B2C satış, işletmelerin ürün veya hizmetlerini doğrudan son
kullanıcılara, yani tüketicilere sattığı bir iş modelidir. B2C (Business-to-Consumer,
İşletmeden Tüketiciye) satışların genelinde firmayı bir satıcı temsil eder
ve bu satıcı bireysel müşteriye (tüketiciye) satış amaçlı hizmet eder. (Marketlerde,
bazı esnaf tipi dükkanlarda, restoranlarda, FastFood’larda, akaryakıt
istasyonlarında ve e-ticaret sitelerinde perakende satış olmasına rağmen satıcı
yoktur, müşteri temsilcisi veya kasiyer vardır.)
B2C satışında, satıcının rolü, son tüketiciye ürün veya
hizmet sunmak, müşteri ihtiyaçlarını anlamak ve karşılamaktır. Satıcı, ürünün
tanıtımını yapar, müşteri ilişkilerini yönetir ve satış sürecini tamamlar. Aynı
zamanda, müşteri geri bildirimlerini toplayarak ürün geliştirme ve pazarlama
stratejilerini iyileştirmeye katkıda bulunur. Amaç, müşteri memnuniyetini
sağlamak ve tekrar satın almayı teşvik etmektir.
Perakende satışlarda müşterilere hizmet üretecek ve
müşterinin satın alma sorularına cevap verecek bir satıcı bulunduruluyorsa
onlara B2C satıcısı demek doğru olacaktır. B2C satıcılarının işinin ehli olması
firmanın satışlarını artıracaktır. Öyleyse her firma B2C satıcılarının satış
tekniklerini geliştirmelidir. Öte yandan bir B2C satıcısı da iş hayatında
başarılı olmak istiyorsa satış yeteneklerini geliştirmelidir.
Bu makalede tüketicilere perakende satış yapan satıcıların
özelliklerinin ve kabiliyetlerinin neler olması gerektiğinden, B2C satış
tekniklerinden, ikna süreçlerinden ve müşteri psikolojisinden
bahsedeceğim.
Tüketicilerin satın alma kararında; markanın bilinirliği,
markanın reklamları, yakınları tarafından ürünün kullanımı veya tavsiye
edilirliği, mağazanın erişilebilirliği, mağazanın atmosferi (ışık, sıcaklık,
koku, müzik, vb), aradığı ürünü mağazada bulabilmesi, satınalma deneyimi, kampanyaları,
sadakat programları, ödeme kolaylıkları gibi etkenler önemli rol oynar. Bu
makalede bu etkenleri göz ardı ederek, sadece satıcının yaklaşımının satın
almaya etkisi üzerinde durulacaktır.
Ocak ayında yayınladığım “B2B Satıcısı Olmak”
başlıklı makalemde firmayı temsil eden satıcıların ürünleri satın alacak
firmaları tespit edip araştırdığından, randevu alıp ilk görüşmede önce
müşteriyle aynı frekansı yakalamaya çalıştığından, sonra müşterinin ihtiyacını
netleştirdiğinden, ardından da müşteriye firmasını ve ihtiyaca özel ürün ve
hizmetleri anlattığından, ardından firmasına dönüp teklifini hazırlayıp
müşteriye gönderdiğinden, sonrasında da teklif üzerine revizyon ve pazarlık
amaçlı görüşmeler yapıp müşteriyi satın almaya ikna etmeye çalıştığından bahsetmiştim.
O makalemde de belirttiğim gibi B2B satış süreci oldukça uzun (haftalarca,
aylarca hatta yıllarca) sürmektedir. Ama B2C satış süreci oldukça kısadır, çoğu
zaman 1 saati geçmez. Dolayısıyla B2C satış teknikleri, B2B satış
tekniklerinden oldukça farklıdır. Haliyle B2C satıcısının meziyetleri de B2B
satıcısının meziyetlerinden farklı olmak durumundadır.
Not: B2C satış ile B2B satış arasındaki farkları https://muratsaylan.blogspot.com/2019/01/b2b-satcs-olmak.html
linkinde bulunan “B2B Satıcısı Olmak” başlıklı makalemde detaylı olarak
açıkladığım için burada tekrar etmek istemiyorum. Merak edenler linke
tıklayarak o makaleme de göz atabilirler.
B2C satışları hem fiziksel hem de dijital ortamlarda
gerçekleşir. B2C satış, bireysel tüketicilerin bizzat gidip perakende alışveriş
yaptıkları; kasap, bakkal, manav, tuhafiyeci, kırtasiyeci, eczane, berber gibi
esnaf dükkanları, AVM’lerdeki ve caddelerdeki zincir mağazalar, galeriler,
marketler, restoranlar ve eğlence mekanları gibi işletmelerde meydana gelir.
Sokak satıcılarından veya kapımıza (hanemize) gelen satıcılardan veya telefonla
bize ulaşana (tele-marketing) satıcılardan yaptığımız alışverişler de B2C satış
modeli kapsamındadır. Dijital alanda ise satışlar genellikle çevrimiçi
platformlar, e-ticaret siteleri, pazaryerleri ve mobil uygulamalar üzerinden
yapılır. (Bu makalede dijital alandaki B2C satışa dair tekniklerden
bahsedilmeyecektir.)
B2C modeliyle satılan ürünler çok çeşitli olabilir.
Giysiler, elektronik eşyalar, mobilyalar, aksesuarlar, gıda ürünleri, temizlik
ürünleri ve kişisel bakım ürünleri gibi günlük hayatta kullanılan pek çok ürün
bu kategoridedir.
Kimler B2C satıcısıdır?
·
Mağazalarda çalışan satış elemanları (satış
danışmanı olarak da lanse edilirler)
·
Dükkanlardaki tezgahtarlar
·
Kendi dükkanında satış yapan esnaflar
·
Sabit bir dükkânı olmadan sokaklarda,
kaldırımlarda veya seyyar tezgâhlarda ürün satan işportacılar
·
Haneden haneye giderek kapı önünde veya ev
içinde satış yapmaya çalışan kapıdan kapıya satışçıları
·
Kullandıkları markaların satıcısı olan tüketiciler
(halktan satış temsilcileri, doğrudan satış)
·
Telefonla satış yapanlar
Not: Tüketicilere hizmet veren müşteri temsilcileri
de bir tür B2C satıcısıdır ama onlar müşteri kazanmaktan daha çok mevcut
müşterilere yeni satışlar yapmaya, onlara hizmet vermeye, onların sorularını
cevaplamaya, sorunlarını çözmeye yönelik çalışırlar. Yakında “Müşteri
Temsilcisi Olmak” başlıklı bir makale yayınlamayı düşünüyorum. Orada bu
mesleği daha detaylı ele alacağım.
B2C’de satış ve pazarlama faaliyetleri tamamen bireysel
tüketicilere yöneliktir ve satın alma kararları genellikle kişisel ihtiyaçlar
ve duygusal faktörlerle şekillenir.
B2C satış süreçleri müşteriyle karşılaşmayla başlar. Ya
müşteri satıcının mekanına gelir yada satıcı müşterinin mekanına gider. Bazen
bu karşılaşma telefonda gerçekleşir. Ardından müşteri ilgilendiği ürünleri
inceler veya satıcıya sorar. Satıcı ihtiyacı tam anlamak için bazı sorular
sorarak müşteriyi konuşturur. Ardından satıcı uygun ürünleri gösterir,
özelliklerini ve faydalarını anlatır, fiyatlarını söyler, çekinceleri (itirazları)
karşılar, ikna tekniklerini uygular, satışı gerçekleştirir. Bunların hepsi
genellikle 10 dk ile 60 dk arasında sürer. Bu satış görüşmesi satıcı açısından ne kadar
başarılı geçerse satış olumlu sonuçlanır.
Not: Tüketicilere; temizlik, gıda gibi hızlı tüketim
mallarının satışı ortalama 10 dakika sürebileceği gibi, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin satışı
10-20 dakika sürebilir, kıyafet, ayakkabı, aksesuar ve benzeri ürünlerin satışı
20-30 dakika sürebilir, telefon, bilgisayar, saat, gözlük, halı, perde, sigorta,
kombi ve benzeri ürünlerin satışı 30-60 dakika sürebilir, otomobil, motosiklet,
mobilya veya mutfak ve benzeri ürünlerin satışı 1-2 saat sürebilir, 2 saat
üzeri süren ürün satışları (yat, ev, …) da vardır.
1.
Müşteriyi Karşılama
Bir satış işleminin başlangıcı, satıcı ile müşteri
arasındaki ilk karşılaşma anıdır. Yapılan araştırmalar, insanların bir kişi
hakkındaki ilk izlenimlerini ilk sekiz saniye içinde belirlediğini
göstermektedir. Satış elemanının yaklaşımı, görünümü ve tutumu, beraberce
satışın sonucunu etkileyecek güçlü bir izlenim yaratır. Bir satış elemanı,
müşteriyle karşılaştığı ilk bir-iki dakika içinde ya satışı kaybetme yoluna
girer ya da kazanmaya doğru ilerler. Bu nedenle, olumlu bir ilk izlenim
yaratmak, satış sürecinin en kritik adımlarından biridir.
Müşteriyi karşılama ve ilk izlenim, satış sürecinin en
kritik anlarından biridir. Müşteriyle kurulan ilk temas, güven oluşturmak ve
olumlu bir deneyim yaratmak için büyük önem taşır. Güler yüzlü bir karşılama,
etkili bir beden dili ve nazik bir iletişim tarzı, müşterinin markanızla ilgili
algısını şekillendirir. Bu ilk saniyelerdeki profesyonellik, müşterinin satın
alma kararını etkileyebilir ve uzun vadeli müşteri ilişkilerinin temelini atar.
Etkili bir ilk izlenim, sadık müşteriler kazanmanın ve satış başarısını
artırmanın anahtarıdır.
Satıcının yapmacık tavırlardan kaçınarak, anlaşılır bir
hızda konuşması ve sözlerini uygun jest ve mimiklerle desteklemesi önemlidir.
Güler yüzlü olmak, göz teması kurmak ve müşteriyi olumlu bir ifadeyle
karşılamak, doğru iletişimin temelini oluşturur. Bu ilk temas, sadece satıcının
kişisel duruşuyla sınırlı değildir. Olumlu bir karşılama, müşterinin rahat
hissetmesini sağlayarak, satışın sonraki aşaması olan ihtiyaç analizine geçişi
kolaylaştırır. Aksi bir durum, müşterinin savunmaya geçmesine veya mağazayı
terk etmesine neden olabilir.
Bazı perakendecilik türlerinde (örneğin mağazalarda)
tüketici içeri girer girmez karşısına bir satıcı dikilmemelidir. En yakındaki
bir satıcı güler yüzle hoş geldiniz jesti yapmalıdır ve müşteri ihtiyaç duyarsa
(talep ederse) müşteriye yaklaşmalıdır. Asla müşterinin yakınına gelip takip
etmemeli, uzaktan ve çaktırmadan göz ucuyla ara sıra müşteriye bakarak bir
satıcıya ihtiyaç duyup duymadığını fark etmeye çalışmalıdır. Bu tip perakende
noktalarında müşteri önce mağazayı gezmek, ürünleri üstünkörü incelemek, gözüne
kestirdiği ürünler hakkında bilgi almak ister. Müşteriyi yakından takip etmek
veya gözlerini ayırmadan dik dik bakarak takip etmek müşteriyi rahatsız eder ve
satış ihtimali düşer. Elbette müşterinin bir satıcıya ihtiyacı olduğunda bunu
anında fark etmek ve müşteriye ulaşmak da satış ihtimalini artıracaktır.
Alışverişe çıkan herkes girdiği mağazada kendisinin
önemsenmesini ister. Bu yüzden mağazaya giren her müşteriye uzakta da olsanız,
yakında da olsanız, başka bir müşteriyle ilgileniyor veya raf düzenliyor veya
ürün taşıyor olsanız da sıcak bir şekilde, tebessümle (başınızla da olabilir) selam
veriniz.
Mağaza içinde bir süredir dolaşan ve bazı ürünlere odaklanan
müşterilere yaklaşarak güler yüzle “hoşgeldiniz” diyerek yürümeye
devam edebilirsiniz. O anda ihtiyacı varsa size danışmak isteyebilir. Veya
müşteriye yaklaşarak aşağıdaki sorularla yardımcı olabileceğinizi
belirtebilirsiniz.
·
Sizin için ne yapabilirim?
·
Size nasıl yardımcı olabilirim?
·
Yardıma ihtiyacınız var mı?
·
Aradığınız bir şey var ise yardımcı
olabilirim.
·
Sizinle ilgilenen arkadaşımız oldu mu?
Eğer müşteriyi tanıyorsanız, tanıdığınızı “sizi tekrar
burada görmek ne güzel, yardımcı olmamı ister misiniz?” veya “merhaba,
geçen hafta sorduğunuz elbise geldi, göstermemi ister misiniz” veya “Ayşe
Hanım hoş geldiniz, nasılsınız?” demeniz çok etkili olacaktır.
Pek çok alanı gezmesine rağmen hala aradığını bulamadığına
inandığınız müşteriye “ne tür bir ürün bakmıştınız?” diye
sorabilirsiniz. İnsan beyni, yoğun görsel uyarana karşı filtreleme yapar. Bu
nedenle mağazada bulunan yüzlerce ürünün yalnızca sınırlı bir kısmı bilinçli
olarak algılanır. Göz izleme teknolojileriyle yapılan çalışmalarda,
müşterilerin mağaza içindeki ürünlerin büyük kısmını hiç fark etmeden geçtiği
görülmüştür. Müşteriler genellikle ürünlerin yalnızca %30–40’ını aktif olarak
fark edebilmektedir; yani yaklaşık %60–70’i gözden kaçmaktadır. Özellikle alt
raflar ve göz hizasının dışındaki alanlar en az dikkat çeken bölgelerdir. Bu
yüzden müşteriye aradığını sormak onun alışverişini kolaylaştıracağı için size
minnet duyar ve satın almaya yaklaştırır.
Eğer bir müşteriyi bir ürünü derinlemesine incelerken
görüyorsanız mutlaka yaklaşıp ürünü en çok incelediği yerden bilgi vererek
görüşmeyi başlatabilirsiniz. Örneğin ayakkabının tabanını inceleyen bir müşteriye
“ortopedik tabandır efendim, özel bir polimer kullanıldığı için yer
bastığınızda topuğunuza binen yükü %15 oranında azaltır” benzeri (gerçek
bilgiye dayanan) bir cümleyle müşteriye satış hizmetini vermeye
başlayabilirsiniz.
Bu girişimlerinize rağmen müşteri sizden hizmet almak
istemiyorsa, “isterseniz biraz daha bakın, ben buradayım” diyerek
müşterinin yanından ayrılabilirsiniz. Ama daima bir gözünüzle müşteriyi takip
edin ve ihtiyaç anında yanına gidin.
2.
İhtiyaç Analizi
Mağazaya girdiğinden itibaren ve sizinle ikili diyaloğa
geçmesini takip eden 30 saniye içerisinde müşterinin giyim kuşamı, beden dili,
bakışları, ruh hali, ürünlere yaklaşımı incelenmeli, sorduğu sorular ve sizin
verdiğiniz cevaplara tepkisi ile beraber müşterinin profili hakkında bir
izlenim elde etmelisiniz. Müşterinin profiline uygun satış teknikleri
uygulamalı ve sunum yapmalısınız. (Buna dair detaylı bilgiyi makalenin
ilerleyen paragraflarında bulacaksınız.)
Satış, müşteriye ürünlerin özelliklerini saymaktan veya
alternatif ürünler göstermekten ibaret değildir; müşterinin yaşadığı mevcut
sorunu, ihtiyacını ve bu sorunun yol açtığı riskleri anlamakla başlar.
Müşteriyi olumlu bir şekilde karşıladıktan ve ikili diyaloğa
geçtikten sonraki aşama, onun ihtiyaç ve isteklerini anlamaya yönelik sorular
sormaktır. Soracağınız sorularla öncelikle müşteriye gerçekten ne istediğini
fark ettirmeye çalışmalısınız. Böylece siz de müşterinin gerçek ihtiyacını
tespit etmiş olursunuz.
Cevabı “Evet” veya “Hayır” olacak sorular yerine, cevabı
açıklama gerektiren sorular sormaya çalışın. (kapalı uçlu sorular yerine açık
uçlu sorular sorma tekniği). Elbette bazen kapalı uçlu sorular da
sorabilirsiniz. Soru sormak bir sanattır. Müşteriyi düşündürür. Sizin onunla
gerçekten ilgilendiğinizi anlar. Onu “para kasası” olarak değil, “iyiliğini
istediğiniz birisi” olarak gördüğünüzü hissettirir. Böylece size güvenir ve
kendisini sizin uzmanlığınıza ve yönlendirmenize daha kolay bırakır.
Müşterilerinize nasıl sorular sorabileceğinizi evine klima
almaya gelmiş bir müşteriye sorulabilecek sorularla örneklemek isterim.
·
Evinizde şu anda klima var mı?
·
Hangi oda veya alan için klima
düşünüyorsunuz?
·
Odanız yaklaşık kaç metrekare?
·
Gün içinde genellikle kimler kullanıyor
klimayı, siz mi, çocuklar mı?
·
Bulunduğunuz yerde yazın sıcaklıklar genelde
nasıl olur?
·
Daha önce hangi markayı kullandınız, memnun
kaldınız mı?
·
Klimayı genelde soğutma için mi, yoksa ısıtma
için mi kullanıyorsunuz?
·
Mevcut klimanızın, sizi rahatsız eden bir
yönü var mıydı? (örneğin ses, enerji tüketimi, yetersiz soğutma vb.)
·
Yaz aylarında evde/iş yerinde serinlemek zor
oluyor mu?
·
Klimayı açtığınız dönemlerde elektrik
faturalarınız yüksek geliyor mu?
·
Şu anki klimanız ortamı yeterince hızlı
soğutabiliyor mu?
·
Klimaya hassas bireyler var mı evde? Örneğin
klimadan dolayı hemen nezle veya grip olanlar oluyor mu? Yada klima rüzgarından
kas tutulması yaşayan oldu mu?
·
Oda tozlandığı zaman veya havalandırılmadığı
zaman alerjisi tetiklenen birileri var mı evinizde?
·
Klimayı uzaktan kontrol etmek veya
programlamak sizin için önemli olur mu?
·
Klimanız yeterince verimli çalışmadığında, elektrik
faturalarınızda fark hissediyor musunuz?
·
Yazın ortam yeterince serin olmadığında yaşam
kalitenizi nasıl etkiliyor?
·
Gürültülü bir klima evde ya da ofiste
konforunuzu bozuyor mu?
·
Klima arızaları veya bakım sorunları sizi
zaman açısından zorluyor mu?
·
Ortamın yeterince soğumaması misafirlerinizi
rahatsız ediyor mu?
·
Eğer klima hem sessiz hem de enerji
tasarruflu olsaydı sizin için en büyük avantajı ne olurdu?
·
Klimanız odanın havasını da temizlese sizce
nasıl olurdu?
·
Klima oda içinde rüzgar estirmeden, yumuşakça
soğutsa sizce nasıl olur?
·
Akıllı telefonla kontrol edebileceğiniz bir
klima kullanmak size nasıl kolaylık sağlar?
·
Daha düşük elektrik tüketimi, aylık
giderlerinizi nasıl etkilerdi?
·
Yıl boyunca hem ısıtma hem soğutma yapabilen
bir klima size kullanım rahatlığı sağlar mı?
·
Eğer montaj ve bakım konusunda uzun garanti
desteği olsaydı, bu kararı vermenizi kolaylaştırır mıydı?
Gördüğünüz gibi “hangi klimalara bakmıştınız” gibi
bir soru yok. Çünkü bu satışı kısaltmak isteyen satıcının sorusudur. Müşteri
klimayı işaret eder. Klimanın önüne gidilir. Satıcı sunumuna başlar, klimanın
özelliklerini anlatır. Fiyat ve taksit bilgisi zaten klimanın etiketinde
yazılıdır. Satış %50 ihtimalle gerçekleşir veya gerçekleşmez. Bu yaklaşım her
iki taraf (müşteri ve satıcı) için de vakit kazandırıcıdır ama satıcı için satış
kaçırıcı olabilir. Dolayısıyla ihtiyacı açığa çıkarmak için yukarıda
sıraladığım sorulardan uygun olan en az 5-10 soruyu sormak satış
ihtimalini %50’lerin üzerine çıkarır. Cevaplar alındıktan sonra sunuma
(özellik, fayda, hikayeleştirme) geçilmelidir.
Bu sorularla müşterinin belirgin ihtiyaçları ile örtük ihtiyaçlarını
açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Nedir bunlar derseniz evine yeni süpürge almaya
çıkmış bir kadının kendisini alışverişe götüren ihtiyaçlarını aşağıdaki gibi
sınıflandırabiliriz.
·
Belirgin (Açıkça İfade Edilen) İhtiyaçlar:
o
Güçlü Emiş Gücü: Derinlemesine ve hızlı temizlik
için en temel beklentidir. Özellikle evcil hayvan sahipleri için bu birincil
kriterdir.
o
Hafiflik ve Manevra Kabiliyeti: Süpürgenin
kolayca taşınabilmesi, merdivenlerde veya mobilya altlarında rahat hareket
edebilmesi, elektrik kablosunun uzun olması ve kolayca kendisini
toparlayabilmesi beklenir.
o
Dayanıklılık ve Kalite: Ürünün uzun süre
sorunsuz kullanılması ve sık sık arıza yapmaması.
·
Örtük (Duygusal ve Psikolojik) İhtiyaçlar:
o
Zaman ve Enerji Tasarrufu: Süpürme işini hızlıca
bitirerek kendine ve ailesine daha fazla zaman ayırma arzusu (verimlilik
ihtiyacı).
o
Sosyal Onay ve Statü: Evinin temizliğiyle gurur
duyma, misafirlerinin gözünde düzenli ve titiz bir imaj sergileme (güven ve
prestij ihtiyacı).
o
Sessizlik: Özellikle evde küçük çocuğu veya
evcil hayvanı varsa, başkalarını rahatsız etmeden veya kendi konforunu bozmadan
temizlik yapabilme (huzur ve konfor ihtiyacı).
o
Hijyen ve Sağlık: Alerjenler, toz ve evcil
hayvan tüylerinden arınmış bir ortam yaratarak ailesinin sağlığını koruma
(güvenlik ihtiyacı).
Müşterinin ihtiyaçlarını doğru anlayabilirsek, ona doğru
ürünü gösterebilir ve doğru ürün anlatımı (sunum) yapabiliriz. Müşterinin
ihtiyaçlarını anlamak, sadece doğru ürünü sunmaya yaramaz, aynı zamanda bir
güven ve empati köprüsü kurar. Müşteri, kendisini anlaşıldığını hissettiğinde,
satıcıya olan güveni artar. Bu durum, satış sürecindeki fiyat itirazları gibi
rasyonel engellerin aşılmasını kolaylaştırır.
Not: Bazı müşteriler ya internette derin ve
kıyaslamalı araştırma yaparak ne alacağını karar vermiş olarak mağazanıza
gelir, ya da rakip mağazaları gezip bilgilenmiş olarak mağazanıza gelir.
Dolayısıyla ne alacağına dair daha keskin görüşleri vardır. Alacağı ürünü
netleştirmiş bu müşterilere istediği ürünü sunarak satışa devam edebilirsiniz. Hatta
mağazadan içeri girip “bunu almak istiyorum” diyen müşteriye ürün
gösteri, kısa bir diyalog sunumla birlikte, kasaya götürebilirsiniz. (Aman
gereksiz konuşup müşterinin hevesini kaçırmayın.)
3.
Sunum
Sunum aşamasında satış danışmanı, bir "sorun
çözücü" veya "danışman" gibi davranmalı, ürünü sadece bir eşya
değil, müşteriye sağlayacağı bir "fayda" olarak sunmalıdır. (Özellik
anlatır, fayda satar. Özellik: “Bu telefonun pili 5000 mAh”. Fayda:
“Bu telefonla gün boyu şarj derdi yaşamazsınız”.)
Satış sunumunda hikayeleştirme de oldukça etkilidir.
Hikayeleştirme, satışta “özellik anlatmaktan” çıkıp müşterinin duygularına
dokunan bir deneyim yaşatmanın en etkili yollarından biridir. Örneğin; “bu
klima inverter teknolojisine sahip. Bu da elektrik kullanımında %40 tasarruf
sağlar” dedikten sonra “geçen yaz bir müşterimiz bu modelle 2 kat daha
az fatura ödedi, hem de gece sessizliğiyle rahat uyudu” derseniz faydayı
hikayeleştirmiş olursunuz. Unutmayın teknik özellikler unutulur, ama iyi
anlatılmış bir hikâye hatırlanır. Müşteri mantıkla değil, duyguyla karar verir.
Hikâye duyguyu harekete geçirir; müşteri kendini o hikâyede görür. Özellik
anlatmak beyne, fayda anlatmak mantığa, hikâye anlatmak kalbe hitap eder.
Gerçek satış, üçünün birleşimidir. Hikâye anlatan satıcı, sadece satmaya
çalışan değil, insan gibi konuşan biri olur. Bu da müşteriyle “satıcı-alıcı”
değil, “insan-insan” ilişkisi kurar.
Yalnız hikayedeki kişi müşterinize benzemeli: “Bir
müşterimiz vardı, sizinki gibi 2+1 evde oturuyordu. Sizin gibi onlar da yazın
sıcağından çok şikâyetçiydi. Gece salondaki klimayı açıyorlar ama ne yatak
odası ne de çocuk odası serinlemiyordu, üstelik gürültüden de uyuyamıyorlardı. 18.000
BTU, inverter teknolojili, A++ enerji sınıfı, sessiz çalışma moduna sahip bu
modeli önerdik. Üfleme ve soğutma kapasitesi yüksek olan bu modelin sessiz
çalışma özelliği sayesinde kendileri de çocukları da rahat uyuyor şimdi, aile
sabaha kadar klima açıkken bile rahatsız olmuyor, mışıl mışıl uyuyorlar ve güne
dinç başlıyorlar. Faturalardan da korkmuyorlar. Şimdi her yaz, serin ve sessiz
bir uyku onlar için sıradan bir konfor haline geldi. Memnuniyetlerini dün fırın
almak için geldiklerinde anlattılar. Vaz geçemiyorlar artık markamızdan.”
Bir başka hikayeleştirme örneği: “Geçen yaz bizim bir
müşterimiz vardı; yeni doğan bebekleri yüzünden geceleri neredeyse hiç
uyuyamıyorlardı. Eski klimayı açtıklarında çocuk hemen uyanıyordu, kapatsalar
sıcak basıyordu. Sonra bu inverter modelimizi aldılar. Sessiz çalıştığı için
bebeği hiç rahatsız etmedi, üstelik fatura da neredeyse yarı yarıya düştü.
Şimdi bize her gelişlerinde ‘bu klima bize huzurlu bir yaz kazandırdı’
diyorlar.”
Araştırmalara göre; hikâye ile yapılan ürün
sunumları, sadece teknik anlatımlara göre %20-30 daha yüksek satın alma oranı
sağlamaktadır. Müşteri, hikâye içinde sunulan bilgileri 22 kat daha iyi
hatırlamaktadır.
Hikâyeler “satıcı baskısı” hissini ortadan kaldırır, bilgi
paylaşımı doğal bir sohbet gibi gelir. Böylece: Müşteri ürünü değil, kendini
ürünle yaşarken görür. Satıcı bilgi veren kişi değil, çözüm sağlayan rehber
haline gelir. Satış görüşmelerinizde hikayeleştirmeden yararlanın.
Bazen müşterinin bir ürüne çok odaklandığını hissedersiniz
ama müşteri birden alternatifleri görmek istediğini söyleyebilir. Bu onların en
doğal hakkıdır. Sizin önerdiğinizle alternatifler arasında kıyaslama yapmak
isteyecektir. Müşteriye alternatif ürünleri gösterirken, gösterdiğiniz her bir
ürüne değer verdiğinizi hissettirin. Başka bir alternatif gösterecekseniz
önceki alternatifi yermeyin veya bir köşeye fırlatmayın, tüm alternatiflere
değer verdiğinizi, hepsinin ayrı avantajları olduğunu hissettirin. Unutmayın en
iyi alımı yapmak için alternatifleri görmek istiyor müşteriniz. Alternatif ürün
göstermekten bıkmayın. Müşteriye ne kadar hizmet ederseniz, satışa o kadar
yaklaşırsınız.
Hatta bütçesini anladığınız müşteriye en uygun ürünü
göstermeden önce daha pahalı alternatifleri gösterirseniz, bütçesine uygun
ürünü gördüğünde bunu bir fırsatmış gibi görüp satın alma kararını daha kolay
verebilir.
Not: Alışverişteki müşterinin satın alma fikri ya
daha önceden ortaya çıkmıştır ya da spontane (mağazaları gezerken) gelişmiştir.
Dolayısıyla kesin bir alım kararı olmasa da bilgi edinmek ve karşılaştırma
yapmak için mağazaları dolaşıyor olabilir. Henüz alma aşamasına gelmediğini
hissettiğiniz veya kıyaslama/inceleme aşamasında olduğuna inandığınız müşteri
için emek ve zaman harcamaktan çekinmeyin.
4.
Satış Kapama
Satışın son aşaması olan sonuçlandırmada, çekincelerin ve itirazların
proaktif bir şekilde ele alınması ve müşterinin sorularına net cevaplar
verilmesi gerekir. Çekinceler ve İtirazlar, satış sürecinin doğal bir
parçasıdır ve aslında satıcının lehine birer fırsat olarak görülmelidir.
Konuşan müşteri, sessiz kalandan daha az risklidir. İtirazlar, müşterinin
kafasındaki soru işaretlerini gösterir ve satıcıya, sunumda kaçırdığı noktaları
düzeltme şansı verir. Bu, satış sürecinin bir monolog değil, bir diyalog olduğunun
kanıtıdır. Müşterinin itirazlarına kulak vermek, onları anlamak ve nazikçe ele
almak, süreci yönetmenin anahtarıdır.
Müşterilerin çekinceleri ve itirazları neler olabilir?
·
Fiyatı biraz yüksek, bütçemi aşıyor.
·
Kartımın ekstresi kesilsin (veya maaşım
yatsın) o zaman gelip alırım.
·
Aynı marka ve modeli başka yerde daha ucuza
bulabilirim.
·
Öylesine dolaşırken bu ürüne odaklandım.
Aslında daha öncesinde böyle bir ihtiyacım yoktu. Acaba gerçekten buna
ihtiyacım var mı, almalı mıyım bilemedim.
·
Biraz daha düşünmem lazım.
·
Biraz daha araştırma yapmam, başka markaları
da incelemem lazım.
·
Çok fazla araştırma yapmadım, ilk sizin
mağazanıza girdim. Alırsam sonradan daha iyi bir model bulursam ne olacak?
·
Markanız da ilk defa duydum. Bu markaya
güvenebilir miyim bilemedim.
·
Servisi nasıl, garanti süresi yeterli mi?
·
Başka şehirde yaşıyorum. Aldım, eve götürdüm
diyelim. Ya bozuk çıkarsa, nasıl iade edeceğim, değiştireceğim.
·
Bu klima gerçekten sessiz çalışıyor mu?
·
Teslim süresi uzun, bana hemen lazım.
·
Ben mavisini almak istiyorum. Gelince haber
verin.
·
Benzeri çekinceler ve itirazlar…
Müşterinin çekincelerini ve itirazlarını iyi dinleyin.
Sözünü kesmeyin ve savunmaya geçmeyin. Bu çekince ve itirazların arkasındaki
asıl kaygıyı öğrenmeye çalışın. Ürünün performansından mu şüphe ediyor.
Kalite-fiyat dengesini mi doğru bulmadı. Bütçesi mi uygun değil. Markaya mı
güvenmiyor. Tespit ettiğiniz kaygıya özel uygun çözümü özellik-fayda-hikaye
veya demo ile göster.
Müşterinin yukarıdaki çekince ve itirazlarının bazılarına
şöyle cevaplar verebilirsiniz.
·
Bu klima biraz pahalı görünebilir, ama
inverter teknolojisi sayesinde elektrik faturanız %40 düşecek; iki yıl içinde
farkını amorti eder.
·
Bu buzdolabı uzun ömürlü, enerji tasarruflu
ve 10 yıl garantiye sahip, klasik modelle karşılaştırıldığında uzun vadede daha
ekonomik.
·
Uzun vadeli taksit seçeneklerimizle bugünden
alıp bütçenizi zorlamadan kullanabilirsiniz.
·
Önümüz yaz. Üstelik kavurucu sıcaklar
geliyor. Klimaların fiyatı Mayıs, Haziran aylarında artacaktır. Üstelik montaj
süreleri de 30-40 günlere varabiliyor. Şimdiden klima almanızda fayda var. Pek
çok aile gibi siz de evinizde sıcaktan bunalmadan oturmayı ve uyumayı hak
ediyorsunuz.
·
Evinizdeki buzdolabı yeterince büyük
olmadığı, gürültülü çalıştığını, yere su bıraktığını ve iyi soğutmadığını
söylemiştiniz. Bozulan yiyeceklerden şikâyet etmiştiniz. Buzdolabınız bu halde
belki 3-4 yıl daha idare eder. Ama 3-4 yıl daha eziyet çekmek istediğinizi
sanmıyorum. Şu anda kampanyamız da var üstelik.
·
İsterseniz klimayı çalıştırayım, sessizliği
ve hızlı soğutmayı hissedin.
·
Bu televizyonu açalım, görüntü kalitesini
kendiniz görün.
·
Bu marka son 5 yıldır satışta, servis ağı tüm
Türkiye’de mevcut.
·
Benzer modeli geçen hafta alan bir müşterimiz
çok memnun kaldı.
·
14 gün içinde iade hakkınız var, gönül
rahatlığıyla deneyebilirsiniz. İadenizi posta yoluyla veya her şehirdeki
mağazamıza yapabilirsiniz.
·
5 yıl garanti ve ücretsiz servis ile her
türlü sorunu çözüyoruz.
·
Teslimat ve montaj sizin için acilse, ben
teknik servisimizle görüşürüm, ufak bir ücret karşılığında size öncelik
sağlarız.
·
Araştırdım. Mavi rengi diğer mağazamızda
(veya merkez depomuzda) var. Faturanızı burada oluşturacağız, Ürünü de kargo
ücreti olmadan evinize göndereceğiz. Uygun mudur?
Müşterinin itirazlarını karşılamanıza rağmen hala kararsız
kaldığını görüyorsanız satış kapama teknikleri uygulamalısınız. Satış kapama, müşterinin
“biraz düşüneyim” demesinden “evet, bunu alayım” demesine giden o
ince yolda sorularınızla ve cümlelerinizle yapabileceğiniz ataklardır.
·
Klimayı salona mı taktırmak istersiniz, yatak
odasına mı?
·
Bu modeli mi alalım, yoksa sessiz olan
versiyonu mu tercih edersiniz?
·
Teslimatı bugün mü yapalım, yarın sabah mı?
·
Bu buzdolabını gri renkte mi tercih
edersiniz, beyaz mı?
·
İsterseniz peşin fiyatına taksit yapabiliriz
veya nakit öderseniz %10 indirimi yapabiliriz. Size hangisi uygun olur?”
·
Bu klima hem enerji tasarruflu, hem sessiz,
hem de 10 yıl garantili. Tüm bunlar sizin rahatınızı sağlayacak. Kurulumu hemen
yapalım mı?
·
Bu televizyon 4K çözünürlüklü, dahili
Wi-Fi’li ve şu anda kampanyada. Bugün almanız avantajlı olur, her an zam
gelebilir. Malum kurlar ve enflasyon artmaya devam ediyor.
·
Bu modelde kampanya sadece bugün geçerli,
yarın fiyatlar değişiyor.
·
Stokta son iki adet kaldı, isterseniz
ayırayım.
·
Bu renkten bir tane kaldı, çok tercih
ediliyor.
·
Bu model sizin beklentinize uygun gibi
duruyor, siz ne düşünüyorsunuz?
·
Bu renk evinize daha çok yakışır gibi, sizce
de öyle mi?
·
Bu özellikler arasında en çok hangisi sizi
etkiledi?
·
Montajı hangi gün uygun olur sizin için?
·
Garanti uzatmasını da ekleyelim mi?
·
Teslimatı sabah mı, öğleden sonra mı yapalım?
·
Bu klimayla yazın evinizde serin, sessiz bir
ortam olacak. Aileniz için konforlu bir seçim.
·
Bu model, uzun vadede kafanızı hiç yormaz.
Sizin tarzınıza da çok uygun.
·
Komşularınız bu tercihinize bayılacak.
·
Bu ürünle eviniz çok daha ferah ve modern
görünecek.
·
Zaten 14 gün içinde iade hakkınız var, içiniz
rahat olsun.
·
Deneyip memnun kalmazsanız, kolayca değişim
yapabiliyoruz.
·
Garanti süresi 5 yıl, ayrıca servis ağı çok
güçlü.
·
İsterseniz klimayı çalıştırayım, ses
seviyesini duyun.
·
Şu modeli açalım, hava çıkışını hissedin.
·
Araştırdıklarınız içinde en iyisi değil mi?
İhtiyacınıza en uygunu değil mi?
·
Dokunun, malzeme kalitesini fark edeceksiniz.
·
Bu model son 3 ayda en çok tercih edilen
klima oldu.
·
Birçok müşterimiz enerji tasarrufu açısından
çok memnun kaldı.
·
Geçen hafta aynı modeli alan bir müşterimiz,
sessizliği için özellikle teşekkür etti.
Sorulardan ve cümlelerden de anlaşılacağı gibi satış
kapamada müşteri karar vermeye zorlanır. Bu biraz rahatsız edici olabilir ama
itirazları cevaplanmış müşterilerin pek çoğu “Olsun, bitsin. Daha fazla
düşünmeye, araştırmaya gerek yok” duygusu içindedir. Bu duyguya destek
vermek, satın alma olasılığını artırır.
Başarılı bir itiraz yönetimi ve satış kapanışı, sadece o
anki satışa değil, aynı zamanda uzun vadeli müşteri sadakatine de katkıda
bulunur. Sorunsuz bir kapanış, müşterinin markaya olan güvenini pekiştirirken,
kötü bir deneyim müşteriyi kalıcı olarak uzaklaştırabilir.
B2C satış süreçlerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
Satış
Aşaması |
Ana Amaç |
İdeal
Yaklaşım ve Taktikler |
Karşılama |
Olumlu İlk
İzlenim Yaratmak |
Sıcak bir
gülümseme, göz teması, |
İhtiyaç
Analizi |
Müşterinin
Sorununu Anlamak |
Açık uçlu
sorular sormak, |
Sunum |
Ürünün
Faydasını Vurgulamak |
Ürünün
özelliklerini değil, |
Satış
Kapanışı |
Sorunsuz
İşlemi Tamamlamak |
İtirazlara
hazırlıklı olmak, |
Bu 4 satış aşamasını içeren bir diyalog örneği vermekte
fayda var. Örnek olarak; iş dünyasına yönelik kalem, ajanda, çanta, saat ve
benzeri şeyler satan bir mağazada kalemlerle ilgilenen bir müşteriye doğru
satış teknikleri uygulayan bir satıcının görüşmeyi başlatmasını, sürdürmesini
ve sonuçlandırmasını senaryolaştıralım.
Mağazada takım elbiseli ve 40’lı yaşlarda bir beyefendi
kalem bölgesinde bir süredir bulunmaktadır ve pahalı kalemlere göz atmaktadır.
Satıcı yaklaşır.
·
Satıcı:
Merhaba efendim, kalemlerle ilgileniyorsunuz sanırım. Yardımcı olabilir miyim?
·
Müşteri:
Evet, şık bir kalem almak istiyorum.
·
Satıcı: Kendi
kullanımınız için mi, yoksa hediye mi etmeyi düşünüyorsunuz?
·
Müşteri:
Kendim için.
·
Satıcı:
Anladım. Tahminimce yöneticisiniz?
·
Müşteri:
Evet, yazılım şirketim var. Adı ENERKO.
·
Satıcı: Ne
güzel, bildiğim kadarıyla yazılım sektörü prestijli bir iş kolu. Ne tür
kalemlerle not alıyorsunuz?
·
Müşteri:
Genellikle sıradan tükenmez kalemlerle. Elime hangisi geçerse.
·
Satıcı: İmza
atmak için masanızda duran veya yanınızda taşıdığınız özel bir kalemleriniz var
mı?
·
Müşteri: Özel
diyebileceğim kalemlerim yok ama olabildiğimce şık kalemler alıyorum. Bazen
hediye de geliyor. Ama onların ya mürekkepleri hemen bitiyor ya akıyor ya
mekanizması çabuk bozuluyor yada da kaplamaları renk değiştiriyor. Bir yıl
sonra şıklıklarından eser kalmıyor.
·
Satıcı: Sizi
anlıyorum. Müşterilerinizle veya tedarikçilerinizle yaptığınız önemli bir
toplantıda cebinizden çıkardığınız kalem prestijinize uygun olmalı, değil mi?
·
Müşteri: Öyle
de, belki de kalemimi hiç fark etmiyorlardır.
·
Satıcı: Bizim
yaptığımız araştırmalarda yöneticilerin %70’inin karşısındaki kişinin
kullandığı kaleme dikkat ettiği ortaya çıktı. İş dünyasında kalem; tıpkı kıyafet,
ayakkabı, çanta, telefon ve saat gibi dikkat çeken unsurlardan. Özellikle kalem
profesyonellik göstergesi olarak görülüyor.
·
Müşteri: Evet, bazı yöneticilerin,
patronların çok şık kalemleri olduğunu gördüm, marka kalemler olduğu belliydi.
Ben de de olumlu izlenimler bırakmışlardı. Bu yüzden bu sefer daha kaliteli bir
kalem almayı istiyorum.
·
Satıcı: Bazı iş adamlarının ve üst
düzey yöneticilerin özel kalem koleksiyonu yaptığını biliyor muydunuz? Kaleme
çok değer verirler. Öyle ki çalışma masalarında, ceplerinde, evlerinde ve
arabalarında mutlaka değerli ve marka kalem bulundururlar. Kullandıkları kalemle
hem kendilerini iyi hissetmek isterler hem da karşısındakileri etkilemek
isterler.
·
Müşteri: Vauv, böyle insanlar var
demek.
·
Satıcı: Onlara
göre imza attıkları o kelem hem kendilerinin hem de firmalarının duruşunu,
itibarını yansıtıyor. Düşünün; haftalarca üzerinde çalıştığınız bir proje
sonunda imza aşamasına geliyor. Karşı taraf o an size ve her detaya
odaklanıyor. Cebinizden çıkardığınız kalem ise sıradan, üstelik imza sırasında
teklediği için imzanızı doğru dürüst atamıyorsunuz. Mürekkebin kalemin ucuna
gelmesi için çaresizce kalemi sallıyorsunuz, kalem değiştiriyorsunuz, yine aynı
aksilik. Nasıl fiyasko değil mi?
·
Müşteri: Başıma
gelmedi değil.
·
Satıcı: O
yüzden bazı yöneticiler, “imza anını” başarının bir parçası gibi görüyor. Çok
kaliteli bir kalemle hem göz doldurmak hem de hatasız imza atmak istiyorlar. (Bu
sırada satıcı çekmeceden çok güzel kalem kutuları çıkarır, tezgahın üzerine
koyar ve konuşurken her birini açar.) Çünkü kaliteli bir kalem sadece yazmaz,
mesaj verir. Sizin vizyonunuzu, ciddiyetinizi yansıtır. Dilerseniz size bu
hissi yaşatacak birkaç modele bakalım.
·
Müşteri: Bakalım.
·
Satıcı: Bu
kalemler mağazamızdaki en özel kalemler. Her biri sanat eseri. 250 yıllık
Hollanda firması Fortune’un modelleri. Fortune büyük miktarda seri üretim
yapmıyor, her modelini sınırlı sayıda üretiyor. El işçiliği oldukça fazladır bu
kalemlerde. Kalemlerin Rolls-Royce’u bu markadır. Sizin gibi iş adamları,
CEO’lar, bakanlar, başkanlar kullanır bu kalemleri.
·
Satıcı: (Bir
kalemi uzatır) Bunu elinize alın, şöyle bir imza atın. (Müşteri imzasını atar) Fark
ettiniz mi, ne kadar dengeli yazıyor, değil mi?
·
Müşteri:
Gerçekten güzelmiş.
·
Satıcı: İmzanız
da çok karizmatikmiş. Bu kalemin yapım yılı 2019, model adı ise First
Class’tır. Ünlü tasarımcı Philippe Starck tarafından tasarlandı, sınırlı sayıda
üretildi. 1000 adet. Başka da üretilmeyecek. Dünyanın dört bir tarafına
dağıtıldı. Türkiye’ye sadece 20 tane gönderildi. Kalemin kutusunda bulunan
sertifikasında üretim yılı, tasarımcısı ve üretim adeti yazmaktadır, bakın. Sertifikadaki
seri numarayla kapağın içindeki seri numara da aynıdır, görüyor musunuz?
·
Müşteri: Evet
gördüm.
·
Satıcı: Bu
kalem geleli bir hafta oldu ve aylar öncesinden sipariş veren ünlü iş adamları
ve politikacılar aldı. Elimizde sadece 2 tane kaldı.
·
Müşteri: Bu
kaleme bu kadar ilgi neden?
·
Satıcı: Pek
çok benzersiz özelliği var. Swarowski marka pırlanta taşlarla süslenmiş orta
gövde Japonların samuray kılıçlarında kullandığı çelikten imal edilmiştir.
Kapağı antik Mısırlıların heykel yapmak için kullandığı taş madeninden
çıkarılan blok granitten oyularak elde edilmiştir. Tokası büyük beyaz
köpekbalığı kemiğinden yapılmıştır. Mürekkebi yerçekimiyle kalemin ucuna
gelmez, içindeki yaylı basınç mekanizmasıyla kalemin ucuna gelir, böylece
uzayda da kullanabilirsiniz, tavana da imza atabilirsiniz. Kalemin ucu bir
yüzeye değmediği sürece mürekkebi akmaz. İçindeki mürekkebiyle 15 kilometrelik
çizgi çizebilirsiniz, bir başka deyişle her gün bir sayfa yazı yazsanız
mürekkebi 5 yılda tükenmez. Sadece imza atmak için kullanılırsa sorunlarınızın
torunları bile kullanmaya devam edebilir. Bu kalemin mürekkebi zor koşullarda
akışkanlığını kaybetmez, bir yıl kullanmasanız da, eksi 5 derecede 1 hafta
kalsa da kapağını açıp yazmaya devam edebilirsiniz.
·
Müşteri: Gerçekten
etkileyici bir kalem. Fiyatı nedir peki bunun?
·
Satıcı: 7200
Euro, yani bugünkü kurla 46.800 TL. Sınırlı üretim olduğu için koleksiyon
değeri de taşıyor. Açıkçası, bu sadece bir kalem değil, sizin hikâyenizin
parçası olacak bir aksesuar.
·
Müşteri: 4-5
bin TL’lik bir kalem almaya gelmiştim ama beni bu kaleme aşık ettiniz valla.
İşinizi iyi biliyorsunuz. Bir kaleme bu kadar para vermeli miyim bilemedim.
·
Satıcı: Emin
olun, koleksiyon değeri olan bu kalemi 25 yıl sonra müzayedeye koysanız daha
yüksek değerden alıcı bulur.
·
Müşteri: Yok yok. Kaliteli bir kalem
almak istiyorum ama bu kadar pahalısını almayacağım. Bana daha uygu fiyatlı bir
kalemi gösterebilir misiniz?
·
Satıcı: Elbette. Aynı markanın bu
modeline ne dersiniz? (Müşterinin eline tutuşturur.) Lütfen deneyin. Prime Time
isimli bu modelin iç mekanizması First Class ile aynıdır. Yazıma dair tüm
özellikleri First Class ile aynıdır. Şam çeliğinden yapılmış dış gövdesinin
üzerinde Yak derisi ile kaplanmış bölümü vardır. Böylece parmaklarınız kalemi
daha iyi kavrar. Yalın ama estetik bir görünüme sahiptir. Sadece 5000 adet
üretilmiştir. Türkiye’ye 100 tane gönderdiler. Bir adet kaldı elimizde. Fiyatı
da çok uygun. 3500 Euro, yani 22.750 TL.
·
Müşteri: Alacaksak özel ve marka bir
kalem alayım, dediğin gibi.
·
Satıcı: İyi seçim. Kasaya geçelim mi?
Başka ihtiyaçlarınız varsa onlara da yardımcı olabilirim.
·
Müşteri: Teşekkürler. Kasaya geçelim.
Not: Yukarıdaki diyalogda müşterinin olası
içseslerini dış ses olarak verdim. Böylece satıcının sorularıyla müşteriyi
neleri düşünmeye yönlendirmesi gerektiğini göstermek istedim.
Satıcının müşteriyle olan bu diyaloğunu detaylıca gözden
geçirmenizi ve kendi işinize uyarlayarak hayali müşterilerle konuşma
antrenmanları yapmanızı öneriyorum. Bu antrenmanlarda karşılama, ihtiyaç
analizi, sunum ve kapanış aşamalarını her seferinde daha zor ve ilginç hale
getirerek müşteriyi satın almaya ikna etmeye çalışın. Bu antrenmanlarınız sizi
satışta daha iyi sorular soran ve cevaplar üreten bir satıcı haline
getirecektir.
Satış görüşmeniz, sorularınız ve cevaplarınız, kullandığınız
satış teknikleri müşterinin profiline uygun olmalıdır. Müşterinin profilini
saptamak bir uzmanlık işidir. Satış işine başladıktan bir sene sonra insan
sarrafı haline gelip müşterinin profilini 30 saniyede çıkarabildiğinizi
göreceksiniz. Ve ardından müşterini profiline uygun şekilde satışı
yönettiğinizi hissedeceksiniz.
Müşterinin Profili
İyi bir B2C satıcısı mağazasına gelen her müşteriye aynı
yaklaşımla satış yapmaya çalışmaz. Müşterinin cinsiyetine göre, sosyoekonomik
statüsüne göre, tipolojisine göre, ruh haline (duygu durumuna) göre müşterinin
profilini çıkarır ve bu profile özleştirilmiş satış tekniği uygular.
1.
Cinsiyete Göre B2B Satış Teknikleri
Bazı araştırmalara göre B2C alışverişinin %75’ini kadınlar
yapmaktadır. Yapılan çalışmalar, tüketicilerin cinsiyetleri ile satın alma
davranışları arasında bazı anlamlı ilişkiler olduğunu göstermektedir.
·
Kadın Müşterinin Alışveriş Özellikleri:
Kadınlar genellikle alışverişi bir deneyim, sosyal aktivite veya hobi olarak
görür. Daha detaylı ve uzun süreli araştırma eğilimindedirler. Ürünleri
karşılaştırmaya, dokunmaya ve farklı seçenekleri değerlendirmeye daha fazla
zaman ayırırlar. Ürünün detaylarına, kalitesine, estetik görünümüne ve
alışverişin duygusal/sosyal tatminine daha çok odaklanırlar.
·
Kadın Müşteriye Hizmet Verirken Dikkat
Edilmesi Gerekenler: Samimi, kişiselleştirilmiş ve destekleyici bir ortam
sunulmalıdır. Ürünle ilgili kapsamlı bilgi verilmeli ve farklı alternatifler
(renk, model, kombinasyon) gösterilmelidir. Satıcı, bir baskı unsuru değil,
güvenilir bir stil danışmanı veya uzman rolünü üstlenmelidir.
·
Erkek Müşterinin Alışveriş Özellikleri:
Erkekler genellikle alışverişi görev odaklı bir süreç olarak görürler. Bir
ürüne ihtiyaç duyduklarında, onu hızlı ve verimli bir şekilde alma
eğilimindedirler. Çevrimiçi alışverişte bile araştırma stratejileri kadınlardan
farklılık gösterebilir. Erkekler için ürünün fonksiyonelliği, performansı,
teknik özellikleri ve pratik faydası önceliklidir. Alışveriş sürecinde zaman
kaybından hoşlanmazlar.
·
Erkek Müşteriye Hizmet Verirken Dikkat
Edilmesi Gerekenler: Amaca yönelik, hızlı ve net bilgiler sunulmalıdır.
Gereksiz detaylardan ve zorlayıcı ek satışlardan kaçınılmalıdır. Müşterinin
spesifik ihtiyacına yönelik en uygun ürüne hemen yönlendirme yapılmalıdır.
Ürünün teknik özellikleri, performansı ve somut faydaları vurgulanmalıdır.
Zamanın değerli olduğu hissettirilmelidir.
2.
Sosyo-Ekonomik Statüye Göre B2B Satış
Teknikleri
Sosyoekonomik Statü (SES), bireylerin toplum içindeki
ekonomik ve sosyal konumlarını belirleyen bir sınıflandırmadır. SES sınıfları;
gelir düzeyi, eğitim seviyesi, meslek grubu, mülkiyet durumu ve yaşam tarzı
gibi kriterlere göre belirlenir. Tüketici araştırmaları, pazarlama, şehir
planlama ve kamu politikaları gibi birçok alanda hedef kitleyi tanımlamak için
kullanılır.
İkisi yüksek gelirlilere, ikisi orta orta gelirlilere, ikisi
de dar gelirlilere ait olmak üzere 6 tip SES sınıfı vardır ve bir sınıftaki
tüketiciler birbirlerine yakın satınalma davranışları gösterirken, diğer SES
sınıftakilerden ayrı satınalma davranışları gösterirler. Bir B2B satıcısı
mağazaya giren müşterinin hangi SES sınıfından olduğunu anlamaya çalışmalı ve
uygun satış tekniklerini sergilemelidir.
·
A SES sınıfındaki tüketiciler; iyi
eğitimli, üniversite mezunu, prestijli meslekler (CEO, doktor, avukat) icra
eden, yüksek gelir düzeyine sahip, güçlü sosyal statüye sahip, yabancı dil
bilen, yurtdışında yaşama ve gezme tecrübesi yüksek olan kişilerdir. Onlar için
lüks, prestij, statü sembolü (markalaşmış) ürünler ön plandadır. Nadir, butik,
özelleştirilmiş, kaliteli ve pahalı ürünlerin peşindedirler. Satın alacakları
ürün ve hizmetlerde mantık + duygusal fayda birleşimi aranır. Onlara bir şey
satacaksanız, özelleştirme yapmanız, ayrıcalığa vurgu yapmanız, premium deneyim
yaşatmanız gerekir.
·
B SES sınıfındaki tüketiciler; iyi
eğitimli, orta-üst gelirli profesyoneller. Teknolojiye ve kaliteye önem verirler.
Kalite, güvenilirlik, garanti, marka değeri onlar için de önemlidir. Yatırım ve
uzun vadeli kullanım mantığına ikna edilmeyi severler. Satış tekniğinde:
fiyat-performans dengesi + prestij öne çıkar.
·
C1 SES sınıfındaki tüketiciler; Beyaz
yakalı çalışanlar, üniversite mezunları. Tüketimde kalite arayışı, bütçe
kontrolü. Öncelik fiyat, dayanıklılık ve kullanım kolaylığıdır. Fiyat-kalite
dengesini net görmek isterler. Satış tekniğinde: kampanya, taksit, indirim,
garantili kullanım vurgusu önemlidir.
·
C2 SES sınıfındaki tüketiciler; Mavi
yakalı çalışanlar, lise mezunları. Fiyat odaklı, temel ihtiyaçlara yönelmiş
tüketim.
·
D SES sınıfındaki tüketiciler; Düşük
gelirli, düşük eğitimli bireyler. Temel ihtiyaçlara odaklı, indirimli ürün
tercihleri. Fiyat en kritik unsurdur. Gereksiz özellikler yerine temel
ihtiyacın karşılanması gerekir. Satış tekniğinde: ucuzluk, pratiklik, ödeme
kolaylığı öne çıkar.
·
E SES sınıfındaki tüketiciler; En düşük
gelir ve eğitim düzeyine sahip grup. Hayatta kalma odaklı tüketim, sosyal
yardımlara bağımlı.
3.
Kişilik Tipolojilerine Göre B2B Satış
Teknikleri
Müşterinin kişilik tipolojisine (mizacına) göre yaklaşım
sergileme (nabza göre şerbet verme) yeteneğine sahip satıcıların satış
başarılarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
B2C satışta kişilik tiplerini doğru okuyabilmek, müşteriyi
SES grubuna göre ayırmak kadar önemlidir.
Psikolojide pek çok kişilik tipolojisi sistemi ortaya
konmuştur. Bunlardan en çok kabul görenleri; MBTI (16 kişilik tipi), Big Five
(5 faktör kişilik modeli) ve Personality Plus (4 kişilik tipi). Bunların her
biri dünyada yaşayan 8 milyar insanı benzer kişiliklerine göre sınıflara
ayırmaktır. Personality Plus modeline
göre (perakende sektöründe pratik olarak kullanılan ve yaygın kabul gören bazı)
kişilik tipolojileri ve bunlara yaklaşım teknikleri şunlardır:
·
Güçlü Kişilik Tipolojisi: Liderlik
özellikleri baskındır. Kararlı, kontrolcü, hedef ve sonuç odaklıdır. Karar
mekanizması hızlı çalışır, kontrolü seven ve sabırsız bir yapıya sahiptir.
o
Alışverişte Tavırları: Bu tip müşteriler
zaman kaybetmek istemezler. Hızlı karar verir, çok oyalanmaz. Net, otoriter
konuşur. Detaya fazla girmez, direkt sonuç ister.
o
Nasıl Tespit Edilir: Satıcıya direktif
verir gibi konuşur. “Bana en iyisini gösterin”, “Vaktimi almayın”
tarzında cümleler kurar.
o
Satış Yaklaşımı: Zamanını boşa
harcamayın, kısa ve öz anlatın. Ona kontrol hissi verin (seçenek sunun ama
kararı ona bırakın). Güçlü yönlerini besleyecek kelimeler kullanın: “liderler
için”, “en güçlü model”, “en çok tercih edilen”. Onlarla
iletişim, kısa, net, hedefe dönük ve yüksek profesyonel tonda olmalıdır.
Sunumda gereksiz sosyal sohbetlerden kaçınılmalı ve doğrudan ürünün sağlayacağı
sonuç, verimlilik artışı ve yatırım getirisi (ROI) üzerine odaklanılmalıdır.
Mantıksal destek sağlamak için somut veriler kullanılmalıdır. Kapanışta, karar
sürecini hızlandırmak amacıyla net ve doğrudan sorular sorulmalı, seçenekler
sınırlandırılmalıdır (Örn: "A paketini mi yoksa B paketini mi tercih
ediyorsunuz?").
·
Neşeli Kişilik Tipolojisi: Sosyal,
enerjik, konuşkan, dikkat çekmeyi seven, popüler olan tiplerdir. İnsan
ilişkilerinde kuvvetli ve eğlencelidir. Duygularını rahatça ifade eder ve coşku
arar.
o
Alışverişte Tavırları: Bu müşteriler
sosyal etkileşime ve heyecana değer verirler. Enerjik, sohbeti sever, mağazada
vakit geçirmekten keyif alır. Görselliğe, modaya, dikkat çekmeye yönelik
ürünlere ilgi duyar. Çoğu zaman “o anki hisle” alışveriş yapar.
o
Nasıl Tespit Edilir: Çok konuşur, espri
yapar, satıcıyla çabuk samimi olur. “Arkadaşlarım görünce bayılacak”
gibi sosyal onaya yönelik cümleler kurar.
o
Satış Yaklaşımı: Onun enerjisine uyum
sağlayın, samimi ve eğlenceli olun. Görsellik, trendler ve başkalarının
ilgisini çekecek özellikleri vurgulayın. “Bu sezonun en moda ürünü”, “Herkes
bunu konuşuyor” gibi ifadeler etkili olur. Satıcı, enerjik, samimi ve
pozitif bir yaklaşımla, etkin dinleme yaparak onlarla birebir ilişki
kurmalıdır. Sunum tekniği, ürünün yaratacağı deneyim, sosyal çevredeki algı ve
statü gibi duygusal faydalara odaklanmalıdır. Hikaye anlatımı bu tip için
özellikle etkilidir. Müşterinin kendisini değerli ve özel hissetmesini
sağlayacak kişiselleştirme (isimle hitap, doğum günü hatırlatmaları)
uygulamaları önemlidir.
·
Analizci Kişilik Tipolojisi: Detaycı,
düzenli, mükemmeliyetçi, melankolik tiplerdir. Planlı, araştırmacı, analitik
bakış açısına sahiptir.
o
Alışverişte Tavırları: Bu müşteriler
aşırı detaycı ve şüphecidirler; riskten kaçınma güdüleri yüksektir. Baskıdan
hoşlanmazlar ve karar vermek için yeterli zamana ihtiyaç duyarlar. Bol soru
sorar. Mantıksal veriye ihtiyaç duyar. Fiyat-performans, garanti, teknik
özelliklerle ilgilenir. Şüphecidir. Karar vermesi uzun sürebilir.
o
Nasıl Tespit Edilir: Broşür ister, teknik
detayları öğrenmek ister. “Bunun enerji tüketimi ne kadar?”, “Kaç yıl
garantisi var?” tarzı sorular sorar.
o
Satış Yaklaşımı: Sabırlı olun, teknik
bilgileri eksiksiz sunun. Rakamlarla, belgelerle, karşılaştırmalarla ikna edin.
Ona güven verin: “Uzun vadede en mantıklı yatırım bu.” Satıcı, tüm itirazları
gidermek için teknik özellikler, detaylı garanti koşulları, karşılaştırmalı
veriler ve uzun vadeli güvenilirliğe dair dürüst ve titiz bilgi sunmalıdır.
Etkin dinleme ve doğru soru sorma teknikleri, onların tüm endişelerini anlamak
için kritik öneme sahiptir. Kapanışta mantıksal verilerle desteklenmiş yazılı
bir teklif sunulmalı ve karar vermesi için gerekli inceleme süresi
tanınmalıdır.
·
Barışçıl Kişilik Tipolojisi: Bu tip
müşteriler güven ve uyum arar, çatışmadan kaçınırlar. Sakin, uyumlu, sabırlı
tiplerdir. Dengeyi sever. Güven temelli ilişkiye önem verir ancak karar vermede
zorlanır.
o
Alışverişte Tavırları: Sakin, uyumlu,
kararsız olabilir. Acele etmez, çatışmadan hoşlanmaz. Rahatına ve kullanım
kolaylığına önem verir.
o
Nasıl Tespit Edilir: Sessiz, fazla soru
sormaz, genelde sizi dinler. “Siz ne önerirsiniz?”, “Hangisini
tavsiye edersiniz?” gibi cümleler kurar.
o
Satış Yaklaşımı: Onu zorlamayın, sakin
bir şekilde yönlendirin. Karar vermesine yardımcı olun, seçenekleri fazla
karmaşıklaştırmayın. “Kullanımı çok kolay, sizi hiç uğraştırmaz” gibi
rahatlatıcı cümleler kurun. Satıcının sakin, empatik ve destekleyici bir
yaklaşım sergilemesi ve güven inşa etmeye odaklanması gerekir. Sunumda kullanım
kolaylığı, güçlü satış sonrası destek ve ürünün hayatı nasıl daha stressiz hale
getireceği vurgulanmalıdır. Kararsızlık anlarında zorlama yapılmamalı; bunun
yerine, onlara güven veren referanslar veya koşulsuz garanti hükümleri
hatırlatılarak destek olunmalıdır.
İnsanların alışveriş sırasında beden dili, soru sorma şekli,
karar verme tarzı aslında hangi tipe daha yakın olduklarını gösterir.
4.
Duygu Durumlarına Göre B2B Satış
Teknikleri
Müşteri duygu durumlarını anlamak, satışta başarılı olmak
için kritik öneme sahiptir. Analizler, müşterinin duygu durumunu doğru tespit
ederek yaklaşım sergileme (uyarlanmış satış) yeteneğine sahip satıcıların,
satış başarılarının dikkate değer ölçüde yüksek olduğunu göstermektedir. Bu
adaptasyon yeteneği, yüksek duygusal zeka (EI) gerektiren kritik bir mesleki
yeterliliktir.
Müşterinin "ruh halini" doğru anlamak, kişilik
tipolojisi tespitinden önce gelen ve anlık adaptasyon gerektiren acil bir
yetenektir. Bir müşterinin anlık duygusal durumu (kızgınlık, kararsızlık,
coşku) satıcının sadece iletişim tonunu değil, aynı zamanda sunumun içeriğini
ve yapısını da adapte etmesini zorunlu kılar.
Satışta ustalık, sadece ürüne ait bilgileri aktarmaktan öte,
yüksek duygusal zeka ile müşterinin anlık ruh halini ve davranışsal
tipolojisini hızlıca tespit etme yeteneği gerektirir.
·
Kararlı Müşteri: Ne istediğini bilir.
Alacağı ürünün özellik aralığı da, fiyat aralığı da aklındadır. Hatta alacağı
markayı bile belirlemiştir. Muhtemelen internette araştırma yapmış veya daha
önce mağazanızda ürünü görmüştür. Hızlı ve odaklanmış hizmet sunulmalı. İhtiyaç
duyduğu kesin bilgi verilmeli, ek ürün tekliflerinde (çapraz satış) dikkatli
olunmalı ve zamanına saygı duyulmalı.
·
Kararsız Müşteri: Ne alacağına veya neye
ihtiyacı olduğuna emin değildir. Pasif bir tutuma sahiptir. Satış danışmanına
bağımlıdır. Satıcının kendisini yönlendirmesini ister. İçinde yönlendirmeler ve
bilgilendirmelere olan mağazalardan hoşlanır. Pasif veya kararsız müşteriler,
genellikle Barışçıl veya Mükemmeliyetçi tiplerin özelliklerini taşır ve hata
yapma riskinden kaçınmak için karar vermeyi geciktirirler. Bu tipleri harekete
geçirmek için Kayıptan Kaçınma ilkesi devreye sokulmalıdır. Harekete
geçmezlerse ne kaybedeceklerini, hangi fırsatlardan mahrum kalacaklarını
göstermek, satın alma dürtüsünü tetikleyebilir. Ek olarak, başarılı referanslar
ve sosyal kanıt sunmak, karar verme yükünü hafifletmede yardımcı olur.
·
Araştırmacı Müşteri: Ne alacağına, nasıl
bir şey alacağına daha önce çalışmamış, alışverişte araştırma yapmaya
başlamıştır. İncelediği ürüne uzun uzun bakar, almanın doğru olup olmayacağını
düşünür. Doğru ürünü inceleyip incelemediğinden şüphe duyar. Hayatta da
çoğunlukla hızlı karar veremez. Detaylı ve karşılaştırmalı bilgi verilmeli.
Ürün faydaları, özellikleri ve alternatifleri sabırla açıklanmalı. Uzmanlık ve
güven hissettirilmeli.
·
Faydaya Odaklı Müşteri: Belirli bir
ihtiyacı karşılamak için alışveriş yapar. Kıyaslama yapabilmek için en az 4-5
ürünü inceler. Alternatifler arasında fiyat, kalite, fayda, getiri
karşılaştırması yapar. Estetik ve yüksek marka değeri onun için arka plandadır.
Duygularına değil, mantığına hitap etmelisiniz.
·
Meraklı Müşteri: Keşif odaklıdır. Yeni
ürünleri görmek, trendleri takip etmek ister. İlginç ve yeni teknoloji ürünleri
ilk deneyen olmak ister. Fırsatçıdır. Promosyonları, kampanyaları ve
indirimleri takip eder. Fırsatı kaçırmamasını tavsiye edin.
·
Duygusal/Sosyal Müşteri: Alışverişte
sosyalleşmeyi sever. Arkadaşlarıyla alışverişe çıkmayı sever. Karar vermek için
arkadaşlarının onayına ihtiyaç duyar. Dürtüsel ve pahalı alışverişler
yapabilir. Mağazada kendini iyi hissederse alıma yaklaşır. Kişisel bir ilişki
kurulmalı, samimi ve güler yüzlü bir hizmet sunulmalı. Mağaza atmosferinin ve
alışveriş deneyiminin çekici ve eğlenceli olması desteklenmeli.
·
Fiyat Odaklı Müşteri: Dar gelirli veya
tasarruf yapmayı seven veya cimri müşteridir. Paranın karşılığı vurgulanmalı.
İndirimler, kampanyalar veya uzun vadeli maliyet-fayda analizi sunulmalı.
Ürünün bitme ihtimali veya ürüne zam gelme ihtimallinden bahsedilmeli.
·
Hedonik Müşteri: Eğlenmek, vakit
geçirmek, kendini ödüllendirmek için alışveriş yapar. Zevklerinin peşindedir.
Keyif düşkünüdür. Planlı değil, dürtüsel ve spontane satın alma eğilimindedir.
Mağaza atmosferine duyarlılık, lüks ve estetik ürünlere yönelim gösterir.
·
Teselli Arayan Müşteri: Moral bozukluğu,
yalnızlık gibi duygusal nedenlerle alışveriş yapar. Kendi kendine kıymet vermek
için alışveriştedir. Değerli, pahalı, markalaşmış ürünler alarak kendini
ödüllendirir. Dürtüsel davranır. Kendini iyi hissetme odaklı tercihler yapar.
·
Stresli / Gergin Müşteri: Zaman baskısı, kalabalık ortamlar veya kişisel sorunlar
nedeniyle streslidir. Aradığını bir türlü bulamamış, beklediği hizmeti alamamış
bir müşteri de olabilir. Her şeye eleştirel yaklaşır, memnuniyetsizdir. Ne
istediğini iyi anlatamaz. Satıcıyla çatışma yaşayabilir. Hızlı karar alma
eğilimindedir ve detaylara dikkat etmeden alım gerçekleştirebilir. Panikle
alışveriş yapmasına izin vermeyin. Sakinleştirin, ihtiyacını iyi anlayın ve
ihtiyacına uygun ürünü satın. Aksi taktirde öfkeli bir şekilde iadeye gelir ve
mağazanızda huzursuzluk çıkarabilir. Sağa sola sizi şikâyet edip, itibarınızı
düşürmeye çalışabilir.
·
Kızgın Müşteri: Aldığı hizmetten veya
üründen memnun olmadığı için sinirlenen müşteridir. Kendisine değer
verilmeyeceği, sorununun çözülmeyeceği, iade veya değişim yapılmayacağı, haksız
bulunacağı önyargısına sahiptir. Satış elemanları, kızgın veya hayal
kırıklığına uğramış müşterilerle başa çıkmak için özel becerilere sahip
olmalıdır. Kızgınlığın temelinde genellikle kontrol kaybı hissi yatar. İlk
adım, müşterinin sakinleşmesi için empati kurarak etkin dinleme yapmaktır.
Ardından, satıcının durumu kontrol altına aldığını göstermesi önemlidir.
Müşterinin "Ne yapmamız gerektiğini düşünüyorsun?" demesini beklemek
yerine, satıcının proaktif olarak çözüm sunması ve ardından müşterinin
düşüncelerini sorması önerilir. Bu yaklaşım, müşteriye "Durum kontrol
altında" mesajını ileterek psikolojik kontrol hissini geri verir.
Perakende eğitimleri, müşteri şikayetlerini süreç iyileştirme için değerli
birer "armağan" olarak görmeyi öğretir , zira hızlı ve yapıcı
çözümler krizleri sadakate dönüştürebilir.
·
Suratsız Müşteri: Sosyalleşmeyi sevmez,
iletişime kapalıdır, alışverişi görev gibi görür. Hızlı ve sessiz alışveriş
yapar, önerilere kapalıdır.
·
Pozitif Müşteri: Keyifli, sosyal ve açık
ruh haliyle alışverişe gelir. Girişkenliği
sayesinde satış danışmanlarıyla iletişimi güçlüdür. Önerilere açıktır,
alışverişten keyif alır.
·
Dertleşmek İsteyen Müşteri: Alışveriş sırasında
özel hayatını ve sorunlarını anlatır. Zaman yönetimi zayıftır, alışveriş dışı
sohbetlere girer.
Yukarıdaki profil analizlerine ek olarak; giyim tarzından,
yaş grubundan, sorduğu sorulardan, beden dilinden ve davranış biçiminden de
müşterinin profilini anlamaya çalışmalısınız.
B2B satıcısının müşteri profilini doğru belirlemesi, satış
sürecini daha etkili, verimli ve kişiselleştirilmiş hale getirmek açısından
kritik öneme sahiptir.
Müşteri Memnuniyeti ve Sadakati
Perakende satışta müşteri memnuniyeti çok önemlidir. Müşteri
memnuniyetini sağlayacak unsurlardan biri de satıcılardır. Eğer müşteriler
mağazanın satıcılarından memnun kalırlarsa, mağazada kendilerini iyi
hissederlerse tekrar tekrar gelirler ve mağazanın müdavimi olurlar. Öte yandan
satıcıların hizmetinden ve tavırlarından memnun olmazlarsa mağazadan ayaklarını
keserler.
Müşterilerin büyük çoğunluğu, alışverişlerini çekici,
eğlenceli ve tatmin edici bir ortamda yapmak ister. Satıcı, bu ortamın ve
deneyimin en önemli parçasıdır. Kötü hizmet, itici davranışlar veya baskıcı
satış teknikleri, müşterinin olumlu deneyimini bozar ve sadakat oluşturmasını
engeller.
Satıcının yetersiz veya olumsuz iletişimi, nazik olmayan
yaklaşımı, müşterinin tatmin edici bir alışveriş deneyimi yaşama arzusunu
karşılamayarak memnuniyetsizliğe ve nihayetinde kayba yol açabilir. Düşük
performanslı, ilgisiz veya bilgi eksikliği olan satıcılar, müşterilerin
ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olur ve mağazadan ayrılmalarına neden
olur.
……………………………………………………………………………………..
Soru: Daha önce düzenli olarak gelen müşteriniz artık
gelmiyorsa ne olmuş olabilir?
A.
Müşteri uzağa taşınmış veya ölmüş olabilir.
B.
Müşteri daha hesaplı veya daha kaliteli ürünler
satan bir rakibinize gitmeye başlamış olabilir.
C.
Müşteri daha fazla seçenek sunan, daha iyi
sergileme yapan, atmosferi/dekorasyonu daha güzel, daha temiz/hijyenik
rakibinize gitmeye başlamış olabilir.
D.
Müşteri sizin tarafınızdan (fiyat veya kalite
açısından) kazıklandığını düşünmeye başlamış olabilir.
E.
Davranışlarınızla müşteriyi iyi hissettirmemiş,
irrite etmiş veya küstürmüş olabilirsiniz.
Pek çok araştırmaya göre müşterilerin bir dükkândan
alışverişi kesmelerinin sebebi her 100 vakada %70’lere varan oranla -E-
şıkkıdır.
……………………………………………………………………………………..
Müşteriler, ihtiyaçlarına, isteklerine ve sorunlarına ilgiyle
odaklanan satıcıları tercih eder. Kendileri ile gerçek bir etkileşim kurmayı
seven ve bunu yapabilen satıcılar hoşlarına gider. Kendisinin satın alma
sürecini etkileyen durumsal, psikolojik ve kişisel faktörler olduğunu anlayan
ve yaklaşımlarını buna göre ayarlayan satıcıları severler. Güler yüzlü, kibar,
yardımsever ve hizmetkar satıcıları beğenirler.
Öte yandan müşteriye hemen yaklaşan, baskı kuran ve
alışveriş deneyimini rahatsız edici hale getiren satıcıları sevmezler.
Kendilerini görmezden gelen, “hoş geldiniz” demeyen, suratı sirke satan, donuk,
bitkin, bezgin, isteksiz, üstenci bakışa sahip, kibirli, laubali, sorulara net
cevap veremeyen, yalnızca tezgahtar rolü üstlenen satıcıları beğenmezler.
Müşterinin maddi durumunu, isteklerini veya sorunlarını göz ardı ederek sadece
en pahalı ürünü satmaya odaklanan satıcılardan hoşlanmazlar.
Satış sürecinde başarıya ulaşmak için, satıcının
yaklaşımının satış odaklı değil, müşteri odaklı olduğunu vurgulaması büyük önem
taşır.
Duygular, satın alma davranışında hayati bir rol
üstlenmektedir. B2C satışta ise bu duygusal bağ, satıcının müşteriyle kurduğu
samimi ve güvene dayalı ilişkinin temelini oluşturur. Güven, tutarlılık,
şeffaflık ve sunulan hizmet kalitesi ile artırılır.
Müşterilerin satın alma kararları genellikle duygu ve
mantığın karmaşık bir dengesi üzerinden şekillenir. Satış elemanları,
müşterinin mutluluk, endişe, güven veya statü gibi duygularına hitap ederek
satın alma arzularını harekete geçirebilirler. Hikâye anlatımı, ürünün
faydasını duygusal bir çerçevede sunarak müşterinin ürünle duygusal bağ
kurmasını sağlayan güçlü bir araçtır.
Ancak duygusal ilgi tek başına yeterli değildir. Satış
sürecinin ilerleyen aşamalarında, sunulan duygusal faydaların mantıksal
verilerle desteklenmesi gerekir. Örneğin, duygusal olarak arzulanan bir
çözümün, somut olarak %20 daha düşük maliyetle verimlilik artışı sağlayacağının
belirtilmesi, ikna sürecini tamamlar.
Empati kurma yeteneği, müşterinin beklentilerini anlamak ve
buna yönelik kişiselleştirilmiş çözümler geliştirmekle başlar. İletişim
esnasında empati ve duygusal zekayı önceliklendirmek, gerçek ihtiyaçların
belirlenmesine ve daha etkili çözüm önerileri sunulmasına yardımcı olur.
Davranışsal iktisat çalışmaları, insanların genellikle
kazanç elde etme motivasyonundan çok, kayıptan kaçınma eğilimine sahip olduğunu
göstermektedir. Bu psikolojik ilke, satış stratejilerinde kritik bir rol oynar.
Satıcı, sadece ürünün özelliklerini anlatmak yerine, ürünün müşterinin
yaşamında yaratacağı pozitif dönüşüme odaklanmalıdır. Bu, fayda zinciri
yaratarak satış tekniklerinin uygulanmasını gerektirir.
Müşteri memnuniyeti yaratmanın diğer unsurları da
aşağıdakileri yapmaktır.
·
Ürün özelliklerini abartmadan net bir şekilde
ifade edin.
·
Ürünü kullanıyorsanız “ürünü ben de severek
kullanıyorum, tavsiye ederim” deyin.
·
Ürünün güvenilirliğini belgeleyen sertifika,
damga, belge, ödül, uzman görüşleri, ürün karşılaştırmaları, bağımsız
incelemeler, kullanıcı referansları ve benzerlerini yeter miktarda paylaşın.
·
Fiyatlandırmada sürpriz ek ücretler olmaması
konusunda netlik sağlayın.
·
Teslimat, garanti ve iade politikalarını açıkça
paylaşın.
·
Ödeme sürecini, teslimat ve iade/değişim
süreçlerini tüm açıklığıyla anlatın.
·
Satın alma kararını “iyi seçim yaptınız, çok
memnun kalacaksınız” gibi cümlelerle kutlayın.
·
Satın alma sonrası kurulum ve kullanım kılavuzun
(tercihan video), kullanım ve bakım ipuçlarını verin.
·
Sorun çıktığında ulaşabileceği müşteri
ilişkileri ve veya teknik servis erişim bilgilerini (telefon numarası, e-posta
adresi) içeren kart verin.
·
Satın alma sonrasında müşteriyi “güle güle
kullanın, tekrar bekleriz, hoşça kalın” gibi cümlelerle uğurlamak.
·
Müşteri üründen şikayetle geldiğinde,
yaklaşımınız savunmacı olmamalı, ayıplı mal ise derhal değişime veya para
iadesine yönelin. Hem ürününüzün hem de müşterinizin arkasında durduğunuzu
gösterin.
Perakende satışa dair tüm bu öğrendiklerimizden sonra şimdi
ideal B2C satıcısının profilini yazmakta fayda var.
İdeal B2C Satıcısının Profili
Geleneksel ticaret anlayışında, satış işlemi genellikle
fiyat ve ürün özelliklerine odaklanan bir takas süreci olarak görülürdü. Ancak
günümüzde, müşteri beklentilerinin artmasıyla birlikte bu paradigma köklü bir
değişime uğramıştır. Modern B2C pazarında tüketiciler sadece bir ürün veya
hizmet satın almakla yetinmezler; aynı zamanda keyifli, kişisel ve akılda
kalıcı bir alışveriş deneyimi talep ederler. Bu durum, satıcının rolünü sadece
bir ürün sunucusu olmaktan çıkarıp, bir ilişki ve deneyim yaratıcısı haline
getirmektedir.
İnsanlar güler yüzlü, nasıl davranacağını bilen, ürünler,
kampanyalar hakkında derinlemesine bilgi sahibi, yardımsever satıcıların olduğu
mağazalara gitmeyi sever. Bu bağlamda, başarılı bir B2C satıcısı olmak için,
sadece satış tekniklerine hakim olmak yeterli değildir; aynı zamanda farklı
perakende rollerinin kendine özgü dinamiklerini ve müşteri beklentilerini
derinlemesine anlamak gerekmektedir.
Başarılı bir satış profesyoneli, sadece teknik bilgilere
sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda belirli kişisel ve profesyonel
yetkinlikleri de bünyesinde barındırmalıdır. Bu yetkinlikler, müşterilerle
kalıcı ilişkiler kurmanın ve satış performansını sürekli kılmanın anahtarıdır.
İdeal bir satıcının en önemli kişisel özelliklerinden biri iyimser
düşünceye ve pozitif bir duruşa sahip olmasıdır. Satış yapacağına,
müşterilerinden taktir göreceğine dair inancı kuvvetli olmalıdır. Motivasyonu
yüksek olmalıdır. Onu dış etkenler değil iç etkenler motive etmelidir. Güçlü bir motivasyon, satış reddi gibi
olumsuz durumlarla başa çıkmak için hayati önem taşır.
Müşteride güven oluşturmak, satış stratejisinin en önemli
parçasıdır. Bunun için satıcı ilk önce kendisine güvenmelidir. Bu güven
bilgiden kaynaklanmalıdır (cahil cesaretinden değil). Sattığı ürünleri,
firmasını, markasını, mağazasını çok iyi bilirse, satış tekniklerine hakimse
kendine olan güveni artar.
İşini seviyorsa, içten gelen bir dikkat ve özen
gösteriyorsa, samimi hizmet veriyorsa müşteriyi güvende hissettirir.
Başarılı bir satış profesyonelinin en temel profesyonel
yetkinliklerinden biri, sattığı ürün hakkında derinlemesine bilgi sahibi
olmaktır. Satıcının, ürünün işlevini, faydalarını ve avantajlarını bilmesi,
hatta mümkünse ürünün ilk kullanıcısı olması beklenir. Ayrıca, rakiplerin
ürünlerini de en az kendi ürünleri kadar incelemesi ve öğrenmesi gerekir.
Satıcının iletişim becerileri de kritik bir öneme sahiptir.
Güçlü bir diksiyon, sakin, anlaşılır ve öz bir konuşma tarzı, profesyonel bir
imaj çizer. Dış görünümüne önem veren, müşteriye karşı hoşgörülü ve empatik
davranan satıcılar, diyaloğun kopmasını engeller ve müşteri memnuniyetini
artırır. Müşterinin davranışlarının aynısını uygulamak (aynalama, mirroring) ve
onlarla empati kurmak, duygusal bir bağ kurmanın etkili bir yoludur.
Bu kapsamlı bilgi birikimi, satıcının sadece bir ürün
tanıtıcısı olmaktan çıkıp, bir "danışman" rolüne evrilmesini sağlar.
Bu dönüşüm, dijital çağın getirdiği bir zorunluluktur. Günümüzde müşteriler,
satın alma kararlarını genellikle online araştırmalar sonucunda verirler. Bu
durum, satıcının, müşterinin zaten edindiği bilgilerin ötesinde, katma değer
sağlayan bir uzman haline gelmesini gerektirir. Satıcının görevi, müşterinin
ihtiyaçlarına çözüm bulmak ve kişisel tavsiyeler sunmaktır. Bu bağlamda,
"bilgi"nin "bilgelik"e dönüşmesi, satışta kalıcı başarı
için temel bir gerekliliktir.
Bu yüzden artık satış görevlilerine “satış danışmanı”
denmektedir.
Ne mutlu “danışmana” evrilmiş satıcılara. Darısı başınıza.
Farklı B2C satış türlerinde satıcılara dair ek bilgiler:
1. Mahalle
Esnafı: Mahalle esnafları, sadece birer perakende ticaret noktası değil,
aynı zamanda mahalle kültürünün sosyal merkezleridir. Mahallelerimizdeki bu
esnaflar bizzat sahip oldukları dükkanlarını işletirler. Çok azının elemanı
vardır. Mahalle halkıyla gönülden bir bağ kurmuş, mahalle halkının çoğunu ismen
tanıyan kişilerdir esnaflar. Müşteriyle kurdukları ilişki genellikle samimi,
doğal ve güvene dayalıdır. Mahallelinin ihtiyacı olan temel ürün ve hizmetleri
sattıkları için hedef kitleleri mahalle sakinleridir. Kendi yaşamlarını idame
ettirecek kadar satmak onlar için yeterlidir. Bu yüzden sırtı pek, karnı tok
olanlarından bazıları mahalleliye pek fazla güler yüz, ilgi alaka göstermezler.
Böyleleri zamanla dükkanlarını kapamak zorunda kalırlar. Ama dükkândan içeri giren
ister mahalleli biri olsun, ister oradan geçip giden biri olsun, güler yüz,
ilgi alaka gösterirse kazancı artar. Mahalleli onu kayırır, market daha ucuza
alabileceği ürünleri bile isteye o sevdiği esnaftan alır.
2. Tezgahtar:
G giyim mağazalarında tezgahtarlık (satış danışmanlığı) bir tür stil
danışmanlığıdır. Müşteri, bir giyim mağazasına girdiğinde sadece ürün değil, o
markanın sunduğu kimliği ve yaşam tarzını da satın alır. Tezgahtarın görevi, bu
kimliği ve deneyimi müşteriye aktarmak ve onunla duygusal bir bağ kurmaktır. Bu
bağlamda, tezgahtarın kendisi de markanın bir temsilcisi ve kişisel bir
markadır. Giyim mağazalarında satış, müşterinin aradığı kıyafeti nerelerde
kullanacağını öğrenmekle başlar, alternatifleri sunmakla devam eder, ürün
özelliklerini ve faydalarını anlatmakla ilerler, finansal fırsatlarını
söylemekle zirveye çıkar ve kasada sonlanır. Tüm bu süreçte müşteriye deneyim
yaşatılır. Bu deneyimin güzel iz bırakması satıcının elindedir.
3. Sigortacı:
Sigorta sektörü, müşteri memnuniyeti ve güveninin hayati önem taşıdığı bir
alandır. Sigorta, soyut bir ürün (bir teminat veya vaat) olduğu için,
müşteriyle kurulan güven, satışın temelini oluşturur. Bu sektörde güven, iki
boyutta işler: satıcının kişisel güvenilirliği (dürüst ve açık iletişim) ve
markanın kurumsal güvenilirliği (veri güvenliği, şeffaflık). Müşterinin
verilerinin güvende olduğunu bilmesi, acenteye olan güvenini artırır ve bu da
sadakate yol açar. Bu, sigortacının rolünün, sadece bir poliçe satıcısı
olmaktan çıkarak bir "güvence danışmanı"na dönüştüğünü gösterir.
4. Kapıdan
Kapıya Satıcısı: Bazı sektörlerde perakende satıcıları mobildir. Haneleri
ziyaret ederek satış yapar. Kimisi randevulu gider, kimisi çat kapı gider. En
zor satış modellerinden biridir. Medeni cesaret ister. Reddedilmeyle yüksek
mücadele göstermeyi ister. Müşterinin ilgisini ilk 10 saniyede çekmeyi ister.
Üstelik bu 10 saniyede kendinize güvendirmeniz de gerekir. Hedeflere ulaşmak
için her gün çok kapının zilini çalmanız gerekir. Mesai saatlerinin sonunda da
güne başladığınız gibi dinç ve güler yüzlü olmanız gerekir. Bazen kapıda satış
yapmanız, bazen de yabancısı olduğunuz evin içinde sunum yapmanız gerekir.
Ürünü, broşürü, POS cihazınızı yanınızda taşımanız, demo yapmanız gerekir. Bu
makalede belirtilen satış tekniklerini en üst düzeyde kullanıyor olmanız
gerekir. Tüm zorluklarına rağmen satışta ustalaşmanın en iyi yöntemidir.
5. Marka
Satış Temsilcisi: Avon, Amway, Herbalife, Farmasi gibi firmalar doğrudan
satış (direct selling) modeliyle çalışır. Bu sistemde müşteriler yalnızca ürün
satın almakla kalmaz, aynı zamanda bu ürünleri başkalarına satarak gelir elde
edebilirler. Tüketiciyken doğrudan satış modelinde satıcılığa geçiş yapan
kişilerin başarılı olması için ürüne içtenlikle inanmaları ve bu tutkuyu
müşterilere yansıtmaları başarının anahtarıdır. Ürünler hep yanınızda olmalı
potansiyel gördüğünüz kişilerle sohbeti derinleştirdikten sonra karşınızdaki
kişiye işini sormalısınız, karşınızdaki sorunuzu cevapladıktan sonra büyük bir
ihtimalle aynı soruyu size yöneltecektir. İşte şimdi sunum bölümüne geldiniz.
İşinizden, markanızdan ve ürünlerinden tutkuyla bahsedin. Ürünlerinizi
incelerken doğrudan satış modelinden bahsedin, alt satıcınız olabileceğini,
kendisinin da alt satıcılar oluşturarak mikro girişimci olabileceğini anlatın.
Hem ürün satın, hem de müşterilerinizi alt satıcınız haline getirin.