Ülkemizde pek çok firma yabancı markaların Türkiye
temsilcisidir. Bazıları bir tane markanın temsilcisiyken bazıları birden fazla
markanın temsilcisidir.
Bazıları batının (ABD ve AB’nin) köklü, güçlü ve pahalı
markalarının Türkiye’de dağıtımından ve pazarlanmasından sorumluyken bazıları
uzak doğunun yeni, atılımcı ve ekonomik markalarının Türkiye’de dağıtımından ve
pazarlanmasından sorumludur. Bazıları nihai kullanıcılara (tüketicilere)
yönelik markaların temsilcisiyken, bazıları aracılara (üreticilere, endüstriye)
yönelik markaların temsilcisidir. Bazıları tek yetkili temsilciyken bazıları
yetkili satıcılığı başka Türk firmaları ile paylaşmaktadır. Bazıları da gerek
yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki üreticilere kendi yarattıkları markalar ile
fason üretim yaptırır ve hem Türkiye pazarına hem de yurtdışı pazarlara
satışını gerçekleştirir.
Bu makalemde, özellikle yabancı markaları Türkiye pazarıyla
buluşturan “yetkili temsilci” veya “distribütör” veya “master franchise”
statüsündeki firmalara çoklu marka yönetimini nasıl yapabileceklerini
tecrübelerim ışığında anlatmak istiyorum.
Öncelikle marka yönetiminin ne olduğunu anlamamızda fayda
var. Pek çoklarının bildiğinin aksine marka yönetimi bir markanın sadece, hedef
kitlesinin zihnindeki algısını bilinçli ve stratejik olarak şekillendirme,
geliştirme ve sürdürme süreci değildir. Marka yönetimi; bir markanın finansal
performansını kurgulamak, bütçelemek ve hedeflere göre yönetmekle başlar.
Markanın yaygınlaşması, pazar payı hedeflerini yakalaması, daha karlı hale
gelmesi ve markalaşması için ince dokunuşlarla devam eder.
Marka yönetiminin modern anlamdaki kökeni genellikle 1930'lu
yıllara ve Procter & Gamble (P&G) şirketine dayandırılır. P&G, o
dönemde farklı sabun markalarına (örneğin Ivory, Camay) sahipti. Bu markalar
piyasada hem dış rakiplerle hem de kendi içlerinde birbirleriyle rekabet
halindeydi. Şirket içinde Ivory sabunundan sorumlu bir yönetici olan Neil
McElroy, 1931 yılında üst yönetime sunduğu bir raporda, her bir markanın ayrı
bir "işletme" gibi ele alınmasını, yani her markanın kendi bütçesi,
pazarlama stratejisi ve sorumlu yöneticisi olması gerektiğini savundu.
McElroy'un önerisi kabul edildi ve P&G, belirli bir markanın tüm pazarlama
faaliyetlerinden, satış stratejilerinden ve genel performansından sorumlu
olacak "Brand Man" (Marka Sorumlusu) pozisyonunu yarattı. Bu
sistem, markaların kendi kimliklerini güçlendirmesini, daha iyi hedef kitlelere
ulaşmasını ve iç rekabeti yönetirken dış pazarda daha güçlü olmasını sağladı.
Bu yaklaşım o kadar başarılı oldu ki, diğer şirketler tarafından da
benimsenmeye başlandı ve zamanla "Brand Management" (Marka Yönetimi)
disiplini doğdu.
P&G (Procter & Gamble) ve Unilever gibi hızlı
tüketim ürünleri (FMCG) şirketlerindeki marka yöneticileri, bir markanın
başarısından sorumlu kilit kişilerdir. Görevleri oldukça geniş kapsamlı olup,
markanın uzun vadeli hedeflerine ulaşmasını sağlamak için çeşitli stratejiler
geliştirir ve uygularlar.
Bu marka yöneticilerinin temel görevlerini 5 ana başlıkta
toplamak mümkündür.
1.
Marka Stratejisi Geliştirme ve Yönetimi:
·
Pazar Analizi: Pazar trendlerini,
tüketici davranışlarını, rakip analizlerini ve tüketici araştırmalarını düzenli
olarak inceleyerek markanın konumunu ve fırsatlarını belirlerler.
·
Hedef Kitle Belirleme: Marka için hedef
kitleyi tanımlar, segmentasyon çalışmaları yapar ve hedef kitleye uygun
stratejiler geliştirirler.
·
Marka Konumlandırması: Markanın hedef
kitle nezdindeki algısını, değerlerini ve rekabet avantajlarını belirler ve bu
doğrultuda marka konumlandırma stratejilerini oluştururlar.
·
Uzun Vadeli Hedef Belirleme: Markanın
uzun vadeli hedeflerini (pazar payı, ciro, karlılık vb.) belirler ve bu
hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirirler.
·
Marka Kimliği ve İletişim: Markanın
görsel kimliğini, tonunu ve iletişim stratejilerini belirler, marka
mesajlarının tutarlı ve etkili bir şekilde iletilmesini sağlarlar.
2.
Pazarlama Planları ve Uygulamaları:
·
Pazarlama Bütçesi Yönetimi: Pazarlama
bütçesini oluşturur, yönetir ve harcamaların verimliliğini takip ederler.
·
Pazarlama Karması (4P) Yönetimi:
o
Ürün (Product): Yeni ürün geliştirme,
mevcut ürünlerin iyileştirilmesi, ürün ambalajı ve özellikleri hakkında
kararlar verirler.
o
Fiyat (Price): Ürünlerin fiyatlandırma
stratejilerini belirler, fiyat indirimleri ve promosyonlar düzenlerler.
o
Dağıtım (Place): Ürünlerin dağıtım
kanallarını belirler, perakende ilişkilerini yönetirler.
o
Tutundurma (Promotion): Reklam, halkla
ilişkiler, dijital pazarlama, sosyal medya, içerik pazarlaması ve etkinlikler
gibi tutundurma faaliyetlerini planlar, uygular ve yönetirler.
·
Pazarlama Kampanyaları Yönetimi:
Pazarlama kampanyalarını planlar, uygular, takip eder ve sonuçlarını analiz
ederek iyileştirme çalışmaları yaparlar.
·
Dijital Pazarlama: Dijital pazarlama
stratejileri geliştirir, sosyal medya yönetimi yapar, web sitesi ve
içeriklerini yönetirler.
3.
Performans Takibi ve Raporlama:
·
Performans Göstergeleri (KPI) Takibi:
Markanın performansını (satışlar, pazar payı, marka bilinirliği, müşteri
memnuniyeti vb.) düzenli olarak takip ederler.
·
Veri Analizi: Pazarlama kampanyalarının
ve stratejilerinin etkinliğini ölçmek için verileri analiz eder, sonuçları
değerlendirir ve raporlar hazırlarlar.
·
İyileştirme Önerileri: Performans
analizleri sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda iyileştirme önerileri
geliştirir ve uygularlar.
4.
Ekip Yönetimi ve İşbirliği:
·
Ekip Yönetimi: Marka ekibini
(yardımcılar, asistanlar vb.) yönetir, yönlendirir ve motive ederler.
·
Departmanlar Arası İşbirliği: Pazarlama,
satış, AR-GE, tedarik zinciri, finans gibi farklı departmanlarla işbirliği
yaparak marka stratejilerinin uygulanmasını sağlarlar.
·
Ajans Yönetimi: Reklam ajansları, dijital
ajanslar, medya ajansları gibi pazarlama ajanslarıyla ilişkileri yönetirler.
5.
Tüketici İçgörüleri ve Trend Takibi:
·
Tüketici Davranışlarını Anlama: Tüketici
davranışlarını ve ihtiyaçlarını anlamak için araştırmalar yapar, tüketici
içgörülerini elde ederler.
·
Trend Takibi: Pazar trendlerini, tüketici
trendlerini ve rekabet ortamını sürekli olarak takip ederler.
·
Yeni Fırsatları Değerlendirme: Yeni ürün
geliştirme, pazarlama fırsatları ve işbirlikleri için araştırmalar yaparlar.
P&G ve Unilever gibi şirketlerdeki marka yöneticileri,
bir markanın her yönünden sorumlu olan, pazarlama, strateji geliştirme, finans,
iletişim ve ekip yönetimi gibi birçok alanda uzmanlaşmış kişilerdir. Markanın
başarısı için stratejik kararlar alır, pazarlama faaliyetlerini yönetir,
performansı takip eder ve sürekli olarak iyileştirme çalışmaları yaparlar. Bu
pozisyonlar, genellikle yüksek sorumluluk gerektiren ve şirketin başarısında
kritik rol oynayan pozisyonlardır.
P&G ve Unilever gibi şirketlerdeki marka yöneticilerinin
sorumluluğundaki marka sayısı, 1 ile 5 arasında değişir. Marka Yöneticisinin
sorumluluğuna verilecek marka sayısı, markanın büyüklüğüne, karmaşıklığına,
şirketin organizasyon yapısına ve marka yöneticisinin deneyimine bağlı olarak
değişir.
Daha büyük, daha karmaşık ve çoklu ürün hattına sahip
markalar (örneğin, Ariel, Pantene) genellikle tek bir marka yöneticisine
atanır. Büyük markalarda, genellikle bir marka yöneticisi, markanın kendisinden
veya o markanın altında yer alan alt markalardan (örneğin, Dove sabun, Dove
şampuan) sorumludur. Daha küçük veya niş markalar bir araya getirilerek tek bir
marka yöneticisine atanır. Bazı şirketlerde, marka yöneticileri bir ürün
kategorisindeki tüm markalardan sorumlu olabilirler. Örneğin, bir marka yöneticisi
deterjan kategorisindeki tüm markalardan sorumlu olabilir.
Birden fazla markanın sorumluluğunu üstlenen marka
yöneticisi çoklu marka yönetimi yapıyor demektir. Öte yandan birden fazla
markayı alıp satan firmalar da çoklu marka yönetimi yapıyor demektir.
Yabancı markaları Türkiye’ye getirip, alt satıcılar
marifetiyle satan firmalar temelde “ticaret” firmalardır. Temsilcisi oldukları
markaları ithal ederler, stoklarlar, bölge distribütörlerine (bölge
toptancılarına), ulusal zincir marketlere, perakendeci esnaflardan oluşan
bayilerine veya e-ticaret sitelerine (drop-shipping yöntemiyle) toptan
satarlar. Yani B2B ticaret yaparlar.
Bu firmalarda genelde patronlar (şirketin sahipleri) gerek
fuarlarda, gerekse internette, gerekse yurt dışı seyahatlerde gördükleri ve
beğendikleri yabancı markaları (eğer Türkiye’de satılmıyorlarsa ve fırsatlar
barındırıyorsa) ülkemize getirip satmak için marka sahipleriyle (tedarikçiler) görüşmeler
yaparlar.
Eğer güvenilir ve tecrübeli bir firmaysa ve markanın sahibi
olan tedarikçi firmanın Türkiye’de bir temsilci firmaya (distribütöre) ihtiyacı
varsa, taraflar arasında işbirliği başlar.
Eğer siz de yabancı bir markanın temsilcisi olmak
istiyorsanız, o markanın tedarikçisine (yani üreticisine, sahibine) kapsamlı
bir sunum yapmanız gerekir. Bu sunumun içeriği aşağıdaki gibi olmalıdır.
·
Türkiye bilgisi (nüfus, kişibaşı gelir, büyüme
rakamları
·
Sektör bilgisi (markanın hitap ettiği sektörün
büyüklüğü, sektördeki yerli ve yabancı markaların büyüklüğü ve Pazar
payları…vb)
·
10 yıllık alım rakamı hedefleriniz (yani yıllar
itibareiyle tedarikçiden kaç adet ve kaç dolarlık mal almayı öngörüyorsunuz)
·
Marka için öngördüğünüz satış kanalı
yapılanmanız
·
Marka için kurguladığınız pazarlama ve satış
ekibi sayısı, nitelikleri ve görev tanımları
·
Marka için yapacağınız pazarlama iletişimi
yatırımı
Yukarıdakileri içeren bir sunumla tedarikçinin karşısına
çıkarsanız büyük bir ihtimalle markanın Türkiye temsilcisi olursunuz. Hatta
Türkiye’de başka tüccarlara mal veriyorlarsa dahi, sizi tek yetkili satıcı
yaparlar ve o tüccarları size bağlarlar.
Tedarikçi firma ile anlaştığınıza göre yapmanız gereken ilk
şey markanın tüm performansından sorumlu olacak marka yöneticisini
atamalısınız. Marka yöneticileri, bir şirketin en değerli varlıklarından biri
olan "marka"yı inşa etmek, korumak ve büyütmek için istihdam
edilirler. Markayı mevcut marka yöneticilerinizden birine verebileceğiniz gibi,
yeni bir marka yöneticisi atayıp/alıp ona da verebilirsiniz.
Eğer firmanızın yurtdışından getirtip yurtiçine pazarladığı
birden fazla marka varsa mutlaka bu markaları doğru bir şekilde kümelere
ayırıp, portföy haline getirmelisiniz. Her bir portföye de bir marka yöneticisi
bakmalıdır.
Markaları kümelerken sınıflandırma metodunuz aşağıdakilerden
biri olabilir.
·
Aynı işlevi göre veya benzer işlevlere sahip
markaları kümeleyebilirsiniz. Örneğin; kişisel bakım markalarını tek bir küme,
ev temizlik markalarını ayrı bir küme yapabilirsiniz.
·
Müşteri gruplarına göre kümeleme yapabilirsiniz.
Örneğin; sağlık sektörüne hitap eden markaları bir kümeye, güzellik sektörüne
hitap eden markaları bir başka kümeye toplayabilirsiniz.
·
Markaları menşeilerine göre de
kümeleyebilirsiniz. Avrupa markaları bir kümede, ABD’li markalar bir başka
kümede, uzak doğulu markalar da bir başka kümede toplanabilir.
·
Cirolarına göre kümeleyebilirsiniz. Büyük cirolu
markaları 3-4 kümeye ayırıp, orta ölçekli ciro yapanları 2 kümeye ayırıp düşük
cirolu olanları tek bir kümeden toplayabilirsiniz.
·
Cirosal açıdan dengeli kümeler
oluşturabilirsiniz. Her kümede hem yüksek cirolu, hem orta cirolu, hem de düşük
cirolu markalar olabilir. Böylece tüm kümelerin (portföylerin) potansiyelleri
birbirine yakın olabilir.
Yukarıdakilerde daha farkı kümeleme de yapabilirsiniz.
Önemli olan kümelemenizdir. Sonra da her bir kümeyi portföy olarak bir marka
yöneticisine teslim etmenizdir. Marka yöneticisi teslim aldığı portföyün
cirosunu ve karlılığını artırmaktan sorumlu olacaktır. Bunu yapabilmek için de
bir iş adamı/kadını gibi düşünüp sorumlu olduğu markaların büyümesini ve
markalaşmasını sağlamalıdır.
Birden fazla markanın sorumluluğunu üstlenen marka
yöneticilerinin görevleri şunlardır:
·
Kendisine atanan markaların satış ve brüt
karlılık hedeflerini gerçekleşmesini sağlamak.
·
Markaların Türkiye pazarlama stratejilerini
global marka yönergelerine uygun olarak geliştirmek ve uygulamak.
·
Sektöründeki pazar trendlerini, müşteri
ihtiyaçlarını ve rakip faaliyetlerini sürekli takip etmek ve analiz etmek. Türkiye'deki
tüketicilerin kültürel değerlerini, alışkanlıklarını, satın alma
motivasyonlarını ve beklentilerini derinlemesine anlamak. (Bu, pazar
araştırmaları, odak grup çalışmaları ve tüketici içgörüleri ile sağlanabilir.
Bunları yapacak araştırma şirketini seçmek ve görevlendirmek.)
·
Rakiplerin güçlü ve zayıf yönlerini, pazardaki
konumlarını ve bayi/tüketici algılarını analiz etmek. (Bu bilgiler, markanın
rekabet avantajını belirlemede ve farklılaşma stratejileri geliştirmede kritik
öneme sahiptir.)
·
Türkiye'deki reklam, etiketleme, ürün güvenliği
ve tüketici koruma gibi yasal düzenlemelere uymak, uyulmasını sağlamak.
·
Markanın mesajlaşmasını, ürün ambalajlarını ve
pazarlama iletişimini yerel tüketici beklentilerine ve kültürel normlara
uyarlamak.
·
Pazarlama ve satış faaliyetleri için bütçeleri
(gelir-gider hedefleri) hazırlamak, etkin bir şekilde bütçe takibi yapmak.
·
Yürütülen pazarlama faaliyetlerinin
maliyetlerini ve performansını raporlamak.
·
Markaların hem B2B hem de B2C bazlı hedef kitle
tanımlaması ve analizi yapmak.
·
Her bir markanın Türkiye pazarındaki
konumlandırmasını ve mesajlaşmasını belirlemek. (Markanın Türkiye pazarındaki
konumlandırmasını, hedef kitleye, rekabet ortamına ve marka değerlerine uygun
olarak belirlemek.)
·
Tedarikçiler tarafından oluşturulmuş marka
kimliğini, değerlerini ve görsel standartlarını Türkiye pazarında tutarlı bir
şekilde uygulamak. Markanın temel değerlerini, marka vaadini, görsel kimliğini
ve genel marka mesajlaşmasını korumak.
·
Sorumlu olduğu markaların üreticileri
(tedarikçiler) ile düzenli iletişim halinde olmak. Tedarikçilerle firması
arasındaki bağı güçlendirmek.
·
Tedarikçilerin (markaların) Türkiye’deki tek
yetkili satıcısı olmaya/kalmaya çalışmak.
·
Tedarikçilerden marka ve ürün eğitimleri almak.
(Sorumlu oldukları markaların ürünlerini tanımak ve tüm detaylarıyla anlamak.)
·
Tedarikçilerin ürün gamına ve stoklarına hakim
olmak.
·
Tedarikçilerle yıllık alım pazarlıkları yapmak.
İyi iskontolar almak, dolgun resturn ve tanıtım bütçeleri koparmak.
·
Tedarikçilerin sunduğu co-marketing bütçelerini
veya destekleri etkin kullanmak.
·
Tedarikçilerden yeni ürünler, kampanyalar,
pazarlama materyalleri ve stratejiler hakkında bilgi almak ve paylaşmak.
·
Sorumlu olduğu markaların Türkiye pazarına başka
hangi yollardan girdiğini araştırmak ve bu girişleri engellemeye yönelik
tedarikçilerle çalışmak.
·
Markaların spota düşen ürünlerini Türkiye’deki
spotçu tüccarlara kaptırmamak için alım planları yapmak (paralel pazar ile
mücadele etmek).
·
İlgili fuarlarda karşılaşılan yeni markaların
temsilciliğini alabilmek için yönetimin izniyle görüşmeler başlatmak.
·
Markanın başarısı için güvenilir ve etkili
distribütörler ve perakendecilerle güçlü ilişkiler kurmak. İşbirliği, eğitim ve
destek sağlamak.
·
Ürünlerin yerel perakende kanallarında (zincir
marketler, yerel dükkanlar, online platformlar) etkin bir şekilde bulunmasını
sağlamak, raf düzenini ve görünürlüğünü optimize etmek.
·
Marka ve ürünler hakkında şikayetleri, iadeleri
ve geri bildirimleri tedarikçilere raporlamak.
·
Ürün kurulumunda ve arızalarında takım, bakım ve
onarım hizmeti verecek SSH bölümünün kurulmasına ve değerlendirilmesine önayak
olmak.
·
Ürünlerin alış fiyatlarına ve ithalat
maliyetlerine hakim olmak.
·
Ürünlerin stoklarına, getirtme sürelerine,
tükenme sürelerine hakim olarak alım planlaması yapmak ve tedarik zinciri
departmanı ile ortak sipariş geçmek.
·
Sorumluluğundaki marka ve ürünlerin stoklarının
ne fazla ne de az olmasına izin vermemek.
·
Ürünlerin satışında satış kanallarına ve
müşterilere uygulanacak iskontoları göz önüne alarak ürünlerin liste
fiyatlarını hazırlamak ve güncellemek.
·
Alış ve satış fiyatları üzerinden brüt karlılık
hedefleri belirlemek ve her ay yönetime brüt karlılık raporu sunmak.
·
Satış ekiplerine markaları ve ürünleri anlatmak.
Satış ekibine ve bayi ağına ürün bilgisi, pazarlama materyalleri ve satış
argümanları konusunda destek vermek.
·
Satışları anahtar metrikler (KPI'lar) üzerinden
takip etmek. Satış kanalları bazında, satıcılar bazında, bölgeler bazında,
sektörler bazında satış raporları çıkarmak.
·
Günlük, haftalık, aylık satış raporları
çıkarmak. Bu raporlarda ortalama iskonto, ortalama fiyat, brüt karlılık ve
benzeri veriler de olmalıdır.
·
Satış ekibindeki her satıcının marka satışlarını
takip etmek. Hedeflere ulaşılması için satıcıları motive etmek ve zorlamak.
·
Ürünlerin satışlarını takip etmek.
·
Bayilere yönelik pazarlama ve ürün eğitimleri
planlamasına katkıda bulunmak.
·
Özel müşterilere yönelik projeler geliştirmek,
gelen projelere destek vermek.
·
Yerel tüketici tercihlerine ve satın alma
alışkanlıklarına uygun promosyonlar, indirimler ve kampanyalar düzenlemek.
·
Pazarlama kampanyalarının etkinliğini ölçmek
için veri analizi yapmak, sonuçları değerlendirmek ve iyileştirme önerileri
geliştirmek.
·
Müşterilerden ve tüketicilerden geri bildirim
almak (anketler, sosyal medya, müşteri hizmetleri) ve bu bilgileri ürünleri,
hizmetleri ve pazarlama stratejilerini iyileştirmek için kullanmak.
·
Sorumluluğundaki markalar için yıllık ve
dönemsel pazarlama iletişimi planları ve bütçeleri oluşturmak (dijital
pazarlama, etkinlikler, fuarlar, PR, basılı materyaller vb.).
·
Gerekli pazarlama varlıklarını (görseller,
videolar, metinler, sunumlar) tedarikçilerden temin etmek ve Türkiye pazarına
adapte etmek. Broşür, katalog, sunum gibi basılı ve dijital pazarlama
materyallerinin yerelleştirilmesini, hazırlanmasını ve dağıtımını sağlamak.
·
Web sitesi, sosyal medya, e-posta pazarlaması ve
diğer dijital kanallarda sorumlu olduğu markalara yönelik iletişim mesajları,
reklamlar ve kampanyalar planlamak ve yürütmek. Markanın dijital varlığını
güçlendirmek (web sitesi, sosyal medya, e-ticaret), hedef kitleye etkili bir
şekilde ulaşmak için kritiktir. Yerel medya kanallarını (televizyon, radyo,
basılı medya), sosyal medya fenomenlerini ve influencer'ları kullanarak marka
bilinirliğini ve etkileşimini artırmak. Türkiye'deki kültürel ve sosyal
etkinliklere katılarak veya sponsor olarak marka görünürlüğünü ve tüketici
bağını güçlendirmek. Basın bültenleri hazırlamak ve medya ilişkilerini yönetmek.
Bunları yapabilmek için raklam ajansı halkla ilişkiler ajansı, sosyal medya
ajansı seçmek ve onları çalıştırtmak.
·
Sektörel fuar ve etkinliklere katılım planlaması
ve uygulamasında rol almak.
·
Markanın performansını düzenli olarak (satışlar,
pazar payı, marka bilinirliği, müşteri memnuniyeti vb.) ölçmek ve analiz etmek.
·
Satış verileri ve pazar analizlerine dayanarak
düzenli raporlar hazırlamak ve yönetime sunmak.
·
Sorumlu olduğu markaların pazar payı, satış
performansı, brüt karlılıkları, stok durumu ve marka algısı hakkında verileri
toplamak ve yorumlamak.
·
Sorumlu olduğu markaların performansını
tedarikçilere raporlamak.
Birden fazla markanın Türkiye temsilcisi olan firmalar
ellerindeki markaların potansiyellerinden maksimum yararlanmak ve mevcut
markaları başka tüccarlara kaptırmak istemiyorlarsa mutlaka bünyelerinde marka
yöneticileri bulundurmalı ve markaları onlara teslim edip performanslarını
yakından takip etmelidirler.
Marka yöneticilerine teslim ettikleri her bir markanın;
cirosunu (brüt satışlar ve net satışlar ayrı ayrı olmak kaydıyla),
iskontolarını, iadelerini, alım partilerinin maliyetini (alış fiyatı ve depoya
girinceye kadar olan ithalat giderlerini), satılan malın maliyetini, brüt
karlılığı, stokların durumunu (adet ve maliyet bazında) pazarlama ve satış
faaliyetlerinin giderlerini, marka iletişim faaliyetlerinin giderlerini takip
etmelidirler.
Elbette tüketicilere yönelik markalar getiren firmalar ile
kurumlara (üreticilere, endüstriye) yönelik markalar getiren firmaların marka
yönetim anlayışları birbirinden biraz farklı olacaktır.
Yabancı markaların Türkiye'deki temsilcileri, yerel pazarı
derinlemesine anlamalı, marka kimliğini korurken yerel ihtiyaçlara ve kültüre
uyum sağlamalıdır. Başarılı bir marka yönetimi, yerel tüketici içgörüleri,
etkili pazarlama stratejileri, güçlü yerel ortaklıklar ve sürekli ölçme ve
değerlendirme ile sağlanır. Eğer hedef kitle kurumlarsa, kurumların (üretici,
toptancı, esnaf…vb) ihtiyaçları ve beklentileri iyi analiz edilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder