Geç de olsa marka sahipleri markalarını yönetmek için her
şeyden önce marka danışmanlarından hizmet almaları gerektiğinin farkına varmaya
başladı.
Marka ismine ailesinin soyadını veya çocuğunun adını koyan,
logo ve ambalaj tasarımını matbaa grafikeriyle çözmeye çalışan, markalaşmak
için rakibini taklit etmekten başka stratejisi olmayan firmaların hala mevcut
olduğu ülkemizde ne mutlu ki; markasını marka danışmanı ile inşaa eden veya
markasının yeniden yapılandırmak için marka danışmanı ile çalışan firmalar da
var.
Yalnız bu duruma reklam ajansları ve halkla ilişkiler
ajansları henüz alışık değil. Onlar müşterilerinin bir marka danışmanı ile
çalışmasını ve bu marka danışmanının rehberliğinde marka kurgulamayı henüz
hazmetmiş durumda değiller. Bu yüzden marka danışmanlarına soğuk bakıyorlar ve
onlarla nasıl bir işbirliğine gidebileceklerini henüz kestiremiyorlar.
Hoş markaların iletişim tedarikçisi olan reklam ve halkla
ilişkiler ajanslarının 40 yıllık geçmişleri olmasına rağmen birbirleriyle
anlaştıkları ve müşterek markalara takım ruhuyla hizmet verdikleri söylenemez. Aynı
müşteriye hizmet veren reklam ajansı ve halkla ilişkiler ajansı bile birlikte
çalışmayı ve marka için ortak strateji yaratmayı becerememişken bir de devreye
sonradan giren marka danışmanı ile nasıl iyi geçinebilirler ki, dediğinizi
duyar gibi oluyorum. Reklam verenin “esas” stratejik partneri olduklarını
düşünen bu iki ajans zaten müşterisinin dijital ajansa, doğrudan pazarlama
ajansına, branding ajansına, medya planlama ajansına, sponsorluk ajansına,
organizasyon şirketine, araştırma şirketine ve benzeri tedarikçilere
başvurmasını bile doğru dürüst hazmedemiyorken marka danışmanı ile birlikte
çalışmayı kabullenemezler diye düşündüğünüze eminim.
Ama yanılıyorsunuz. Bazı reklam ve halkla ilişkiler
ajansları müşterilerine marka danışmanı ile çalışmalarını öneriyorlar. Çünkü bu
onların müşterilerine hizmet vermelerini kolaylaştırdığı gibi müşterilerinden
hak ettikleri değeri almalarını da sağlıyor. Ayrıca markalaşmak için sadece
iletişimin yeterli olmadığını gayet iyi biliyorlar.
Birçok KOBİ biraz palazlandı mı, reklam veren olmak için direkt
reklam ve/veya halkla ilişkiler şirketine gider. İyi ajanslara rastlarsa ne
ala, kötü ajanslara rastlarsa ne fena. Pazarlama zekasına sahip olmayan
ajanslar aklına gelen güzel/çarpıcı fikirler ile KOBİ’ye para harcatır. Geri
dönüşü başarısız olan bu tür marka iletişim faaliyetleri yüzünden KOBİ’nin
ajanslara olan inancı azalır ve sonrasında işi daha ucuz yapacak ajanslar
peşinde koşar. Bu yüzden markalarımız hap daha az ücret ödeyeceği ajans
peşindedir. İş ucuzlayınca da ajanslar büyüyememekte, karlı çalışamamak ve niteliklerini
geliştirememektedirler. Bu döngüyü kıracak yegâne oyuncu marka danışmanlarıdır.
Marka danışmanlarının işini iyi yapan ajanslara faydası
çoktur ama işini kötü yapan ajanslara da tahammülü yoktur. Kendine güvenen
ajanslar marka danışmanı ile birlikte reklam verene hizmet üretmekten
çekinmezken, kendine güveni olmayan ajanslar marka danışmanını görmezden
gelmeye çalışır veya marka danışmanından köşe bucak kaçar.
Marka danışmanlarının iyi ajanslara faydası:
·
Marka
danışmanı ile çalışan firmalar markasına yatırım yapması gerektiğini bilir. Marka
danışmanı ile çalışan firmalar pazarlamada neler yapmaları gerektiğini ve
iletişime ne kadar bütçe ayırmaları gerektiğini iyi bilirler. Marka danışmanı
markanın iletişim ihtiyacını çok iyi tespit eder. Bunu hem reklam verene hem de
ajanslara iyi anlatır. Böylece reklam yatırımlarının geri dönüşü (ROI) daha
etkili olur.
·
Marka
danışmanları marka sahibi firmalara pazarlama zekası aşılar. Böylece firma
reklamcının ve PR’cının dilinden anlamaya başlar. Marka danışmanı ile çalışan
firmalar ajansların önerilerini daha iyi değerlendirir. Güzel fikirler çöpe
gitmez.
·
Bildiğiniz
gibi kötü reklam yoktur, kötü reklam veren vardır. Marka danışmanları marka
sahiplerini bilinçli reklam verene dönüştürür. Bu sayede ajanslar doğru brif
alırlar. Marka danışmanı firmanın pazarlama ve satış problemlerine vakıf olarak
strateji belirleyecek ve ajansa doğru brif geçecektir. Bunun sonucunda ajanstan
sattıracak kadar etkili, dikkat çekecek kadar yaratıcı işler çıkacaktır.
·
Ajanslar
bazen reklam veren tarafında bulunan muhataplardan hızlı dönüş alamaz. Ama
CC’de marka danışmanı varsa her şey hızlanır.
·
Marka
danışmanı ile çalışan firmalar ajanslarının değerini bilir, ajanslarına hakkını
verirler ve saygılı davranırlar.
Marka danışmanlarının kötü ajanslara zararı:
·
Marka
konumlandırmasını ve marka iletişim stratejisini belirlemiş firmaya
(reklamverene) brif dışı iş getiren ajanslar “ne kadar sempatik/kreatif”
olsalar da fikirlerini ne reklamverene, ne de marka danışmanına yutturamayacaktır.
·
Kendini
olduğundan büyük/tecrübeli/kapasiteli gösteren ajanslar müşterisine “biz 360
derece hizmet üretiyoruz, bütün iletişim bütçeniz bizim üzerimizden geçsin”
diyemeyeceklerdir.
·
Marka
danışmanı tarafından bilinçlendirilmiş reklamverene strateji üzerine ahkam kesmeden
önce iki kere daha düşünmek zorunda kalacağı için ajans tedirgin olacaktır.
·
Yaratıcı
ve etkili işler çıkaramayan ajanslar köşeye sıkışacaktır.
Gördüğünüz gibi marka danışmanları sayesinde ajanslar
arasındaki haksız rekabet azalacaktır. Sırf bu yüzden reklam ajansları ve
halkla ilişkiler ajansları marka danışmanlarının ne iş yaptığını, müşterilerine
ve kendilerine nasıl faydaları dokunabileceğini bir an önce öğrenmelidirler.
Not: Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği, Halkla
İlişkiler Derneği ve Marka Konseyi bir araya gelerek “bir markaya hizmet veren marka danışmanı ile ajanslar arasındaki
işbirliği ve sinerjinin nasıl olması gerektiğini” tartışmaya açmalıdır. Bu
tartışmadan çıkacak fikirler ve bilgi, ülkemizden dünya markaları çıkarma yolunda
önemli bir kilometre taşı olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder