın kimliğine ve detaylı bilgilerine ulaşabileceklerini bilmelidirler. Gizlilik Sözleşmesi danışmanınız ile alıcı adayı arasında olmalıdır. Elbette firmanızın kimliği açığa çıktıysa sizinle alıcı arasında da olabilir.

 

Onlara göndereceğiniz bu sözleşme; şirketinizi satılabilir olduğunu gizlemeyi, pazarlık sürecinde edinilecek bilgileri başkalarıyla paylaşmamayı garanti altına almaya çalışır. Sizinle ilgilenen rakiplerinizin ticari ve finansal verilerinizi öğrenip aleyhinize kullanmasını engeller. Bu sözleşmeyi imzalandıktan sonra firmanızı ifşa etmeniz doğru olacaktır. Elbette bu sözleşme “kesin alıma” dair bir garanti vermez ve alıcı sonradan edindiği bilgiler ışığında alımdan vazgeçebilir.

 

Her "ilgileniyorum" diyen alıcıyla Gizlilik Sözleşmesi göndermeyin. İlgilenenler hakkında aşağıdaki soruların cevaplarını araştırın. Cevaplar olumluysa Gizlilik Sözleşmesi gönderin.

·         Satın alma için gerekli fonları var mı? Alıcının parası hazır mı, yoksa kredi mi arıyor? Ödeme gücü var mı? (finansal yeterlilik)

·         Alıcı gerçekten almak mı istiyor yoksa şirketin sırlarını öğrenip rakip mi olacak? (niyet)

·         Daha önce benzer bir şirket satın almışlar mı? (deneyim),

·         Hızlı karar verebilecek bir mekanizmaları var mı? (süre)

 

Gizlilik Sözleşmesi (NDA), taraflar arasında paylaşılan finansal ve ticari bilgilerin gizli kalmasını ve yalnızca olası işlem değerlendirme amacıyla kullanılmasını güvence altına alır. Gizli bilginin ne olduğu açıkça tanımlanır; kamuya açık olan veya yasal zorunlulukla açıklanan bilgiler kapsam dışı bırakılır. Bilgilerin sadece “bilmesi gereken” sınırlı kişilerle paylaşılmasına izin verilir ve süreç sona ererse iade ya da imhası öngörülür. Genellikle 2–5 yıl gibi bir gizlilik süresi belirlenir ve ihlal halinde tazmin ve ihtiyati tedbir gibi yaptırımlar düzenlenir. Ayrıca sağlanan bilgilerin doğruluğuna garanti verilmediği ve NDA’nın taraflar arasında ortaklık veya teklif zorunluluğu yaratmadığı açıkça belirtilir.

 

Gizlilik Sözleşmesi imzalandıktan sonra şirketin ismi açıklanır ve alıcı adayına detaylı Bilgilendirme Sunumu (Information Memorandum) yapılır veya gönderilir.

 

Bilgilendirme Sunumu şirketi bütün yönleriyle tanıtan kapsamlı bir dokümandır. Amaç, alıcı adayının şirketin faaliyetlerini, finansal durumunu, risklerini ve potansiyelini yeterince anlayarak teklif verme kararını şekillendirmesini sağlamaktır. Bu belge genellikle bir pazarlama dokümanı ile teknik rapor arasında dengeli bir tonda hazırlanır; yani hem şirketin güçlü yönlerini doğru biçimde ortaya koyar hem de yanıltıcı olmayacak ölçüde gerçekçi ve desteklenebilir bilgiler içerir.

 

İçerikte genellikle şirketin tarihçesi, organizasyon yapısı, iş modeli ve gelir yaratma mantığı detaylı şekilde anlatılır. Ürün ve hizmet portföyü, hedef müşteri grupları, pazarın büyüklüğü ve rekabet dinamikleri açıklanır; şirketin pazardaki konumuna dair net bir çerçeve çizilir. Operasyonel yapı, üretim süreçleri, tedarik zinciri, insan kaynağı ve teknolojik altyapı gibi başlıklar da yer alır. Finansal tabloların özetleri, kârlılık göstergeleri, büyüme trendleri ve mümkünse gelecek yıllara ilişkin projeksiyonlar paylaşılır. Bunun yanında, önemli sözleşmeler, hukuki yükümlülükler, lisans ve izinler, vergi durumu, borçluluk seviyesi ve olası risk unsurlarına da değinilir.

 

Bilgi Muhtırası olarak da bilinen bu sunum, alıcının şirketi bir bütün olarak değerlendirmesine imkân tanıyan bir “ilk ayrıntılı resim” niteliğindedir; ancak nihai karar için yapılan detaylı finansal, hukuki ve ticari incelemenin (Due Diligence) yerini tutmaz. Bu nedenle çoğu zaman dokümanın başında verilen bilgilerin bağlayıcı olmadığına dair bir sorumluluk sınırlaması da bulunur. Doğru kurgulanmış bir Bilgilendirme Sunumu, hem alıcı için sağlıklı bir değerlendirme zemini yaratır hem de satıcının şirketini profesyonel ve güvenilir bir şekilde sunmasına yardımcı olur.

 

Not: Tek bir alıcıyla görüşmek, fiyatı düşürür. İdeal senaryo, aynı anda 2-3 ciddi alıcıyla görüşüp, bir ihale ortamı yaratarak fiyatı yukarı çekmektir. "Şu an ilgilenen başka yatırımcılar da var" cümlesi, süreci hızlandıran en güçlü kozdur.

 

Bilgilendirme Sunumu sonrasında alıcı henüz detaylı inceleme (Due Diligence) yapmayacak ama "Kabaca ne kadar eder?" sorusuna yanıt arayacaktır. Bunun için son 3 yılın vergi levhası, özet gelir tablosu, bilançosu ve genel borç durumu gibi bilgileri de talep edebilir. Bu aşamada alıcının ilgisi devam ediyorsa satıcıya fiyat aralığı (bir nevi teklif) vermesi doğru olacaktır. Elbette bu aşamada satıcı da şirketinin değerini alıcıya bildirebilir. (Her iki tarafın şirkete biçtiği değerin pazarlık payı içermesi gerektiğini söylememe gerek yok sanırım) Eğer alıcı "100 Birim", satıcı "500 Birim" diyorsa süreç burada nezaketle sonlandırılır. Aradaki fark %20-30 ise sürece devam edilir.

 

Tarafların şirkete biçtikleri değer yakınsa ve pazarlıklarla uzlaşma sağlanabilecek gibi görünüyorsa artık taraflar süreci daha resmî ve yapılandırılmış bir aşamaya taşımak için Niyet Mektubu (Letter of Intent - LoI) imzalamalıdır. Elbette alıcı adaylarından bu safhaya geçmek isteyenler arasından sizin için en doğrusuyla Niyet Mektubu imzalamanız gerekir. Diğerleriyle flört etmeyi durdurmanız da gerekir.

 

Niyet Mektubu, tarafların üzerinde anlaştığı temel ticari çerçeveyi ve sonraki adımların nasıl ilerleyeceğini özetleyen, çoğu hükmü bağlayıcı olmayan fakat güçlü bir mutabakat ifadesi taşıyan bir dokümandır. Bir anlamda, “eğer nihai anlaşmaya varırsak bunu şu şartlar ve prensipler çerçevesinde yapacağız” demektir.

 

Niyet Mektubu ile birlikte flört evresi bitmiş, nişanlılık evresine geçilmiş demektir. Yani pazarlama evresi bitti, satış evresi başladı.

 

Şirketinizin Satış Sürecini Yönetmek

 

Niyet Mektubu’nda genellikle işlem yapısına dair ana konular yer alır: Şirketin ne kadarının, hangi değerleme veya fiyat aralığıyla, nasıl bir ödeme planı ve kapanış şartlarıyla devredileceği anlatılır. Due Diligence sürecinin kapsamı, süresi ve bu süreçte bilgi paylaşımının nasıl yapılacağı açıklanır. Rekabet yaratmamak amacıyla satıcının belirli bir süre başka alıcılarla görüşmeme taahhüdü (exclusivity), gizlilik yükümlülüklerinin devamı, tarafların süreç boyunca katlanacağı masrafların kime ait olacağı ve uyuşmazlıkların nasıl yönetileceği gibi hükümler de çoğu zaman bu metinde yer alır. Niyet Mektubu’nun önemli bir özelliği, fiyat ve diğer ticari maddeler bağlayıcı olmasa bile; gizlilik, münhasırlık ve iyi niyetle yürütme gibi bazı hükümlerin genellikle bağlayıcı olarak düzenlenmesidir.

 

Bu aşama, tarafların niyetinin ciddi olduğunu ve artık detaylı inceleme ile sözleşme müzakerelerine geçileceğini gösteren kritik bir dönemeçtir. Ancak Niyet Mektubu nihai satış sözleşmesinin yerine geçmez; aksine, onun için bir yol haritası oluşturur. İyi hazırlanmış bir Niyet Mektubu, ileride doğabilecek yanlış anlamaları azaltır, müzakereleri hızlandırır ve hem alıcı hem satıcı açısından sürecin daha öngörülebilir bir zeminde ilerlemesini sağlar.

 

Niyet Mektubu temel olarak fiyatı, gizliliği ve münhasırlığı içerir. Bu mektubu imzalamasıyla alıcı; "Şirketinizi, borçsuz ve nakitsiz (Cash-free/Debt-free) bazda, incelemelerim olumlu çıkarsa şu fiyata (veya şu FAVÖK çarpanına) almaya niyetliyim" demiş olur. Ayrıca; "Ben şimdi avukatlara ve denetçilere para harcayacağım. Önümüzdeki 3 ay boyunca şirketi başkasına satmayacağına veya başkasıyla görüşmeyeceğine söz ver" demiş olur. Genellikle fiyat bağlayıcı değildir (incelemeye göre değişebilir), ancak gizlilik ve münhasırlık maddeleri bağlayıcıdır.

 

Niyet mektubu imzalandıktan sonra satıcı, şirketin tüm belgelerini dijital bir ortama (Virtual Data Room) yükler. Bunlar; şirketin ana sözleşmesi, tüm faturalar, personel listeleri, sözleşmeler, tapular, davalar ve benzeri dosyalardır. Nelerin yükleneceğinin listesini alıcı taraf verir. Elbette bu istekler şirketin değerini anlamaya yönelik dosyaları içermelidir. Amacı dışındaki bilgiler yüklenmemelidir. Bu yükleme işlemi 1-2 ay sürebilir. Alıcının danışmanlarına (avukat, mali müşavir) bu odaya erişim şifresi verilir.

 

Dijital ortama yüklenen dosyalar alıcının danışmanları tarafından detaylıca incelenir. Sonrasında Detaylı İnceleme (Due Diligence) başlar. Yani alıcı tarafın profesyonel ekipleri sahaya iner, firmaya girer. Alıcının uzmanları sürekli sorar: "Bu arsa kimin?", "Bu borç neden bilançoda yok?", "Bu davayı kaybetme ihtimaliniz nedir?". Patronlar bu aşamada geri planda durmalıdır. Detaylarda boğulmak yerine, süreci danışmanlarına yönettirmeli ve sadece çıkan büyük sorunlarda devreye girmelidirler.

Genellikle 4-8 hafta sürer.

 

Alıcının danışmanları tarafından hazırlanan Due Diligence raporu çıktıktan sonra alıcı patron, satıcı patronun karşısına elinde bir karne ile gider. "Senin şirketin çok güzel ama incelemede 10 milyon TL vergi riski, 5 milyon TL de kıdem tazminatı yükü çıktı. Teklif ettiğim fiyattan bunları düşüyorum" diyebilir. Buna karşılık satıcı; "O riskler gerçekleşmez, fiyatı düşürme ama sözleşmeye madde koyalım, eğer ceza gelirse ben öderim" diyebilir. Yani taraflar pazarlık yapmaya başlarlar.

 

Bu aşamada tarafların hukukçuları Hisse Alım Sözleşmesini (Share Purchase Agreement, SPA) yazarken, patronlar ticari şartlarda (fiyat, ödeme vadesi, hisse devir tarihi) anlaşır.

 

Hisse Alım Sözleşmesi, tüm M&A sürecinin "anayasasıdır". Niyet mektubuyla başlayan, Due Diligence (detaylı inceleme) ile devam eden sürecin nihai ve bağlayıcı sonucudur.

 

İyi bir SPA, sadece hissenin kaç paraya satıldığını yazan bir kağıt parçası değil, gelecekte çıkabilecek her türlü kavgayı bugünden çözen bir risk dağıtım mekanizmasıdır.

 

Sağlam, adil ve profesyonel bir SPA’nın sahip olması gereken temel mimari ve kritik maddeler:

·         Fiyat sabit bir rakam olsa bile, hesaplama yöntemi net olmalıdır. Fiyat, imza anında belirlenir ama "Kapanış" (hisselerin fiilen devredildiği gün) tarihindeki nakit, borç ve işletme sermayesi durumuna göre yukarı veya aşağı revize edilir. Kapanış Hesapları (Closing Accounts) nasıl yapılacak, bunu sözleşme çok iyi tanımlamalıdır.

·         Taraflar geçmiş bir tarihli bilançoda (örneğin 31 Aralık) anlaşır. O tarihten sonra şirketten dışarı (satıcıya) para çıkışı yasaklanır. Fiyat sabittir, kapanışta değişmez. Satıcı için daha güvenlidir, alıcı için risklidir.

·         Eğer fiyatın bir kısmı performansa bağlıysa, bu performansın (Ciro mu? FAVÖK mü? Net Kâr mı?) nasıl hesaplanacağı matematiksel formüllerle sözleşmeye eklenmelidir. Çünkü 31 Aralık tarihinde belirlenen fiyattan sonra kapanış gününe kadar (belki 6 ay, belki bir yıl) şirket satıcıya ait olacaktır. Bu süreçte şirket yiye de gidebilir, kötüye de. Bu değişimin kime fatura edileceği, yani iyiye gidiyorsa anlaşılan fiyata eklenecek mi, kötüye gidiyorsa anlaşılan fiyattan düşülecek mi, sözleşmede açıkça yazmalıdır.  

·         Değerleme yapılırken ve ödeme planı oluşturulurken döviz kurlarının oynaklığına karşı "kur sabitleme" veya "döviz bazlı ödeme" mekanizmalarının nasıl kurgulanacağı (özellikle kapanış ile imza arasındaki sürede) bir madde olarak eklenmelidir.

 

İmza atıldı diye şirket devredilmiş sayılmaz. Sözleşmede "İmza" (Signing) ve "Kapanış" (Closing) arasında gerçekleşmesi gereken şartlar sıralanmalıdır:

·         Resmi İzinler: Rekabet Kurumu izni veya sektör spesifik izinlerin (EPDK, BDDK vb.) alınması.

  • Banka Onayları: Şirketin kredileri varsa, bankalardan "Kontrol Değişikliği" (Change of Control) onayı alınması.
  • Temizlik İşleri: Satıcının şahsi arabasının şirket üzerinden çıkarılması veya şirketle ilgisi olmayan bir gayrimenkulün ayrıştırılması.

 

Sözleşmede satıcının taahhütleri vardır. "Vergi borcum yoktur", "Gizli bir davam yoktur", "Fikri mülkiyet hakları tamdır", "Çevresel atık sorunum yoktur" gibi yüzlerce madde sıralanır. Eğer kapanıştan 1 yıl sonra şirketin aslında vergi kaçırdığı ortaya çıkarsa, alıcı bu maddelere dayanarak parasını geri ister.

 

Satıcının verdiği beyanlar yalan veya yanlış çıkarsa ne olacak? İyi bir SPA burada matematiksel sınırlar koyar:

  • Alt Eşik: "1.000 Doların altındaki zararlar için birbirimizi rahatsız etmeyelim" maddesi.
  • Sepet: "Ufak zararların toplamı 50.000 Doları geçmedikçe tazminat talep edilemez, geçerse tamamı istenir."
  • Üst Sınır: Satıcıyı korur. "Satıcı olarak en fazla satış bedelinin %20'si kadar tazminat öderim, daha fazlasına karışmam" (Dolandırıcılık hariç).
  • Süre Sınırı: "Vergi konuları hariç, diğer konularda 2 yıl sonra bana dava açamazsın."

 

Alıcı şirketi aldıktan sonra, satıcının parayı alıp hemen yan sokağa aynı işi yapan yeni bir şirket kurmasını istemez. Sözleşme rekabet yasağı maddesiyle bunu da garanti altına alır. Satıcıya (genellikle Türk Ticaret Kanunu ve Rekabet Hukuku sınırları dahilinde, örn: 3-5 yıl) aynı sektörde iş yapma yasağı getirilir. Sözleşme ile satıcının, eski şirketteki kilit personeli veya müşterileri yeni işine transfer etmesi yasaklanır.

 

Sözleşme imzalandı ancak Rekabet Kurumu izni 3 ay sonra gelecek. Bu 3 ayda şirket nasıl yönetilecek? Satıcı, şirketi "basiretli bir tacir" gibi yönetmeye devam etmelidir. Alıcının haberi olmadan büyük yatırımlar yapamaz, kredi çekemez veya kilit personel işe alamaz/çıkaramaz. Bu dönemin kuralları “Olağan İş Akışı” maddeleriyle belirlenir.

 

Sözleşmede olağan üstü durumlar “mücbir sebepler” maddesiyle yer almalıdır. Çok nadir kullanılan ama alıcı için "acil çıkış kapısı" olan maddedir. İmza ile Kapanış arasında; savaş çıkması, fabrikanın yanması veya pandeminin patlaması gibi şirketin değerini kökten değiştirecek bir olay olursa, alıcının "Ben vazgeçtim" deme hakkıdır.

 

Satıcı, hisseyi devrettikten sonra şirketin yönetiminde tam söz sahibi olamayabilir. "Yönetim yetkisini devrettiğiniz bir şirkette, performans hedefini tutturmak zorlaşabilir. Bu nedenle performansa dayalı ek ödemeler (Earn-out) maddelerinde, yönetime müdahale haklarınızı veya bütçe onay yetkilerinizi sözleşmeye ekletin.

 

Tanımlar, sözleşmenin başında yer alır. "İş Günü", "FAVÖK", "Bilgi" gibi kelimelerin ne anlama geldiği burada netleştirilmelidir. Anlaşmazlıkların çoğu tanım hatalarından çıkar.

 

Sözleşmenin gövdesi kadar ekleri de önemlidir. Satıcı "Davam yok" der ama ekler kısmına "Şu şu davalar hariç" diyerek mevcut riskleri şeffafça listeler. Bu liste satıcıyı ileride tazminat ödemekten kurtarır.

 

Uyuşmazlık durumunda hangi ülkenin hukuku geçerli olacak? İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) mi, Londra mı, yoksa Türk Mahkemeleri mi? (Yabancı yatırımcı varsa genellikle Tahkim tercih edilir).

 

SPA, tarafların birbirine güvenmediği varsayımı üzerine kurulur ki sonunda güvenle iş yapılabilsin. "Biz sözümüze güveniyoruz, kısa bir sözleşme yapalım" yaklaşımı, şirket alım satımlarında yapılacak en büyük hatadır.

 

 

Şirketler belirli bir ciro büyüklüğünün üzerindeyse, satış için Rekabet Kurumu'ndan izin alınması gerekir. Bu süreçte sözleşme imzalanır ama hisse devri yapılmaz. İzin çıkana kadar (1-3 ay) beklenir.

 

En nihayetinde büyük gün gelir. Kapanış Günü (Closing Day) artık ödemenin alındığı, hisselerin devredildiği gündür. Paranın transfer edildiği dekont gösterilir. Pay defterine yeni ortak işlenir. Eski yönetim kurulu istifa eder, yenisi atanır. Ticaret Sicil'de tescil yapılır.

 

Patronlara "Altın" Tavsiyeler

·         "Kötü Polis" Kullanın: Fiyat kırarken veya riskleri tartışırken, patronlar birbirine sert çıkışlar yapmamalıdır. Bu işi danışmanlara bırakın. Yarın yüz yüze bakıp devir teslim yapacaksınız, kişisel ilişkilerinizi bozmayın.

·         Hızı Koruyun : Süreç uzadıkça heyecan kaybolur, piyasa değişir, dedikodular artar. Mümkün olan en kısa sürede (3-4 ay) işi bitirmeye odaklanın.

·         Çalışanları Yönetin: İmzalar atılana kadar, şirketin satılacağını sadece çok dar bir "çekirdek kadro" (Genel Müdür ve Mali İşler Müdürü gibi) bilmelidir. Erken duyulursa şirketin performansı düşer. Satıştan elde edilecek gelirin belli bir yüzdesinin (örn. %2-5) kilit personele dağıtılacağının önceden duyurulması, ekibi gemide tutar.

·         Dürüstlük: Satıcı bu aşamada kötü bir sürprizi (kaybedilen büyük bir müşteri gibi) saklamamalıdır. Eğer Due Diligence sırasında alıcı bunu kendisi bulursa, güven tamamen biter ve anlaşma çöker. Kendiniz söylerseniz yönetilebilir bir risktir.

·         Uyanık Olun: Alıcı tarafı da fiyatı düşürmek veya şirketi bedavaya getirmek (bilgi hırsızlığı) için taktikler uygulayabilir. Bunlara DİKKAT!

o   Aslında alma niyeti yoktur. Sadece rakibi olan bu şirketin müşteri listesini, maliyet yapısını ve tedarikçi sözleşmelerini öğrenmek için "ciddi alıcı" rolü yapar. Bilgileri aldıktan sonra masadan kalkar.

o   Sürecin başında yüksek fiyat verip satıcıyı bağlar ("Münhasırlık" alır, yani başkasıyla görüştürmez). İmza aşamasına günler kala, Due Diligence sürecinde bulduğu ufak tefek sorunları devasa problemler gibi gösterip fiyatı %20-30 aşağı çeker. Satıcı o noktada psikolojik olarak yorgun olduğu için kabul etmeye zorlanır.

o   Şirket değerinin bir kısmını (örneğin %40'ını) "gelecekteki performans hedeflerine" bağlar. Satıştan sonra şirketin yönetimini devralınca, bilerek giderleri artırır veya satışları başka bir grup şirketine kaydırır. Böylece hedefler tutmaz ve satıcıya kalan parayı ödemez.

o   Nakit yerine kendi şirketinin hisselerini teklif eder. Ancak kendi şirketinin değeri şişirilmiştir. Satıcı, değersiz kağıtlarla baş başa kalır.

 

 

Buraya kadar satıcı gözünden baktık ve firmasını satan patronlara yol gösterdik. Şimdi alıcı rolüne bürünelim. Yani gözümüze kestirdiğimiz bir şirketi alacaksak ne yapmalıyız, buna bakalım.

 

*********

 

Bir şirketi satın almak, sıfırdan şirket kurmaktan daha hızlı bir büyüme yöntemidir; ancak aynı zamanda içinde büyük mayınlar barındıran bir arazide yürümeye benzer. "Gözüne kestirmek" yetmez, avı doğru analiz etmek ve doğru hamleyi yapmak gerekir.

 

Satın alma iştahı olan bir patronun (alıcının) izlemesi gereken stratejik yol haritası şudur:

 

1)      Heyecana kapılıp "İmparatorluk Kurma" tuzağına düşmeyin. Satın alma kararını rasyonel bir zemine oturtun:

a)       1+1=3 edecek mi? Rakibi alıp pazar payını mı artırıyorsunuz (yatay büyüme), yoksa tedarikçinizi alıp maliyeti mi düşürüyorsunuz (dikey büyüme) veya yabancı ülkedeki temsilci bayinizi alıp etkililiğinizi ve karlılığınızı mı artırmaya çalışıyorsunuz?

b)      Şirketi sadece cirosu için mi alıyorsunuz, yoksa geliştirdikleri özel bir teknoloji veya sahip oldukları müthiş mühendis ekibi veya pazar potansiyeli için mi?

c)       O şirkete vereceğiniz parayla aynı teknolojiyi veya müşteri ağını sıfırdan siz kurabilir misiniz? Kurabilirseniz ne kadar sürer? Kaça mal olur? Satın almak size zaman ve para kazandırıyor mu?

 

2)      Eğer satın alma teklifini siz götürecekseniz kapıyı çalmadan önce dersinize çalışın. Satıcıya niyetinizi belli etmeden, dışarıdan bilgi toplayın. Eğer karşı taraf size satış teklif ediyorsa ilk görüşme öncesinde araştırma yapın.

a)       Şirketin ortaklık yapısı nasıl? Halka açık verilerini ve kredi notlarını inceleyin.

b)      Müşterileri ne diyor? Tedarikçilerine ödemeleri düzgün yapıyor mu? Sosyal medya ve şikayet sitelerindeki yorumlar size şirketin operasyonel kalitesi hakkında ipucu verir.

c)       LinkedIn üzerinden şirketten ayrılmış eski çalışanları bulun. Onlarla sohbet etmek, şirketin "toksik" bir kültürü olup olmadığını veya içerideki gizli sorunları anlamanın en iyi yoludur.

 

3)      Patron olarak doğrudan arayıp "Seni satın almak istiyorum" derseniz, satıcının egosunu okşarsınız ama fiyatı da otomatikman yükseltirsiniz. Bir M&A danışmanı veya yatırım bankacısı aracılığıyla, isminizi gizli tutarak yaklaşmak daha profesyoneldir. "Sektörde ilgilenen bir yatırımcı var" yaklaşımı nabız yoklamayı kolaylaştırır.

a)       Direkt "satın alma" yerine, önce "iş birliği" veya "ortaklık" teklifiyle kapıyı aralamak, satıcının savunma mekanizmalarını düşürür.

 

4)      Satıcı masaya oturmaya ikna olduysa, hukuki süreci başlatın.

a)       Masaya oturmadan önce, firmanın satış çıkarıldığını başkalarına duyurmayacağınıza, alacağınız bilgileri (özellikle satın almazsanız) başkalarıyla paylaşmayacağınıza, çalışanları ayartmayacağınıza, edineceğiniz yöntemleri rakip olarak kullanmayacağınıza dair güven vermek amacıyla Gizlilik Sözleşmesi (NDA) önerin.

b)      Kabaca bir fiyat aralığı belirleyin. Bu bağlayıcı olmayan fiyat teklifiniz olacaktır. "Yaptığım incelemeler sonucunda her şey doğru çıkarsa, şu aralıkta bir fiyat öderim" diyerek Niyet Mektubu (LoI) verin. Bu mektuba mutlaka "Münhasırlık" maddesi koyun. Yani; "Ben seni incelerken (örneğin 3 ay boyunca) başkasıyla görüşemezsin."

 

5)      Detaylı inceleme (Due Diligence, DD) aşamasına geçin. Burası "kuyunun dibini görme" aşamasıdır. Alıcı olarak en acımasız olmanız gereken yerdir. Profesyonel ekiplerinizi (mali müşavir, avukat, teknik ekip) şirkete sokun. DD sürecinde bulduğunuz her bir hata (risk), pazarlık masasında fiyatı düşürmek için bir kozdur. "Vergi riskin varmış, fiyatı %10 düşürüyorum" diyebilmelisiniz.

a)       Finansal DD: Gelirler gerçek mi? Kârlılık gerçek mi? Sürdürülebilir mi? FAVÖK (EBITDA) doğru hesaplanmış mı? Cironun %50'si tek bir müşteriden mi geliyor? O müşteri giderse şirket batar mı?

b)      Hukuki DD: Davalar var mı, sözleşmeler neler, lisanslar tam mı? Şirkete açılmış veya açılması muhtemel davalar var mı? Fikri mülkiyet hakları (marka, patent, yazılım kodları) gerçekten şirkete mi ait?

c)       Vergisel DD: Geçmişten gelen vergi riski var mı?

d)      Operasyonel/Teknik DD: Makineler eski mi? Yazılım kodları güncel mi?

 

6)      Bir şirketi satın aldığınızda, aslında insanları satın alırsınız. Kilit personel sizinle çalışmaya devam etmeyi tercih ederse istediğiniz hedeflere ulaşabilirsiniz, aksi taktirde başarı gecikebilir.

a)       Şirketin beyni olan genel müdür, satış direktörü veya yazılım lideri satıştan sonra kaçacak mı?

b)      Sizin şirket kültürünüzle onlarınki uyuşuyor mu? (Örneğin; siz çok disiplinli, kurumsal bir yapıysanız; satın aldığınız şirket esnek, "startup" ruhlu ise çatışma çıkar).

c)       Satış sözleşmesine, kilit çalışanların en az 1-2 yıl kalmasını garanti eden maddeler veya teşvik primleri (Retention Bonus) ekleyin.

 

7)      Asla "bu şirketi ne pahasına olursa olsun alacağım" diye düşünmeyin. İyi bir pazarlık vazgeçme iradesi ister. Masadan kalkabilme gücünüz olsun.

a)       Geleceği satın almayın. Satıcı "Gelecek yıl ciromuz 2 katına çıkacak, fiyatı buna göre ver" der. Siz ise "Bugünkü değerini öderim, gelecek performansı ben yaratacağım" demelisiniz.

b)      Fiyat konusunda anlaşamıyorsanız; "Tamam, istediğin fiyatı veririm ama yarısını şimdi, diğer yarısını da seneye hedefleri tutturursan öderim" deyin. Bu sizi korur.

c)       Şirketin geçmişi çok kirli (borçlar, davalar) ise, hisselerini almak yerine sadece "markasını, müşterilerini ve makinelerini" (Varlık Devri) alarak şirketin kabuğunu (ve borçlarını) satıcıda bırakmayı teklif edebilirsiniz.

 

8)      İmzalar atıldıktan sonra iş bitmez, aslında yeni başlar. Çoğu satın alma, kötü entegrasyon yüzünden başarısız olur.

a)       İlk 100 Gün Planı: Şirketi devraldığınız ilk gün ne yapacaksınız? Müşterilere ne mesaj verilecek? Çalışanlara ne söylenecek? Kaos çıkmaması için bu plan imza atılmadan önce hazır olmalıdır.

b)      Hızlı Kararlar: Belirsizlik çalışanları korkutur. Kimin kalacağı, kimin gideceği, organizasyon şeması hızlıca netleştirilmelidir.

 

Alıcı patron için anahtar kelime “şüphecilik" olmalıdır. Her veriyi sorgulayın, riskleri kuruşu kuruşuna hesaplayın ve duygusal değil, matematiksel karar verin. Satıcı, şirketi olduğundan daha değerli göstermek veya riskleri gizlemek isteyebilir. Örneğin;

  • Satış sürecinden hemen önce giderleri (bakım, onarım, pazarlama) kısarak kârı yapay olarak yüksek göstermek.
  • Gelecek yılın satışlarını erkene çekip ciroyu şişirmek.
  • Tahsil edilemeyen alacakları bilançoda "sağlam" gibi tutmak.
  • Bazı kefaletler veya teminatları bilançoda göstermemek.
  • Çalışanların kıdem tazminatı yükünü veya ödenmemiş fazla mesaileri gizlemek.
  • En büyük müşterinin sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildiği halde, bunu alıcıya söylemeyip sanki her şey yolundaymış gibi davranmak.
  • Depoda duran, modası geçmiş veya bozuk ürünleri tam değerinden varlık olarak göstermek.

 

 

*********

 

İdeal bir satış süreci, her iki tarafın da masadan memnun kalktığı ve şirketin sürekliliğinin sağlandığı süreçtir.

·         Satıcı, şirketin eksilerini (dava riskleri, kaybedilen müşteriler) en başta "Benim şöyle bir sorunum var" diyerek masaya koymalıdır. Bu güven yaratır. Alıcı bu riski fiyatlar ama masadan kalkmaz.

·         Sadece geçmişe değil, geleceğe odaklanılmalıdır. Tarafsız değerleme uzmanları (Big 4 veya yatırım bankaları) kullanılarak duygusal değil, matematiksel bir değer (DCF, Çarpan Analizi) bulunmalıdır.

·         Satıcı, satıştan sonra belirli bir süre (1-3 yıl) danışman veya yönetici olarak kalmalıdır. Ona yapılacak performansa dayalı ödemeler, manipülasyona kapalı, net ve ölçülebilir kriterlere (örneğin sadece Ciro değil, Brüt Kâr gibi) bağlanmalıdır.

·         Satış bedelinin %10-15'i bir "Eskrow" hesabında (tarafsız bir banka hesabı) 1-2 yıl tutulmalıdır. Eğer satıcının beyan etmediği bir vergi cezası veya dava çıkarsa, para buradan ödenir. Çıkmazsa para satıcıya geçer. Bu, alıcıyı korur ve satıcıyı dürüst olmaya zorlar.

·         Kazan-kazan sadece para değildir. Alıcı, şirketin kültürünü, çalışanlarını "yutmak" yerine "entegre etmeye" çalışmalıdır. Çalışanların haklarının korunduğu bir devir, şirketin verimliliğini düşürmez.

 

Birleşme ve satın almalarda en iyi koruma, profesyonel danışmanlık (hukuk büroları ve finansal danışmanlar) almak ve "çok iyi görünen tekliflere" şüpheyle yaklaşmaktır. Güven iyidir ama kontrol (Due Diligence) şarttır.

 

 

Not 1: 22 Aralık Türkiye'de 2023 ve 2024 yıllarında yüksek enflasyon ve Enflasyon Muhasebesi uygulamaları devreye girdi. Bilançoların sadece "şeffaf" olması yetmez; enflasyondan arındırılmış reel büyümenin gösterilmesi gerektiği vurgulanmalı. Ciro artışının enflasyonun altında kalması durumunda aslında şirketin küçüldüğü belirtilmeli.

 

Not 2: 22 Aralık tarihli Dünya Gazetesi haberine göre; bu yılın aralık ayı başı itibariyle (ilk 11 ayda), dünyada yaklaşık 3.5 trilyon dolar değerinde birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti. Türkiye’de ise değeri açıklanan 209 devirin işlem hacmi 5.3 milyar dolar seviyesindeymiş. (https://www.dunya.com/ekonomi/2022de-209-sirket-el-degistirdi-haberi-678550)  Elbette bu veriler “dev” firmalara ait veriler. 2022 yılında esnaf dükkanlarından tutun KOBİ’lere ve oradan da büyük işletmelere kadar binlerce işletme el değiştirmiş olmalı ve bu değişimlerde 20-25 milyar dolara kadar bir ödeme yapılmış olması muhtemeldir. Yani şirket alım satımları iş dünyasının normal işlerinden biridir.

 

 

Not 3: Firma değeri üzerine yazdığım yazıları aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz.

 

http://muratsaylan.blogspot.com/2022/07/hissemi-kaca-satsam.html

 

http://muratsaylan.blogspot.com/2022/02/ebitda-carpan.html

 

http://muratsaylan.blogspot.com/2010/07/firma-degeri-marka-degeri-nedir-bunun.html