1996 ile 2004 yılları arasında yaklaşık 8 yıl reklam ajanslarında
çalıştım. Reklam yazarı, müşteri temsilcisi, stratejist, yaratıcı yönetmen
oldum. Son 9 yıldır da reklamverenlere danışmanlık yapıyorum. Onlara pazarlama,
satış, perakendecilik, marka yönetimi, marka iletişimi ve benzeri alanlarda yol
gösteriyorum. Yani masanın her iki tarafında da yeterince bulundum. Danışmanlık
dönemimde birçok ajansa katıldıkları konkurlar için stratejiler hazırladım,
reklam veren müşterilerimin ajanslarına brifler verdim. Anlayacağınız 16 yıldır
reklamcılık sektörünü, reklamcıları, ajansları, reklamları ve markaları yakından
takip ediyorum. Artık reklamverenlerin reklam ajanslarından ne beklediğini pek
çok reklamcıdan ve marka yöneticisinden daha iyi bildiğimi söyleyebilirim.
Reklamverenlerin reklam ajansından beklentileri arttı. Reklam ajansları kendilerini “reklam” ile sınırlamamaları gerekiyor. En basitinden tabela, mağaza dekorasyonu, mağaza materyalleri, ambalaj tasarımı, web ve sosyal medya yönetimi konusunda fikri ve önerisi olmayan ajansa artık ekmek yok iddiasında bulunabiliriz.
(Bu konuyla ilgili bir başka yazımı http://muratsaylan.blogspot.com/2009/12/marka-sahibi-reklam-ajansndan-ne-ister.html
linkine tıklayarak okuyabilirsiniz)
Reklamverenlerin reklam ajansından beklentileri arttı. Reklam ajansları kendilerini “reklam” ile sınırlamamaları gerekiyor. En basitinden tabela, mağaza dekorasyonu, mağaza materyalleri, ambalaj tasarımı, web ve sosyal medya yönetimi konusunda fikri ve önerisi olmayan ajansa artık ekmek yok iddiasında bulunabiliriz.
Örneğin; Türkiye’de AVM’leşme ve mağazalaşma furyası var ve birçok
yerli perakende markası ortaya çıktı. Ama Levent ve çevresindeki büyük ajanslar
bu perakende ajansların satış noktasındaki imajını ve mesajlarını çözecek
hizmetler sunamadılar, onların tasarım ihtiyaçlarını anlayamadılar. Bu yüzden
birçok moda markası ya Merter’de konuşlanmış ve perakende noktası iletişiminden
çok iyi anlayan ajanslar ile çalışmak zorunda kaldı ya da kendi grafik
atölyelerini kurdular.
Büyük reklam ajanslarımızın çoğu kendini “tam hizmet ajansı”
olarak adlandırıyor ve ben “reklam amaçlı
strateji ve fikir üretir, tasarım yaparım. Sonra da bunlar için fotoğraf veya
film prodüksüyonunu üstlenirim, medyada yayınlanması için plan ve aracılık da
yaparım, hatta basılı işler için matbaa bulma ve baskı takibi de yaparım ama
bunun dışındaki işlere karışmam” diyor. Reklam ajansından tüm tasarım ve
marka iletişim ihtiyaçlarını alamayan reklamveren; branding ajansı, grafik atölye,
web ajansı, sosyal medya ve benzeri ajanslarla anlaşmak ve onlara da zaman
ayırmak zorunda kalıyor. Ya da pes edip bünyesinde bir grafik departmanı
(in-house ajans) kuruyor. Yani reklamverenler tasarruf amacıyla in-house ajans
kurmuyor, mevcut ajansı kendini anlamadığı, ihtiyaçlarını gideremediği için
bünyesinde in-house ajans (veya grafik atölyesi) kuruyor.
Reklamcılığa başlarken başarılı marka iletişimi için yetenekli
ajanstan daha çok bilinçli reklamverene ihtiyaç olduğunu düşünüyordum, hala
böyle düşünüyorum. Henüz, ünlü bir reklamcının “her reklamveren layık olduğu
reklamı alır” vecizesinin yanlışlandığını görmedim. Yalnız bilinçli
reklamverenin reklam ajansından daha çok hizmet beklentisi içinde olduğunu
biliyorum.
Bilinçli reklamveren, yani pazarlamadan ve marka yönetiminden
anlayan, ortalama yeteneklere sahip bir ajanstan gayet yaratıcı ve etkili işler
alabilir. Ama söylediğim gibi, reklamverenlerin ihtiyacı sadece yaratıcı
reklamlar değil. Reklamverenler günümüzde fikir ve tasarım partnerinden daha
farklı ve fazla hizmetler bekliyor. Tek noktadan (tedarikçiden) tüm tasarım
işlerini ve daha fazla iletişim çözümleri almak istiyor. Entegre hizmet
bekliyor. Süper ajan James Bond gibi iş bitirici olmasını istiyor. Süper Ajans ile çalışmak istiyor.
Artık sadece broşür, araç giydirme, gazete ilanı, açıkhava
reklamı, tv reklamı, radyo spotu çalışıp getiren ajans istemiyor
reklamverenler. Sosyal medyada (facebook, twitter, bloglar…vb) markasını nasıl
var etmesi gerektiğini söyleyen, bu alanda öneriler getiren ajans istiyor. Web
sitesini sürekli güncel tutacak, arama motorlarında ilk sıraya çıkarak reklam
ajansı istiyor. Mağazalarını dolaşacak görselliğe dair öneriler ve tasarımlar
getirecek reklam ajansı istiyor. Satış noktalarını dolaşacak
ve doğru yerlere doğru ebatlarda POP tanıtım malzemeleri önerecek ajans istiyor. Hatta firma ofisine dair dekorasyon önerileri
dahi bekliyor ajansından. Şişe, ürün kutusu, ürün ambalajı konusunda ajansından
3 boyutlu, hatta maketli işler bekliyorlar. Yeni markalar yaratma, alt modeller
sunma ihtiyacındaki reklamveren sürekliliği olan bu işleri “marka kimlik ajansıyla”
veya “çizgi altı tasarım atölyesiyle” çözmek istemiyor. Basın bülteni gibi
hazırlaması ve gönderimi gibi basit bir iş için halkla ilişkiler ajansı tutmak
istemiyor. Reklam kadar önemli bulduğu bu işler için farklı farklı yerlere brif
vererek zaman kaybetmek istemiyor. Bu yüzden tek bir ajansa brif verip, olabildiğince
daha fazla tasarım ve marka iletişim hizmeti almak istiyorlar. Kısaca on
parmağınızda on marifetiniz olsun istiyor reklamverenler. Gördüğüm ve anladığım
kadarıyla da tüm bunları yapabilecek ajansa iyi para vermeye de razılar.
Bu istekler karşısında ajansınızı yeniden yapılandırmanız
kaçınılmaz. Daha yetenekli, daha yaratıcı, daha bilen ve daha çok yapabilen ajans
olmanız gerekiyor.
Süper Ajans olmanız için ajanstaki ekip karmasını yeniden
düzenlemeniz gerekecek. Müşteri temsilcisi, reklam yazarı, art direktör ve
uygulamacı grafikerden oluşan dörtgeni çokgene çevirmelisiniz. En fazla 3 büyük
reklamverene hizmet verecek bu ekipte klasik dörtlünün yanı sıra olması
gerektiğini düşündüğüm kişiler ve alacağı görevler şunlar;
·
Stratejist: Reklamverenin
tüketici ve müşteri içgörülerine dair yaptırdığı araştırmaları inceleyerek
yorumlayacak, markanın konumlandırmasını belirleyecek, marka iletişim planını
ve bütçesini hazırlayacak, yaratım grubuna brif verecek, reklamverenin diğer
ajanslarıyla işbirliğini yönetecek, medya satınalma şirketinden gelecek plana
kefil olacak, reklamverene pazarlama fikirleri önerecek uzman.
·
Marka ve Rekabet
Takipçisi: Reklamverenin markasının bulunduğu yerleri gezen, gizli müşteri
gibi markayı deneyimleyip raporlayan, rakiplerin ne yaptığını yerinde ziyaret
ederek gören, rakiplerin her adımını inceleyerek raporlar hazırlayan, medya
takip şirketlerinden gelen raporları inceleyen, marka ve rakipler hakkında
internetteki haberleri araştıran, ilgili kişileri (müşteri temsilcisini,
stratejisti, yaratım grubunu ve müşteriyi) marka ve rekabet hakkında
bilgilendiren uzman.
·
Web ve Sosyal
Medya Yöneticisi: Reklamverenin web sitesini tasarlayacak ve kodlayacak, web
sitesini sürekli güncel tutacak, üyelere e-mail gönderecek, reklamverenin
markalarını sosyal medyalarda var edecek ve yönetecek, internette interaktif
etkinlikler düzenleyecek, markanın internetteki varlığını raporlayacak uzman
·
Endüstriyel
Tasarımcı: Ambalajdan tutun da mağaza dekorasyonuna kadar elle tutulur ve
derinliği olan her şeyi 3 boyutlu olarak tasarlayacak ve yeri geldiğinde
maketleyecek uzman.
Görüldüğü gibi yukarıdaki ekip reklamverenin tanıtıma ve
pazarlamaya dair birçok işini çözeceği için reklamveren, reklam ajansının sadık
ve sorunsuz müşterisi haline gelecektir. Bence günümüzde reklamverenleri tatmin
edecek ajans hizmeti ancak yukarıdaki gibi bir ekiple verilebilir. (Yurtdışında
da eğilim bu yöndedir. Reklam ajanslarıyla dijital ajanslar birleşmektedir) Yoksa
reklamverenler sürekli ajans değiştirmeye ve çalıştıkları hiçbir ajansla mutlu
olmamaya devam edeceklerdir. Ajansınızı büyük reklamverenlere hazırlamak için
şimdiden böyle bir ekip kurmaya başlamanızda yarar var.
Bir sözüm de reklamverene; reklam ajansınızın Süper Ajans olmasını
istiyorsanız ve size yukarıdaki gibi bir ekip atamasını bekliyorsanız kesenin
ağzını açmalısınız. Yukarıdaki gibi bir ekibin reklam ajansına brüt maliyeti en
az 40 bin TL’dir. Bu ekip 3 reklamverene hizmet verecekse her bir reklamveren
ajansa en az 30 bin TL aylık ödeme yapmayı kabul etmelidir ki ajans süper
hizmetler üretebilsin. Eğer ajansınıza aylık 30 bin TL ve üzeri aylık ücret
ödüyorsanız, yukarıdaki gibi bir ekip istemeniz de en doğal hakkınızdır.
Diğer blog’larım: http://sektorlernedurumda.blogspot.com http://baksumarkalara.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder